17 Haziran 2016 Cuma

2113/SERİ KATİLLER ÜRETMEK?!


             TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


TV. Çeşmealtı;18 Haziran 2016.

             SERİ KATİLLER ÜRETİYORUZ--MUŞUZ?”

                               Ramazan Güntay,!?Sözcü Gazetesi,15 Haziran 2016.

                                       11Ayın Sultanı Ramazan.

        “Bugün Allah korkusu taşımayan toplumumuzun perişan hali ortadadır. Seri katiller üreten bir toplum olmuşuz. Kendini patlatarak masum insanların canına kasteden bir vicdansızlık sergilenmekte. Her yer ateş ve barut kokuyor. Hâlbuki Allah korkusu, vicdan duygusu, merhamet hissi taşıyan insan bunu yapar mı? Atalarımız ne güzel söylemiş:”Kork Allah’tan korkmayandan,”diye. Allah korkusu taşımayandan her türlü fenalık beklenir. Allah geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizi dünya hırsından korusun.”Neden Allah korkusu?!Allah,insanları korkutacak kadar Gaddar,Zalim ve Korkunç mudur?!Tüm evreni,dünyadaki her türlü canlıyı yaratarak onları yaşatacak ortamları da sağlayan,kutuplardaki hayvanlara Somon balığı gönderen ve onlara kış uykusu veren Allah neden korkutucu olsun?!Dünyayı cennet gibi yaratan Allahın korkutucu olması Rahman ve Rahim sıfatları ile de bağdaşmamaktadır.Bu olsa, olsa Peygamberin ,insanları korkutmak için,uydurmasıdır.Zaten,Mekke’de düzenlenen bir ayette de bu açıkça ifade edilmiştir: “Mekke ve çıvarındaki insanları ateşle korkutmak..!  (6/EN'ÂM-92: Bu Kur'an, anakent Mekke ile bu kentin çevresinde yaşayanları uyarasın diye sana indirdiğimiz, kendinden önceki kutsal kitapları onaylayan mübarek bir kitaptır. Ahirete inananlar bu kitaba da inanırlar. Onlar namazlarını devamlı olarak ve özenerek kılarlar.)”

”Arap peygamberi Muhammet,Kureyza Yahudi kabilesinin erkeklerinin etek kıllarına bakarak,kılları Siyah olan 900 Yahudi’yi ölüme gönderdiğini Araplar övünerek anlatmaktadırlar.Hayber Yahudi kabilesinin reisini ve oğlunu alevli sopa ile döverek öldürüldüğü de kendi tarihlerinde yazılmıştır.Kuteybe bin Müslim,4000 Türk esiri bir işaretle öldürdüğü gibi,17,000 Türkün kanını da ucunda bir değirmen bulunan dereye akıtarak buğday öğüttüğünü de bilmekteyiz.Bunlarda Allah korkusu yok muydu?!Isid her türlü zulmü ve öldürmeyi ve dahi yakmayı İslam Dini ve Allah korkusu  adına yapmaktadır.Bir İslam Ulemamız da!ISİDİN YAPTIĞI KLASİK İSLAM HUKUKUNA UYMAKTADIR?!Diye fetva vermektedir.SERİ KATİLLERİ ALLAH KORKUSU MASALI İLE ŞARTLANDIRILAN DİNCİLER YETİŞTİRMEKTEDİR.Mantığı,felsefeyi tu kaka sayarsanız,Kuranın Müslümanlığı kabul etmeyenleri  öldür?!Emrini öğretirseniz kitlesel öldürmelere neden yaratmış olursunuz.LAİK EĞİTİM SİSTEMİ İLE RUH SAĞLIĞI NORMAL VE DENGELİ NESİLLER YETİŞTİRMEDİKÇE,İSLAMIN REKLAMINI YAPMAK KİTLESEL ÖLDÜRMELERİN NEDENİ OLUR.Okuyalım:

           OSMANLININ TÜRK KATLİAMLARI.

“Yavuz Sultan Selim’in, halifeliği zorla da olsa aldıktan sonra, yönetim ile Türk ulusu arasındaki anlayış ve ideoloji ayrılığı açık şekilde çelişmiştir. Yönetime dayalı şeriatçı anlayış üst yönetime egemen olur iken, Anadolu’da yaygın olan Alevilik sayesinde Türk dili kendini koruma olanağı bulmuştur. Yönetimin Anadolu’yu dil unsuru aracılığıyla Araplaştırmasına ve Acemleştirmesine karşı olan bu halk, yok edilmek istenmiştir.
Bu nedenle Anadolu’da öldürülen Türk sayısı, Yavuz Sultan Selim zamanında 40.000 kadardır. Bu gerçek Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk halkından koptuğunun açık bir kanıtıdır. (Çetin Yetkin, Türk Halkı, S.161).

Yavuz Sultan Selim’in 40.000 bin Türkmen ‘i kesmiştir. Osmanlı devleti Türkleri teker, teker kılıçtan geçirdiği halde nasıl olurda Osmanlı devleti ‘nin Türk soyundan geldiğini söylerler. (Türkoloji uzmanı Cahun’dan aktaran, Bozkurt Güvenç, a.g.y., s.308.)

Kıyımlara fetvaları ile onay bile verilmiştir:Bunlarda ALLAH KORKUSU YOK MUYDU?!

“Padişahım, bu Türkler at sırtında gezen bedevilerdir, çiğ et yemektedirler ve katilleri vaciptir” ( Hafız Hamdi Çelebi’nin fetvası).

Karaman Devleti yıkıldıktan sonra Osmanlılar tarafından, Enderun paşaları ki bunların hepsi Balkanlıdır, Türk yoktur; 50 bin kadar Karamanlıyı katletmiştir ve hatta oradaki Karamanlı hocalar sormuştur, “ Bre efendiler “ demişler, “ nedir bu mezalimin şeyi?” “Biz intikam alıyoruz!?” Demiş ( Prof. Dr. İsmet Taşdelen ).

Yavuz Sultan Selim’in vahşiliğine bakın,

Yedi yaşından yukarı, yetmiş yaşından küçük yoksul 40 bin Anadolu insanını önce deftere kaydettiriyor ve bunları yalnızca bir kuşku üzerine katlettiriyor. Uzunçarşılı Hoca “Ne yapsaydı Yavuz, katletmese miydi?” Diyerek tarihe de not düşürtüyor.

‘’Leş ve baş ile dolmuştu ordu yeri Az bulunur çok eşyalar ele girdiKesti Türkmen boyunu Rum Padişahı Kederlere düşen Uzun(Hasan) haddin bildi.’’(Hoca Saadettin Efendi Tacü’t-Tevarih/ 3. cilt s. 133, adlı kitabında Otlukbeli Savaşı’nı anlatıyor.)

Yine Yavuz Sultan Selim katliamlarından bir örnek kaynak, İsmet Miroğlu, Kemah Sancağı, Erzincan Kazası; diğeri de Harput Sancağı, 1521 yılında bu sancaklarda ve Anadolu’nun her tarafında bir arazi sayımı yapılmıştır. İsmet Miroğlu’nun kitabında, köylerin yüzde 74’ü boştur ve tek, tek, isim, isim o günkü isimlerini koymuş, bugünkü isimleri koymuş. Ve İsmet Miroğlu yorum yapıyor, diyor ki “ Bunlar Yavuz’un Çaldıran Seferinde (1514) ya da 15 Çaldıran Seferine giderken kıydığı, yok ettiği köyler ya da Çaldırana giden Yavuz’dan korkarak dağlara kaçan insanların köyleridir. Nitekim 1560’taki sayımda köylerde insanlar yaşamaya başlamıştır,” diyor.

Hırvat asıllı Kuyucu Murat Paşa, 8 –9 yaşında masun bir çocuğu, sebepsiz yere boynunu kırdırtarak öldürtüp, kuyuya atmıştır. Aman dileyen insanlara Kuyucunun yanıtı ise “Vurun şu pis Türkün başını” olmuştur. (Türk Halk Hareketleri ve Devrimleri ve Osmanlı Tarihçisi, Naima).

OSMANLI TARİHİNDE AİLE KATLİAMLARI.

Osmanlıda aile katliamları, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey, babası Ertuğrul Bey ölünce, Kayı aşiretinin başına geçmek isteyen amcası Dündar Bey’i öldürmesiyle başlar. Tarih:1298

Ve sonu gelmeyen aile öldürtmeleri;

1’inci Murat, oğlu Savcı Bey’in önce kızgın demirle gözlerini oydurdu, sonra da, astır.Tarih:1385.
Ayrıca iki de kardeşini öldürdü, Halil ve İbrahim’i. Tarih:1361.

1’inci Beyazıt, Kosova Savaşı’nda babası I’inci Murat öldürülünce, o sırada savaşmakta olan kardeşi Şehzade Yakup’u hemen,oracıkta muharebesahasındaöldürttü.
1’inci Mehmet, kardeşi İsa Çelebi’yi boğdurttu. O sırada bir başka kardeşi Musa Çelebi de, ağabeyi Süleyman Çelebi’yi boğdurtmuştu. Sonunda I.Mehmet, kardeşi Musa Çelebi’yi de yenerek tahta çıktı. Tarih:1413.

2’inci Murat, küçük kardeşi Şehzade Mustafa’yı boğdurttu. Öteki kardeşlerinin sadece kızgın demirle gözlerini çıkardı. Tarih:1421

2’inci Mehmet, 2 yaşındaki kardeşi Şehzade Ahmet’i boğdurttu. Tarih:1444 .

1’inci Selim, kardeşi Şehzade Korkut’la Şehzade Ahmet’i ve 3 de yeğenini boğdurttu. Tarih:1512.

1’inci Süleyman, büyük amcası Cem Sultan’ın oğluyla torunlarını boğdurttu. Tarih:1522. Kendi oğlu Şehzade Mustafa ile Şehzade Beyazıt’ı da boğdurttu. Ayrıca Şehzade Beyazıt’tan olma torunlarını da boğdurttu. Tarih:1553.

3’inci Murat, 5 kardeşini boğdurttu. Tarih:1574.

3’üncü Mehmet, 19 kardeşini boğdurttu. Tarih:1566. Bir de oğlu Şehzade Mahmut’u boğdurttu.

2’inci Osman, kardeşi Şehzade Mehmet’i boğdurttu. Tarih:1621.

2’inci Mahmut, tahttan indirilen kardeşi Sultan IV’ üncü Mustafa’yı boğdurttu. Tarih:1808.
Biliyorsunuz Hz.Muhammet, ‘Kim suçsuz bir kişiyi öldürürse o tüm insanları öldürmüş gibidir, kim de bir insanı kurtarırsa insanlığı kurtarmıştır diyerek Yaşama hakkının insan haklarından en önemlisi olduğunu söylemiştir.
Şimdi insaf ve akılla düşünün kundakta ki yavruları ve daha akil baliği olmamış çocukları dahi taht için, güya devletin selameti için öldürebilen insanların ilahi hükmü nedir?
Bunların cahiliye döneminde kız çocuklarını diri, diri toprağa gömenlerden ne farkı vardır? Böyle insanlar bırakın önder olmayı, İslami önderler kabul edilebilir mi?
Bu anlattıklarımız Osmanlının aile cinayetleridir. Osmanlının işlediği toplu cinayetleri anlatmaya kalksak sanırım yerimiz kalmazdı. Böyle bir saltanatı İslami kabul edipte özleyenlere ne buyrulur ki?
Osmanlı tarihi süresince toplam 64 kardeş katli gerçekleşiyor.
Elmalılı Hamdi Yazır, Bediüzzaman! Gibi Osmanlının son döneminde yetişen büyük âlimler de bu konuda Osmanlı padişahlarının yaptıkları hataları izah etmişler, kabul etmişler ve bunun İslam hukukuna göre kabul edilemez olduklarını söylemişler. ( Prof. Dr. Ahmet Akgünsüz .)
Hiçbir Osmanlı tarihçisi, hiçbir Osmanlı şeyhülislamı lll’üncü Mehmet ve lll’üncü Murat’ın yaptığı, gerçekten de katliam denebilecek olan bu uygulamayı tasvip etmiyorlar ( Prof. Dr. Ahmet Akgünsüz).

Fatih Sultan Mehmet, 11 aylık kardeşi Ahmet’i boğdurtmuş ve babasını katlettirmiştir.( Türk Tarih Kurumu, 1985 basımlı, Prof. Dr. Selahattin Tansel Kitabı).

Hatta Fatih Sultan Mehmet kardeş katlini meşrulaştırmak adına özel kanunname bile çıkarmıştır.

Yavuz Sultan Selim, ll. Beyazıt yani babasını zehirletti,
Yavuz Sultan Selim, Şehzade Ahmet’i kardeşini boğdurttu.
Yavuz Sultan Selim, diğer kardeşi Şehzade Korkut’u boğdurttu.
Yavuz Sultan Selim, kardeşi Mahmut’un oğlu, yeğen. Şehzade Musa’yı boğdurttu.
Yavuz Sultan Selim, kardeşi yine Mahmut’un diğer oğlu Şehzade Orhan’ı ve Şehzade Emir’i boğdurttu.
Yavuz Sultan Selim, kardeşi Âlem Şah’ın oğlu Şehzade Osman Şah’ı boğdurttu.
Yavuz Sultan Selim, kardeşi Şehinşah’ın oğlu Şehzade Mehmet’i boğdurttu.
Yani uzun lafın kısacası Osmanlı tümden aile katilcileridir ancak hakkını vermek lazımdır ki
Yavuz Sultan Selim tam bir kasapmış!

OSMANLI’DA “İNSAN YAKMA” VE “İŞKENCE” VAR MIYDI?

Her ne kadar günümüz Osmanlı tarihçiler inkâr da etseler, Osmanlı Devletinde “  ” tırnak çekme metodu ile işkence mevcut idi.

Şimdi sizlere tarih kayıtlarından örneklerini ve yaşanmışlıkları sunacağız.

Kastamonu Bey’ine verilen bir ferman.

“Müslümanların çoğunluğu yaramazlığına şahadet edip haber verdikleri kayda geçip ( Türkçesini yazıyoruz) tutanak örnekleri ve hakkında verilen şerefli fetva yüce katıma arz olunup, kendisi bazı suçlularla Bursa zindanında tutukludur diye bildirmişin. İmdi, adı geçenin ateşte yakılmasını emredip buyurdum ki …” Tarih 13 Rebiyülevvel 975, Miladi 1567. ( Ahmet Refik, Osmanlılarda Rafızîlik).Devam ediyoruz;

Osmanlı tarihçisi Ortaylının kendi ifadesi ile, “Mahmut Paşa’da ‘Hurufileri’ ” yaktırmıştı. (Prof. Dr. İlber Ortaylı).

Not. Hurufi: Kuran’ın ve hadislerin harflerinden hareket ederek, Batıni ve gizli manalar vermek.

Yine, Şakaik-i Numaniye’de belge var. Mecdi’nin Şakaik tercümesinin 81. Sayfasında geçer, “Âlimi fazılı kâmil Mevlana Fahrettin’i Acemi Rahmentullah Teala”.
Burada, Edirne’de üç şerefli caminin avlusunda, bunların, Hurufilerin diri, diri yakıldığında dair fetvası da vardır, tasdik belgesi de mevcut olup gerekirse Başbakanlık arşivinden kolayca bulunabilir.

Bu diri, diri yakılma öyle büyük olmuştur ki, o dönemimin şairlerinden Mevlana Hamidi’nin Divan’ında Mahmut Paşa’ya yazdığı kasidede bu göklere çıkartılmıştır. “ ne iyi ettin de yaktın” (Ertaylan Yayını, S.10)

Bu olayların teferruatını merak edenlere kaynak; (İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar, numara 2418, varak 102 ve 103 a. Kitabın ismi Vefayatı Puriberlil Ulil Erbabıl El Mukteber).

Afyon Sandıklı ilçesine bağlı Emre kariyesindeki köylüler, o köydeki Bektaşi tekkesine Kadın, kız, çoluk çocuk sığınırlar ve Afyon Valisi, bu köylüleri diri, diri, canlı, canlı yakar.
Belgenin son bölümü “Hala Karahisar Sancağı Mutasarrıfı izzetlu, rifatlu Paşa Hazreti, şeriatmeap, faziletnisap Karahisar’da niyabeten” vesaire; “hakimüşerri” diye yazar…
Bu belgenin tarihi ise Recep 1196’ dır, İstanbul Hükümetine gönderilen rapordur bu, bu belgede de, kadınlarla çocukların, 100 ün üzerinde insanın diri dir yandığını söylüyor. (Afyonkarahisar’da Meçhul Halk Tarihi, Edip Ali Bakı, 1951 Afyon, Afyon matbaasından çıkma)
.

Fatih Sultan Mehmet döneminde Sinan Paşa’ya işkence yapılmıştır.

“Sinan Paşa’ya yapılan işkence üzerine âlim heyeti toplanıyor, Fatih’in ülkesini terk etmekle tehdit ediyor. Fatih buna ara veriyor, fakat hıncını alamıyor, Seferihisar’a sürgün ettiği Sinan Paşa’ya, arkasından doktorunu yollayıp “deli” dedirterek, tekrar işkence ediyor. Fatih öldükten sonra Sinan Paşa ancak İstanbul’a dönebiliyor.” ( Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Osmanlı Devleti’nde Siyaseten Katl adlı kitabı). Fatih Sultan Mehmet İsfendiyaroğlu ile olan bir gelişmeyi “ Fatih hadiseyi duyunca çok hiddetlenmiş ve tahkikata, incelemeye bile lüzum görmeden o köyün halkının öldürülmesini emretmişti. Yani 40 kadar Rum öldürtmüştü” ( TTK, Dr. Selahattin Tansel, Osmanlı Kaynakları, Dukas’ın eserlerini de kaynak gösteriyor). 3’üncü Murat, “Kadınlara işkence yaparak büyüden kurtulacağına inanıyordu” (Naima Tarihi),”Osman Türkoğuz. Biz,Türkoğlu Türküz.

TÜRK İLLERİN DE ARAP KATLİAMLARI.

9:29 -
Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın.”Arap tarihlerine bir gözatalım:

 

    “Muharebelerde öldürülen Türklerin haddi hesabı yoktu. Nitekim bu

Vahşetten adeta gururlanan bir Arap şairi Kaah el-Aşkari şöyle haykırmıştır:

“Kazan ve Facfac önlerinde korkudan birbirlerine sarılmış zavallı

Türkleri öldürdüğünüz geceleri hele bir hatırlayınız.

Herkesi kılıçtan geçirdiniz. Sadece ata dahi binmeyecek yaşta küçük

Çocuklar kaldı. Binenler de o hırçın atların sırtında sanki bir yük

Gibiydiler. ( Sayfa 314 )”

1.Semerkant Araplara her sene 2.200.000 altın ödeyecektir..

2.Bir defaya mahsus olmak üzere 30.000 Türk gencini esir olarak

Verecektir.

3.Şehirde Cami yapılacaktır.

4.Şehirde eli silah tutan kimse dolaşmayacaktır.

5.Tapınak ve putlardaki tüm mücevherler Kuteybe'ye teslim

Edilecektir.

Daha sonra Kuteybe, altından yapılan putları erittirerek alır ve

Merv'e geri döner. Dönerken kardeşi Abdurrahman bin Müslim’i

Semerkant'ın başına vali olarak bırakır.”

“Size savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın. Çünkü Allah haksız saldırıda bulunanları sevmez!”2/190’ıncı ayet. Talkan şehri meliki Sehrek, Kuteybe'nin gelişinden önce şehri terk eder. Şehre hiç savaşmadan

giren Kuteybe'nin adamları şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar erkek

varsa hepsini kılıçtan geçirirler. Bu katliam o zamana kadar

yapılanların en büyüğüdür. Kuteybe bu katliamı diğer beyliklere ibret

olması için yapar.. Kuteybe'nin askerleri öldürebildikleri kadar

öldürürler, geri kalanları da, Talkan yolu üzerindeki ağaçlara

asarlar. Bu yolun 4 fersah ( 24 Km.) mesafelik bölümü Türklerin

ağaçlara asılan cesetleri ile doludur. Talkan katliamı tarihe,

Arapların o güne kadar yaptıkları katliamların en büyüğü olarak

geçmiştir. Halk, Müslüman Araplarla savaşmadığı halde, Kuteybe ve

askerleri sırf diğerlerine örnek olsun diye 40.000 kadar kişiyi

Kılıçtan geçirmiş, ağaçlara asmıştır. Bütün bunlar hep ALLAH VE Müslümanlık adına, Muhammedin emri üzerine yapılmıştır. “Bundan dolayı onları harpte, yakalarsan, kendilerinden sonrakilere de gözdağı olacak şekilde ağır bir cezaya çarptır!”8/52’inci ayet.

Kuteybe, Talkan katliamından sonra Suman'a girer. Erkeklerin pek

çoğunu öldürterek, kadınlarını ve kızlarını cariye olarak alıkoyar.

Daha sonra Kes ve Nesef'de aynı şeyleri yapar. Erkekler öldürülür,

Türk kadın ve kızları utanç verici bir şekilde Araplara cariye

olurlar. Daha sonra Faryab'a yönelir ve Faryab'ın teslim olmasını

ister. Faryab halkı başlarına gelecekleri bildiklerinden teslim

olmaya yanaşmazlar. Erkekleri dövüşerek ölürler. Bütün şehir

yakılır. Araplar bu şehre yakılmış şehir anlamında Muhtereka derler.

Kuteybe, Faryab'dan sonra, Tarhan'ın çekildiği kale Bazgis'i kuşatır.

2 ay süreyle devamlı olarak buraya saldırır fakat bir sonuç elde

 Semerkant,

kuşatılır. Araplar mancınık ateşi ile saldırırlar. Daha fazla

Dayanamayacağını anlayan Gurek, Kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır. Bu anlaşmaya göre,

1.Semerkant Araplara her sene 2.200.000 altın ödeyecektir..

2.Bir defaya mahsus olmak üzere 30.000 Türk gencini esir olarak

verecektir..

3.Şehirde Cami yapılacaktır.

4.Şehirde eli silah tutan kimse dolaşmayacaktır.

5.Tapınak ve putlardaki tüm mücevherler Kuteybe'ye teslim

Edilecektir.

Daha sonra Kuteybe, altından yapılan putları erittirerek alır ve

Merv'e geri döner. Dönerken kardeşi Abdurrahman bin Müslim’i

Semerkant'ın başına vali olarak bırakır.

Ostüzü: Hz. Ömer zamanında, İran Hükümdarının üç kızı Mekke Esir pazarına getirilerek satışa sunulur. Kızların asaletleri nedeniyle, diğer esir kadınlardan farklı olmalarına Halife Ömer karar vererek yeni bir fiyat listesi hazırlar. Kızların ikisinin bedellerini kesesinden ödeyen Hz. Ali, kızların birisini oğlu Hasan’a, diğerini de Hz. Ömer’in oğluna armağan eder. Hasanın soyundan gelen kişiler bu İranlı esirden olanlardır.HASAN DÖRT KARISINI BOŞAR,DÖRT YENİ KARI ALIRDI,DÖRTYÜZ KADININ DA IRZINA GEÇMİŞTİ.SONUNDA CÜVEYDE ADLI BİR KARISI TARAFINDAN ZEHİRLENEREK ÖLDÜRÜLDÜ.

Şimdi; Tevrat’ın Sayılar bölümü 31-7-19’uncu ayetlerini hep birlikte okuyalım:
“Ve Rabbin Musa’ya emrettiği gibi, Midyan’a karşı cenk ettiler ve her erkeği öldürdüler…
Tevrat’ta; her sefer dönüşü; ”binbaşılar, ganimet olarak yağmalanan altın ve kıymetli eşyaları çadırlarda hahamlara taktim ettiler…”Musa, ESİR ALINAN KADINLARI BESLEMEMEK İÇİN ÖLDÜRTTÜ.

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi