19 Kasım 2016 Cumartesi

2114/KADIN NEREDEN NEREYE:ÜÇÜNCÜ BÖLÜM.


                   TC.                                                                                                                                                                                           OSMANTÜRKOĞUZ                                                   osmanturkoguz@gmail.com                                                                           TV.İZMİR;19 Kasım 2016.

                KADIN NEREDEN NEREYE?

                    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM.

        “EY KAHRAMAN TÜRK KADINI; SEN YERDE SÜRÜKLENMEYE DEĞİL, OMUZLAR  ÜZERİNDE GÖKLERE YÜKSELMEYE  LAYIKSIN?!”DÜNYADA HERŞEY KADININ ESERİDİR.?!MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.

      “Seccadenin önünden Karaköpek, Eşek, Domuz ve Kadın geçerse   o namaz  bozulur!?”HADİS. MUHAMMET. “Köpek, eşek ve kadının namaz kılan bir kişinin önünden geçmesi halinde namazı bozacağına dair hadis Kütüb-ü Sitte diye tabir edilen Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai gibi hadis kitaplarında vardır. Hadisin farklı rivayetlerinde namazı bozacağı söylenen bu üç şey; “kara köpek-eşek-kadın”, “kara köpek-hayızlı kadın”, “domuz-Yahudi-Mecusi”, “eşek-kâfir-köpek-kadın” şeklinde sıralanmaktadır. (Hadisler için bkz: Şevkâni, Neylü’l-Evtâr, c: 3, s: 11-12).”Kadınlarınıza ve kızlarınıza okuma ve yazma öğretmeyin, sadece yün örmesini ve Kuran’ı Kerim’in Nur suresini öğretin.”Suyuti’den hadis. “KADINLARINI VE KIZLARINI OKUTMAYAN MİLLETLER YÜKSELEMEZ.”HACI BEKTAŞ VELİ.1209—Nişabur—1271 Hacıbaktaş.

        PEYGAMBER VE KADINLAR: DOST MU, DÜŞMAN MI? Hz. Muhammed’in kadınlarla ilgili olarak şu tür sözler söylemiş olduğu rivayet edilmektedir: “Koca karısını yatağına davet eder de o bunu reddedip, kocası kızgın bir şekilde uyursa, melekler ona sabaha kadar lanet edeceklerdir.”3-- “Benden sonra erkeğe kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım.”4-- “Başlarına bir kadını geçiren bir topluluk asla iflah olmayacaktır.”5--“Cehennemi gördüm, oradakilerin çoğu kadınlardı.”6-- Ait oldukları bağlamlardan kopartılıp günümüzün eşitlikçi söylem ortamında gündeme getirilen bu sözler hemen kadın düşmanı bir muhtevayı akla getirmektedirler. Bununla birlikte şu hadislerin varlığı da bir gerçektir:  “Hiçbiriniz karısına, bir köleye vurur gibi vurup da ondan sonra akşam onunla birlikte uyumasın”7-- “Aranızda en iyiniz ailesine en iyi şekilde davrananınızdır. Ben de ailesine karşı en iyi davrananlarınız arasındayım.”8-“Cennet annelerin ayakları altındadır.”9-                                                          2-Bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Ayaan_Hirsi_Ali 3-- Buhari, Bed’ul Halk 7; Ebu Davud, Nikâh 41; Tirmizi, Rada 10.”Kuran’ı Kerim 4-Nisa/34 ayet:”Erkekler,kadınlarının üzerinde hâkim dururlar;çünkü bir kere Allah birini diğerinden üstün yaratmıştır,bir de erler mallarından harcamaktadırlar,bunun için iyi kadınlar itaatkârdırlar……Serkeşlikten endişe ettiğiniz kadınlara gelince,evvela kendilerine nasihat edin,sonra yattıkları yerde yalnız bırakın,yine de dinlemezlerse dövün…””Savaşta elde ettiğiniz  ganimetlerden helal ve temiz olarak kullanın.”Enfal/69.ayet.”Gerçekten biz,insanları mükemmel bir şekilde/noksansız olarak yarattık?!”95’inci Tin suresi,5’inci ayet.      Kadın insan değil midir?!SÜNNET NİYE?!”4000 YIL ÖNCE ANADOLU KADINI ASLANA OK ATRKEN,SPOR BİR KIYAFETLE RESMEDİLMİŞ.PAGAN DÖNEMİNDE KADIN ÇOK DAHA ÖZGÜRMĞŞ.MONOTEİST DİNLER GELNCE,KADINI DA EVE KAPATMIŞ,YETENEKLERİ,GÜCÜ,İRADESİ,EZİLMİŞ,KÖRELMİŞ”.ARABIN İLKELLİĞİ DE ALLAHIN EMRİ OLMUŞ?!



              BİZ, ÖNCE ŞU MİTOLOJİYE BİR GÖZATALIM:

      1—MİTOLOJİDE KADIN:

        ANATANRIÇA KYBELE Efsanesi,Mitolojinin en eski ve en köklü efsanesidir.KİBELE’NİN,Manisa’da,Murat dağında ve AFYON DAĞINDA DOĞDUĞUNA İNANILIR….Kibele,Kronos’un eşi ve Baştanrı Zeus’un da anasıdır.En eski Anadolu dinidir KİBELE DİNİ.Kibele,”TOPRAK ANA” olarak ta anılır.Kybele,genç kızların ve evli kadınların ve dahi şehirlerin koruyucusudur.Baş Tanrı Zeus’un kadınların kaderlerine egemen Anadolu’muzun kadın tanrısı versiyonudur... Başında taşıdığı kule biçimindeki taç nedeniyle de Latince,”METER TURRİTA---KULE TAŞIYAN ANA OLARAK TA ÇAĞIRILIR. Sivrihisar’ın Ballıhisar köyünde yer alan Pessinus, Kybelenin bu şehre yerleşmesi nedeniyle “Rahipler Devleti,”olarak adlandırılmış bir Frikya şehriydi. Kültepe’de KUBALA; Lydia’da ve Frikya’da KYBELE, Hitit’te HEPAT ve ARİANNA, Sümerlerde MARİENNA, Mısır’da İSİS, Girit’te REA, Efes’te ARTEMİS; İtalya’da VENÜS, Yunanistan’da da METER olarak adlandırılır… Tombul kalçalı, kısa boylu, göbek altı üçgen olarak gösterilen bir doğurganlık sembolüdür… Suriye’de LAT diye anılır. Kibele, gökten düşen bir meteorit’ten yapılmış bir idol şeklinde gösterilirdi. Üreme için, sünnet edilen parçaların toprağa gömülmesi Kibele dininin bir gereğiydi. Dört köşe olan tapınaklarının etrafında yedi tur atılırdı. Dini ayinlerde cezbe haline gelen Galloi adı verilen rahipler, cinsel organlarını kökünden keserek Kibele’ye adarlardı. Sünnet geleneğinin buradan kaynaklandığına inanılmaktadır. Şeytan ayetlerinde adı geçen Hubel’in, Arapça Kibele olduğu da bir gerçektir. Anatanrıça Kibele, Sangarios/Sakarya/nehrinin oğlu ATTİS’E âşıktır. Kucağında bitişikmiş gösterilen erek çocuk figürü ATTİS/ADONİSTİR. k-Kibele dininin etkisiyle, Amazon denilen savaşçı kadınlar, Karadeniz kenarında tarih sahnesine çıkmıştır. Anaerkil, ana otoriteli ailenin kökeni de Kibele dinidir. En önemli Kibele Venüsü Burdur/Hacılarda bulunmuştur… MÖ.204 tarihinde; Kartaca’ya karşı Roma İmparatorluğunu koruması için, Efes’teki meteoritten yapılmış olan “MAĞNA MATER” idolü Roma’ya götürülmüş; bu olay büyük şenliklere ve bayramlara da neden olmuştu. Tiber nehrinde, MAĞNA MATER heykeli bir gemiye konularak bu gemiyi Genç bir Bakire kız çekmiştir… Hıristiyanlığın Meryem Anası, Mağna Mater’den başkası değildir.Hıristiyan âlemi,Meryem Analarını Anadolu’da bulmuştur.GÖKLERİN ANASI?!-LA MERE DU CİELS--Artemis adlı bir Anatanrıça da,Akdeniz çevresine,özellikle de,Anadolu,Mezopotamya,Suriye,Lübnan  ve Adalara egemen olmuş,Eski ve Köklü bir Tanrıçadır.Anadolulu Kör Ozan Homeros’un İlyada adlı ünlü destanında ondan da söz edilmektedir…Buradaki anlatım,Kibele’nin değişik bir biçimde anlatımıdır.Kadının ve doğanın doğurganlığı,her ikisini se insan beyninde özdeşleştirmiştir.Anadolu’da yaşayan dedelerimiz,doğurgan doğayı kadında simgelemiştir.Bugün;anayasa,anayol,ana arter,analığım,ana kablo ve anayol demekteyiz…Bir de “Allah Baba”, deriz.Hıristiyanlık inancının Müslümanlığa yansıması olabilir.ZEUS BABA gibi…Anayasa dememizin nedeni,sık,sık ırzına geçmek istememizin ifadesi midir?!O dahi bilinmez?!İlkel dediğimiz  toplumlarda,kadının dinsel bir sembol olarak kullanılmış olması, en akılcı ve en uygarca bir davranış olmuştur…Kibele’den sonra,çok sayıda Dişi tanrıçalar ortaya çıkmıştır:ATHENA,HERA,VENÜS(AFRODİT)gibi.Bu Tanrıçalar,kendilerini yaratan toplumun karakterini taşımaktadır…çok hovarda olan Zeus’un,(8)Tanrıça ve (15) normal kadınla evlendiği anlatılır.Bu övünme Tevrat’a da yansıtılmıştır:KIRAL VE PEYGAMBER Salomon’un (700)karısı ve (300)cariyesi olduğu,TEVRAT’IN Süleyman’ın Mesellerinde yazılıdır…Arap peygamberi Muhammet te,çok kadınla evlenmek geleneğinin eskiden var olduğunu söylemişti.Kendisinin de(24)karısı vardı…Zeus’un karıştırmadığı hadler kalmamıştır.Bir gölde yüzmekte olan,evli Leta’nın,kuğu şekline girerek, ırzına geçmiştir…Floransa müzesinde,bu öykünün mermere işlenmiş çok güzel bir yansıması vardır.Bu Zeus’un,Peygamber Kıral Salomon’un yemiş olduğu mercimekler,kul çaresizliğinin erişemediği özlemlerinin yansımasıdır.İnsancıklar yapamadıklarını ünlü kişilere yaptırtmaktadır:Haksızlığa uğramışlığın,ezilmişliğin ve çaresizliğin yaratmış olduğu Yiğitlere bile soygunlar yaptırtmaktadır.Köroğlu ne ise Robin Hood ta odur.Üsküdar’daki kasap çırağı Ayvazı Köroğlu’na kaçırtır;padişahların ve beylerin yaptıklarını halkın yarattığı kahramanlar neden yapmasın?!Mitoloji budur;engin ve gür pınarın türküsüdür mitoloji…Zulme ve Zalimlere kafa; tutamayan halk,tanrıları yaratmıştır; Zalimlerin,Tiranların ve müstebitlerin ,tanrılar halkın elinden alınca da,onları da güzelce gırgırına dolamıştır…Halk bu,hak budur….Zeus’un ırzına geçtiği Leto,nun doğurduğu Dört yumurtadan Güzel Helen,Klitaimastra,Artemis ve Apollon dünyaya gelmiştir…Agamemnon Klytaimestra ile,kardeşi Menalos ta Güzel Helen ile evlenir.Truva kıralının küçük oğlu Paris,konuk olduğu Isparta sarayından,Menelaos’un Girit’te bir cenaze törenin gitmesinden fırsat bularak Güzel Helen’i çeyizleriyle birlikte,Truva’ya kaçırır.Bu olay,Dokuz sene sürecek Truva savaşının çıkmasına neden olur.Truva yakılıp,yıkılır.Agamemnon Truva kıralının kızı Kassandra’yı kuma olarak sarayına götürür…Denizin sakinleşmesi için kızı İfijeni’yi kurban ettiği için kinlenen Klitaimastra Agamemnon’u v Kassandra’yı öldürür,yeğeni Aigintos ile sevişmesi de gizli kalmış olur… MÖ.1200 yıllarında; Truva şehrini Kıral Priamos ile eşi Hekabe yönetmektedir. Bunların çok sayıdaki çocuklarının en ünlüleri, Yiğit Hektor, Paris(Aleksandros),Hellas ve ikiz kız kardeşi Kassandra’dır… Paris’in Truva için hazırlayacağı kötü geleceği, geleceği bilme yeteneğine sahip, Kassandra bilerek babası Priyamus’a bildirdiğinden Paris İda dağına/Kaz dağına/ bırakılır. Tanrıça Thetis ile ölümlü Peleus’un düğünleri, ortaya bir elma atan kavgacı tanrı Eris’i sinirlendirir. Elmanın üzerinde, en güzeline”yazılı bir cümlecik yazılıdır. Hakem olan Zeus, Paris’i hakem seçer. Üç büyük tanrıça; Hera, Athena ve Afrodit,bu güzellik yarışına katılırlar…Elmayı kendileri vermesi için de Paris’e vaatlerde bulunurlar.Hera,Asya kırallığını;Athena sonsuz akıl ve başarıyı;Afrodit te Güzel Helen’in aşkını ortaya koyar.Paris te Elmayı Afrodit’e verir…Paris,Truva’ya iner;anası Hekabe ve babası Priamos,oğullarına kavuşmanın mutluluğunu duyarlar.Isparta sarayına,Kıral Menelaos’a misafirliğe giden Paris;Kıral Menelaos’un Girit’e cenaze törenine gitmesinden yararlanarak,çeyizleriyle birlikte,Güzel Helen’i Truva’ya kaçırır…Tarihin  en büyük ve belalı savaşı da  bu kaçırma nedeniyle çıkar…Yunan şehir devletleri,Akhaların Kıralı Agamemnon’un komutasında birleşirler.Anadolu da Hektor’un kişiliğinde birleşir.Antalyalı Yiğitler Yiğidi Sarpedon da,ölümü pahsına,Hektor’un yanında yerini alır…On yıl hazırlıktan sonra da,savaş Dokuz yıl sürer.Priamos’un kendisine küs oğlu,Hellaslı’lara tahta at hilesini öğretir.Kalkhas’ın yaptığı tahta atla Truva düşürülür.Bu savaşta.her iki taraftan da bir çok Yiğit öldürülür.Sarpedon,Patroklas’ı öldürür;Patroklas’ı da Hektor öldürür.Akhilleus/Aşil/ ile de Hektor kapışır…Yiğitçe bir kavgadan sonra;Aşil,Hektor’u öldürür.Bir tanrıça oğlu olan Aşil ölümsüzdür.Anası tanrıça Thetis,onu sol topuğundan tutarak,/Sytx/ ölümsüzlük suyuna sokmuştur.Anasının parmakları ile tutuğu sol topuğuna su değmediği için,Paris’in attığı okla ölümcül yarayı  bu topuğundan almıştı…Paris’i de Menelaos öldürür,Truva Şehri Dokuzuncu defa yanar ve yıkılır…Kassandra’yı Agamemnon alır,Hektor’un dul eşi ANDROMAKHE’YİDE,AŞİL’İN OĞLU NEOPTOLEMOS alır… Tanrı soylu Kıral Agamemnon’u büyük bir felaket beklemektedir. Karısı Klytaimestra, Yeğeni Aigisthos ile sevişmektedir. Agamemnon, Truva seferine başlamak için denizin sakinleşmesi için kızı İfijeni’yi tanrılara kurban etmişti… Bu karmaşık ruh hali içinde bocalayan Klytaimestra, Agamemnon’u ve kuma olarak getirdiği Kassandra’yı öldürür. Aiskhylos ve Orestes tragedyaları bu konuyu işlemektedir. Tanrıçaların kıskançlıkları insanlara yönelir ve mutsuzluklar getirir…

        Kıral Oidipus olayının da iki mutsuz kadını vardır: İOKASTE, Kıral Oidipus’un hem anası hem de karısıdır. İokaste, Thebali Menaikos’un kızıdır ve Thebai kıralı Laios ile de evlidir. Ondan Oidipus’u doğurur. Kıral Laios öldürülünce de bilmeden oğlu Oidipus ile evlenir.Bu evlilikten iki kız ve iki erkek çocukları olur.Oidipus,anasıyla evlenmiş olduğunu,Kahin Teiresias’tan  öğrenince,İokaste’nin dikiş iğnesiyle gözlerini kör eder.İokaste de canına kıyar…Antigone,kör babasının ellerinden tutarak,onu şehir,şehir gezdirir.Bu evlilikten doğan Antigone,tüm çağların en yiğit kadınlarından ilkidir.Sophokles,Antigone trajedisini SEKSENİKİ yaşında yazmıştır.Sopokles,Antigon’la bu kadının kişiliğini ölümsüzleştirmiştir.Antigone,Thebai’ye geldiğinde,iki kardeş,Eteokles ile Potyneikes,amansız bir iktidar kavgasına tutuşmuşlardı.İki kardeşin biribirlerini öldürmeleri üzerine de,İokaste’nin erkek kardeşi Kreon,Thebai tahtına çıkmıştı.Kıral Kreon;Eteokles’in yurdunu savunurken öldüğü inancıyla gömülmesine ,düşmanla bir olarak Thebai’ye saldırırken ölen Potyneikes’in de,kurda ve kuşa yem olması için açıkta bırakılmasına karar verir ve bu karar Herkese ilân edilir… Sofokles’in /ANTİGONE’Yİ 82 YAŞINDA YAZMIŞTIR/ünlü Antigone Tragedyasında, bu Emire karşı gelen Antigone ile Kral Kreon’un tartışması, görkemli bir şekilde verilir. Antigone, Kreon’un emrine karşı gelmekle kalmaz, kardeşini gömmenin suç olmayıp, bir borç olduğunu savunarak, onu dini törenle gömer ve yönetime baş kaldırır. Kral Kreon’un karşısına çıkarak, SUÇ ve DEVLET konularında, onunla tartışır. Tartışmanın işlendiği bazı bölümlerden parçalar vermekle yetineceğim:

  -Kreon: Demek buna rağmen benim emrime karşı gelmeye cüret ettin?” Antigone: Fakat bana bu emri veren Zeus değildi, Hades’te hüküm süren Dike de biz fanilere böyle bir nizam yüklememiştir. Ve senin emirlerinde, insan sözlerini tanrıların yazılmamış, değişmez kanunlardan daha üstün yapacak bir kudret bulunduğunu zannetmiyorum. Çünkü bu kanunlar yalınız dün ve bugün yaşamıyorlar, bunlar, ebediyen yürürlüktedirler ve ne zamandan beri mevcut olduklarını bilen yoktur. - -Kreon: Thebai’liler arasında, bunu böyle gören yalnız sensin. Antigone: Hepsi böyle görüyorlar, fakat korkudan dillerini tutuyorlar. -Kreon: Bunlardan ayrı düşündüğün için utanmıyor musun? -Antigone: Öz kardeşime saygı göstermekte utanacak ne var? Kreon: Onunla dövüşüp ölen de bir kardeşin değil miydi? Antigone: Aynı ananın ve aynı babanın oğluydu.   -

-Kreon:  Ötekine karşı alaka göstermekle, buna karşı günaha girmiyor musun? -Antigone: Mezarında yatan ölü, böyle bir hüküm vermeyecektir. Kreon: Fakat sen bir günahkâra karşı aynı hürmeti gösteriyorsun. -Antigone: Onunla beraber, ölen bir kardeşti, bir köle değil. -Kreon: Birinin koruduğu bu memleketi bu memleketi öbürü harap ediyordu. -Antigone: Olsun, Hades ikisi için de aynı mezar hakkını tanır. -Antigone: ölüm diyarında da böyle bir kaide olduğunu bana, kim söyleyebilir? Kreon: Ama orada da iyi adam, kötü adamla eşit muamele görmeyi istemez. - -Kreon: Düşmanımız bizim için hiçbir zaman, hatta ölümünden sonra bile, dost değildir. Ölünün üzerine toprak serpmeyi bile yasaklar. Buna girişecek kimselerin ölümle cezalandırılacağını da ilan eder. “-Antigone: Ben yaptığımı itiraf ediyorum, hiçbir şeyi inkâr etmiyorum.  -Kreon: Bu işi yasak eden emrimi bilmiyor muydun?  -Antigone: Biliyordum, nasıl bilmem! -ANTİGONE: BEN, DÜNYA’YA KİN DEĞİL, SEVGİ PAYLAŞMAYA GELDİM.

Kreon; Antigone’yi kayalıklarla çevrili bir mağaraya, ayaklarından zincirleterek kapatır. Kreon’un oğlu ve Antigone’nin nişanlısı Haimon, babasına isyan ederek, mağaraya koşar. Ne var ki, Antigone, kendisini asarak ölmüştür. Bu acıya dayanamayan Haimon da kendisini öldürür. Anası Eurydike de intihar eder.

Devlet terörüne ve baskısına karşı, kişi özgürlüğünün savunma şerefi tarihte ilk defa ANTİGONE ADLI BİR KADINA /SOPHOKLES’E/AİTTİR. SOFOKLES:MÖ.498-406 ATİNA.

  Kaynakça:

1-  Antigone, M.E. BAKANLIĞI YAYINLARI, Sabahattin Ali çevirisi,

2-  Azra Erhat, Mitolojik Sözlük, S.43-44.

              ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU.

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi