TC.
OSMANTÜRKOĞUZ
SAYI MİSTİSİZMİ,
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
Rakamlara başka bir anlam vererek
Gaipten haber verme işi İslama da yansıtılmıştı. Bu gibi hesaplarla ilkönce
Batiniler ilgilenmişlerdir.”İhvan;ı Safa ve Hallan’ül Vefa”-Temiz kardeşler ve
vefa dostları—adlı gizli bir cemiyet,hicretin Dördüncü yüzyılında,Basra’da
kurulmuştu.İslam hukukunda,şahıs toplulukları,dernekler ve cemiyetler yasak
olduğu halde Batiniler bu adda bir gizli cemiyet kurmuşlardır.Sayıların mahiyet
ve keyfiyetinden,hendeseden,yıldız bilgisinden,müzikten , coğrafyadan ve
sanayiden söz eden Elli ciltlik bir
ansiklopedi meydana getirmişlerdi.Hz. Ali’nin oğlu Muhammed’iHanefiye’yiMehti
ve hatta Tanrı olarak tanıyanlar bile çıkmıştır.Mehdilik davasına
girişmişlerdir.”Her zahirin bir batini—Derunu,içeriği,içi—olduğunu ve Kuranı Kerim ile Hadislerin ancak teville anlaşılabileceğini de
savunmuşlardır.”Muhammed,insan’ı kâmillerden birisidir.Mucizesi de yoktur.Rivayet
edilen mucizeler ise sihir ve göz boyacılığından ibarettir. Kuran da Tanrının
değil,Peygamberin sözü olup,Peygamber sadece Cebrail denilen akıldan taşan
bilgileri cümleler şekline sokmuştur?!””Şüphesiz kuran’I Kerim bir elçinin
sözüdür ayeti de bunun bir delilidir?!”Demişlerdir…”İnsan,cisim ile ruhtan
mürekkeptir;Dört tabiattan yapılmıştır;7 azası ve 12 Cerihası Vardır.Dünyaya da
bakalım,o sa iki kısımdır:Mamur ve Harap.4 YÖN,7 İklim ve 12
ceziredir.(kıta’dır).da Aynı şey Sema’ya da uygulanabilir: İnsanın yüzünde iki
kısım vardır:1-Mamur ön yüz,2—Harap arka(başın arkası).4 e Saç ve sakal,7
uzuv,2 göz,2 kulak,2 burun deliği ve bir ağız.Bu uzuvların harflerinin toplamı
da(12) eder.A y-göz-Üç harf,uza—kulak 3 harf;Mumhar—Burun deliği 4 harf;ve
f’am-ağız iki harf diye hesabederler.imam;12’şer Dinar karşılığı Oruç,Namaz,Zekat
ve içki yasağını kaldırır.Humeyni’nin İran İslam Cumhuriyetinde imamlara
verilen bahşiş karşılığında tüm suçlardan kurtulmanın dayanağı Batınilikte
yatmaktadır.Daha sonraları;İran’da Fazlullah adında birisi ortaya
çıkmış,İbn’iArabi’nin(1240) Fütuhat adlı eserindeki,”Huruf Bilgisi’ni
genişletmiştir.Mehdi olduğunu savunan Fazlullah,Kuran’ı Kerim yerine,Gürgan
lehçesiyle yazdığı “CAVİDANNAME—İlahi’yi koymuş;ezanı ve namazı da kendi tanrılığını
bildirir şekle sokmuştur(1394).Fazlullah2ı Hurifinin kurduğu Hurufilik—Harflere
dayalı din---daha da ileri giderek NOKTAVİLİK şeklinde islam dışı bir yapıya
dönüşmüştür.Daha sonraları;İran’daki sosyal çalkantılar,Rusya’nın ve
İngiltere’nin baskıları sonucu Müslümanlık dışı akımlar güçlenmiştir.Ahmed’i
Aksai ve Reştli Kâzım ŞEHLİK mezhebini kurmuşlardır.Çarlık Rusya’nın Tahran
Büyük Elçisi Prens Dalgorski bu akımların baş yaratıcısı olmuştur.Prens
Dalgoraki---Dalgorski’nin kuklası Ali Muhammed,Babailiği
geliştirip,güçlendirmiştir.Önce İran Şahının emriyle temiz bir meydan
dayağından geçirilmiş sonra da Tebriz’de kurşuna dizilmiştir.Öldürülmeden
önce,Baha’nın kardeşi Yahya Nuri’ye “Allah’tan Allah’a” başlıklı bir mektup
yazarak O’NU yerine Vasi tayin etmiştir.Önce;Allah’ın Farsça konuşan
birisini(kendisini) Resulün ve vekillerinin dinini korumak için
gönderdiğini,”beyan etmiştir…Önceleri,kendisini Onikinci İmamın Naibi,sonra da
bizzat Mehti olduğunu tanıtmaya çalışmıştır.Yeni bir din ve yeni bir kitapla
geldiğini savunmuştu…Daha sonra da,Allah’ın kendisinde zuhur ettiğini
söylemişti.Daha sonra da,tüm bunların Batıl olduğunu yazılı ve
imzalı,”TÖVBE—NAME’”SİYLE açıklamıştır…Buna rağmen tekrar eski Hezeyanları
nüksettiğinden;Çarlık Rusya ve İngiliz İmparatorluğunun baskılarına rağmen
kurşuna dizilmiştir…18 öğrencisi ve kendisi “EL BEYAN” adlı kutsal kitabının
hikmetlerini yaymağa çalışmıştır.-Bir yılı (19) aya bölmüşler,(19)defa
yapılacak işleri de hayırlı Saymışladır.Bir erkekin boşadığı karısı ile(19)
defa yatma hakkı olduğunu da vurgulamışlardır.19 rakamı ile ilk defa bu adam
ilgilenmiştir.Nurculuk,19’uncu asırda İran’da oynanmış olan soytarılığın
Ülkemizde sahnelenmesidir.Bay Recebin Peygamber,Mehti ve Allah kabul edilmesi
de tüm dinlerin uydurma olduğunun ikrarıdır.1953 yılında;Emekli bir TCDD
Yolları memuru,Akif adlı birisinin Tavşanlı’da kurduğu “AKİFİYE” tarikatında da
(19) rakamının kutsallığı vurgulanmıştı…Konya ilimizden (6000)kilometrekare
küçük olan Hollanda’nın gücü,ünü ve
saygınlığı neden büyüktür,merak edeniniz var mı acaba?!Hollanda,işçi
çocuklarımıza bile Türklüklerini unutturacak kadar etkili ve sosyal bir devlettir.Neden
acaba?!Endonezya gibi dev bir İslam devleti,1949 yılında Hollanda’nın elinden
yakasını zor kurtarabilmişti…Aydınlığı ve aydınları sayesinde Hollanda ve
İngiltere Batının zulmünden kaçanlara sığınma yeri olmuştu.Laleyi Osmanlıdan
aldı,lalenin de vatanı oldu.Tarımsal kazancı 50.000.000.000 Dolardır.ERASMUS
adlı ünlü bir papazları ve de ERASMUS ADLI BİR DE ÜNİVERSİTELERİ VARDIR.
DESİDDERİUS ERASMUS 27 Ekim 1466—12 Temmuz 1536 tarihleri arasında
yaşamış,Hollandalı olmasına rağmen, Basel’de ölmüştür.Akdeniz de bir gemiyle
seyahatteyken 10 Haziran 1508.“DELİLİĞE
ÖVGÜ?!” Adlı ünlü eserini yazmıştır. HOŞGÖRÜYÜ savunmuş, İnsanları
aldatanlarla, din adamı olsalar bile, Engizisyonlara rağmen dalga geçmesini
bilebilmiş, dini bilgisi, genel kültürü ve mitolojik bilgisi çağımızdaki
DİNCİLERDEN çok büyük bir din adamıdır. Bu Erasmus denilen bilge sayı oyunuyla
da dalga geçmiştir…
Sayı
oyunundaki düşüncelerine gelmeden önce dalga geçtikleriyle ilgili düşüncelerini
okuyalım:”
“ Gökten düşen bir Hâkim, birden bire
aranızda görülse de şöyle haykırsa;”Tanrınız ve Efendiniz nazarıyla bakmakta
olduğunuz kimse, insan adına bile layık değildir. O,mademki hayvanlar gibi
iradesini vahşi ihtiraslarına bırakmış, o halde hayvanlar sınıfına da üstün
değildir. Madem ki bu kadar Zelil Efendilere kendi arzusuyla inkıyat
etmektedir, o halde esirlerin en alçağıdır…”Deliliğe Övgü, s.53MEB.YAYINI,1959.
“Türkler ve arzın dörtte üçünü kaplayan şu sayısız Barbarlar, doğru dine malik
olmakla övünürler. Hurafelere inanan Alçak kimseler telakki ettikleri
Hıristiyanlara yukarıdan aşağıya bakarlar.”S.G.E.S.85.Asırlarca Hıristiyanlara
yukarıdan bakanların Torunları;ülkemizi Onların ellerine bakar duruma
getirerek,Onlara aşağılardan yalvarmakta,AT’A girebilmek için taklalar
atmaktadırlar…”Vaaz edilirken,kiliselerimize gidiniz;Hatip ciddi bir meseleden
mi söz ediyor?Kimin içi sıkılır,kimi esner,kimi de uykuya dalar.Fakat çok defa
olduğu gibi,Yaygaracı/Affedersiniz Vaiz demek istiyorum/Erasmus’un
notu./tumturaklı bir eda ile eski birKadın-Nine masalı anlatmaya
konulsun;dinleyenler o anda tavırlarını
değiştirirler;uyanırlar,doğrulurlar,dinler ve göz kulak kesilirler.Bu kilisenin
büyük törenlerinde de böyledir…”S.G.E.S.58.”Öyleleri vardır mi,para görünce
titremeye başlarlar.ular,en küçük sikkeye dokunmaktansa en zehirli yılana
dokunmayı tercih ederler.Fakat,şarap ve kadın elde etmek söz konusu olsun,Aziz
papazlar o zaman o kadar vicdanlı değildirler.Bu alanda,her keşiş
kümesi,ötekinden ayırt olmak için ne kadar cehdeder.Onların en büyük istekleri,Mesih’e
benzemek değil,aralarında biribirlerine benzememektir.”s.g.e.s.120.”Kürsüde
vaaz eden bir keşi kadar zevkle dinleyeceğiniz bir aktör,bir meydan soytarısı
bulunur mu?!Cümlelerinin belagat kaidelerini nasıl gülünç bir şekilde tatbik
ettiğini,kullandığını görüp te kahkahalarla gülmemek mümkün mü?!Aman
Tanrılar;ne el kol hareketleridir o,ne gülünç,ne komik ses nağmeleridir o!Ne
havlamalar,ne böbürlenmeler!Her an suratlarını ne büyük çeviklikle
değiştirirler,ne kadar kuvvetli bağırtılar—kubbeleri çınlatan
bağırtılar—çıkarırlar…”s.g.e.s.123.”İlk önce dikkat etmediniz mi
ki,çocuklar,kadınlar ve avanaklar,dini törenlerden başkalarından daha ziyade
hoşlanıyorlar…”s.g.e.s.164.”Hem de dünya yüzünde hiçbir deli kalbi dindarlığın sevgisiyle
alevlenmiş olan kadar deli görünüşlü değildir.Bunlar,her tarafa bol para
saçarlar,hakaretlere de sabırla boyun eğerler,aldatırlar,dostlarıyla
düşmanlarını aynı derecede severler…Hulasa izanın her nevisinden o derece
vazgeçmişlerdir ki,insan,ruhlarının bedenlerinden ayrı yaşadığına
inanır…”s.g.e.s.164.Günümüzde ile tüm sıcaklığını koruyan bu konuları ERASMUS
10 Haziran 1508 tarihinde,Akdeniz’de ve bir gemide yazmıştır.Bu,ne büyük bir
gözlem ve ne büyük bir cesarettir…Dr. Martin Luter’in kilise babalarına kafa
tutabilmesi,böylesine bir bilgi ve esaret ortamından yetişmesiyle mümkün
olabilmiştir.1520…Temelleri bu denli güçlü ve cesaretli insanlara dayalı olan
uluslar,günümüzde de bu denli güçlü ve onurlu olabiliyorlar…
“Levhi mahfuz’daki anlatılanlar,
dünyanın kuruluşundan sonsuza kadarki bilgileri kapsıyormuş. Bu bilgiler, önce
Hz. Musa’ya bildirilmiş; sonra da Hz. Ali’ye bildirilmiş. Oğlak ya da dana
işkembesinden mamul CİFR adlı bir kâğıtta yazılıymış.Bu bilgiler Said’i Norsi
adlı bir Türk düşmanına da ulaşmışmış?!Bilgi akışı Hz. İbrahim kanalıyla
geldiğinden,Sait’in cenazesini bu nedenle Urfa’ya Hz. İbrahim’in yanına
gömmüşler. Bu gömme işinin de sonucunu bilmekteyiz?!Bölük,pörçük masallar ve
Mitler,sonunda nasıl çok etkili bir
dini inanca dönüşmektedir.Gaz bulutu
Nebulaların yıldızlara dönüşümü gibi…Ünlü sosyal Arap tarihçisi İbn’i Haldun,Mukaddime adlı
eserinin 3’üncü cildine,Hz. Musa’nın sihir ve tılsımdaki kerametlerinin öyküsünü anlatmakla
başlamaktadır.Tatlı,tatlı anlatarak uğrar,Hint’e gider,Babil’e,Endülüs’e de
uğrayarak sihir ve kerametteki ilmini anlatır da anlatır…Filozoflardan sonra,kuranın Falak ve Nas surelerine de uğrar.Tanrı’nın”Düğüm
bağlayarak efsun üfürenlerin şerrinden sabahın rabbi olan Allah’a
sığınırım,”ayetini indirdiğini yazar.Babil’deki Keldanilerden.Nebat ve
Süryanilerde sihir bilgisinin çok yaygın olduğunu da anlatır.Türk
ülkelerinde,bulutları sihirliyerek belli
ve muayyen topraklara yağmur yağdırıldığından da söz eder.Dört unsur olarak
ünlenen ATEŞ,HAVA,SU VE TOPRAK’IN belli harflere sahip olduklarını da yazar:
ATEŞİÇİN HAVA İÇİN SU İÇİN TOPRAK İÇİN
A B C S
B V Z R
T Y K L
D N S D
U Z K R
F T S H
S Z G Z
İbn’i Haldun, bu harflerin hangi yıldızın
etkisiyle ne biçim özellikler gösterdiklerini
açıklamıştır?!Rakamların,Hint,Habeş,Sint hükümdarlarının,Hürmüz ve Tatarın ve
dahi Yezdigird’in tarihini de bildiğini söyler.Abbasi halifelerini övdükten
sonra,Türklerin idareyi ve devlet yönetimini onların elinden aldığını
anlatır.Güneşin ve yıldızların hallerini de rakamsal sırlara bağlar.Bir
matematiksel uyum ve armoni elbette varır.Elbette bunlarla uyumlu matematik
denklemlerin gerçekçiliği de vardır.İbn’i Haldun sayılar üzerine de
Mukaddime’sinde görüşlerini açıklamıştır.Üçüncü cildi okunmalıdır…
Ünlü Rus yazarı Lev Nikolayeviç
Tolstoy/1828—1910/Savaş ve Barış adlı,sinemaya da uyarlanmış olan eserinin
birkaç yerinde bu sayı oyununu da
kullanmıştı. MEBAKANLIĞININ 1946 yılı tercüme yayının Üçüncü cildinin 92 ve
93’üncü sahifelerinde bu kullanımı görebiliriz:
“İçinde bulunduğu durumun/Prens Piyer /
uzun süre devam edemeyeceğini. bütün hayatını değiştirecek felaketin
yaklaştığını hissediyor ve sabırsızlıkla her şeyde, yaklaşan bir felaketin
alametlerini arıyordu. Piyer’in Mason biraderlerinden biri o’na Napolyon
hakkında Yuhanna’nın Apokalips’inden çıkarılan aşağıdaki kehaneti keşfetmişti.
NOT: Apokalips=Gaipten haber verme, Ahdi cedit kitabı.” “Apokalips’in onüçüncü
bölümünün onsekizinci ayetinde şöyle deniliyor:”Burada hikmet var; akıl ve zeka
sahibi kişi canavar sayısını saysın; bu insanca bir sayılır ve bu sayı altıyüz
altmış altıdır.””Aynı bölümün beşinci ayetinde:”ve onun bir ağzı var ki büyük
ve bayağı sözler söyler ve ona bir saltanat verilmiştir ki kırkiki aylıktır.”
“Fransız harflerinde ilk on harf, İbrani temsili rakamları gibi vahit ifade
eder; diğer harfler ise şöyle bir manzara gösterir:
“A
B C D E F G H İ K L M N O PQ R S T U V W X Y
Z
123456789102030405060708090100110120130140150160 NOT:Her harfin altına bir sayı
gelecektir.Bu alfabeye göre rakamla l’empereur Napoleon sözü yazılınca elde edilen rakamların toplamı
666 olur, bu suretle ,Napolyon’un
Akokalips’de bildirilen canavar olduğu meydana çıkar. Aynı alfabeye göre, Quarante
deux/42/yani canavarın ikbalinin sonu a bu kelimelerin rumuzu olan harflerin
toplamı yine de 666 eder. “6x6=36+6=42,Napolyon 1812’de 42 yaşındaydı. Alın bir
de benden: 1812’yılında yapılan Fransız—Rus meydan muharebesinde,29 Fransız
generaliyle 47 Rus generali ölmüştü. Bunların toplamı:29+47=76 etmekedir.6x7=42
Napolyon’un yaşıdır. Said’i Norsi 30 sene Bahaî idi. İran’da Bahaîleri kullanan
ve Risalelerini çoğunu da yazan Çarlık Rusya’nın Tahran Büyük Elçisi Prens
Dalgorkiydi. Kuranı Kerim ayetlerinin harflerin sayısal değerlerine göre
yorumlanması İslam inancına göre doğru değildir. Cifr denilen bir HURİFİLİK
saptırmasıdır. Şimdi anlatabildim mi Müslümanlığa saldırının nerelerden
kaynaklandığını?!ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU…
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder