TC.
OSMAN
TÜRKOĞUZ
TV.Çeşmealtı,27Haziran2016.
Kadın düşmanlığı Tevrat’tan kopyadır?!Usanmadan okumalısınız:Araplarda:bir
erkek,bir kılıç,bir mızrak,bir yay ve bir
sadak oktur.Bunlar da Yağma,Soygun ve Katliamlar için yeterlidir.Onun için de
erkek önemlidir.KADINLAR DA HER İKİ DÜNYADA DA ALLAH ADINA SEKS KÖLESİDİR.ARAPMÜSLÜMANLIĞININ
ESASI DA BUDUR.HİÇ KIVIRTMAYIN*!
Eski İsraillilerin inancına göre,
kadınlardan da peygamber olurdu. Ellibeş İsrail peygamberinin Yedisi kadındı.
Yedi kadın peygamberin adları bilindiği halde,48 erkek peygamberin pek
üzerinde durulmamıştır. Kadın peygamberler şunlardır:
1-Miryam,2-Deborah=Dvora, Yargıç/İsraillilerin
anası/,3-Hulda,4-Sarah,5-Abigail,6-Ester,7-Hannah.
KADIN PEYGAMBERLER:
“
Tevrat’ın Tekvin 15--20 ayetinde Peygamber Miryam’dan,
Hâkimler 4--4’de Peygamber Deborah’dan, 2. Tarihler 34--22 de
Şallum’un karısı Peygamber Huda’dan, Nehemya 6--14 de Peygamber Nadya’dan
söz eder. Aynı şekilde, İncil Luka 22-- 36 da “Aşer oymağından
Fenuel’in kızı Anna adında çok yaşlı bir peygamber vardı. Genç kız
olarak evlenip kocasıyla yedi yıl yaşadıktan sonra dul kalmıştı. ”
ifadeleriyle bir başka kadın peygamberden bahsedilir.”
Deborah, Hâkimler Döneminde yaşamış,
Kâhin, Hâkim ve Kadın peygamberdir. Tevrat,Hâkimler5’te yazılı olan Deborahın
türküsü adlı şiiri okuduğu için İsrailin anası sayılır. Bap:5,s.252.”Ve o gün
Debora ve Abinoam oğlu Barak terennüm edip dediler:1”Reisler İsrail’e reislik
ettikleri için,2Kavme gönüllü olarak kendilerini verdiği için RABBİ takdis
edin.3Ey kırallar dinleyin, Ey emirler kulak verin: RABBE ben terenüm
edeceğim. İsrailin Allahı RABBE taganni edeceğim…”
“Muharref Tevrat’ta Kadın.”
MUHARREF: Tahrif edilmiş,bozulmuş,asıl
anlamından uzaklaştırılmış?!Tevrat,İsrailli din adamları tarafından
bölüm,bölüm yazılmıştır.Aslı da 10/13 Emirdir.Tevrat,39 kitaptır.Tora-Tora
ADLI BEŞ KİTAP Musa’ya aittir.İkinci
kitabı da İsrailli bir kadın yazmıştır.Tevratın ve İncilin bozulması
Müslümanların uydurdukları bir masaldır.Yaşlı dincilerin yazdıkları
bölümlerde İsrailli kadınlar gözardı edilerek İslama bu şekilde örnek
oluşturmuşlardır.İncillerde,Pavlos’un ve diğer din ulularının mektuplarındaki
cümleler de Tanrı kelamı gibi ayet olarak kabuledilmiştir.Ostüzü.
“Kadın hor, erkek çok üstündür: "Çünkü kocan, seni yaratandır."
(İşaya, 54/5, s. 714). "(Rab Allah) Kadına dedi:” Zahmetini ve
gebeliğini ziyadesiyle çoğaltacağım; ağrı ile evlat doğuracaksın. Ve arzun
kocana olacak, o da sana hâkim olacaktır. Ve Âdem'e dedi: Karının sözünü
dinlediğin ve: Ondan yemeyeceksin, diye sana emrettiğim ağaçtan yediğin için,
toprak senin yüzünden lânetli oldu." (Tekvin, 3/16-17, s. 3). Ahd-i
Cedid'deki kadını aşağılayan ifadeler için bkz. Pavlos'un Efesoslulara
Mektubu, 5/22-24, s. 201 ve Pavlos'un Korintoslulara I. Mektubu, 11/3-9, s.
177). "Kadının öğretmesine ve erkeğe hâkim olmasına izin vermem, ancak
sükûtta olsun. Âdem aldanmadı. Fakat kadın aldanarak suça düştü."
(Pavlos'un I. Timoteos'a Mektubu, 2/11-15, s. 218). Kadın (Havvâ) Âdem'in
kaburga kemiğinden yaratıldı: Tekvin, 2/21-23, s. 2). "Çünkü kocan seni
yaratandır; onun ismi orduların Rabbidir ve seni fidye ile Kurtaran İsrail'in
Kuddûsüdür; ona bütün dünyanın Allahı denecektir." (İşaya, 54/5, s. 714)
Âdet gören kadın murdardır: "Ve eğer bir kadının akıntısı olur ve
bedeninde akıntısı kan olursa yedi gün murdarlığında kalacak ve ona her
dokunan akşama kadar murdar olacaktır. Ve murdarlığında üzerinde yattığı her
şey murdar olacak, üzerinde oturduğu her şey de murdar olacaktır. Onun
yatağına dokunan her adam, kadının üzerinde oturmakta olduğu herhangi bir
şeye dokunan her adam murdar. Kadının oturmuş olduğu yatak üzerinde bir şey
varsa adam ona dokunursa akşama kadar murdar ve eğer âdet zamanında değilken
çok günler kan akıntısı olura murdardır. Yatağı, üzerine oturduğu herşey
murdar. Bu şeylere dokunanların hepsi murdar olacak ve esvabını yıkayacak ve
suda yıkanacak ve akşama kadar murdar olacaktır. Fakat akıntısından tâhir
olursa, o zaman kendisine yedi gün sayacak ve ondan sonra tâhir olacaktır. Ve
sekizinci günde iki kumru veya iki güvercin yavrusu alıp, kâhine getirecek.
Kâhin takdime edecek onun için murdarlığının akıntısından dolayı Rabbin
önünde keffâret edecektir." (Levililer, 15/19-32, s.
114-115). “Kadın erkekten yaratıldı, erkek kadından değil, Kadın
erkek için yaratıldı.”Tevrat. BİZİM SALAKLARA GÖRE DE, BİR ERKEKİN KALKTIĞI
SANDALYE’YE SOĞUMADAN OTURAN KADIN SANDALYE ZİNASI YAPMIŞ SAYILIR. RECMİ
GEREKİR.
Nisa (4) / 34 Erkekler, kadınlar üzerinde hâkim
dururlar, çünkü bir kere Allah birini diğerinden üstün yaratmış ve bir de
erkekler mallarından harcamaktadırlar. Bunun
için iyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın korumasını emrettiği şeyleri,
kocalarının yokluğunda da korurlar. Serkeşlik etmelerinden endişe ettiğiniz
kadınlara gelince; önce kendilerine nasihat edin, sonra yataklarında yalnız
bırakın, yine dinlemezlerse dövün. Cinsiyet ayrımcılığının daha açık bir
tarifi herhalde olamaz. ‘Hâkimlik’, ‘Üstünlük’, ‘İtaat’ ve ‘Dayak’...
Açıklama gerektirmeyecek kadar niyeti aşikâr bir ayet?!
“ Orduların Rabbi şöyle diyor: “simdi git, Ameleki vur,onların her
şeyini tamamen yok et ve onları
esirgeme,ve erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden
eşeğe Kadar hepsini öldür?!” Tevrat, s.292.
(Tevrat. 1. Samuel 15 / 2-4) .
TEVRAT: “Onları ateş yakacak. Alevlerin elinden canlarını
kurtaramayacaklardır.” (İşaya, 47/14).
“Senin hasımlarını ateş yiyip bitirecek (İşaya 26/21).
“Ve kavimler kirecin yanması gibi,
kesilip ateşle yakılan dikenler gibi olacaklar.” (İşaya, 33/12). “Hepsini Rab
onunla vuracak ayakları üzerinde dururken etleri eriyecek ve gözleri
çukurları içinde eriyecek ve ağızlarında dilleri eriyecek.” (Zekerya, 14/12).
“”Elin bütün düşmanlarını bulacaktır. Senin gazap zamanında onları yanan
fırın gibi edeceksin. Rab hiddetinden onları yutacak ve ateş onları yiyip
bitirecektir. (Mezmurlar, 21/9).
TEVRAT: “Burnunu ve kulaklarını kesip
düşürecekler. Ve senden arta kalan kılıçla düşecek.” (Hezekiel Bölümü,
23/25). “Sizi kılıcın kısmeti edeceğim ve hepiniz boğazlanmak için
bekleyeceksiniz.” (İşaya Bölümü, 65/12). “İşte kor ateşine üfleyen ve işine
göre silah çıkaran demirciyi ben yarattım; harap etsin diye helak ediciyi ben
yarattım.” (İşaya, 54/16). “Bak İsrail, bugün milletler üzerine kökünden
sökmek için ve yıkmak için, helak etmek ve yok etmek için seni koydum.”
(Yeremya, 1/10). “Sen benim topuzumsun ve cenk silahımsın. Ve seninle
milletleri kıracağım ve seninle ülkeleri helak edeceğim.” (Yeremya, 51.19.20) “İki memen
sanki bir çift geyik yavrusu. Kaptın gönlümü kızkardeşim, yavuklum.
Okşamaların ne güzel kızkardeşim, yavuklum.” (Tevrat, Neşideler Neşidesi,
4.5.9-10). “Ve büyük kız küçüğüne dedi: Gel babamıza şarap içirelim... Onunla
yatarız... Ve o gece babalarına şarap içirdiler ve büyük kız gidip babasıyla
yattı. Ve öbür gece dahi babalarına şarap içirdiler ve küçük kız kalkıp
onunla yattı.” (Tevrat, Tekvin 19, 31-35). “Ellenmemiş,
dillenmemiş tomurcuk memeli onbeş yaşındaki kızlar!”Kur’an.
Kızların, babalarının soyunu
sürdürmek için girdikleri bu ilişkilerin sonucunda birer oğlan doğuruyorlar.
Bu oğlanlardan biri Moablıların, diğeri de Amanoğullarının atası sayılıyor. “Aralarına
seni dağıttığım milletlerin hepsini bütün, bütün sona erdireceğim fakat seni
sona erdirmeyeceğim.” (Tevrat, Yeremya, 30/11). “Çok kavimler ezeceksin ve
onların kazancını Rabbe ve onların mallarını bütün dünyanın Rabbine tahsis
edeceğim.” (Tevrat, Mika, 4/13“Çok kavimler ezeceksin ve onların kazancını
Rabbe ve onların mallarını bütün dünyanın Rabbine tahsis edeceğim.” (Tevrat,
Mika, 4/13). “Ve seni sıkıştıranların oğulları sana eğilerek gelecekler.
Senin ayaklarının tabanında yere kapanacaklar ve sana Rabbin şehri İsrail
Kudüsü’nün Siyonu diyecekler.” (İşaya 60/14). “Ve Krallar sana uşak ve
Kraliçeler sana dadı olacaklar, yere kapanıp ayaklarının tozunu
yalayacaklar.” (İşaya 49/23). “Milletlerin servetini yiyeceksin ve onların
izzeti size geçecek.” (Tevrat, İşaya, 61/6).
“Allah’ın Rabbin sana miras olarak
vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ
bırakmayacaksın. Allah’ın Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin.”
(Tevrat, Tesniye 20.16.18). KABBALA’DAN: “Yahudi, yaşayan insanlaşmış
Tanrıdır... Yeryüzünde Tanrı, Yahudinin yüz hatlarda kendini aşikâr kılar.
Diğer insanlar tamamıyla dünyevi, aşağı ırktandır. Onlar sadece Yahudilere
hizmet için yaşamaktadırlar... Hahamların sözleri canlı Tanrının sözleridir.”
“İsrail
oğulları, yaptıkları her türlü toplumsal olayları, tanrılarının emir ve
desteklerine dayandırmaktadırlar.
Bu konularda, Tevrat’a bir göz atmak yeterlidir
sanıyorum:
“İsrail, Doğu Filistin’i
tamamıyla ele geçirmek için giriştiği savaşların en zorlusunu bundan sonra
yapar. Midyani’lere karşı imha savaşı! Lut’un torunları oldukları söylenen
Moab’lılarla hısım sayıldıkları için İsrail oğulları onları esirgemektedir,
ama Midyani’lere karşı amansızdırlar. ”H.Örs, Musa ve Yahudilik. S.135-136.”
Şimdi; Tevrat’ın Sayılar bölümü 31-7-19’uncu
ayetlerini hep birlikte okuyalım:
“Ve Rabbin Musa’ya
emrettiği gibi, Midyan’a karşı cenk ettiler ve her erkeği öldürdüler…
İsrail oğulları, Midyan kadınlarını ve onların
çocuklarını esir aldılar ve bütün hayvanlarını, bütün sürülerini ve bütün
mallarını çapul ettiler ve içinde oturdukları bütün şehirleri ve bütün
obaları yaktılar.
Savaş sonrası; savaşçılar, aldıkları ganimetleri
ve esirleri getirince, Musa’nın tepkisi çok korkunç oldu:
“Musa onlara dedi:”Bütün
kadınları sağ mı bıraktınız?” İşte, İsrail Oğulları’nın, Peor-Baal-
meselesinde Balam’ın öğüdü ile Rabba karşı tecavüz etmelerine bunlar sebep
oldu. -Hâlbuki daha önce, Balamın İsrail’e iyilik dilemekten başka bir şey
yapmadığını gene Tevrat anlatmıştı—Ve böylece Rabbin cemaati arasında veba
oldu.
“Ve şimdi, çocuklar arasındaki her erkeği öldürün
ve erkekle yatmış olarak erkek bilen her kadını öldürün. Ve erkekle yatmış
olmayarak bilmeyen bütün kadın ve çocukları kendiniz için sağ bırakın.”
Sayılar:31-7-19.”
“Ve bütün İsrail, orada
onun ardınca zina ettiler ve Gideon’a ve ev halkına bir tuzak oldu.”
Hâkimler,8-27, Bütün bu tecavüzler ve yıkımlar; bir melek aracılığı ile
emirlerini ileten Yahve’nin emirleriyle olmaktadır. NOT: YAHVE=YAHOVA,
MUSA’NIN YAHUDİ KAVMİNİN RÜZGÂR TANRISIDIR. TEVRATI TERCÜME EDEN MÜSLÜMANLAR,
ONU ALLAH OLARAK TERCÜME ETMİŞLERDİR.
Tevrat, İsrail
Oğulları’nın bir bakıma tarihleridir. Tevrat’ın hangi bölümünün hangi tarihte
yazıldığı bilinmektedir.
Tevrat’ta; her sefer
dönüşü; ”binbaşıların, ganimet olarak yağmalanan altın ve kıymetli eşyaları
çadırlarında oturan Hahamlara verdiklerini”
yazmaktadır.Kur’anı Kerime göre de,Sekiz kısıma ayrılan yağma
mallarından Allah’a da1/8’lik pay ayrılmaktadır.Kadın ganimetlerde de bu esas
uygulanmaktadır.8/1-41ayetler.Şimdi de gelelim İslama:”Türk,baban dahi olsa
öldür?!Hadis.”Tüm dünya Müslümanlarını Müslüman Kureyşliler yönetecektir.Tüm
dünya Kâfirlerini de Kâfir Kureyşliler yöneteceklerdir.”Hadis.Ümmetçilikten
söz eden Arap milliyetçisi Muhammet!?
Hz.Muhammedin Türk
düşmanlığı:”Özellikle "Türkler" için "hadis"ler vardır.
Türkler için hiç de iyi şeyler söylemeyen bu hadisler, örnek ve yürekli bilim
adamı Prof. Dr. ilhan Arsel'in "Arap Milliyetçiliği ve Türkler"
adlı kitabında çok çarpıcı biçimde yer almakta. ( Bkz. istanbul, 1987,
inkılâp Kitabevi, s. 18 ve öt.)ERTUĞRUL AYDIN, NASIL MÜSLÜMAN OLDUK? ŞERİAT
VE KADIN, PROF.DR. İLHAN ARSEL.
Hz. Muhammed’in Türk
düşmanlığı?!
Kendilerini "Müslüman" sayan "Türkleri Muhammed,
"Müslüman" saymak şöyle dursun; "düşman" diye ilan
etmiştir. İslam dünyasında en sağlam kabul edilen hadis kitaplarında da bu
var. Başlı başına bir bölüm olarak. Bölümün adı da çok İlginç:
"Kıtalu't-Türk". Anlamı da: "Türklerle öldürüşmek
(savaş)". Buhari'de, Ebu Davud'da ve Tirmizi'de bölümün adı bu. ibn
Mace'de "Babu't-Türk", yani "Türkler Bölümü".
Müslim'deyse, "Kıyamet alametleri" arasında yer alıyor.
Muhammed, "Peygamberliğinin bir kanıtı" olarak, gelecekten haber
verirken, Kıyametin bir alameti olarak Türklerle nasıl çarpışılacağını,
Müslümanların, Türkleri nasıl öldüreceklerini de anlatıyor. Hem Türk diye ad
vererek, hem de tarif ederek, yüzlerinin, gözlerinin, burunlarının,
derilerinin, renklerinin nasıl olduğunu anlatarak. Anlaşılan o ki, Türkler
konusunda kendisine bir takım bilgiler verilmiş. Muhammed'in anlatmasına
göre, "Türklerle öldürüşme", taa "Kıyamet"e dek söz
konusu. Kıyametin bir alameti olarak da Müslümanlar, yeryüzündeki Türkleri
öldürüp temizleyecekler. Yoksa kıyamet kopmayacak. İşte hadislerden bir
kesim:
- Müslümanlar, Türklerle öldürüşmedikçe, kıyamet kopmayacaktır. Yüzleri
kalkan gibi, üst üste binmiş (kalın) derili, kırmızı çipil gözlü olan bu
toplumlar kıldan çadırda oturur, kıldan ayakkabılar giyerler."( Bkz.
Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/62-65, hadis no:2912; Ebu Davud, Sünen,
Kitabu'l-Melahim/9 Babun fi Kıtali't Türk, hadis no: 4303; Nesei, Sünen,
Kitabu'l-Cihad/ Babu Gazveti't-Türk...)
-"Siz (Müslümanlar), küçük gözlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi,
derisi üst üste binmiş olan toplumla öldürüşmedikçe kıyamet
kopmayacaktır." (Buhari, e's-SAhih, Kitabu'l-Cihad/96; Müslim,
e's-Sahih, kitabu'l-Fiten/62 hadis no: 2912; Ebu Davud, Sünen, hadis no:
4304; Tirmizi, h. no: 2251; ibn Mace, h. no: 4096-4099)
"KITALU'T-TURK" HADİSLERİNDEN. "Türklere karşı kıtal, kesinlikle
olacak."...
(Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l-Cihad/96).
"Şu da kıyamet alametlerinden: Kıldan
(keçe) ayakkabı giyen bir toplumla vuruşup öldüreşeceksiniz. Geniş yüzlü,
yüzleri kalkan gibi, üst üste derili toplulukla vuruşmanız-öldürülmeniz
kıyamet alametlerindendir. Siz (Müslümanlar), küçük gözlü, kızıl yüzlü, basık
burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan Türklerle
öldürüşmedikçe kıyamet kopmaz."( Bkz. Buhari, e's-Sahih,
kitabu'l-Cihad/95; Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/66, hadis no: 2912; ibn
Mace, h.no: 4097-4098).
- "Sizinle(siz Müslümanlarla), küçük (çekik) gözlü toplum, Türkler
savaşacaktır. Siz onları, üç kez önünüze katıp süreceksiniz. Sonunda Arap
Yarımadası'nda karşılaşacaksınız. Birincide, onlardan kaçan kurtulur.
İkincide kimi kurtulur, kimi yok edilir.
Üçüncüdeyse onların tümü kırılacaktır."(Ebu Davud, sünen, hadis no:
4305.) Muhammed'in, bugün kendisine "Peygamberimiz, efendimiz"
diyen Türklere bakışı tutumu budur işte.
İnsanlara "insan" olarak bakmak gerekir. Hangi ırktan, hangi
renkten ve hangi "din"den olurlarsa olsunlar ya da hiçbir dinden
olmasınlar. Ama "dinler", "dinliler",
"ırkçılar" böyle bakamamakta. Yahudi’si, Hristiyanı, İslam inanırı
hep birbirine düşman. Irkçılar da kendi ırklarından olmayanlara karşı böyle.
Bugün dünyamızın yaşadığı nice acı olaylarda, bu ilkelliğin payı az değildir.
Bunlardan arınmalı artık insanlık. Yoksa acımasızlıklar, acılar, gözyaşları
sürüp gidecektir.
Arap Kavminin Türk Düşmanlığı Duygularıyla Yoğrulmasını Sağlayan Kur'an
Ayetleri Muhammed'in Günlük Siyasetinin Sonucudur
Kuran’ın Kehf ve Enbiya surelerinde "Ye'cuc" ve "Me'cuc"
adları geçer ki, Araplar ve tüm insanlık için felaket kaynağı sayılan bir
milleti tanımlar ve bu millet, Muhammed'in söylemesine göre, Türklerdir.
Konuyu Arap Milliyetçiliği ve Türkler başlıklı kitabımda incelediğim için
burada kısa bir özetleme ile yetineceğim.
Muhammed'in söylemesine göre Tanrı, insanlığa zarar veremesinler diye
vaktiyle Orta Asya'daki Türkleri bir set ile çevirtmek istemiş ve bu işi
yapmaya da ZülKarneyn'i (ki "Büyük iskender" diye bilinir) görevli
kılmıştır. Kehf Suresi'ndeki anlatışa göre Tanrı tarafından "iktidar ve
kudret sahibi" kılınan ZülKarneyn, güneşin battığı bir yere gittiğinde
"kâfir" bir milletle kaşılaşır. Tanrı ona şöyle emreder:
"Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu
seçeceksin."
ZülKarneyn, kendisine verilen emre uyacağını söyleyerek yoluna devam eder ve
bu kez güneşin doğduğu yere gider. Orada bir kavme rastlar ki, Tanrı
"onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştır. " Sonra yine yoluna
devam eder ve bu kez iki dağ arasında bir yere ulaşır; görür ki orada hiçbir
sözü anlamayan bir kavim yaşamaktadır. Bunlar ZülKarneyn'e şöyle derler:
* Kehf Suresi, ayet 8389; Enbiya Suresi, ayet 96.
"Ey ZülKarneyn! Bu memlekette Yecuc ve Me'cuc/TEVRAT’TA GONG—MEKONG/ bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar
arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?"
ZülKarneyn onlardan para istemez, sadece kendisine güç vermelerini söyler
Ye'cuc ve Me'cuc olarak tanımladığı bu Türkleri Muhammed, mümkün olduğu kadar
tiksinti verici kılıkta göstermeye çalışmış ve örneğin "yayvan suratlı,
basık burunlu, kırmızı yüzlü" olarak tanımlamıştır. Ve anlatmıştır ki,
bu Türklerle savaşılmadıkça ve onlarla öldürüşülmedikçe kıyamet günü gelmiş
olmayacaktır. Bu konuda bıraktığı hadislerden biri şöyle:”Türk,baban
bile olsa öldür!?Emevi ve Abbasi Komutanları,huzurlarına getirilen Türk
Esirleri için ,aynı kararlarını üç defa tekrar
etmişlerdir:”ÖLDÜR!?ÖLDÜR?!ÖLDÜR?!
2:177 -
|
Yüzlerinizi
bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o
kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve bütün
peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda
kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve, seve mal verirler. Namazı
kılarlar, zekâtı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine
getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli
zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da
bunlardır, korunanlar da bunlardır.
|
|
|
2:190 -
|
Size
savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın.
Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez.
|
|
|
2:191 -
|
Onları
nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O
fitne, öldürmeden daha şiddetlidir. Yalnız Mescid-i Haram yanında onlar
sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye
kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.
|
|
|
2:193 -
|
Hem
bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın.
Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.
|
|
|
2:216 -
|
Savaş
size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden
hoşlanmazsınız; oysaki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir
şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz
bilmezsiniz.
|
|
|
2:217 -
|
Ey
Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmaktan soruyorlar. De ki: O ayda
savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak,
O'nu inkar etmek, insanları, Mescid-i Haram'dan menetmek ve halkını oradan
çıkarmak, Allah yanında daha büyük bir günahtır ve fitne, öldürmekten daha
büyük bir vebaldir. Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için
sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de her kim,
dininden döner ve kâfir olarak can verirse artık onların bütün amelleri,
dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. İşte onlar, cehennemliklerdir. Onlar
orada ebedi olarak kalacaklardır.
|
|
|
2:244 -
|
O
halde Allah yolunda çarpışın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir.
|
|
|
2:246 -
|
Baksana,
İsrail oğullarının Musa'dan sonra ileri gelenlerine! Hani onlar, bir
peygamberlerine: "Bize bir kumandan gönder de Allah yolunda
savaşalım..." dediler. O da: "Size savaş farz kılınırsa, acaba
yapmamazlık eder misiniz?" dedi. Onlar: "Bize ne oldu da
yurtlarımızdan çıkarıldığımız ve çocuklarımızdan ayrıldığımız halde Allah
yolunda savaşmayalım?" dediler. Bunun üzerine savaş kendilerine farz
kılınınca da onlardan pek azı hariç, yüz çevirdiler. Ama Allah, o zalimleri
bilir.
|
|
|
2:279 -
|
Eğer
böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış
olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Haksızlık
etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.
|
|
|
3:111 -
|
Onlar
size eziyetten başka bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşmaya
kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da
edilmez.
|
|
|
3:121 -
|
Hani
sen sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ailenden
ayrılmıştın. Allah, hakkıyla işiten ve bilendir.
|
|
|
3:146 -
|
Nice peygamberler
vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah
yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler,
boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
|
|
|
3:156 -
|
Ey
iman edenler! Sizler inkâr edenler ve yeryüzünde sefere veya savaşa çıkan
kardeşleri için: "Eğer bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve
öldürülmezlerdi." diyenler gibi olmayın. Allah bunu, onların
kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. Allah, diriltir ve öldürür.
Allah yaptıklarınızı görmektedir.
|
|
|
3:167 -
|
İki
topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet de Allah'ın
izniyledir. Bu da müminleri belirlemesi ve hem de münafıklık yapanları
ayırt etmesi içindir. Ve onlara: "Geliniz, Allah yolunda savaşınız
veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz." denilmişti. Onlar ise:
"Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan
gelirdik." demişlerdi. Onlar, o gün, imandan çok küfre yakındılar.
Kalbilerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini
daha iyi bilendir.
|
|
|
4:71 -
|
Ey
iman edenler! Düşmana karşı her türlü savunma tedbirinizi alınız. Onlara
karşı ya küçük birlikler halinde hareket ediniz veya topyekûn seferber
olunuz.
|
|
|
4:74 -
|
O
halde geçici dünya hayatını, ebedî ahiret hayatı karşılığında satacak
olanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Her kim Allah yolunda savaşır da
öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarın pek büyük
bir mükafat vereceğiz.
|
|
|
4:75 -
|
Hem
size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zalim
olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize
katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı
erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
|
|
|
4:76 -
|
İman
edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda
savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü
şeytanın hilesi zayıftır.
|
|
|
4:77 -
|
Kendilerine,
"Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekâtı verin,"
denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir
kısmı insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve
"Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık bir müddet
daha tanımış olsaydın da biraz daha yaşasaydık?" derler. Onlara de ki:
"Dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan
için daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık edilmez."
|
|
|
4:84 -
|
(Ey
Muhammed) Allah yolunda savaş! Sen ancak kendi yaptığından sorumlusun.
Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kırar.
Hiç şüphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezası daha
çetindir.
|
|
|
4:90 -
|
Ancak
o kimselere dokunmayın ki, sizinle aralarında anlaşma olan bir kavme
sığınmış bulunurlar. Yahut ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savaşmayı
gönüllerine sığdıramayıp tarafsız olarak size gelmişlerdir. Eğer Allah
dileseydi, onları size musallat kılardı, onlar da sizinle savaşırlardı.
Eğer onlar sizden uzak dururlar, sizinle savaşmayıp size barış teklif
ederlerse, Allah, sizin için onlar aleyhine bir yol vermemiştir.
|
|
|
4:101 -
|
Yeryüzünde
sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız
namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık
düşmanınızdır.
|
|
|
5:24 -
|
Kavmi
Musa'ya: "Ey Musa! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz.
Sen ve Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız," dediler.
|
|
|
5:33 -
|
Allah
ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların
cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin
çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir.
Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir
azab vardır.
|
|
|
5:64 -
|
Yahudiler,
"Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle
onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri
açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların
çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına ta
kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş
yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa
koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.
|
|
|
8:1 -
|
Sana
ganimetlerin bölüştürülmesini soruyorlar. De ki, ganimetlerin taksimi
Allah'a ve Resulüne aittir. Onun için siz gerçekten mümin kimseler iseniz
Allah'tan korkun da biri birinizle aranızı düzeltin. Allah'a ve Resulü'ne
itaat edin.
|
|
|
8:16 -
|
Böyle
bir günde her kim onlara, tekrar dönüp çarpışmak için geri çekilmek veya
diğer bir safta yeniden mevzilenmek hâlleri dışında, arkasını dönerse,
muhakkak Allah'dan bir gazaba uğramış olur ve varacağı yer cehennemdir,
orası da ne kötü bir akıbettir.
|
|
|
8:39 -
|
Ortalıkta
fitne kalmayıp, din tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın.
Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki, Allah yaptıklarını görür.
|
|
|
8:57 -
|
Bundan
dolayı onları harpte yakalarsan, kendilerinden sonrakilere de gözdağı
olacak şekilde ağır bir cezaya çarptır, belki ibret alırlar.
|
|
|
8:65 -
|
Ey
Peygamber! Müminleri cihada teşvik eyle. Eğer sizden sabredecek yirmi kişi
olursa iki yüze galip gelirler ve eğer sizden yüz kişi olursa kâfirlerden
bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar hakkı ve akıbeti düşünmeyen
anlayışsız bir kavimdirler.
|
|
|
9:13 -
|
Yeminlerini
bozan, Peygamber'i yurdundan çıkarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size
saldırmaya başlayanlara karşı savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor
musunuz? Eğer mümin iseniz her şeyden önce Allah'dan korkmalısınız.
|
|
|
9:29 -
|
Kendilerine
kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan,
Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din
edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale
gelinceye kadar savaş yapın.
|
|
|
9:36 -
|
Doğrusu,
Allah katında ayların sayısı oniki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü
Allah yazısında (böyle yazılmıştır). Bunlardan dördü haram aylardır. Bu da
doğru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkında nefislerinize
haksızlık yapmayınız. Müşrikler size karşı topyekûn savaştıkları gibi siz
de onlara karşı topyekun savaş açın. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle
beraberdir.
|
|
|
9:38 -
|
Ey
iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çıkın."
denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya
hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında
ancak pek az bir şeydir.
|
|
|
9:39 -
|
Eğer
topluca savaşa katılmazsanız, O sizi acı bir azaba uğratır ve yerinize
başka bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz.
Allah'ın her şeye gücü yeter.
|
|
|
9:41 -
|
Ey
müminler! İster hafif teçhizatla, ister ağırlıklı olarak seferber olun ve
mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz
böylesi sizin için daha hayırlıdır.
|
|
|
9:83 -
|
Eğer
Allah, seni onlardan bir kısmının yanına döndürür de onlar başka bir cihada
seninle birlikte çıkmak için senden izin isterlerse, de ki; "Artık siz
hiçbir zaman benimle çıkamayacaksınız. Daha önce oturup kalmaktan
hoşlanıyordunuz. Bundan böyle artık geride kalanlarla beraber oturup
kalın."
|
|
|
9:107 -
|
Bir
de Müslümanlara zarar vermek, kâfirlik etmek ve Müslümanların arasına
ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne karşı savaş açmış olanı
beklemek için mescid yapanlar var. "İyilikten başka bir maksadımız
yoktu." diye yemin de edecekler. Fakat bunların kesinlikle yalancı
olduklarına Allah şahittir.
|
|
|
9:111 -
|
Allah,
müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın
almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler.
Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine
yüklendiği bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O
halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o
büyük kurtuluş budur.
|
|
|
9:123 -
|
Ey
iman edenler, önce yakın çevrenizdeki kâfirlerle savaşın ki, sizde bir güç
ve kuvvet olduğunu görsünler. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle
beraberdir.
|
|
|
16:81 -
|
Allah,
yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve sizin için dağlarda
barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi
koruyan elbiseler (zırhlar) yarattı. İşte böylece Allah Müslüman olasınız
diye üzerinize nimetini tamamlamaktadır.
|
|
|
22:39 -
|
Kendilerine
savaş açılan kimselere (kâfirlere karşı koymak için) izin verildi. Çünkü
onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya kadirdir.
|
|
|
27:33 -
|
Onlar,
şöyle cevap verdiler: "Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş
erbabıyız, buyruk ise senindir; artık ne emredeceğini düşün taşın."
|
|
|
33:20 -
|
Onlar
ahzabı (düşman birliklerini) gitmedi sanıyorlardı. Eğer o birlikler bir
daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin
haberlerinizden (başınıza geleceklerden) sormayı isterler. Onlar içinizde
kalacak olsalar da pek az harb ederler.
|
|
|
33:25 -
|
Hem
Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulaşmadan hınçlarıyla defetti. Bu
şekilde Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok
üstündür.
|
|
|
47:4 -
|
Savaşta
inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet
onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp
ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da
fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan
başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek
içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla
boşa çıkarmaz.
|
|
|
47:20 -
|
İman
edenler: "Keşke cihad hakkında bir sûre indirilse." derlerdi. Ama
hükmü açık bir sûre indirilip de, içerisinde savaş zikredilince kalplerinde
hastalık olanların ölüm korkusuyla baygınlık geçiren bir kimsenin bakışı
gibi sana baktığını görürsün. Oysa onlar için ölüm yaşamaktan daha
uygundur.
|
|
|
47:21 -
|
Onların
vazifesi itaat ve güzel söz söylemekti. Sonra iş kesinleşince Allah'ın
emrine sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
|
|
|
48:16 -
|
Arabîlerin
geri bırakılmış olanlarına de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı
savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya Müslüman olurlar.
Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden
döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
|
|
|
48:22 -
|
Eğer
kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost
ve yardımcı da bulamazlardı.
|
|
|
49:9 -
|
Eğer
müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet
biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran
tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte)
adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever.
|
|
|
57:10 -
|
Neden
siz Allah yolunda harcamayasınız ki? Göklerin ve yerin mirası zaten
Allah'ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşan bir
olmaz. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha
büyüktür. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel sonucu vaad etmiştir.
Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
|
|
|
59:11 -
|
Münafıkların,
kitap ehlinden inkâr eden dostlarına "Eğer siz yurdunuzdan
çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız sizin aleyhinizde
kimseye asla uymayız. Eğer savaşa tutuşursanız, mutlaka yardım
ederiz." dediklerini görmedin mi? Allah, onların yalancı olduklarına
şahitlik eder.
|
|
|
59:12 -
|
Andolsun
eğer onlar, çıkarılırsalar, onlarla beraber çıkmazlar; savaşa tutuşmuş
olsalar, onlara yardım etmezler; yardım etseler bile arkalarını dönüp
kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.
|
|
|
59:14 -
|
Onlar
toplu olarak sizinle savaşamazlar, ancak, müstahkem şehirlerde yahut
duvarların ardından (sizinle savaşmak isterler). Kendi aralarındaki
çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, oysa onların kalbleri
dağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.
|
|
|
60:8 -
|
Allah
sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan
kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü
Allah adalet yapanları sever.
|
|
|
60:9 -
|
Allah
sizi, ancak sizinle din hakkında savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve
çıkarılmanız için yardım eden kimselere dost olmaktan men eder. Kim onlarla
dost olursa işte zalimler onlardır.” “Onları nerede yakalarsanız öldürün ve
sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, öldürmeden daha
şiddetlidir. Yalınız Mescid-i Haram onlar sizinle savaşmadıkça siz de
onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları
öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.2/inek-Bakara/Suresi,191’inci
ayet.”Yahudilere karşı savaşmadıkça ve bu savaşlar, bir kaya parçası
gerisinde saklanan Yahudi için:”Ey Müslüman, benim arkamda bir Yahudi var
öldür onu deyinceye kadar sürdürülmedikçe(kıyamet)hüküm günü gelmiş
olmayacaktır.”Hadis, Sahihi Buhari.”İyi bir kadın, yüz karakarga içinde bir
ak karga gibidir.”Hadis.”Kadınlar cehennem ehlidir.”Hadis.”Dünya üzerinde
yapılan her güzel işte mutlaka kadının eli vardır!”Mustafa Kemal
Atatürk.”Türk kadını, sen yerlerde sürünmek için değil, başımızda taşınmak
için yaratılmışsın!” ATATÜRK.
Araplarla Yahudiler Sami ırkından iki kardeş kavimdir. iki tarafta
yarattıkları tanrıları ileri sürerek SOYKIRIM VE YAĞMA YAPMIŞLARDIR.
|
|
|
|
TC.
OSMAN
TÜRKOĞUZ
TV.Çeşmealtı,27Haziran2016.
Kadın düşmanlığı Tevrat’tan kopyadır?!Usanmadan okumalısınız:Araplarda:bir
erkek,bir kılıç,bir mızrak,bir yay ve bir
sadak oktur.Bunlar da Yağma,Soygun ve Katliamlar için yeterlidir.Onun için de
erkek önemlidir.KADINLAR DA HER İKİ DÜNYADA DA ALLAH ADINA SEKS KÖLESİDİR.ARAPMÜSLÜMANLIĞININ
ESASI DA BUDUR.HİÇ KIVIRTMAYIN*!
Eski İsraillilerin inancına göre,
kadınlardan da peygamber olurdu. Ellibeş İsrail peygamberinin Yedisi kadındı.
Yedi kadın peygamberin adları bilindiği halde,48 erkek peygamberin pek
üzerinde durulmamıştır. Kadın peygamberler şunlardır:
1-Miryam,2-Deborah=Dvora, Yargıç/İsraillilerin
anası/,3-Hulda,4-Sarah,5-Abigail,6-Ester,7-Hannah.
KADIN PEYGAMBERLER:
“
Tevrat’ın Tekvin 15--20 ayetinde Peygamber Miryam’dan,
Hâkimler 4--4’de Peygamber Deborah’dan, 2. Tarihler 34--22 de
Şallum’un karısı Peygamber Huda’dan, Nehemya 6--14 de Peygamber Nadya’dan
söz eder. Aynı şekilde, İncil Luka 22-- 36 da “Aşer oymağından
Fenuel’in kızı Anna adında çok yaşlı bir peygamber vardı. Genç kız
olarak evlenip kocasıyla yedi yıl yaşadıktan sonra dul kalmıştı. ”
ifadeleriyle bir başka kadın peygamberden bahsedilir.”
Deborah, Hâkimler Döneminde yaşamış,
Kâhin, Hâkim ve Kadın peygamberdir. Tevrat,Hâkimler5’te yazılı olan Deborahın
türküsü adlı şiiri okuduğu için İsrailin anası sayılır. Bap:5,s.252.”Ve o gün
Debora ve Abinoam oğlu Barak terennüm edip dediler:1”Reisler İsrail’e reislik
ettikleri için,2Kavme gönüllü olarak kendilerini verdiği için RABBİ takdis
edin.3Ey kırallar dinleyin, Ey emirler kulak verin: RABBE ben terenüm
edeceğim. İsrailin Allahı RABBE taganni edeceğim…”
“Muharref Tevrat’ta Kadın.”
MUHARREF: Tahrif edilmiş,bozulmuş,asıl
anlamından uzaklaştırılmış?!Tevrat,İsrailli din adamları tarafından
bölüm,bölüm yazılmıştır.Aslı da 10/13 Emirdir.Tevrat,39 kitaptır.Tora-Tora
ADLI BEŞ KİTAP Musa’ya aittir.İkinci
kitabı da İsrailli bir kadın yazmıştır.Tevratın ve İncilin bozulması
Müslümanların uydurdukları bir masaldır.Yaşlı dincilerin yazdıkları
bölümlerde İsrailli kadınlar gözardı edilerek İslama bu şekilde örnek
oluşturmuşlardır.İncillerde,Pavlos’un ve diğer din ulularının mektuplarındaki
cümleler de Tanrı kelamı gibi ayet olarak kabuledilmiştir.Ostüzü.
“Kadın hor, erkek çok üstündür: "Çünkü kocan, seni yaratandır."
(İşaya, 54/5, s. 714). "(Rab Allah) Kadına dedi:” Zahmetini ve
gebeliğini ziyadesiyle çoğaltacağım; ağrı ile evlat doğuracaksın. Ve arzun
kocana olacak, o da sana hâkim olacaktır. Ve Âdem'e dedi: Karının sözünü
dinlediğin ve: Ondan yemeyeceksin, diye sana emrettiğim ağaçtan yediğin için,
toprak senin yüzünden lânetli oldu." (Tekvin, 3/16-17, s. 3). Ahd-i
Cedid'deki kadını aşağılayan ifadeler için bkz. Pavlos'un Efesoslulara
Mektubu, 5/22-24, s. 201 ve Pavlos'un Korintoslulara I. Mektubu, 11/3-9, s.
177). "Kadının öğretmesine ve erkeğe hâkim olmasına izin vermem, ancak
sükûtta olsun. Âdem aldanmadı. Fakat kadın aldanarak suça düştü."
(Pavlos'un I. Timoteos'a Mektubu, 2/11-15, s. 218). Kadın (Havvâ) Âdem'in
kaburga kemiğinden yaratıldı: Tekvin, 2/21-23, s. 2). "Çünkü kocan seni
yaratandır; onun ismi orduların Rabbidir ve seni fidye ile Kurtaran İsrail'in
Kuddûsüdür; ona bütün dünyanın Allahı denecektir." (İşaya, 54/5, s. 714)
Âdet gören kadın murdardır: "Ve eğer bir kadının akıntısı olur ve
bedeninde akıntısı kan olursa yedi gün murdarlığında kalacak ve ona her
dokunan akşama kadar murdar olacaktır. Ve murdarlığında üzerinde yattığı her
şey murdar olacak, üzerinde oturduğu her şey de murdar olacaktır. Onun
yatağına dokunan her adam, kadının üzerinde oturmakta olduğu herhangi bir
şeye dokunan her adam murdar. Kadının oturmuş olduğu yatak üzerinde bir şey
varsa adam ona dokunursa akşama kadar murdar ve eğer âdet zamanında değilken
çok günler kan akıntısı olura murdardır. Yatağı, üzerine oturduğu herşey
murdar. Bu şeylere dokunanların hepsi murdar olacak ve esvabını yıkayacak ve
suda yıkanacak ve akşama kadar murdar olacaktır. Fakat akıntısından tâhir
olursa, o zaman kendisine yedi gün sayacak ve ondan sonra tâhir olacaktır. Ve
sekizinci günde iki kumru veya iki güvercin yavrusu alıp, kâhine getirecek.
Kâhin takdime edecek onun için murdarlığının akıntısından dolayı Rabbin
önünde keffâret edecektir." (Levililer, 15/19-32, s.
114-115). “Kadın erkekten yaratıldı, erkek kadından değil, Kadın
erkek için yaratıldı.”Tevrat. BİZİM SALAKLARA GÖRE DE, BİR ERKEKİN KALKTIĞI
SANDALYE’YE SOĞUMADAN OTURAN KADIN SANDALYE ZİNASI YAPMIŞ SAYILIR. RECMİ
GEREKİR.
Nisa (4) / 34 Erkekler, kadınlar üzerinde hâkim
dururlar, çünkü bir kere Allah birini diğerinden üstün yaratmış ve bir de
erkekler mallarından harcamaktadırlar. Bunun
için iyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın korumasını emrettiği şeyleri,
kocalarının yokluğunda da korurlar. Serkeşlik etmelerinden endişe ettiğiniz
kadınlara gelince; önce kendilerine nasihat edin, sonra yataklarında yalnız
bırakın, yine dinlemezlerse dövün. Cinsiyet ayrımcılığının daha açık bir
tarifi herhalde olamaz. ‘Hâkimlik’, ‘Üstünlük’, ‘İtaat’ ve ‘Dayak’...
Açıklama gerektirmeyecek kadar niyeti aşikâr bir ayet?!
“ Orduların Rabbi şöyle diyor: “simdi git, Ameleki vur,onların her
şeyini tamamen yok et ve onları
esirgeme,ve erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden
eşeğe Kadar hepsini öldür?!” Tevrat, s.292.
(Tevrat. 1. Samuel 15 / 2-4) .
TEVRAT: “Onları ateş yakacak. Alevlerin elinden canlarını
kurtaramayacaklardır.” (İşaya, 47/14).
“Senin hasımlarını ateş yiyip bitirecek (İşaya 26/21).
“Ve kavimler kirecin yanması gibi,
kesilip ateşle yakılan dikenler gibi olacaklar.” (İşaya, 33/12). “Hepsini Rab
onunla vuracak ayakları üzerinde dururken etleri eriyecek ve gözleri
çukurları içinde eriyecek ve ağızlarında dilleri eriyecek.” (Zekerya, 14/12).
“”Elin bütün düşmanlarını bulacaktır. Senin gazap zamanında onları yanan
fırın gibi edeceksin. Rab hiddetinden onları yutacak ve ateş onları yiyip
bitirecektir. (Mezmurlar, 21/9).
TEVRAT: “Burnunu ve kulaklarını kesip
düşürecekler. Ve senden arta kalan kılıçla düşecek.” (Hezekiel Bölümü,
23/25). “Sizi kılıcın kısmeti edeceğim ve hepiniz boğazlanmak için
bekleyeceksiniz.” (İşaya Bölümü, 65/12). “İşte kor ateşine üfleyen ve işine
göre silah çıkaran demirciyi ben yarattım; harap etsin diye helak ediciyi ben
yarattım.” (İşaya, 54/16). “Bak İsrail, bugün milletler üzerine kökünden
sökmek için ve yıkmak için, helak etmek ve yok etmek için seni koydum.”
(Yeremya, 1/10). “Sen benim topuzumsun ve cenk silahımsın. Ve seninle
milletleri kıracağım ve seninle ülkeleri helak edeceğim.” (Yeremya, 51.19.20) “İki memen
sanki bir çift geyik yavrusu. Kaptın gönlümü kızkardeşim, yavuklum.
Okşamaların ne güzel kızkardeşim, yavuklum.” (Tevrat, Neşideler Neşidesi,
4.5.9-10). “Ve büyük kız küçüğüne dedi: Gel babamıza şarap içirelim... Onunla
yatarız... Ve o gece babalarına şarap içirdiler ve büyük kız gidip babasıyla
yattı. Ve öbür gece dahi babalarına şarap içirdiler ve küçük kız kalkıp
onunla yattı.” (Tevrat, Tekvin 19, 31-35). “Ellenmemiş,
dillenmemiş tomurcuk memeli onbeş yaşındaki kızlar!”Kur’an.
Kızların, babalarının soyunu
sürdürmek için girdikleri bu ilişkilerin sonucunda birer oğlan doğuruyorlar.
Bu oğlanlardan biri Moablıların, diğeri de Amanoğullarının atası sayılıyor. “Aralarına
seni dağıttığım milletlerin hepsini bütün, bütün sona erdireceğim fakat seni
sona erdirmeyeceğim.” (Tevrat, Yeremya, 30/11). “Çok kavimler ezeceksin ve
onların kazancını Rabbe ve onların mallarını bütün dünyanın Rabbine tahsis
edeceğim.” (Tevrat, Mika, 4/13“Çok kavimler ezeceksin ve onların kazancını
Rabbe ve onların mallarını bütün dünyanın Rabbine tahsis edeceğim.” (Tevrat,
Mika, 4/13). “Ve seni sıkıştıranların oğulları sana eğilerek gelecekler.
Senin ayaklarının tabanında yere kapanacaklar ve sana Rabbin şehri İsrail
Kudüsü’nün Siyonu diyecekler.” (İşaya 60/14). “Ve Krallar sana uşak ve
Kraliçeler sana dadı olacaklar, yere kapanıp ayaklarının tozunu
yalayacaklar.” (İşaya 49/23). “Milletlerin servetini yiyeceksin ve onların
izzeti size geçecek.” (Tevrat, İşaya, 61/6).
“Allah’ın Rabbin sana miras olarak
vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ
bırakmayacaksın. Allah’ın Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin.”
(Tevrat, Tesniye 20.16.18). KABBALA’DAN: “Yahudi, yaşayan insanlaşmış
Tanrıdır... Yeryüzünde Tanrı, Yahudinin yüz hatlarda kendini aşikâr kılar.
Diğer insanlar tamamıyla dünyevi, aşağı ırktandır. Onlar sadece Yahudilere
hizmet için yaşamaktadırlar... Hahamların sözleri canlı Tanrının sözleridir.”
“İsrail
oğulları, yaptıkları her türlü toplumsal olayları, tanrılarının emir ve
desteklerine dayandırmaktadırlar.
Bu konularda, Tevrat’a bir göz atmak yeterlidir
sanıyorum:
“İsrail, Doğu Filistin’i
tamamıyla ele geçirmek için giriştiği savaşların en zorlusunu bundan sonra
yapar. Midyani’lere karşı imha savaşı! Lut’un torunları oldukları söylenen
Moab’lılarla hısım sayıldıkları için İsrail oğulları onları esirgemektedir,
ama Midyani’lere karşı amansızdırlar. ”H.Örs, Musa ve Yahudilik. S.135-136.”
Şimdi; Tevrat’ın Sayılar bölümü 31-7-19’uncu
ayetlerini hep birlikte okuyalım:
“Ve Rabbin Musa’ya
emrettiği gibi, Midyan’a karşı cenk ettiler ve her erkeği öldürdüler…
İsrail oğulları, Midyan kadınlarını ve onların
çocuklarını esir aldılar ve bütün hayvanlarını, bütün sürülerini ve bütün
mallarını çapul ettiler ve içinde oturdukları bütün şehirleri ve bütün
obaları yaktılar.
Savaş sonrası; savaşçılar, aldıkları ganimetleri
ve esirleri getirince, Musa’nın tepkisi çok korkunç oldu:
“Musa onlara dedi:”Bütün
kadınları sağ mı bıraktınız?” İşte, İsrail Oğulları’nın, Peor-Baal-
meselesinde Balam’ın öğüdü ile Rabba karşı tecavüz etmelerine bunlar sebep
oldu. -Hâlbuki daha önce, Balamın İsrail’e iyilik dilemekten başka bir şey
yapmadığını gene Tevrat anlatmıştı—Ve böylece Rabbin cemaati arasında veba
oldu.
“Ve şimdi, çocuklar arasındaki her erkeği öldürün
ve erkekle yatmış olarak erkek bilen her kadını öldürün. Ve erkekle yatmış
olmayarak bilmeyen bütün kadın ve çocukları kendiniz için sağ bırakın.”
Sayılar:31-7-19.”
“Ve bütün İsrail, orada
onun ardınca zina ettiler ve Gideon’a ve ev halkına bir tuzak oldu.”
Hâkimler,8-27, Bütün bu tecavüzler ve yıkımlar; bir melek aracılığı ile
emirlerini ileten Yahve’nin emirleriyle olmaktadır. NOT: YAHVE=YAHOVA,
MUSA’NIN YAHUDİ KAVMİNİN RÜZGÂR TANRISIDIR. TEVRATI TERCÜME EDEN MÜSLÜMANLAR,
ONU ALLAH OLARAK TERCÜME ETMİŞLERDİR.
Tevrat, İsrail
Oğulları’nın bir bakıma tarihleridir. Tevrat’ın hangi bölümünün hangi tarihte
yazıldığı bilinmektedir.
Tevrat’ta; her sefer
dönüşü; ”binbaşıların, ganimet olarak yağmalanan altın ve kıymetli eşyaları
çadırlarında oturan Hahamlara verdiklerini”
yazmaktadır.Kur’anı Kerime göre de,Sekiz kısıma ayrılan yağma
mallarından Allah’a da1/8’lik pay ayrılmaktadır.Kadın ganimetlerde de bu esas
uygulanmaktadır.8/1-41ayetler.Şimdi de gelelim İslama:”Türk,baban dahi olsa
öldür?!Hadis.”Tüm dünya Müslümanlarını Müslüman Kureyşliler yönetecektir.Tüm
dünya Kâfirlerini de Kâfir Kureyşliler yöneteceklerdir.”Hadis.Ümmetçilikten
söz eden Arap milliyetçisi Muhammet!?
Hz.Muhammedin Türk
düşmanlığı:”Özellikle "Türkler" için "hadis"ler vardır.
Türkler için hiç de iyi şeyler söylemeyen bu hadisler, örnek ve yürekli bilim
adamı Prof. Dr. ilhan Arsel'in "Arap Milliyetçiliği ve Türkler"
adlı kitabında çok çarpıcı biçimde yer almakta. ( Bkz. istanbul, 1987,
inkılâp Kitabevi, s. 18 ve öt.)ERTUĞRUL AYDIN, NASIL MÜSLÜMAN OLDUK? ŞERİAT
VE KADIN, PROF.DR. İLHAN ARSEL.
Hz. Muhammed’in Türk
düşmanlığı?!
Kendilerini "Müslüman" sayan "Türkleri Muhammed,
"Müslüman" saymak şöyle dursun; "düşman" diye ilan
etmiştir. İslam dünyasında en sağlam kabul edilen hadis kitaplarında da bu
var. Başlı başına bir bölüm olarak. Bölümün adı da çok İlginç:
"Kıtalu't-Türk". Anlamı da: "Türklerle öldürüşmek
(savaş)". Buhari'de, Ebu Davud'da ve Tirmizi'de bölümün adı bu. ibn
Mace'de "Babu't-Türk", yani "Türkler Bölümü".
Müslim'deyse, "Kıyamet alametleri" arasında yer alıyor.
Muhammed, "Peygamberliğinin bir kanıtı" olarak, gelecekten haber
verirken, Kıyametin bir alameti olarak Türklerle nasıl çarpışılacağını,
Müslümanların, Türkleri nasıl öldüreceklerini de anlatıyor. Hem Türk diye ad
vererek, hem de tarif ederek, yüzlerinin, gözlerinin, burunlarının,
derilerinin, renklerinin nasıl olduğunu anlatarak. Anlaşılan o ki, Türkler
konusunda kendisine bir takım bilgiler verilmiş. Muhammed'in anlatmasına
göre, "Türklerle öldürüşme", taa "Kıyamet"e dek söz
konusu. Kıyametin bir alameti olarak da Müslümanlar, yeryüzündeki Türkleri
öldürüp temizleyecekler. Yoksa kıyamet kopmayacak. İşte hadislerden bir
kesim:
- Müslümanlar, Türklerle öldürüşmedikçe, kıyamet kopmayacaktır. Yüzleri
kalkan gibi, üst üste binmiş (kalın) derili, kırmızı çipil gözlü olan bu
toplumlar kıldan çadırda oturur, kıldan ayakkabılar giyerler."( Bkz.
Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/62-65, hadis no:2912; Ebu Davud, Sünen,
Kitabu'l-Melahim/9 Babun fi Kıtali't Türk, hadis no: 4303; Nesei, Sünen,
Kitabu'l-Cihad/ Babu Gazveti't-Türk...)
-"Siz (Müslümanlar), küçük gözlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi,
derisi üst üste binmiş olan toplumla öldürüşmedikçe kıyamet
kopmayacaktır." (Buhari, e's-SAhih, Kitabu'l-Cihad/96; Müslim,
e's-Sahih, kitabu'l-Fiten/62 hadis no: 2912; Ebu Davud, Sünen, hadis no:
4304; Tirmizi, h. no: 2251; ibn Mace, h. no: 4096-4099)
"KITALU'T-TURK" HADİSLERİNDEN. "Türklere karşı kıtal, kesinlikle
olacak."...
(Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l-Cihad/96).
"Şu da kıyamet alametlerinden: Kıldan
(keçe) ayakkabı giyen bir toplumla vuruşup öldüreşeceksiniz. Geniş yüzlü,
yüzleri kalkan gibi, üst üste derili toplulukla vuruşmanız-öldürülmeniz
kıyamet alametlerindendir. Siz (Müslümanlar), küçük gözlü, kızıl yüzlü, basık
burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan Türklerle
öldürüşmedikçe kıyamet kopmaz."( Bkz. Buhari, e's-Sahih,
kitabu'l-Cihad/95; Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/66, hadis no: 2912; ibn
Mace, h.no: 4097-4098).
- "Sizinle(siz Müslümanlarla), küçük (çekik) gözlü toplum, Türkler
savaşacaktır. Siz onları, üç kez önünüze katıp süreceksiniz. Sonunda Arap
Yarımadası'nda karşılaşacaksınız. Birincide, onlardan kaçan kurtulur.
İkincide kimi kurtulur, kimi yok edilir.
Üçüncüdeyse onların tümü kırılacaktır."(Ebu Davud, sünen, hadis no:
4305.) Muhammed'in, bugün kendisine "Peygamberimiz, efendimiz"
diyen Türklere bakışı tutumu budur işte.
İnsanlara "insan" olarak bakmak gerekir. Hangi ırktan, hangi
renkten ve hangi "din"den olurlarsa olsunlar ya da hiçbir dinden
olmasınlar. Ama "dinler", "dinliler",
"ırkçılar" böyle bakamamakta. Yahudi’si, Hristiyanı, İslam inanırı
hep birbirine düşman. Irkçılar da kendi ırklarından olmayanlara karşı böyle.
Bugün dünyamızın yaşadığı nice acı olaylarda, bu ilkelliğin payı az değildir.
Bunlardan arınmalı artık insanlık. Yoksa acımasızlıklar, acılar, gözyaşları
sürüp gidecektir.
Arap Kavminin Türk Düşmanlığı Duygularıyla Yoğrulmasını Sağlayan Kur'an
Ayetleri Muhammed'in Günlük Siyasetinin Sonucudur
Kuran’ın Kehf ve Enbiya surelerinde "Ye'cuc" ve "Me'cuc"
adları geçer ki, Araplar ve tüm insanlık için felaket kaynağı sayılan bir
milleti tanımlar ve bu millet, Muhammed'in söylemesine göre, Türklerdir.
Konuyu Arap Milliyetçiliği ve Türkler başlıklı kitabımda incelediğim için
burada kısa bir özetleme ile yetineceğim.
Muhammed'in söylemesine göre Tanrı, insanlığa zarar veremesinler diye
vaktiyle Orta Asya'daki Türkleri bir set ile çevirtmek istemiş ve bu işi
yapmaya da ZülKarneyn'i (ki "Büyük iskender" diye bilinir) görevli
kılmıştır. Kehf Suresi'ndeki anlatışa göre Tanrı tarafından "iktidar ve
kudret sahibi" kılınan ZülKarneyn, güneşin battığı bir yere gittiğinde
"kâfir" bir milletle kaşılaşır. Tanrı ona şöyle emreder:
"Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu
seçeceksin."
ZülKarneyn, kendisine verilen emre uyacağını söyleyerek yoluna devam eder ve
bu kez güneşin doğduğu yere gider. Orada bir kavme rastlar ki, Tanrı
"onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştır. " Sonra yine yoluna
devam eder ve bu kez iki dağ arasında bir yere ulaşır; görür ki orada hiçbir
sözü anlamayan bir kavim yaşamaktadır. Bunlar ZülKarneyn'e şöyle derler:
* Kehf Suresi, ayet 8389; Enbiya Suresi, ayet 96.
"Ey ZülKarneyn! Bu memlekette Yecuc ve Me'cuc/TEVRAT’TA GONG—MEKONG/ bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar
arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?"
ZülKarneyn onlardan para istemez, sadece kendisine güç vermelerini söyler
Ye'cuc ve Me'cuc olarak tanımladığı bu Türkleri Muhammed, mümkün olduğu kadar
tiksinti verici kılıkta göstermeye çalışmış ve örneğin "yayvan suratlı,
basık burunlu, kırmızı yüzlü" olarak tanımlamıştır. Ve anlatmıştır ki,
bu Türklerle savaşılmadıkça ve onlarla öldürüşülmedikçe kıyamet günü gelmiş
olmayacaktır. Bu konuda bıraktığı hadislerden biri şöyle:”Türk,baban
bile olsa öldür!?Emevi ve Abbasi Komutanları,huzurlarına getirilen Türk
Esirleri için ,aynı kararlarını üç defa tekrar
etmişlerdir:”ÖLDÜR!?ÖLDÜR?!ÖLDÜR?!
2:177 -
|
Yüzlerinizi
bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o
kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve bütün
peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda
kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve, seve mal verirler. Namazı
kılarlar, zekâtı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine
getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli
zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da
bunlardır, korunanlar da bunlardır.
|
| |
2:190 -
|
Size
savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın.
Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez.
|
| |
2:191 -
|
Onları
nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O
fitne, öldürmeden daha şiddetlidir. Yalnız Mescid-i Haram yanında onlar
sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye
kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.
|
| |
2:193 -
|
Hem
bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın.
Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.
|
| |
2:216 -
|
Savaş
size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden
hoşlanmazsınız; oysaki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir
şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz
bilmezsiniz.
|
| |
2:217 -
|
Ey
Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmaktan soruyorlar. De ki: O ayda
savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak,
O'nu inkar etmek, insanları, Mescid-i Haram'dan menetmek ve halkını oradan
çıkarmak, Allah yanında daha büyük bir günahtır ve fitne, öldürmekten daha
büyük bir vebaldir. Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için
sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de her kim,
dininden döner ve kâfir olarak can verirse artık onların bütün amelleri,
dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. İşte onlar, cehennemliklerdir. Onlar
orada ebedi olarak kalacaklardır.
|
| |
2:244 -
|
O
halde Allah yolunda çarpışın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir.
|
| |
2:246 -
|
Baksana,
İsrail oğullarının Musa'dan sonra ileri gelenlerine! Hani onlar, bir
peygamberlerine: "Bize bir kumandan gönder de Allah yolunda
savaşalım..." dediler. O da: "Size savaş farz kılınırsa, acaba
yapmamazlık eder misiniz?" dedi. Onlar: "Bize ne oldu da
yurtlarımızdan çıkarıldığımız ve çocuklarımızdan ayrıldığımız halde Allah
yolunda savaşmayalım?" dediler. Bunun üzerine savaş kendilerine farz
kılınınca da onlardan pek azı hariç, yüz çevirdiler. Ama Allah, o zalimleri
bilir.
|
| |
2:279 -
|
Eğer
böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış
olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Haksızlık
etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.
|
| |
3:111 -
|
Onlar
size eziyetten başka bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşmaya
kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da
edilmez.
|
| |
3:121 -
|
Hani
sen sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ailenden
ayrılmıştın. Allah, hakkıyla işiten ve bilendir.
|
| |
3:146 -
|
Nice peygamberler
vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah
yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler,
boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
|
| |
3:156 -
|
Ey
iman edenler! Sizler inkâr edenler ve yeryüzünde sefere veya savaşa çıkan
kardeşleri için: "Eğer bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve
öldürülmezlerdi." diyenler gibi olmayın. Allah bunu, onların
kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. Allah, diriltir ve öldürür.
Allah yaptıklarınızı görmektedir.
|
| |
3:167 -
|
İki
topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet de Allah'ın
izniyledir. Bu da müminleri belirlemesi ve hem de münafıklık yapanları
ayırt etmesi içindir. Ve onlara: "Geliniz, Allah yolunda savaşınız
veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz." denilmişti. Onlar ise:
"Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan
gelirdik." demişlerdi. Onlar, o gün, imandan çok küfre yakındılar.
Kalbilerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini
daha iyi bilendir.
|
| |
4:71 -
|
Ey
iman edenler! Düşmana karşı her türlü savunma tedbirinizi alınız. Onlara
karşı ya küçük birlikler halinde hareket ediniz veya topyekûn seferber
olunuz.
|
| |
4:74 -
|
O
halde geçici dünya hayatını, ebedî ahiret hayatı karşılığında satacak
olanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Her kim Allah yolunda savaşır da
öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarın pek büyük
bir mükafat vereceğiz.
|
| |
4:75 -
|
Hem
size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zalim
olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize
katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı
erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
|
| |
4:76 -
|
İman
edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda
savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü
şeytanın hilesi zayıftır.
|
| |
4:77 -
|
Kendilerine,
"Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekâtı verin,"
denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir
kısmı insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve
"Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık bir müddet
daha tanımış olsaydın da biraz daha yaşasaydık?" derler. Onlara de ki:
"Dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan
için daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık edilmez."
|
| |
4:84 -
|
(Ey
Muhammed) Allah yolunda savaş! Sen ancak kendi yaptığından sorumlusun.
Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kırar.
Hiç şüphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezası daha
çetindir.
|
| |
4:90 -
|
Ancak
o kimselere dokunmayın ki, sizinle aralarında anlaşma olan bir kavme
sığınmış bulunurlar. Yahut ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savaşmayı
gönüllerine sığdıramayıp tarafsız olarak size gelmişlerdir. Eğer Allah
dileseydi, onları size musallat kılardı, onlar da sizinle savaşırlardı.
Eğer onlar sizden uzak dururlar, sizinle savaşmayıp size barış teklif
ederlerse, Allah, sizin için onlar aleyhine bir yol vermemiştir.
|
| |
4:101 -
|
Yeryüzünde
sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız
namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık
düşmanınızdır.
|
| |
5:24 -
|
Kavmi
Musa'ya: "Ey Musa! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz.
Sen ve Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız," dediler.
|
| |
5:33 -
|
Allah
ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların
cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin
çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir.
Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir
azab vardır.
|
| |
5:64 -
|
Yahudiler,
"Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle
onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri
açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların
çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına ta
kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş
yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa
koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.
|
| |
8:1 -
|
Sana
ganimetlerin bölüştürülmesini soruyorlar. De ki, ganimetlerin taksimi
Allah'a ve Resulüne aittir. Onun için siz gerçekten mümin kimseler iseniz
Allah'tan korkun da biri birinizle aranızı düzeltin. Allah'a ve Resulü'ne
itaat edin.
|
| |
8:16 -
|
Böyle
bir günde her kim onlara, tekrar dönüp çarpışmak için geri çekilmek veya
diğer bir safta yeniden mevzilenmek hâlleri dışında, arkasını dönerse,
muhakkak Allah'dan bir gazaba uğramış olur ve varacağı yer cehennemdir,
orası da ne kötü bir akıbettir.
|
| |
8:39 -
|
Ortalıkta
fitne kalmayıp, din tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın.
Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki, Allah yaptıklarını görür.
|
| |
8:57 -
|
Bundan
dolayı onları harpte yakalarsan, kendilerinden sonrakilere de gözdağı
olacak şekilde ağır bir cezaya çarptır, belki ibret alırlar.
|
| |
8:65 -
|
Ey
Peygamber! Müminleri cihada teşvik eyle. Eğer sizden sabredecek yirmi kişi
olursa iki yüze galip gelirler ve eğer sizden yüz kişi olursa kâfirlerden
bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar hakkı ve akıbeti düşünmeyen
anlayışsız bir kavimdirler.
|
| |
9:13 -
|
Yeminlerini
bozan, Peygamber'i yurdundan çıkarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size
saldırmaya başlayanlara karşı savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor
musunuz? Eğer mümin iseniz her şeyden önce Allah'dan korkmalısınız.
|
| |
9:29 -
|
Kendilerine
kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan,
Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din
edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale
gelinceye kadar savaş yapın.
|
| |
9:36 -
|
Doğrusu,
Allah katında ayların sayısı oniki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü
Allah yazısında (böyle yazılmıştır). Bunlardan dördü haram aylardır. Bu da
doğru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkında nefislerinize
haksızlık yapmayınız. Müşrikler size karşı topyekûn savaştıkları gibi siz
de onlara karşı topyekun savaş açın. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle
beraberdir.
|
| |
9:38 -
|
Ey
iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çıkın."
denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya
hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında
ancak pek az bir şeydir.
|
| |
9:39 -
|
Eğer
topluca savaşa katılmazsanız, O sizi acı bir azaba uğratır ve yerinize
başka bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz.
Allah'ın her şeye gücü yeter.
|
| |
9:41 -
|
Ey
müminler! İster hafif teçhizatla, ister ağırlıklı olarak seferber olun ve
mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz
böylesi sizin için daha hayırlıdır.
|
| |
9:83 -
|
Eğer
Allah, seni onlardan bir kısmının yanına döndürür de onlar başka bir cihada
seninle birlikte çıkmak için senden izin isterlerse, de ki; "Artık siz
hiçbir zaman benimle çıkamayacaksınız. Daha önce oturup kalmaktan
hoşlanıyordunuz. Bundan böyle artık geride kalanlarla beraber oturup
kalın."
|
| |
9:107 -
|
Bir
de Müslümanlara zarar vermek, kâfirlik etmek ve Müslümanların arasına
ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne karşı savaş açmış olanı
beklemek için mescid yapanlar var. "İyilikten başka bir maksadımız
yoktu." diye yemin de edecekler. Fakat bunların kesinlikle yalancı
olduklarına Allah şahittir.
|
| |
9:111 -
|
Allah,
müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın
almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler.
Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine
yüklendiği bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O
halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o
büyük kurtuluş budur.
|
| |
9:123 -
|
Ey
iman edenler, önce yakın çevrenizdeki kâfirlerle savaşın ki, sizde bir güç
ve kuvvet olduğunu görsünler. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle
beraberdir.
|
| |
16:81 -
|
Allah,
yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve sizin için dağlarda
barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi
koruyan elbiseler (zırhlar) yarattı. İşte böylece Allah Müslüman olasınız
diye üzerinize nimetini tamamlamaktadır.
|
| |
22:39 -
|
Kendilerine
savaş açılan kimselere (kâfirlere karşı koymak için) izin verildi. Çünkü
onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya kadirdir.
|
| |
27:33 -
|
Onlar,
şöyle cevap verdiler: "Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş
erbabıyız, buyruk ise senindir; artık ne emredeceğini düşün taşın."
|
| |
33:20 -
|
Onlar
ahzabı (düşman birliklerini) gitmedi sanıyorlardı. Eğer o birlikler bir
daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin
haberlerinizden (başınıza geleceklerden) sormayı isterler. Onlar içinizde
kalacak olsalar da pek az harb ederler.
|
| |
33:25 -
|
Hem
Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulaşmadan hınçlarıyla defetti. Bu
şekilde Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok
üstündür.
|
| |
47:4 -
|
Savaşta
inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet
onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp
ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da
fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan
başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek
içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla
boşa çıkarmaz.
|
| |
47:20 -
|
İman
edenler: "Keşke cihad hakkında bir sûre indirilse." derlerdi. Ama
hükmü açık bir sûre indirilip de, içerisinde savaş zikredilince kalplerinde
hastalık olanların ölüm korkusuyla baygınlık geçiren bir kimsenin bakışı
gibi sana baktığını görürsün. Oysa onlar için ölüm yaşamaktan daha
uygundur.
|
| |
47:21 -
|
Onların
vazifesi itaat ve güzel söz söylemekti. Sonra iş kesinleşince Allah'ın
emrine sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
|
| |
48:16 -
|
Arabîlerin
geri bırakılmış olanlarına de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı
savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya Müslüman olurlar.
Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden
döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
|
| |
48:22 -
|
Eğer
kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost
ve yardımcı da bulamazlardı.
|
| |
49:9 -
|
Eğer
müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet
biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran
tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte)
adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever.
|
| |
57:10 -
|
Neden
siz Allah yolunda harcamayasınız ki? Göklerin ve yerin mirası zaten
Allah'ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşan bir
olmaz. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha
büyüktür. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel sonucu vaad etmiştir.
Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
|
| |
59:11 -
|
Münafıkların,
kitap ehlinden inkâr eden dostlarına "Eğer siz yurdunuzdan
çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız sizin aleyhinizde
kimseye asla uymayız. Eğer savaşa tutuşursanız, mutlaka yardım
ederiz." dediklerini görmedin mi? Allah, onların yalancı olduklarına
şahitlik eder.
|
| |
59:12 -
|
Andolsun
eğer onlar, çıkarılırsalar, onlarla beraber çıkmazlar; savaşa tutuşmuş
olsalar, onlara yardım etmezler; yardım etseler bile arkalarını dönüp
kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.
|
| |
59:14 -
|
Onlar
toplu olarak sizinle savaşamazlar, ancak, müstahkem şehirlerde yahut
duvarların ardından (sizinle savaşmak isterler). Kendi aralarındaki
çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, oysa onların kalbleri
dağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.
|
| |
60:8 -
|
Allah
sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan
kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü
Allah adalet yapanları sever.
|
| |
60:9 -
|
Allah
sizi, ancak sizinle din hakkında savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve
çıkarılmanız için yardım eden kimselere dost olmaktan men eder. Kim onlarla
dost olursa işte zalimler onlardır.” “Onları nerede yakalarsanız öldürün ve
sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, öldürmeden daha
şiddetlidir. Yalınız Mescid-i Haram onlar sizinle savaşmadıkça siz de
onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları
öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.2/inek-Bakara/Suresi,191’inci
ayet.”Yahudilere karşı savaşmadıkça ve bu savaşlar, bir kaya parçası
gerisinde saklanan Yahudi için:”Ey Müslüman, benim arkamda bir Yahudi var
öldür onu deyinceye kadar sürdürülmedikçe(kıyamet)hüküm günü gelmiş
olmayacaktır.”Hadis, Sahihi Buhari.”İyi bir kadın, yüz karakarga içinde bir
ak karga gibidir.”Hadis.”Kadınlar cehennem ehlidir.”Hadis.”Dünya üzerinde
yapılan her güzel işte mutlaka kadının eli vardır!”Mustafa Kemal
Atatürk.”Türk kadını, sen yerlerde sürünmek için değil, başımızda taşınmak
için yaratılmışsın!” ATATÜRK.
Araplarla Yahudiler Sami ırkından iki kardeş kavimdir. iki tarafta
yarattıkları tanrıları ileri sürerek SOYKIRIM VE YAĞMA YAPMIŞLARDIR.
|
|
|
|
TC.
OSMAN
TÜRKOĞUZ
TV.Çeşmealtı,27Haziran2016.
Kadın düşmanlığı Tevrat’tan kopyadır?!Usanmadan okumalısınız:Araplarda:bir
erkek,bir kılıç,bir mızrak,bir yay ve bir
sadak oktur.Bunlar da Yağma,Soygun ve Katliamlar için yeterlidir.Onun için de
erkek önemlidir.KADINLAR DA HER İKİ DÜNYADA DA ALLAH ADINA SEKS KÖLESİDİR.ARAPMÜSLÜMANLIĞININ
ESASI DA BUDUR.HİÇ KIVIRTMAYIN*!
Eski İsraillilerin inancına göre,
kadınlardan da peygamber olurdu. Ellibeş İsrail peygamberinin Yedisi kadındı.
Yedi kadın peygamberin adları bilindiği halde,48 erkek peygamberin pek
üzerinde durulmamıştır. Kadın peygamberler şunlardır:
1-Miryam,2-Deborah=Dvora, Yargıç/İsraillilerin
anası/,3-Hulda,4-Sarah,5-Abigail,6-Ester,7-Hannah.
KADIN PEYGAMBERLER:
“
Tevrat’ın Tekvin 15--20 ayetinde Peygamber Miryam’dan,
Hâkimler 4--4’de Peygamber Deborah’dan, 2. Tarihler 34--22 de
Şallum’un karısı Peygamber Huda’dan, Nehemya 6--14 de Peygamber Nadya’dan
söz eder. Aynı şekilde, İncil Luka 22-- 36 da “Aşer oymağından
Fenuel’in kızı Anna adında çok yaşlı bir peygamber vardı. Genç kız
olarak evlenip kocasıyla yedi yıl yaşadıktan sonra dul kalmıştı. ”
ifadeleriyle bir başka kadın peygamberden bahsedilir.”
Deborah, Hâkimler Döneminde yaşamış,
Kâhin, Hâkim ve Kadın peygamberdir. Tevrat,Hâkimler5’te yazılı olan Deborahın
türküsü adlı şiiri okuduğu için İsrailin anası sayılır. Bap:5,s.252.”Ve o gün
Debora ve Abinoam oğlu Barak terennüm edip dediler:1”Reisler İsrail’e reislik
ettikleri için,2Kavme gönüllü olarak kendilerini verdiği için RABBİ takdis
edin.3Ey kırallar dinleyin, Ey emirler kulak verin: RABBE ben terenüm
edeceğim. İsrailin Allahı RABBE taganni edeceğim…”
“Muharref Tevrat’ta Kadın.”
MUHARREF: Tahrif edilmiş,bozulmuş,asıl
anlamından uzaklaştırılmış?!Tevrat,İsrailli din adamları tarafından
bölüm,bölüm yazılmıştır.Aslı da 10/13 Emirdir.Tevrat,39 kitaptır.Tora-Tora
ADLI BEŞ KİTAP Musa’ya aittir.İkinci
kitabı da İsrailli bir kadın yazmıştır.Tevratın ve İncilin bozulması
Müslümanların uydurdukları bir masaldır.Yaşlı dincilerin yazdıkları
bölümlerde İsrailli kadınlar gözardı edilerek İslama bu şekilde örnek
oluşturmuşlardır.İncillerde,Pavlos’un ve diğer din ulularının mektuplarındaki
cümleler de Tanrı kelamı gibi ayet olarak kabuledilmiştir.Ostüzü.
“Kadın hor, erkek çok üstündür: "Çünkü kocan, seni yaratandır."
(İşaya, 54/5, s. 714). "(Rab Allah) Kadına dedi:” Zahmetini ve
gebeliğini ziyadesiyle çoğaltacağım; ağrı ile evlat doğuracaksın. Ve arzun
kocana olacak, o da sana hâkim olacaktır. Ve Âdem'e dedi: Karının sözünü
dinlediğin ve: Ondan yemeyeceksin, diye sana emrettiğim ağaçtan yediğin için,
toprak senin yüzünden lânetli oldu." (Tekvin, 3/16-17, s. 3). Ahd-i
Cedid'deki kadını aşağılayan ifadeler için bkz. Pavlos'un Efesoslulara
Mektubu, 5/22-24, s. 201 ve Pavlos'un Korintoslulara I. Mektubu, 11/3-9, s.
177). "Kadının öğretmesine ve erkeğe hâkim olmasına izin vermem, ancak
sükûtta olsun. Âdem aldanmadı. Fakat kadın aldanarak suça düştü."
(Pavlos'un I. Timoteos'a Mektubu, 2/11-15, s. 218). Kadın (Havvâ) Âdem'in
kaburga kemiğinden yaratıldı: Tekvin, 2/21-23, s. 2). "Çünkü kocan seni
yaratandır; onun ismi orduların Rabbidir ve seni fidye ile Kurtaran İsrail'in
Kuddûsüdür; ona bütün dünyanın Allahı denecektir." (İşaya, 54/5, s. 714)
Âdet gören kadın murdardır: "Ve eğer bir kadının akıntısı olur ve
bedeninde akıntısı kan olursa yedi gün murdarlığında kalacak ve ona her
dokunan akşama kadar murdar olacaktır. Ve murdarlığında üzerinde yattığı her
şey murdar olacak, üzerinde oturduğu her şey de murdar olacaktır. Onun
yatağına dokunan her adam, kadının üzerinde oturmakta olduğu herhangi bir
şeye dokunan her adam murdar. Kadının oturmuş olduğu yatak üzerinde bir şey
varsa adam ona dokunursa akşama kadar murdar ve eğer âdet zamanında değilken
çok günler kan akıntısı olura murdardır. Yatağı, üzerine oturduğu herşey
murdar. Bu şeylere dokunanların hepsi murdar olacak ve esvabını yıkayacak ve
suda yıkanacak ve akşama kadar murdar olacaktır. Fakat akıntısından tâhir
olursa, o zaman kendisine yedi gün sayacak ve ondan sonra tâhir olacaktır. Ve
sekizinci günde iki kumru veya iki güvercin yavrusu alıp, kâhine getirecek.
Kâhin takdime edecek onun için murdarlığının akıntısından dolayı Rabbin
önünde keffâret edecektir." (Levililer, 15/19-32, s.
114-115). “Kadın erkekten yaratıldı, erkek kadından değil, Kadın
erkek için yaratıldı.”Tevrat. BİZİM SALAKLARA GÖRE DE, BİR ERKEKİN KALKTIĞI
SANDALYE’YE SOĞUMADAN OTURAN KADIN SANDALYE ZİNASI YAPMIŞ SAYILIR. RECMİ
GEREKİR.
Nisa (4) / 34 Erkekler, kadınlar üzerinde hâkim
dururlar, çünkü bir kere Allah birini diğerinden üstün yaratmış ve bir de
erkekler mallarından harcamaktadırlar. Bunun
için iyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın korumasını emrettiği şeyleri,
kocalarının yokluğunda da korurlar. Serkeşlik etmelerinden endişe ettiğiniz
kadınlara gelince; önce kendilerine nasihat edin, sonra yataklarında yalnız
bırakın, yine dinlemezlerse dövün. Cinsiyet ayrımcılığının daha açık bir
tarifi herhalde olamaz. ‘Hâkimlik’, ‘Üstünlük’, ‘İtaat’ ve ‘Dayak’...
Açıklama gerektirmeyecek kadar niyeti aşikâr bir ayet?!
“ Orduların Rabbi şöyle diyor: “simdi git, Ameleki vur,onların her
şeyini tamamen yok et ve onları
esirgeme,ve erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden
eşeğe Kadar hepsini öldür?!” Tevrat, s.292.
(Tevrat. 1. Samuel 15 / 2-4) .
TEVRAT: “Onları ateş yakacak. Alevlerin elinden canlarını
kurtaramayacaklardır.” (İşaya, 47/14).
“Senin hasımlarını ateş yiyip bitirecek (İşaya 26/21).
“Ve kavimler kirecin yanması gibi,
kesilip ateşle yakılan dikenler gibi olacaklar.” (İşaya, 33/12). “Hepsini Rab
onunla vuracak ayakları üzerinde dururken etleri eriyecek ve gözleri
çukurları içinde eriyecek ve ağızlarında dilleri eriyecek.” (Zekerya, 14/12).
“”Elin bütün düşmanlarını bulacaktır. Senin gazap zamanında onları yanan
fırın gibi edeceksin. Rab hiddetinden onları yutacak ve ateş onları yiyip
bitirecektir. (Mezmurlar, 21/9).
TEVRAT: “Burnunu ve kulaklarını kesip
düşürecekler. Ve senden arta kalan kılıçla düşecek.” (Hezekiel Bölümü,
23/25). “Sizi kılıcın kısmeti edeceğim ve hepiniz boğazlanmak için
bekleyeceksiniz.” (İşaya Bölümü, 65/12). “İşte kor ateşine üfleyen ve işine
göre silah çıkaran demirciyi ben yarattım; harap etsin diye helak ediciyi ben
yarattım.” (İşaya, 54/16). “Bak İsrail, bugün milletler üzerine kökünden
sökmek için ve yıkmak için, helak etmek ve yok etmek için seni koydum.”
(Yeremya, 1/10). “Sen benim topuzumsun ve cenk silahımsın. Ve seninle
milletleri kıracağım ve seninle ülkeleri helak edeceğim.” (Yeremya, 51.19.20) “İki memen
sanki bir çift geyik yavrusu. Kaptın gönlümü kızkardeşim, yavuklum.
Okşamaların ne güzel kızkardeşim, yavuklum.” (Tevrat, Neşideler Neşidesi,
4.5.9-10). “Ve büyük kız küçüğüne dedi: Gel babamıza şarap içirelim... Onunla
yatarız... Ve o gece babalarına şarap içirdiler ve büyük kız gidip babasıyla
yattı. Ve öbür gece dahi babalarına şarap içirdiler ve küçük kız kalkıp
onunla yattı.” (Tevrat, Tekvin 19, 31-35). “Ellenmemiş,
dillenmemiş tomurcuk memeli onbeş yaşındaki kızlar!”Kur’an.
Kızların, babalarının soyunu
sürdürmek için girdikleri bu ilişkilerin sonucunda birer oğlan doğuruyorlar.
Bu oğlanlardan biri Moablıların, diğeri de Amanoğullarının atası sayılıyor. “Aralarına
seni dağıttığım milletlerin hepsini bütün, bütün sona erdireceğim fakat seni
sona erdirmeyeceğim.” (Tevrat, Yeremya, 30/11). “Çok kavimler ezeceksin ve
onların kazancını Rabbe ve onların mallarını bütün dünyanın Rabbine tahsis
edeceğim.” (Tevrat, Mika, 4/13“Çok kavimler ezeceksin ve onların kazancını
Rabbe ve onların mallarını bütün dünyanın Rabbine tahsis edeceğim.” (Tevrat,
Mika, 4/13). “Ve seni sıkıştıranların oğulları sana eğilerek gelecekler.
Senin ayaklarının tabanında yere kapanacaklar ve sana Rabbin şehri İsrail
Kudüsü’nün Siyonu diyecekler.” (İşaya 60/14). “Ve Krallar sana uşak ve
Kraliçeler sana dadı olacaklar, yere kapanıp ayaklarının tozunu
yalayacaklar.” (İşaya 49/23). “Milletlerin servetini yiyeceksin ve onların
izzeti size geçecek.” (Tevrat, İşaya, 61/6).
“Allah’ın Rabbin sana miras olarak
vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ
bırakmayacaksın. Allah’ın Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin.”
(Tevrat, Tesniye 20.16.18). KABBALA’DAN: “Yahudi, yaşayan insanlaşmış
Tanrıdır... Yeryüzünde Tanrı, Yahudinin yüz hatlarda kendini aşikâr kılar.
Diğer insanlar tamamıyla dünyevi, aşağı ırktandır. Onlar sadece Yahudilere
hizmet için yaşamaktadırlar... Hahamların sözleri canlı Tanrının sözleridir.”
“İsrail
oğulları, yaptıkları her türlü toplumsal olayları, tanrılarının emir ve
desteklerine dayandırmaktadırlar.
Bu konularda, Tevrat’a bir göz atmak yeterlidir
sanıyorum:
“İsrail, Doğu Filistin’i
tamamıyla ele geçirmek için giriştiği savaşların en zorlusunu bundan sonra
yapar. Midyani’lere karşı imha savaşı! Lut’un torunları oldukları söylenen
Moab’lılarla hısım sayıldıkları için İsrail oğulları onları esirgemektedir,
ama Midyani’lere karşı amansızdırlar. ”H.Örs, Musa ve Yahudilik. S.135-136.”
Şimdi; Tevrat’ın Sayılar bölümü 31-7-19’uncu
ayetlerini hep birlikte okuyalım:
“Ve Rabbin Musa’ya
emrettiği gibi, Midyan’a karşı cenk ettiler ve her erkeği öldürdüler…
İsrail oğulları, Midyan kadınlarını ve onların
çocuklarını esir aldılar ve bütün hayvanlarını, bütün sürülerini ve bütün
mallarını çapul ettiler ve içinde oturdukları bütün şehirleri ve bütün
obaları yaktılar.
Savaş sonrası; savaşçılar, aldıkları ganimetleri
ve esirleri getirince, Musa’nın tepkisi çok korkunç oldu:
“Musa onlara dedi:”Bütün
kadınları sağ mı bıraktınız?” İşte, İsrail Oğulları’nın, Peor-Baal-
meselesinde Balam’ın öğüdü ile Rabba karşı tecavüz etmelerine bunlar sebep
oldu. -Hâlbuki daha önce, Balamın İsrail’e iyilik dilemekten başka bir şey
yapmadığını gene Tevrat anlatmıştı—Ve böylece Rabbin cemaati arasında veba
oldu.
“Ve şimdi, çocuklar arasındaki her erkeği öldürün
ve erkekle yatmış olarak erkek bilen her kadını öldürün. Ve erkekle yatmış
olmayarak bilmeyen bütün kadın ve çocukları kendiniz için sağ bırakın.”
Sayılar:31-7-19.”
“Ve bütün İsrail, orada
onun ardınca zina ettiler ve Gideon’a ve ev halkına bir tuzak oldu.”
Hâkimler,8-27, Bütün bu tecavüzler ve yıkımlar; bir melek aracılığı ile
emirlerini ileten Yahve’nin emirleriyle olmaktadır. NOT: YAHVE=YAHOVA,
MUSA’NIN YAHUDİ KAVMİNİN RÜZGÂR TANRISIDIR. TEVRATI TERCÜME EDEN MÜSLÜMANLAR,
ONU ALLAH OLARAK TERCÜME ETMİŞLERDİR.
Tevrat, İsrail
Oğulları’nın bir bakıma tarihleridir. Tevrat’ın hangi bölümünün hangi tarihte
yazıldığı bilinmektedir.
Tevrat’ta; her sefer
dönüşü; ”binbaşıların, ganimet olarak yağmalanan altın ve kıymetli eşyaları
çadırlarında oturan Hahamlara verdiklerini”
yazmaktadır.Kur’anı Kerime göre de,Sekiz kısıma ayrılan yağma
mallarından Allah’a da1/8’lik pay ayrılmaktadır.Kadın ganimetlerde de bu esas
uygulanmaktadır.8/1-41ayetler.Şimdi de gelelim İslama:”Türk,baban dahi olsa
öldür?!Hadis.”Tüm dünya Müslümanlarını Müslüman Kureyşliler yönetecektir.Tüm
dünya Kâfirlerini de Kâfir Kureyşliler yöneteceklerdir.”Hadis.Ümmetçilikten
söz eden Arap milliyetçisi Muhammet!?
Hz.Muhammedin Türk
düşmanlığı:”Özellikle "Türkler" için "hadis"ler vardır.
Türkler için hiç de iyi şeyler söylemeyen bu hadisler, örnek ve yürekli bilim
adamı Prof. Dr. ilhan Arsel'in "Arap Milliyetçiliği ve Türkler"
adlı kitabında çok çarpıcı biçimde yer almakta. ( Bkz. istanbul, 1987,
inkılâp Kitabevi, s. 18 ve öt.)ERTUĞRUL AYDIN, NASIL MÜSLÜMAN OLDUK? ŞERİAT
VE KADIN, PROF.DR. İLHAN ARSEL.
Hz. Muhammed’in Türk
düşmanlığı?!
Kendilerini "Müslüman" sayan "Türkleri Muhammed,
"Müslüman" saymak şöyle dursun; "düşman" diye ilan
etmiştir. İslam dünyasında en sağlam kabul edilen hadis kitaplarında da bu
var. Başlı başına bir bölüm olarak. Bölümün adı da çok İlginç:
"Kıtalu't-Türk". Anlamı da: "Türklerle öldürüşmek
(savaş)". Buhari'de, Ebu Davud'da ve Tirmizi'de bölümün adı bu. ibn
Mace'de "Babu't-Türk", yani "Türkler Bölümü".
Müslim'deyse, "Kıyamet alametleri" arasında yer alıyor.
Muhammed, "Peygamberliğinin bir kanıtı" olarak, gelecekten haber
verirken, Kıyametin bir alameti olarak Türklerle nasıl çarpışılacağını,
Müslümanların, Türkleri nasıl öldüreceklerini de anlatıyor. Hem Türk diye ad
vererek, hem de tarif ederek, yüzlerinin, gözlerinin, burunlarının,
derilerinin, renklerinin nasıl olduğunu anlatarak. Anlaşılan o ki, Türkler
konusunda kendisine bir takım bilgiler verilmiş. Muhammed'in anlatmasına
göre, "Türklerle öldürüşme", taa "Kıyamet"e dek söz
konusu. Kıyametin bir alameti olarak da Müslümanlar, yeryüzündeki Türkleri
öldürüp temizleyecekler. Yoksa kıyamet kopmayacak. İşte hadislerden bir
kesim:
- Müslümanlar, Türklerle öldürüşmedikçe, kıyamet kopmayacaktır. Yüzleri
kalkan gibi, üst üste binmiş (kalın) derili, kırmızı çipil gözlü olan bu
toplumlar kıldan çadırda oturur, kıldan ayakkabılar giyerler."( Bkz.
Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/62-65, hadis no:2912; Ebu Davud, Sünen,
Kitabu'l-Melahim/9 Babun fi Kıtali't Türk, hadis no: 4303; Nesei, Sünen,
Kitabu'l-Cihad/ Babu Gazveti't-Türk...)
-"Siz (Müslümanlar), küçük gözlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi,
derisi üst üste binmiş olan toplumla öldürüşmedikçe kıyamet
kopmayacaktır." (Buhari, e's-SAhih, Kitabu'l-Cihad/96; Müslim,
e's-Sahih, kitabu'l-Fiten/62 hadis no: 2912; Ebu Davud, Sünen, hadis no:
4304; Tirmizi, h. no: 2251; ibn Mace, h. no: 4096-4099)
"KITALU'T-TURK" HADİSLERİNDEN. "Türklere karşı kıtal, kesinlikle
olacak."...
(Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l-Cihad/96).
"Şu da kıyamet alametlerinden: Kıldan
(keçe) ayakkabı giyen bir toplumla vuruşup öldüreşeceksiniz. Geniş yüzlü,
yüzleri kalkan gibi, üst üste derili toplulukla vuruşmanız-öldürülmeniz
kıyamet alametlerindendir. Siz (Müslümanlar), küçük gözlü, kızıl yüzlü, basık
burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan Türklerle
öldürüşmedikçe kıyamet kopmaz."( Bkz. Buhari, e's-Sahih,
kitabu'l-Cihad/95; Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/66, hadis no: 2912; ibn
Mace, h.no: 4097-4098).
- "Sizinle(siz Müslümanlarla), küçük (çekik) gözlü toplum, Türkler
savaşacaktır. Siz onları, üç kez önünüze katıp süreceksiniz. Sonunda Arap
Yarımadası'nda karşılaşacaksınız. Birincide, onlardan kaçan kurtulur.
İkincide kimi kurtulur, kimi yok edilir.
Üçüncüdeyse onların tümü kırılacaktır."(Ebu Davud, sünen, hadis no:
4305.) Muhammed'in, bugün kendisine "Peygamberimiz, efendimiz"
diyen Türklere bakışı tutumu budur işte.
İnsanlara "insan" olarak bakmak gerekir. Hangi ırktan, hangi
renkten ve hangi "din"den olurlarsa olsunlar ya da hiçbir dinden
olmasınlar. Ama "dinler", "dinliler",
"ırkçılar" böyle bakamamakta. Yahudi’si, Hristiyanı, İslam inanırı
hep birbirine düşman. Irkçılar da kendi ırklarından olmayanlara karşı böyle.
Bugün dünyamızın yaşadığı nice acı olaylarda, bu ilkelliğin payı az değildir.
Bunlardan arınmalı artık insanlık. Yoksa acımasızlıklar, acılar, gözyaşları
sürüp gidecektir.
Arap Kavminin Türk Düşmanlığı Duygularıyla Yoğrulmasını Sağlayan Kur'an
Ayetleri Muhammed'in Günlük Siyasetinin Sonucudur
Kuran’ın Kehf ve Enbiya surelerinde "Ye'cuc" ve "Me'cuc"
adları geçer ki, Araplar ve tüm insanlık için felaket kaynağı sayılan bir
milleti tanımlar ve bu millet, Muhammed'in söylemesine göre, Türklerdir.
Konuyu Arap Milliyetçiliği ve Türkler başlıklı kitabımda incelediğim için
burada kısa bir özetleme ile yetineceğim.
Muhammed'in söylemesine göre Tanrı, insanlığa zarar veremesinler diye
vaktiyle Orta Asya'daki Türkleri bir set ile çevirtmek istemiş ve bu işi
yapmaya da ZülKarneyn'i (ki "Büyük iskender" diye bilinir) görevli
kılmıştır. Kehf Suresi'ndeki anlatışa göre Tanrı tarafından "iktidar ve
kudret sahibi" kılınan ZülKarneyn, güneşin battığı bir yere gittiğinde
"kâfir" bir milletle kaşılaşır. Tanrı ona şöyle emreder:
"Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu
seçeceksin."
ZülKarneyn, kendisine verilen emre uyacağını söyleyerek yoluna devam eder ve
bu kez güneşin doğduğu yere gider. Orada bir kavme rastlar ki, Tanrı
"onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştır. " Sonra yine yoluna
devam eder ve bu kez iki dağ arasında bir yere ulaşır; görür ki orada hiçbir
sözü anlamayan bir kavim yaşamaktadır. Bunlar ZülKarneyn'e şöyle derler:
* Kehf Suresi, ayet 8389; Enbiya Suresi, ayet 96.
"Ey ZülKarneyn! Bu memlekette Yecuc ve Me'cuc/TEVRAT’TA GONG—MEKONG/ bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar
arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?"
ZülKarneyn onlardan para istemez, sadece kendisine güç vermelerini söyler
Ye'cuc ve Me'cuc olarak tanımladığı bu Türkleri Muhammed, mümkün olduğu kadar
tiksinti verici kılıkta göstermeye çalışmış ve örneğin "yayvan suratlı,
basık burunlu, kırmızı yüzlü" olarak tanımlamıştır. Ve anlatmıştır ki,
bu Türklerle savaşılmadıkça ve onlarla öldürüşülmedikçe kıyamet günü gelmiş
olmayacaktır. Bu konuda bıraktığı hadislerden biri şöyle:”Türk,baban
bile olsa öldür!?Emevi ve Abbasi Komutanları,huzurlarına getirilen Türk
Esirleri için ,aynı kararlarını üç defa tekrar
etmişlerdir:”ÖLDÜR!?ÖLDÜR?!ÖLDÜR?!
2:177 -
|
Yüzlerinizi
bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o
kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve bütün
peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda
kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve, seve mal verirler. Namazı
kılarlar, zekâtı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine
getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli
zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da
bunlardır, korunanlar da bunlardır.
|
| |
2:190 -
|
Size
savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın.
Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez.
|
| |
2:191 -
|
Onları
nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O
fitne, öldürmeden daha şiddetlidir. Yalnız Mescid-i Haram yanında onlar
sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye
kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.
|
| |
2:193 -
|
Hem
bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın.
Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.
|
| |
2:216 -
|
Savaş
size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden
hoşlanmazsınız; oysaki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir
şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz
bilmezsiniz.
|
| |
2:217 -
|
Ey
Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmaktan soruyorlar. De ki: O ayda
savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak,
O'nu inkar etmek, insanları, Mescid-i Haram'dan menetmek ve halkını oradan
çıkarmak, Allah yanında daha büyük bir günahtır ve fitne, öldürmekten daha
büyük bir vebaldir. Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için
sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de her kim,
dininden döner ve kâfir olarak can verirse artık onların bütün amelleri,
dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. İşte onlar, cehennemliklerdir. Onlar
orada ebedi olarak kalacaklardır.
|
| |
2:244 -
|
O
halde Allah yolunda çarpışın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir.
|
| |
2:246 -
|
Baksana,
İsrail oğullarının Musa'dan sonra ileri gelenlerine! Hani onlar, bir
peygamberlerine: "Bize bir kumandan gönder de Allah yolunda
savaşalım..." dediler. O da: "Size savaş farz kılınırsa, acaba
yapmamazlık eder misiniz?" dedi. Onlar: "Bize ne oldu da
yurtlarımızdan çıkarıldığımız ve çocuklarımızdan ayrıldığımız halde Allah
yolunda savaşmayalım?" dediler. Bunun üzerine savaş kendilerine farz
kılınınca da onlardan pek azı hariç, yüz çevirdiler. Ama Allah, o zalimleri
bilir.
|
| |
2:279 -
|
Eğer
böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış
olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Haksızlık
etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.
|
| |
3:111 -
|
Onlar
size eziyetten başka bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşmaya
kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da
edilmez.
|
| |
3:121 -
|
Hani
sen sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ailenden
ayrılmıştın. Allah, hakkıyla işiten ve bilendir.
|
| |
3:146 -
|
Nice peygamberler
vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah
yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler,
boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
|
| |
3:156 -
|
Ey
iman edenler! Sizler inkâr edenler ve yeryüzünde sefere veya savaşa çıkan
kardeşleri için: "Eğer bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve
öldürülmezlerdi." diyenler gibi olmayın. Allah bunu, onların
kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. Allah, diriltir ve öldürür.
Allah yaptıklarınızı görmektedir.
|
| |
3:167 -
|
İki
topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet de Allah'ın
izniyledir. Bu da müminleri belirlemesi ve hem de münafıklık yapanları
ayırt etmesi içindir. Ve onlara: "Geliniz, Allah yolunda savaşınız
veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz." denilmişti. Onlar ise:
"Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan
gelirdik." demişlerdi. Onlar, o gün, imandan çok küfre yakındılar.
Kalbilerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini
daha iyi bilendir.
|
| |
4:71 -
|
Ey
iman edenler! Düşmana karşı her türlü savunma tedbirinizi alınız. Onlara
karşı ya küçük birlikler halinde hareket ediniz veya topyekûn seferber
olunuz.
|
| |
4:74 -
|
O
halde geçici dünya hayatını, ebedî ahiret hayatı karşılığında satacak
olanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Her kim Allah yolunda savaşır da
öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarın pek büyük
bir mükafat vereceğiz.
|
| |
4:75 -
|
Hem
size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zalim
olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize
katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı
erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
|
| |
4:76 -
|
İman
edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda
savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü
şeytanın hilesi zayıftır.
|
| |
4:77 -
|
Kendilerine,
"Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekâtı verin,"
denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir
kısmı insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve
"Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık bir müddet
daha tanımış olsaydın da biraz daha yaşasaydık?" derler. Onlara de ki:
"Dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan
için daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık edilmez."
|
| |
4:84 -
|
(Ey
Muhammed) Allah yolunda savaş! Sen ancak kendi yaptığından sorumlusun.
Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kırar.
Hiç şüphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezası daha
çetindir.
|
| |
4:90 -
|
Ancak
o kimselere dokunmayın ki, sizinle aralarında anlaşma olan bir kavme
sığınmış bulunurlar. Yahut ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savaşmayı
gönüllerine sığdıramayıp tarafsız olarak size gelmişlerdir. Eğer Allah
dileseydi, onları size musallat kılardı, onlar da sizinle savaşırlardı.
Eğer onlar sizden uzak dururlar, sizinle savaşmayıp size barış teklif
ederlerse, Allah, sizin için onlar aleyhine bir yol vermemiştir.
|
| |
4:101 -
|
Yeryüzünde
sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız
namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık
düşmanınızdır.
|
| |
5:24 -
|
Kavmi
Musa'ya: "Ey Musa! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz.
Sen ve Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız," dediler.
|
| |
5:33 -
|
Allah
ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların
cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin
çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir.
Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir
azab vardır.
|
| |
5:64 -
|
Yahudiler,
"Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle
onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri
açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların
çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına ta
kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş
yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa
koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.
|
| |
8:1 -
|
Sana
ganimetlerin bölüştürülmesini soruyorlar. De ki, ganimetlerin taksimi
Allah'a ve Resulüne aittir. Onun için siz gerçekten mümin kimseler iseniz
Allah'tan korkun da biri birinizle aranızı düzeltin. Allah'a ve Resulü'ne
itaat edin.
|
| |
8:16 -
|
Böyle
bir günde her kim onlara, tekrar dönüp çarpışmak için geri çekilmek veya
diğer bir safta yeniden mevzilenmek hâlleri dışında, arkasını dönerse,
muhakkak Allah'dan bir gazaba uğramış olur ve varacağı yer cehennemdir,
orası da ne kötü bir akıbettir.
|
| |
8:39 -
|
Ortalıkta
fitne kalmayıp, din tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın.
Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki, Allah yaptıklarını görür.
|
| |
8:57 -
|
Bundan
dolayı onları harpte yakalarsan, kendilerinden sonrakilere de gözdağı
olacak şekilde ağır bir cezaya çarptır, belki ibret alırlar.
|
| |
8:65 -
|
Ey
Peygamber! Müminleri cihada teşvik eyle. Eğer sizden sabredecek yirmi kişi
olursa iki yüze galip gelirler ve eğer sizden yüz kişi olursa kâfirlerden
bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar hakkı ve akıbeti düşünmeyen
anlayışsız bir kavimdirler.
|
| |
9:13 -
|
Yeminlerini
bozan, Peygamber'i yurdundan çıkarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size
saldırmaya başlayanlara karşı savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor
musunuz? Eğer mümin iseniz her şeyden önce Allah'dan korkmalısınız.
|
| |
9:29 -
|
Kendilerine
kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan,
Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din
edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale
gelinceye kadar savaş yapın.
|
| |
9:36 -
|
Doğrusu,
Allah katında ayların sayısı oniki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü
Allah yazısında (böyle yazılmıştır). Bunlardan dördü haram aylardır. Bu da
doğru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkında nefislerinize
haksızlık yapmayınız. Müşrikler size karşı topyekûn savaştıkları gibi siz
de onlara karşı topyekun savaş açın. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle
beraberdir.
|
| |
9:38 -
|
Ey
iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çıkın."
denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya
hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında
ancak pek az bir şeydir.
|
| |
9:39 -
|
Eğer
topluca savaşa katılmazsanız, O sizi acı bir azaba uğratır ve yerinize
başka bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz.
Allah'ın her şeye gücü yeter.
|
| |
9:41 -
|
Ey
müminler! İster hafif teçhizatla, ister ağırlıklı olarak seferber olun ve
mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz
böylesi sizin için daha hayırlıdır.
|
| |
9:83 -
|
Eğer
Allah, seni onlardan bir kısmının yanına döndürür de onlar başka bir cihada
seninle birlikte çıkmak için senden izin isterlerse, de ki; "Artık siz
hiçbir zaman benimle çıkamayacaksınız. Daha önce oturup kalmaktan
hoşlanıyordunuz. Bundan böyle artık geride kalanlarla beraber oturup
kalın."
|
| |
9:107 -
|
Bir
de Müslümanlara zarar vermek, kâfirlik etmek ve Müslümanların arasına
ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne karşı savaş açmış olanı
beklemek için mescid yapanlar var. "İyilikten başka bir maksadımız
yoktu." diye yemin de edecekler. Fakat bunların kesinlikle yalancı
olduklarına Allah şahittir.
|
| |
9:111 -
|
Allah,
müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın
almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler.
Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine
yüklendiği bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O
halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o
büyük kurtuluş budur.
|
| |
9:123 -
|
Ey
iman edenler, önce yakın çevrenizdeki kâfirlerle savaşın ki, sizde bir güç
ve kuvvet olduğunu görsünler. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle
beraberdir.
|
| |
16:81 -
|
Allah,
yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve sizin için dağlarda
barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi
koruyan elbiseler (zırhlar) yarattı. İşte böylece Allah Müslüman olasınız
diye üzerinize nimetini tamamlamaktadır.
|
| |
22:39 -
|
Kendilerine
savaş açılan kimselere (kâfirlere karşı koymak için) izin verildi. Çünkü
onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya kadirdir.
|
| |
27:33 -
|
Onlar,
şöyle cevap verdiler: "Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş
erbabıyız, buyruk ise senindir; artık ne emredeceğini düşün taşın."
|
| |
33:20 -
|
Onlar
ahzabı (düşman birliklerini) gitmedi sanıyorlardı. Eğer o birlikler bir
daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin
haberlerinizden (başınıza geleceklerden) sormayı isterler. Onlar içinizde
kalacak olsalar da pek az harb ederler.
|
| |
33:25 -
|
Hem
Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulaşmadan hınçlarıyla defetti. Bu
şekilde Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok
üstündür.
|
| |
47:4 -
|
Savaşta
inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet
onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp
ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da
fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan
başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek
içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla
boşa çıkarmaz.
|
| |
47:20 -
|
İman
edenler: "Keşke cihad hakkında bir sûre indirilse." derlerdi. Ama
hükmü açık bir sûre indirilip de, içerisinde savaş zikredilince kalplerinde
hastalık olanların ölüm korkusuyla baygınlık geçiren bir kimsenin bakışı
gibi sana baktığını görürsün. Oysa onlar için ölüm yaşamaktan daha
uygundur.
|
| |
47:21 -
|
Onların
vazifesi itaat ve güzel söz söylemekti. Sonra iş kesinleşince Allah'ın
emrine sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
|
| |
48:16 -
|
Arabîlerin
geri bırakılmış olanlarına de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı
savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya Müslüman olurlar.
Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden
döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
|
| |
48:22 -
|
Eğer
kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost
ve yardımcı da bulamazlardı.
|
| |
49:9 -
|
Eğer
müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet
biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran
tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte)
adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever.
|
| |
57:10 -
|
Neden
siz Allah yolunda harcamayasınız ki? Göklerin ve yerin mirası zaten
Allah'ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşan bir
olmaz. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha
büyüktür. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel sonucu vaad etmiştir.
Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
|
| |
59:11 -
|
Münafıkların,
kitap ehlinden inkâr eden dostlarına "Eğer siz yurdunuzdan
çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız sizin aleyhinizde
kimseye asla uymayız. Eğer savaşa tutuşursanız, mutlaka yardım
ederiz." dediklerini görmedin mi? Allah, onların yalancı olduklarına
şahitlik eder.
|
| |
59:12 -
|
Andolsun
eğer onlar, çıkarılırsalar, onlarla beraber çıkmazlar; savaşa tutuşmuş
olsalar, onlara yardım etmezler; yardım etseler bile arkalarını dönüp
kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.
|
| |
59:14 -
|
Onlar
toplu olarak sizinle savaşamazlar, ancak, müstahkem şehirlerde yahut
duvarların ardından (sizinle savaşmak isterler). Kendi aralarındaki
çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, oysa onların kalbleri
dağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.
|
| |
60:8 -
|
Allah
sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan
kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü
Allah adalet yapanları sever.
|
| |
60:9 -
|
Allah
sizi, ancak sizinle din hakkında savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve
çıkarılmanız için yardım eden kimselere dost olmaktan men eder. Kim onlarla
dost olursa işte zalimler onlardır.” “Onları nerede yakalarsanız öldürün ve
sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, öldürmeden daha
şiddetlidir. Yalınız Mescid-i Haram onlar sizinle savaşmadıkça siz de
onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları
öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.2/inek-Bakara/Suresi,191’inci
ayet.”Yahudilere karşı savaşmadıkça ve bu savaşlar, bir kaya parçası
gerisinde saklanan Yahudi için:”Ey Müslüman, benim arkamda bir Yahudi var
öldür onu deyinceye kadar sürdürülmedikçe(kıyamet)hüküm günü gelmiş
olmayacaktır.”Hadis, Sahihi Buhari.”İyi bir kadın, yüz karakarga içinde bir
ak karga gibidir.”Hadis.”Kadınlar cehennem ehlidir.”Hadis.”Dünya üzerinde
yapılan her güzel işte mutlaka kadının eli vardır!”Mustafa Kemal
Atatürk.”Türk kadını, sen yerlerde sürünmek için değil, başımızda taşınmak
için yaratılmışsın!” ATATÜRK.
Araplarla Yahudiler Sami ırkından iki kardeş kavimdir. iki tarafta
yarattıkları tanrıları ileri sürerek SOYKIRIM VE YAĞMA YAPMIŞLARDIR.
|
|
|
|
|
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder