27 Nisan 2016 Çarşamba

2095/CENNETLE MÜJDELENENLER HEP AKRABALAR?


            TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


TV. İZMİR;17 Nisan 2016.

         Aşağıdaki yazımın çıktısı ile önümü kesen bir Ulema?!”GÜNAHA GİRİYORSUNUZ ALBAYIM;PROFESÖR DOKTOR HATİPOĞLUNUN DİNİ SAHBETLERİNİ DİNLESEYDİNİZ,PEYGAMBERİMİZİN SAHABELERİNE BÖYLESİNE İFTİRA ATMAKTAN ÇEKİNİRDİNİZ?!”….         “ONLAR, İKİ HURMA İLE BİR GÜNÜ TAMAMLAYAN ALLAH’IN SEÇİLMİŞ KULLARIYDILAR…..”BUYURDULAR.Tartışmaya girmeye gönlüm razı değildi.Seviyesine inmiş olurdum:”Ben,Talha ile Zübeyirin mal varlıklarını kasten eksik yazmıştım.Ekleyerek yeniden yayımlayacağım.Küçük iki olayı anlatmak isterim:Gelibolu’nun kuzey kanadındaki Türk birliklerine komutanlık eden Alman Kurmay yarbayı KANNİNGESER—TÜRK ASKERLERİ ONA KALINKESER DEMEKTEDİRLER—ÜÇ GÜNLÜK BULGUR PİLAVINI İŞTAHLA YİYEN BİR GRUP TÜRK ASKERİNİ GÖRÜR.Palabıyıklı Yaşlı Çavuş:”Komutan Bey,Balkan Savaşında bunu da bulamıyorduk.Allah devletimize zeval vermesin?!Demiş.Aklınız varsa,Çanakkale Muharebelerinde Türk askerinin yemiş olduğu yemeklerin listesini  ”incelemelisiniz?!Başkomutan Mustafa Kemal,Asım Gündüz’e:”Bana acilen iki fırka bul Asım?!”Emrini verdi.Sakarya cephemizin güney kanadında,DUA TEPEYE,114 KİLOMETRE GÜNEYDE İKİ FIRKAMIZ VARDI.BU İKİ FIRKA,DÜNYA SAVAŞ TARİHİNDE İLK DEFA,YAYA OLARAK,CEBRİ YÜRÜYÜŞLE ,24 SAATTE İSTENİLEN YERE ULAŞMIŞTI.HİÇ DİNLENME FIRSATI BULAMAYAN BU FIRKALARLA DÜŞMANIN BÖĞRÜNE,DUATEPEYE TAARRUZ BAŞLAMIŞTI.900 ŞEHİT  VERİLEREK ,DUATEPE DÜŞMÜŞ,DÜŞMAN CEPHESİ DE YARILMIŞTI:Eldivenlerini eline geçiren Başkomutan Mustafa Kemal:”Yunan Başkomutanı Papulas’a bir şükran borcum var*!Demişti.İki günden beri aç olduklarını hatırlamışlardı.Alelacele pişirilmiş bir tavuğun başına bağdaş kurmuşlardı.Başkomutan Mustafa Kemal,TAARRUZU YÖNETEN General Kazım Özalp’a:”Askere ne verdiniz kazım?!”Diye sorduğunda,onun Kurmay Başkanı General H.FİŞEK:”EKMEK TORBALARINA KAVRULMUŞ BUĞDAY KOYMUŞTUK,KOMUTANIM?!”DEYİNCE,Başkomutan sofradan kalkmış,diğer komutanlar da onu izlemişler,pişmiş tavuk tek başına sofrada kalakalmıştı…”Dedim ve yoluma devam ettim.Yazıma, TALHANIN VE ZÜBEYİRİN MAL VARLIKLARINI EKLEYEREK YENİDEN HUZURLARINA İLETECEĞİM.SAYGILARIMLA.26 Nisan 2016.

      “Bir yerde dinden söze dildi mi,sıkı durun, ya malınızı ya da canınızı alacaklardır?!KONFÜÇYÜZ.HEP,ALLAH RAHMET ETSİN DİYORSUNUZ?!İSLAM ÜLKELERİNDE ALLAH’I ÇOKTAN ÖLDÜRDÜLER*!ilginç bir ileti İnternette dolaştı.Kimsenin dikkatini de çekmedi:Bir ulemamız,KENEVİR YAPRAKLARINI KAYNATARAK İÇİNİZ,BAŞ AĞRINIZ GEÇER ,FERAHLARSINIZ.HZ.MUHAMMET,MEDİNELİ ÇOCUKLAR KAFASINI TAŞLA YARALADIĞINDA KENEVİR YAĞRAĞINI KAYNATARAK İÇMİŞTİR?!MUHAMMEDİN MİRAC OLAYI DA O GECE OLMUŞTU?!

   CENNET Mİ?ARAP PEYGAMBERİ MUHAMMEDİN AİLE ŞİRKETİ ENVALİ,YAKINLARININ EBEDİ MEKANI?BİZİM SAPIKLARIN DA KERHANESİ?! Çok ilginçtir. Sağlığında cennetle müjdelenenler hep Hz.Muhammedin çevresinde ona inanan yakın akrabalarıdır. Bu çok doğan bir KADROLAŞMADIR? Osman Beye bakalım; çevresinde ona inanan bir kadro var. Yalınız Türk töresinde farklı bir kadrolaşma sistemi vardır: Yakın akrabalardan iktidar kadrosu kurulamaz. Hanedana mensup Kadın ve Erkek iktidarda eşit şartlarda hak sahibidirler. Onbaşı Adolf Hitlere bakınız; Eroinman Emekli hava Yüzbaşı Mareşal Göring olarak çevresindeki yerini almıştır. Muaviyeye bakınız; Orospu analı Amr ibn’ül’As onun çevresindeki yerini almıştır. Bir liderin etrafında ona inanan, ondan faydalanmak isteyen adamları/apotrları/vardır. Uzatmayalım kadrosuz başarı olamaz. Bay Recep Tayyip Erdoğan’ın çevresi onun gibi Türk ve Atatürk düşmanları ile doludur. Önemli olan da, oluşturulan güce belli bir doğrultuda kullanabilmektir. Hz. İsa’nın da çok yakın bir etrafı vardı: Bunlara HAVARİLER denirdi. Hz. Musa, İkinci Ramses’in kız kardeşinin bir Yahudi Mimardan nikâhsız doğan Yeğeni ve Amon-Ra Rahipliğinin yanı sıra İkinci Rames’in muhafız alay komutanıydı. Arkasında Museviler vardı. Devlet başkanı gibiydi, yağmacı ve kıyıcıydı. Hz.Muhammet, başlangıçta Hz. İsa’nın yolunu izlemişti. Medine’ye kaçtıktan sonra da Yağmada ve kıyıcılıkta Hz. Musa’yı bile geçmişti.Sayın Süleyman Ateş te aynı görüşteydi?!Hz.Muhammedin SAHABELERİ HEP GAZALARI İŞTİRAK ETMİŞTİR.GAZA VE GAZVE NEDİR?GAZVE:Hz.Muhammedin komutasında yapılan savaşlara denilirdi.Sonradan Kâfirlere karşı yapılan seferlere Gazve,yapılma işine de Gaza denildi?!Bedir bir Gazvedir.Bedir’e iştirak edenlere maaş bağlanmış ve çok onurlu sayılmışlardır.Mehmet Akif Ersoy bile,Çanakkale kahramanlarına:”Bedrin aslanları da bu kadar şanlı idi?!Diyebilmiştir.Bedir Gazvesi,Şam’dan Mekke’ye gelecek olan,EBU  SÜFYAN KOMUTASINDAKİ  1000 develik Mekke kervanını soymak için yapılmıştır.369 kişi,Beş at,27 kılıçla sefer tamamlanmıştır.Hüneyin Gazvesi sonunda 300 Okka altın,600 Okka gümüş,44000 koyun ve keçi,24.000 deve ve 6000 kadın ganimet olarak alınmıştır.Önceleri;Ganimet ALLAH İLE Hz. Muhammed’e ait iken Ganimetten Mekkelilere fazla pay ayrılması yüzünden Mekkelilerle Medineliler arasında büyük bir kavga çıkmıştır.Hz.Muhammet,burada da Allah adına 8’inci surenin 1’inci ayetini,aynı sureye 41’inci ayet ekleyerek değiştirmiştir.Allah Ganimet kadın ve Kızları N’apacaktır?!Ebu Süfyan;Hz.Muhammedin Kayınbabasıdır.Ganimetten ona,120 Okka Gümüş ve 3000 deve verilmiştir?Bir Sahabe,HZ.Muhammedin huzuruna çıkarak:”Ya Allahın Elçisi,Ganimet Kadın ve Kızları düzdüğümüzde gebe kalıyorlar,bu nedenle de satış bedelleri düşük oluyor?!Ne çare buyurursunuz?!Dediğin de,Hz.Muhammet, şu çareyi önermiştir.”Azledin?”Yani Rahimlerine boşalmayın,badana edin?!Hani Kâfirlere karşı din savaşıydı?!

Hayber’de, Hz.Muhammet bizzat, ucu alevli bir odunla, Kale komutanını ve oğlunu döverek öldürmüş, hazinenin yarısının yerini de bu suretle öğrenmişti? Feddek hurmalığını da Yahudilerin ellerinden almış onları yarıcı yapmıştı?’Hz. Muhammed’in öldürttüğü Kureyza Yahudi kabile reisinin kızı Safiye, öldürülen Hayber kabile reisin öldürülen oğlunu karısıydı: Hz.Muhammet, güpegündüz ve ordunun ortasında, devesinin havudunu kapatarak Safiyenin ırzına geçmiştir.

Hendek Savaşında; Kureyza Yahudi kabilesi Mekkelilerle birlik olmuştu. Savaşı Medineli Müslümanlar kazanınca, bir Arap Müslüman kabile reisinin hakemliğini kabul etmişlerdi. Bu hakem, hendekten atlarken düştüğü hendekte kıçına uzun bir dikleme kök girmişti.Hakem kararını vermişti:KUREYZENİN YETİŞKİN ERKEKLERİ ÖLDÜRÜLECEK,GERİ KALAN KADIN KIZ VE ÇOCUKLARDA SATILACKTIR?MEŞALELERİN AYDINLIĞINDA KAZILAN ÇUKURLARIN BAŞINA GETİRİLEN KUREYZELİLERİN ETEK KILLARINA BAKAN ARAP PEYGAMBERİ MUHAMMET,ETEK KILLARI SİYAH OLAN 600-900 KUREYZELİYİ ÖLÜME GÖNDERMİŞTİR.Hz. Ali’nin 80 kişiyi kestiği anlatılmaktadır.Hz. Muhammed’in göz koyduğu 13 yaşındaki  Reyhana adlı dünyalar güzeli bir Yahudi kızı,babamın ve yakınlarımın katili ile evlenemem?!Demiş,cariye olarak gittiği Muhammed’in evinden üç gün sonra da ölüsü  çıkmıştır.Kureyza Yahudi kabilesinin Ergin erkeklerinin öldürülmesine kendisi de üç gün sonra ölen Müslüman bir Arap kabile reisi karar vermiştir.ALLAHIN EMRİ BİR MASALDIR,SUÇU DİLİ VE AĞZI SÖYLEYEMEZ ALLAH’A ATMAKTIR?!Hani bir kişiyi öldürmek tüm insanları öldürmekti?!Medine’nin etrafına hendek kazmak fikri Allah’tan gelmemiştir.İranlı SELMAN’I FARİSİ’NİN ÖNERİSİ İLE HENDEKLER KAZILMIŞTIR.Mekkelilerin 10.000 kişi ile Medine’ye saldıracağı istihbaratı da H.muhammed’in Mekke bulunan Amcası Abbasa aittir.BEDİR’E YÜZBİN MELEK GÖNDEREN ALLAH,UHUT’TAN HABESİZ MİYMİŞ?!

“Bir yerde Taun/veba/varsa orayı hemen terk edin. Taun/Veba/olan yere de sakın girmeyin?!”Allah,Cebrail vasıtası ile neden Taun’un çaresini bildirmemektedir?!Allah,ganimetten pay alacağına neden altın madenlerinin yerini sevgili Peygamberine bildirmemektedir!?Şimdi;Malazgirt,1071 Bizans kırımı,600.000 KİŞİLİK Haçlı ordusunun Konya’ya varamadan yok edilişini sağlayan Kılıçaslan ve komutanlarını unutalım.KIRK KİŞİ İLE ÇİN SARAYINI BASANKÜRŞAT,URUNGU VE BALAMİRİ UNUTALIM.4000 ATLISI İLE 60.000 KİŞİLİK Haçlı ordusunu yok eden Hacı İlbey’i  ve SIRP SINDIĞI KAHRAMANLARINI DA unutalım.Kosova ve Niğbolu meydan muharebelerini,Mohaç Meydan muharebesinin yiğitlerini ve Preveze deniz zaferi kahramanlarını yok sayalım.Çanakkale,İnönü,Sakarya ve Başkomutanlık  meydan muharebesinde hiç söz etmeyelim?!Arabın,akraba Arap kabilelerini soyarak insanlarını hayvan pazarlarında satanlarını da ağlayarak yad edelim?Rahmetli Recai Zade Mahmut Ekrem,Hz.Muhamedin Gazvelerini şöylece hicvetmişti?”MUHAMMET ONBAŞI ÇOK GAZADA ZAFERDAR?!Müslümanlığı,ortaçağın çok ilkel Arap yazarlarının yazılarını referans  alarak yorumlarsak,tüm sosyal ve modern SOSYAL DÜZEN KURALLARINI ORTAÇAĞIN ARAP KUMLARINA GÖMMÜŞ OLURUZ.

AŞERE-İ MÜBEŞŞERE:






6 - HZ. ZÜBEYR BİN AVVAM (R.A.)                                                                                                                    7 - HZ. SA'D BİN EBİ VAKKAS (R.A.)



10 - HZ. SAÎD BİN ZEYD.          

1-Hz.Ebu Bekr,AYŞE’NİN BABASI?!AYŞE DE ÇOCUK YAŞINDA MUHAMMED’İN Karısıdır?!

2-Hz.Ömer,   Muammedin Karısı Hafıza’nın Babası. 

4-Hz.Ali, Muhammed’in kızı Fatma’nın Kocası ve Yeğeni. Öldüğünde, YEDİ DİNARLIK BİR SERVETİ ÇIKMIŞTIR? Eşi Fatma öldükten sonra ON KADINLA DAHA EVLENMİŞTİR. ONLARDAN 14 OĞLAN VE 17 KIZI OLMUŞTUR. 

3-Osman bin Affan: Hz. Muhammed’in iki Kızının da Kocası /Ümmü Gülsüm ve Rukiyye’nin/ . Öldürülünce cenazesi bir kapı kanadı üzerinde İslam mezarlığına getirilmiş, halkın tepkisi üzerine de Yahudi maşatlığına gömülmüştür. Muaviyenin Dayısıdır, Müslümanlığa Rüşveti ve torpili sokan  düşük seviyeli bir Emevi uşağıdır.Öldüğünde 1000.000 DİNARLIK BİR SERVETİ  çıkmıştır.Peygamberin ,sağlığında müjdelediklerinden olmasına karşın, halk cesedinin İslam mezarlığına   gömülmesine engel olmuştur?!                                                                                                                                                          7- HAZRETİ SA’D BİN EBÎ VAKKÂS

             7-Eshâb-ı kiramın büyüklerinden ve İran’ı zapt eden ordunun kumandanı. Dünyada iken Cennetle müjdelenen on sahabeden biridir. İsmi Sa’d, künyesi Ebû İshâk’dır, Babasının adı Mâlik ve künyesi Ebû Vakkas’dır. Babasının adı yerine künyesi kullanılmaktadır. İlk Müslüman olanların yedincisidir. Fil vaka’sından 23, Hicret’ten 30 yıl önce Mekke’de doğdu. Onyedi yaşında iken Hazret-i Ebû Bekir’in vasıtasıyla Müslüman oldu. Müslüman oluş hâdisesi şöyle rivâyet edilir. Müslüman olmadan önce bir rüya görür. Rüyasında kendisi zifiri bir karanlığın içinde iken, birdenbire her tarafı aydınlatan parlak bir ay doğar. Ayın aydınlattığı yolu takip ederken aynı yolda Zeyd bin Haris, Hazreti Ali ve Hazreti Ebû Bekir’in önünden ilerlediğini görür. Kendilerine “Siz ne zaman buraya geldiniz?” Diye sorar. Onlar da “Şimdi” diye cevap verirler. Gördüğü bu rüyadan üç gün sonra Hazreti Ebû Bekir’in kendisine İslamiyeti anlatması üzerine, kalbinde İslâmiyet’e karşı bir sevgi hasıl oldu. Bunun üzerine Hazreti Ebu Bekir onu Peygamberimize ( aleyhisselâm ) götürdü. Peygamberimizin aleyhisselâm ) huzurunda iman edip, Müslüman oldu. Nesebi hem baba tarafından, hem de anne tarafından Peygamber efendimizle ( aleyhisselâm ) birleşir. Babası Mâlik bin Üheyb bin Abdi Menaf bin Zühre bin Kilâb-i Kureyşi’dir. Annesi, Zühre oğullarından Hamne binti Ebû Süfyân’dır. Annesi oğlunun Müslüman olduğunu başarılı olamadı:”duyunca çok sinirlenip, Onu İslâm dininden döndürebilmek için çeşitli yollara müracaat etti. Oğlu Sa’d’ın kendisine karşı saygısını ve bağlılığını bildiğinden İslâm dininden döndürebilmek için ne yaptıysa etkili olamamıştır.”                                                                                                          6-Hz.Zübeyr bin Avvam: sağlığında Cennet ile müjdelenen Eshâb-ı Kiramdan. Nesebi; Huveylid bin Esed bin Abduluzzâ bin Kusey torunudur. Eshâb-ı kiramın büyüklerindendir. Hazreti Hadîce’nin erkek kardeşinin ve Resûlullah’ın ( aleyhisselâm ) halası olan Hazreti Safiyye’nin oğludur. Dördüncü olarak imana geldi. Hazreti Ebû Bekir’in damadı idi. Bütün gazalarda bulundu. Çok yaralandı. Mısır’ın fethinde de bulundu. Zengin olup, bütün malını Allah için dağıttı. Eshâb-ı kiram şehîd olunca yetimlerine vasî olur, onları beslerdi. Deve Vak’asında Hazreti Talha ve Hazreti Âişe ile birlikde, Hazreti Ali tarafında değildi. Harbden çekilip namaz kılarken, İbn-i Cermuz tarafından, 36 (m. 656) yılında, altmış yedi yaşında şehîd edildi. Hazreti Ali bunu işitince çok üzüldü. Namazını kendi kıldırdı. Hazreti Ali, Zübeyr, Talha ve Sa’d bin Ebî Vakkâs aynı yılda doğmuşlardır.”Hz.Muhammet, Aliye karşı savaşırken öldürüleceğini bildirmişti. Cemal vakasında Ayşe’nin safında yerini aldığında Hz.Ali bunu hatırlattığın da pişman olmuş, yine de Hz. Ali’ye karşı durmuştu. Hz.Ömer bıçaklandığında Zübeyirin Halifeliğe lâyık olmadığını söyleyerek halife olmasını kabul etmemişti. Akıl almaz bir servet sahibiydi.                        5-Hz. Talha Bin Ubeydullah: “Talha, Bedir Kervan soygununa iştirak etmemesine rağmen Resulullah (s.a.v.) kendisine ganimetten pay vermiştir. Kimi rivayetlere göre, bu sırada ticaret için Şam'da bulunuyordu. Akla daha yatkın olan bir başka rivayete göre ise, Kureyş kervanı hakkında bilgi toplamak üzere, Resulullah (s.a.v.) tarafından Şam yoluna gönderilmişti. Nitekim, dönüşte Talha'nın ganimetten pay istemesi bunu gösteriyor (İbn Sa'd, a.g.e., III, 216; İbnü'l-Esîr, a.g.e., III, 86). Hz. Osman'ın şehid edilmesinden sonra, Müslümanların büyük bir kısmının Hz. Ali'ye bey'at ettiğini biliyoruz. Bu bey'atte bulunanlardan biri de Talha b. Übeydullah’tır. Ancak, bey'atten kısa bir süre sonra, Talha ile Zübeyr İbnü'l-Avvam'ın, Hz. Ali'ye karşı çıkan Hz. Âîşe'nin yanında yer almışlardır. Neticede ez-Zübeyr, Hz. Ali'ye karşı çıktığına pişman olarak savaş                                                                                                                            

Meydanını terketmiştir. Talha ise mücadeleye devam etmiş, nihayet Cemel günü (h. 36), Mervan b. Hakem tarafından öldürülmüştür. Vefat ettiği zaman tahminen 60-64 yaşlarındaydı (İbn Hişam, a.g.e., 1, 251; İbn Sa'd, a.g.e., III, 224; İbnü'l-Esir, a.g.e., 111, 87; el-Askalânî, a.g.e., 111, 292; İbn Cerîr, Tarîhü'l-Ümemi ve'lMülûk, XI, 50' Beyrut). Talha, Peygamber Efendimizin bacanağıydı. Hanımlarından dört tanesi Resulullah (s.a.v.)'ın zevcelerinin kız kardeşleriydi. Bunlardan Ümmü Gülsüm, Hz. Âîşe'nin; Hamne, Zeynep bint Cahş'ın; el-Fâria, Ümmü Habibe'nin ve Rukiyye, Ümmü Seleme'nin kızkardeşi idi (el-Askalânî, a.g.e., III, 292).”Para ve emlak bakımından  Müslümanların en zenginiydi.Hz.Ömer halifeliğe lâyık görmemişti.Hz.Ali fakirden yana olduğu için ona karşı çıkarak Deve olayında öldürülmüştür.EK:ZÜBEYİR’İN VE TALHA’NIN  SERVETİNİ DE GÖRELİM: : Talha; Hz.Muhammedin bacanağıydı ve karılarının Dördü de Hz.Muhammedin kız kardeşiydi. Uhutta, Hz.Muhamedi korumak için Atmış yerinden büyük yaralar almıştı! Zübeyirin de anası Hz.Muhammedin halasıydı. Babası da Hz.Haticenin kardeşiydi. Zübeyir, İslamın en zengin Sahabelerinden birisiydi: Medine’de ONBİR ev, Basra’da İKİ ev, Kûfe, İskenderiye ve Mısırda evler. Dört karısının her birine 1.200.000 Dinar, Hz. Ayşe’ye 180.000 Dinar hediye, oğlu Abdullah’a terekenin 1/3’ünü vasiyet ettiği halde, mirasından geriye kalan Otuz-Kırk milyon Dirhem taksim edilmiştir. Mekke’deki tek kesimevinin sahibidir, Medine ve köylerindeki arazilerinden elde ettiği gelirler, Elli bin at.100 Cariye…”!.HZ. Ali’ye karşı çıkmasının nedeni bunlar olsa gerek?!                                                                                        Hz. Ali’nin Ahlaklı oluşu, dini çıkarı için kullanmayışı ve gerçek eşitlikten yana oluşu, öldürülme nedenidir. Öldürüldüğünde sadece YEDİ DİNARI ÇIKMIŞTIR. Osman öldürüldüğünde 1000.000 Dinarı çıkmıştı. Osman, devlet hazinesini ve memuriyetleri EMEVİ taraftarlarına dağıtmıştı:  TALHANIN SERVETİ: Hz. Talha, Ashabın zenginlerindendi. Zengin olduğu kadar da cömertti. Cömertliği sebebiyle kendisine "el-Fayyâd" denirdi. Vefat ettiği zaman, miras olarak bir hayli gayrimenkul, nakit para ve değerli eşya bırakmıştır. Rivayete göre gayrı menkullerinin tutarı otuz milyon dirhem, nakitlerinin tutarı iki milyon iki yüz dirhem ve iki yüz bin dinar idi. 100 at,1000 deve,10.000 koyun’u vardı.Öldüğünde de 336.000 bin altın Dinar bırakmıştı.Şakir Keçeli,Şeriat Nedir,s.103.1-2 Sadece Irak'tan gelen yıllık geliri yüz bin dirhem civarındaydı (İbn Sa'd, a.g.e., 111, 221 vd.; İbnü'l-Esîr, a.g.e. 111.”2.BU İKİ SAHABENİN Hz. Ali’ye karşı çıkmasın nedeni,   savaşlardan çok zengin olarak dönmeleridir. OSMAN TÜRKOĞUZ, HALİFELİK! HİLAFET! S.75-78.”KIRMIIZIDAN KIZILA, YEŞİLİN HER TONUNA,” HAYIR.                                        

              8-HZ. ABDURRAHMAN BİN AVF:

Eshâb-ı Kirâmın büyüklerinden ve Cennetle müjdelenen on kişiden biri. Adı, Abdurrahmân bin Avf bin Abd-i Avf bin Hars bin Zühre bin Kusey’dir. Soyu, yedinci dedesi Kilâb bin Mürre’de Resûlullah efendimiz ile birleşmektedir. Künyesi Ebû Muhammed’dir. İslâmiyet’ten önce adı Abd-i Amr, bir rivâyette de Abdul-ka’be veya Abdülhâris olup, İslama geldiğinde Peygamber efendimiz tarafından ismi değiştirilip “Abdurrahmân” olmuştur. Babası Avf, Cahiliye devrinde Gamisâ adındaki yerde Fâkih bin Mugîre ve Affân bin Ebi’l-Âs ile beraber Cüzeyme kabilesi tarafından katl edilmiştir. Annesi Şifa binti Avfdır. Hazreti Ebû Bekir, Osman, Talha ve Zübeyir (radıyallahü anhüm) hazretlerinin anneleri ile birlikte Müslüman olmuştu. Kardeşlerinden Esved ve Abdullah da Müslüman olmakla şereflenmişlerdir. Birçok defa evlenmiştir. Yedisi kız, yirmi biri erkek olmak üzere yirmisekiz çocuğu olmuştur. Erkek çocuklarından bazılarının isimleri, Muhammed, İbrahim, Hameyd, Zeyd, Ebû Seleme, Mus’ab, Süheyl, Osman, Ömer, Misver’dir. Bunlardan İbrahim, Muhammed, Hameyd ve Zeyd’in annesi Ümmü Gülsümdür. Ebû Seleme’nin annesi ise Tümadır’dır. Oğlu İbrahim, Resûlullah efendimizle görüşmek şerefine kavuşmuştur.

Hazreti Abdurrahmân bütün GAZA VE GAZVELERDE bulundu. Bedir’de kahramanlıkları çok oldu. Hazreti Abdurrahmân bin Avf, Bedir gazasında şahit olduğu bir hadiseyi şöyle anlatıyor: “Bedir’de çatışma saflarında durup sağıma soluma baktığım zaman Ensâr’dan iki genç delikanlı gözüme ilişti. Bunlardan en kuvvetli ve vurucu olanı ile bulunmak istedim. Bu iki gençten biri beni gözü ile süzdü sonra bana dönerek: “Ey amca! Ebû Cehil’i tanır mısın?”Diye sordu. Ben de: “Evet tanırım”, dedim ve “Ey kardeşimin oğlu, Ebû Cehil’i ne yapacaksın?” diye sordum. O da “Bana haber verildiğine göre, Ebû Cehil Resûlullah’a sövermiş. Allah’a yemin ederim ki onu bir görürsem, öldürünceye veya kendim ölünceye kadar asla ondan ayrılmayacağım.”Dedi. Bir gencin heyecan halinde söylediği kat’i bu söze doğrusu hayret ettim.”

Bu iki gençten diğeri de beni gözden geçirerek diğerinin söylediği gibi söyledi. Bu sırada gözlerim hiç bir tarafa takılmadan ben de Ebû Cehil’i görmüştüm. O, Kureyş” askeri içinde hiç durmadan ileri geri dönüp duruyordu. Ben: “Gençler, öteye beriye telaşla giden şu şahıs, bana o sorup tanımak istediğiniz Ebû Cehil’dir;” dedim. Onlar da hemen kılıçlarına sarıldılar ve Ebû Cehil’i öldürünceye kadar kılıç darbesine tuttular. Sonra dönüp Resûlullah’ın huzuruna geldiler. Ve hâdiseyi arz ettiler. Resûlullah ( aleyhisselâm ): “Ebû Cehil’i hanginiz öldürdü?” Diye sual etti. Bunlardan biri “Ben öldürdüm;” dedi. Resûlullah ( aleyhisselâm ) “Kılıçlarınızı sildiniz mi?” Deyince. Onlar da: “Hayır silmedik”; diye cevap verdiler. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz, kılıçlarına ne kadar kan bulaştığını ve ne derece derinlikte battığını anlamak için gençlerin kılıçlarını tetkik edip, gözden geçirdi. İltifât ve tebrik ederek: “İkiniz öldürmüşsünüz!” Buyurdu.

Hicretten 44 sene önce (m. 580) yılında doğdu ve Hicretten 31 sene sonra (M. 653) Medine’de vefât etti. Hazreti Ebû Bekir’in teşviki ile O’nun tavsiyesine uyarak en önce iman edenlerin beşincisidir. Mekke’de iken ticâret yapardı. Hazreti Abdurrahmân İslâmiyeti kabûl edince diğer Müslümanlar gibi eziyet ve işkencelere maruz kaldı. Böylece vatanını terk ile hicrete mecbur oldu. Habeşistan’a hicret eden Müslümanlarla beraber bu memlekete gitti. Çok geçmeden Peygamber efendimizin Medine-i münevvereye hicretinden sonra Medine’ye gelerek Resûlullaha katıldı.”

9-Hz.Ebu Ubeyde bin Cerrah. Ailesi
Asıl adı Âmir b. Abdullah b. Cerrah olan Ebu Ubeyde b. Cerrah, tarih boyunca künyesi Ebu Ubeyde ve dedesine nisbeti İbni Cerrah ile meşhur olmuş ve hep öyle anıla gelmiştir. Soy kütükleri Hz. Peygamber (sas)'in onuncu, Ebu Ubeyde'nin yedinci dedesi olan "Fihr"de birleşir.
Uzun boylu, zayıf yapılı, seyrek sakallı bir vücut yapısına sahip olan Ebu Ubeyde Hazretleri, cennetle müjdelenen sahabilerden biridir. Babasının adı Abdullah, annesinin adı ise, Da'd binti Hilal'dir. Ebu Ubeyde, Bedir Savaşı'nda müşrikler safında yer alan babasını fark edince, onunla karşılaşmamaya oldukça özen göstermiş, fakat babasının ısrarla kendisini takip edip öldürmek istemesi karşısında, zor durumda kalarak istemediği halde Babasını öldürmüştür. "Ebu Ubeyde, Uhud Savaşı'nda Allah Rasûlü (sas)'nü hiç terk etmeyen sahabilerden biridir. Savaş ortasında Müslümanlar arasında yaşanan sarsıntı sonucu, Peygamber Efendimiz (sas)'in Uhud'un eteklerine doğru çekildiği esnada, O'nu korumak için etrafında halka teşkil eden, 14 cesur sahabi arasında Ebu Ubeyde de vardır. Uhud ve Ebu Ubeyde yan yana gelince, onun, Efendimiz (sas)'in mübarek yanaklarına batan miğfer parçalarını dişleri ile çıkarmasını hatırlamamak mümkün değildir. O, yaptığı ısrarlar sonucu Hz. Ebu Bekir'den bu iş için izin alır ve dişleri ile miğfer parçalarını Efendimiz (sas)'in yanaklarından çıkartır. Ebu Ubeyde'nin bu ameliye esnasında iki dişi kırılmış, fakat bu durum, (sahabenin, hemen bütün kaynaklarda yer alan ifade ve itiraflarıyla) onun güzelliğine ayrı bir güzellik katmıştır.Hz.Ömer,yaralı olarak evinde yatarken.Eğer bu Ebu Ubeyde sağ olsaydı onu halife yapardım?!”Demiştir.”NOT:Medine’den Harran’a göç ettiği,orada da,meçhul kişi ya da kişilerce  iki okla vurularak öldürüldüğüne dair rivayetler de vardır.
Ostüzü.  

                                                                                                                                                 ESHÂB-I KİRÂM

                                   HAZRETİ SAÎD BİN ZEYD

         “Aşare-i mübeşşereden, yani dünyâda iken Cennetle müjdelenen on sahâbî’den biri. Künyesi Ebû Aver ve Ebû Sevir idi. Nesebi Sa’îd bin Zeyd bin Amr bin Nüfeyl bin Rezâh bin Adiyy bin Kâ’b bin Lüeyd idi. Kâ’b bin Lüey’de Peygamberimiz Muhammed ( aleyhisselâm ) ile nesebi birleşir. Annesi Fâtıma binti Ba’ce İbni Halef el-Huzariyyedir. Dedesi Amr Hazreti Ömer İbni Hattab’ın amcasıdır. Hazreti Ömer’in hem eniştesi hem de kayınbiraderidir. Kızkardeşi Âtike binti Amr, Hazreti Ömer’in, onun kızkardeşi Fâtıma binti Hattab da kendisinin hanımı idi. Saîd bin Zeyd, 51 (m. 671) senesinde Medine’ye yakın yeşilliği bol ve güzel bir yer olan Akîk’te yetmiş yaşlarında vefât etti. Cenâzesini Sa’d bin Ebî Vakkas ( radıyallahü anh ) yıkayıp, techîz etti. Abdullah bin Ömer ( radıyallahü anh ) namazını kıldırdı. Medine’de Bâki Kabristanlığına Eshâb-ı kiramın omuzları üstünde getirilip, Sa’d bin Vakkas ( radıyallahü anh ) ile Abdullah bin Ömer kabre indirerek defn edildi.”Sayın Ahmet Kurucan’dan alıntıdır.

Ahmet Kurucan.

AŞERE-İ MÜBEŞŞERE HARİCİNDE CENNETLE MÜJDELENENLER
Türkiye'deki Müslüman halk arasında yaygın bir kanaat var: "Hayatları esnasında Efendimiz (s.a.s) tarafından cennetle müjdelenen sadece 10 kişi vardır. Bu yaygın inanışın sebebini herhalde aşere-i mübeşşere, yani cennetle müjdelenen on kişinin çok meşhur olmasında aramak gerekmektedir. Yalnız kaynak kitaplarımıza müracaat ettiğimizde gördüğümüz bir husus var ki, o da aşere-i mübeşşere haricinde gerek hayatları esnasında, gerekse vefat ettikten sonra veya farklı bir anlatım tarzı içinde, gerek ferdî, gerekse cemaat ve grup hâlinde âyet-i kerimeler ve Efendimiz (s.a.s)'in beyanları ile cennetle müjdelenenlerin oluşudur. İşte bu kısa çalışmada okuyuculara bir fikir verebilmek ve daha çaplı araştırmalara zemin hazırlayabilmek için aşağıda sunacağımız tertip içinde cennetle müjdelenenleri belirtmeye çalışacağız.

1)Hz. Peygamber (s.a.s)'in zevceleri arasından,
2)Hz. Peygamber (s.a.s)'in çocukları ve torunlarından,
3)Aşere-i mübeşşere haricindeki sahabe-i kiramdan,
4)Ashab içinde vefatlarından sonra,
5)Ashab-ı Bedr, Bey'at-i Rıdvan’a katılanlar,
6)Şehitler,
7)Akıl baliğ olmadan ölenler,
8)Rüyada cennetle müjdelenler.

1) Hz. Peygamber (s.a.s)'in Zevceleri Arasından

Hz. Hatice (r.Anha): Ebu Hureyre (r.a) dedi ki, "Cibril Hz. Muhammed (s.a.s)'e geldi ve dedi ki: "Ya Rasulallah, Hatice beraberindeki yiyecek ve içeceklerle senin yanına geliyor. O geldiğinde Rabbinden ve benden ona selam söyle; lü'lü ve mercanlar içinde gürültü ve meşakkatin bulunmadığı cennet ile onu müjdele" buyurdu.(1)

Hz. Âişe (r.Anha): "Cibril (a.s) kendi suretinde, yeşil ipekten hırka içinde Resulullah'a geldi ve dedi ki: Bu (Hz. Aişe) dünyada da, ahirette de senin zevcendir. "

Hz. Hafsa (r.Anha): Efendimiz (s.a.s) bir sebebe binaen Hz. Hafsa validemizi boşamıştı. Sonra kendisi şöyle anlatıyor: "Cibril bana geldi Hafsa'ya geri dön, yani onu nikâhına tekrar al. Zira o savvame, kavvame yani çok oruç tutan ve çok namaz kılan bir kadındır ve o cennette senin zevcendir" dedi.(3)

Zeyneb b. Cahş (r.Anha): Hz. Âişe (r.anha) anlatıyor: Efendimiz buyurdular ki: "Bana sizin aranızdan en çabuk iltihak edecek olan eli en uzun olanınızdır. " Bizim aramızda eli en uzun olan yani en çok sadaka veren Zeyneb idi. Zira o, kendi eliyle iş yapar (el işleri) -para kazanır- ve onu tasadduk ederdi.(4)

Görüldüğü gibi Efendimiz (s.a.s)'in beyanıyla, ismi geçen analarımız direkt veya dolaylı olarak cennetle müjdelenmişlerdir.

2) Hz. Peygamber (s.a.s)'in Çocukları ve
Torunları
Hz. Fatıma (r.Anha): İbn-i Abbas rivayet ediyor: Bir gün Allah Rasulü (s.a.s) yere dört çizgi çizdi. Sonra "bunlar nedir biliyor musunuz? " dedi. Biz de Allah ve Rasulü daha iyi bilir dedik. Buyurdular ki: "Cennet kadınlarının en faziletlisi Hatice b. Huveylid, Fatıma b. Muhammed, Asiye b. Müzehim (ki firavunun karısı idi) ve Meryem b. İmrândır. (5)
Hz. Hasan ve Hüseyin (r.anhüma): Ebu Saîd el-Hudrî anlatıyor. Efendimiz buyurdular ki; "Hasan ve Hüseyin cennet ehli gençlerin efendileridir. "(6)
Hz. İbrahim: Efendimiz (s.a.s)'in Hz. Mariye'den olma çocuğunun adı. Süt emme çağında iken vefat etmişti. Enes b. Mâlik anlatıyor: Allah Rasulü buyurdular ki; "İbrahim benim oğlumdur. Emzikte iken vefat etti. Onun cennette iki tane sütannesi vardır ki onun süt emmesini ikmal ediyorlar. " (7)

3) Aşere-i Mübeşşere Haricindeki Sahabe-i Kiramdan

Bizim isimlerini bildiğimiz ve bilmediklerimizle beraber 37 tane cennetle müjdelenen Sahabı var. Bir fikir verme amacıyla bunlardan bazılarını zikredelim.

Ebu Zerr el-Gifârî (r.A): Ebu Zerr ile Allah Rasulü arasında şöyle bir konuşma geçiyor.
"Ya Rasulallah. Bir adam bir kavmi seviyor ama onlar gibi amel yapmaya gücü yetmiyor?
Sen ya Ebu Zerr, sevdiklerinle berabersin.
"Ben Allah ve Resulünü seviyorum."

"Şüphesiz ki sen sevdiklerinle berabersin. Ebu Zerr bu cevaptan sonra, aynı cümleyi birkaç defa tekrar etti, her seferinde aynı cevabı aldı. "(8)

Arabî (r.A): Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: "Bir Arabî Efendimiz' e geldi. Ya Rasulallah, bana öyle bir amel göster ki, ben onu işlediğimde cennete gireyim" dedi. Allah Rasulü, "Allah'a ibadet eder ve O'na hiçbir şeyi şerik koşmaz, namaz kılar, farz zekâtı verir, Ramazan orucu tutarsan cennete girersin" dedi. Arabî, "Nefsim elinde olana yemin olsun ki buna hiçbir şey ziyade etmeyeceğim" dedi, döndü gitti. Efendimiz, "Cennet ehlinden bir adama bakmak kimin hoşuna giderse, şu adama baksın" buyurdu.(9)

Arabî (r.A): Bir Arabi Müslüman olmuş, Hayber veya Huneyn gazvesine katılmıştı. Efendimiz ona da ganimetten hissesini ayırdı. Bu hisse kendisine ulaşınca, onlan eline aldı ve huzur-u Nebeviye geldi: "Ya Muhammedi Ben bunlara nail olmak için sana biat etmedim. Fakat ben -boğazını göstererek- ha şuradan bir ok yiyerek ölüp cennete girmek için biat ettim" dedi. Efendimiz, "Eğer sen Allah'a karşı -bu isteğinde- sadık isen, Allah seni sadık çıkarır yani arzunu verir" buyurdu. Sonra bir savaşta düşmanlarla savaştı ve boğazından ok yiyerek şehit olmuş olduğu hâlde Efendimize getirildi. Bu "O mu? " dedi. "Evet, O" dedi sahabe-i kiram. Sonra Allah Rasulü onu kefenledi, cenaze namazını kıldırdı ve şöyle dedi: "Allahım bu senin kulundur. Senin yolunda muhacir olarak yola çıktı ve şehit olarak öldürüldü ve buna ben şahidim. (10)

Harise b. Numan (r.Anha minha): Hz. Aişe (r.a) validemiz anlatıyor: "Allah Rasulü (sav) buyurdu ki; cennete girdim, (bir başka rivayette rüyamda cenneti gördüm;) bir okuyucunun (Kur'ân okuyordu) sesini duydum. Kim bu dedim. Bu Harise b. Numan dediler. Sonra Rasulullah (s.a.s) bana iki defa dedi ki, "bu iyiliğinin karşılığı, mükâfatıdır." Zira Harise b. Numan insanların içinde annesine karşı en çok iyilik eden idi. "(11)

 

 

26 Nisan 2016 Salı

2094/BİR VATAHAİNİNE CEVABIMDIR?!


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLETVEKİLLERİ MECLİSİ Başkanı olAN BİR ATATÜRK VE DEVRİM DÜŞMANI SAPIK,İÇİNDE  LAİKLİK OLMAYAN BİR DİNDAR ANAYASA İSTEMİŞ?ANAYASA DİNDAR OLURSA  ONUN SİKİNİ KİM NEREDE VE NASIL SÜNNET EDECEKTİR A DOMBALAK?LAİKLİK İNSANLIĞIN OLMAZSA OLMAZIDIR:" Sİ N'A G'UA NON'”SUDUR A SAPIK.BANA DİN İLE ŞERİAT YÖNETİMİYLE KALKINMIŞ BİR TEK TOPLUM GÖSTEREMEZSİN.ŞERİATLA YÖNETİLEN TÜM ÜLKELERİN YÖNETİCİLERİ DE HIRSIZ VE HAİNDİR.TIPKI SENİN GİBİ,HANİ ETTİĞİN ANDLAR?O MAKAMI DAHA ÇOK KİRLETEREK KOKUTMADAN SİKTİR OL GİT İRANA YA DA SUUDİ ARABİSTANA?!

25 Nisan 2016 Pazartesi

2093/BİR TÜRLÜ TÜRK YAPAMADILAR!?


           TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ
TV. Çeşmealtı,26 Nisan 2016.
ALLAH YAPTILAR,MEHTİ YAPTILAR,SON PEYGAMBER YAPTILAR?!
              NEDENSE TÜRK YAPAMADILAR?!
AKEPELİSAPIĞINBİRİSİ:”RECEPTAYYİPERDOĞANPEYGAMBERDİR”*!”DEDİ, YUHALANARAK KÜFÜRÜ DE YEDİ.
 Bay Recep Tayyip Erdoğan Peygamber olarak tanıyanlar,kesin olarak ta,HÜSEYİN  BARAK OBAMA’YI ALLAH OLARAK TANIMAKTADIRLAR?!MUHAMMET,MEDİNELİ ÇOCUKLAR TARAFINDAN TAŞLA BAŞINDAN YARALANDIĞININ GECESİNDE,HİNT KENEVİRİ YAPRAĞINI KAYNATARAKİÇTİĞİNDE, RÜYASINDA TEK BOYNUZLU BURAK’A BİNEREK ALLAHIN YANINA GİTMİŞTİ.SON PEYGAMBER!BAY ERDDOĞAN DA BARAK OBAMANIN YANINA SAYISIZ KERE GİTMİŞTİR.Son gidişinde, Allahı ile konuşmasını da Hz. Musa ayarlamıştır.
40 yıl önce 11 Mayıs 1933 tarİhlİ Cumhurİyet Ahİr Zaman Peygambe
   “TAHRAN’DAN bildirildiğine göre, Seyyid Gazanfer isimli bir Ahunt, birçok kimseleri başına toplayarak kendisinin son peygamber, Kuran’da bahsi geçen Mehdi olduğunu iddia etmiş ve polis tarafından yakalanmıştır. Yalancı peygamber iddiasında ısrar ederek kendisine inananları bir araya toplayıp mucizesini göstereceğini söylemiştir. Polisin müsaadesiyle yüzlerce kişiyi bir araya toplamış ve:
-”Ey ümmetim! Mucizemi şimdi göstereceğim; fakat önce hepiniz bir ağızdan eşekler gibi anırınız” demiş ve onlar da, hepsi bir ağızdan anırmışlar, kürsüdeki Mehdi:
-”Efendiler ben peygamberim ama işte böyle eşeklerin peygamberiyim.” Demiş ve yakalanarak akıl hastanesine gönderilmiş. (28 Mayıs 1972)
40 YIL ÖNCE 28.MAYIS.1933 TARİHLİ CUMHURİYET ALLAHLIK TASLAYAN AdaM:
ÇORUM, (Özel)- Ağır ceza Mahkemesi’nde Amasyalı Mir Sait isminde bir şeyhin muhakemesine başlandı. Nakşibendî tarikatına mensup ve Hacı Hamza Efendi Camii’nin imamı olduğunu söyleyen Mir Sait, Amasya’da herkes tarafından tanınmaktandır. Çenesinde taşıdığı uzun beyaz sakalı ile yüzünü yeşil bir örtü ile örter ve kendisinin kudretine inananlar evine on dakika kala dizleri üstünde sürünerek yanına gelirler. Allaha yalvarır gibi kendisine yalvarırlarmış. Bunların sayısı da gittikçe artmaktaymış. Allaha tapar gibi taptıkları Mir Sait de, bu cahillerin günahlarını tövbe sonucu affedermiş. Kendisinden paraca memnun kaldıklarına cennetin anahtarlarını verir ve huri ile gılmanını da şimdiden ayırır ve hatta ahiret zevkine mahsuben yeryüzünde müsaadeler bile verirmiş.

PEYGAMBER OLDUĞUNU SÖYLEYEN BİR ESRARKEŞ TUTUKLA
BATMAN- Şükrü Eren adındaki bir esrarkeş, kendisini yakalayan polislere “Ben son peygamberim, çekilin yolumdan,” demişti
Önceki gece İloh mahallesinde tren yolu köprüsünün altında esrar içen Şükrü Eren’i yakalayan polisler üzerinde de 7 plaka esrar bulmuşlardır. Sanık tutuklanmıştır. (THA) (Cumhuriyet gazetesi, 21 2 973 gün ve s.5, sütun 3)
23 Nisan 1974 tarihli Hürriyet gazetesinin 4’üncü sayfasında iki fotoğrafın köşelediği Batman çıkışlı bir haber yayımlandı. Sol üst köşede Batman Müftüsü Sayın Alaattin Yavuz’un fotoğrafı, sağ alt köşede de aklından zoru olan ve haberin konusu Hüseyin Demir’in fotoğrafı ve haber aynen şöyle:
MÜFTÜ HUTBE VERİP “BU AdaMA İNANMAYIN” DEDİ,  ÖTEKİ DÜNYADAN HABER VEREN HÜSEYİN DEDE İÇİN SORUŞTURMA AÇILDI.
BATMAN, (Siirt) (HA)- Rüyasında cennet ve cehennemi gördüğünü iddia eden 74 yaşındaki Hüseyin Demir hakkında Batman Savcısı soruşturma açmış, Müftü Alaattin Yavuz da verdiği hutbede, halktan Demir’e inanmamalarını istedi,
Evi her gün yüzlerce ziyaretçiyle dolup taşan eski hayvan tüccarı Hüseyin Demir, yakınları ölenlere öteki dünyadan haber verdiğini ileri sürmekte, Batman’lılara cennete gidip gidemeyeceklerini söylemektedir.
Batman müftüsü ve diğer din adamlarının bütün uyarmalarına rağmen ziyaretçilerine cennet ve cehennemi anlatarak, bildiğinden şaşmayan Hüseyin Demir rüyasını şöyle anlatmaktadır:
“Bir gece evde otururken güzel giyimli iki babayiğit odama girdiler. Kalk gidelim diyerek beni önlerine kattılar. Birden uçmaya başladık. Dünya gözümde kayboldu. Gözümü açtığımda cehennemdeydim. Zift kazanları içinde kaynayan binlerce insan. Sonra cennete götürdüler beni. Huriler dolaşıyor, yeşillikler arasında insanlar mutlu görünüyorlardı. Birinin Cebrail Aleyhisselam olduğunu sandığım iki genç cennetle cehennemi bana gezdirdikten sonra dünyaya geri getirdiler
GEREKİRSE AKIL HASTANESİNE GÖNDERECEĞİZ
Batman Savcısı Mehmet Yılmaz, ziyaretçilerine öteki dünyadan haber veren Hüseyin Yılmaz hakkında soruşturma açmış…”NURCULUK,,OSMAN TÜRKOĞUZ.

24 Nisan 2016 Pazar

2092/YAHUDİ VARDIR,YAHUDİCİK TE VARDIR!?



       TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ.

TV. İzmir;12 Şubat 2014. Kemeraltında  Esnaflıktan emekli olan,askerliğini de Türk Silahlı Kuvvetlerinde Çavuş olarak yapmış 90 YAŞINDAKİ bir Türk vatandaşı Yahudi asıllı Türk’ün ÖLÜM HABERİ, KEMERALTI CAMİSİ MİNARESİNDEN VERİLEMEMİŞ? YUNANLILAR İZMİR’E ÇIKTIKLARINDA O MİNARELERDEN:”KURANDA RUM SURESİ VARDIR,SAKIN YUNANLILARA SİLAHLA KARŞI KOYMAYIN ,BUNDAN SONRA BİZİ YUNANLILAR İDARE EDECEKTİR?!FETVALARI SÜREKLİCE                                                                        OKUNMUŞTU? BEŞİR ATALAY! ALTAKİ YAZIYI İKİ SENE ÖNCE YAZMIŞTIM:DİN TACİRLERİNE DUYURURUM:                                                                                                             BEN,BU RECEP BEYE AKIL ERDİREMEDİM?YA SİZ?!  RECEP BEYİMİZİN BEYANLARI DEĞİŞİR,BİZİM YAZIMIZ DEĞİŞMEZ?!                                                                                            POLİTİKA ÇOK YÜZLÜLÜK DEMEKTİR. YÜZSÜZLÜK DEMEK DEĞİLDİR?!OSTÜZÜ.OKUYALIM:

                YAHUDİ VARDIR, YAHUDİCİK TE VARDIR!

        Soma’daki toplu cinayeti, yerinde görerek gerekli savunmalarını hazırlamak üzere Soma’ya gelen Sayın Bay Recep Tayyip Erdoğan, Somalıların yapmış olduğu karşılamadan rahatsız olarak, bir Türk Çocuğuna:”Kaçma ulan Yahudi dölü’”!Diyerek hakaret ve iftirada bulunmuştur. Yahudi kardeşlerimizi aşağılayan bu ifade sahibi, yalınız Yahudilere verilen Onur madalyasının 11’inci sahibidir. Türklüğünü inkâr eden bir kişinin Türk’e hakaret ve iftirasını yadırgamadık! Merak ettiğimiz şey; Sayın Erdoğan’ın KİMİN DÖLÜ OLDUĞUDUR. BİR AÇIKLASA DA CÜMLE ÂLEM ÖĞRENSE. NOT: TÜRK ÇOCUĞUNA YAHUDİ DÖLÜ KAÇMA DEMEK, “BEN DE ANAMDAN DOLAYI YAHUDİYİM ?!DEMEKTİR.TAKUNYALI FÜHRER,ERGUN POYRAZ,S.28.

        Birinci Dünya Savaşında, çeşitli cephelerde Şehit düşen Osmanlı Ordusundaki tabip subayların mevcutları:

        1-140 Türk asıllı Osmanlı vatandaşı tabip Subay,

        2-32 Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşı Tabip subay,

        3-25 Rum asıllı Osmanlı vatandaşı tabip subay,

        4-18 Yahudi asıllı Osmanlı vatandaşı tabip subay.

        Bazı televizyon kanallarından kin kusan bir kadın yazarımız var. Adı da Nazlı Ilıcak. Bu yazar Kadınımız Milletvekili iken Amerika’dan gelen bir seçilmişi de, Başörtüsü ile Meclise de sokmuştu. Rahmetli Uğur Mumcu bu Yazarımıza bir soru yöneltmişti.: “Konak meydanında Şehit edilen Rahmetli Osman Nevresi süngüleriyle delik, deşik eden Yunan Askerleri, İzmir hükümet konağına geldiklerinde, Türk Bayrağını direkten indirerek Yunan bayrağını çeken senin Deden mi?Yanıt ver!” Ne yanıtı, yanıt yerine Türk Ordusuna kin kusmaktadır bu yazarımız.15 Mayıs 1919 Günü; Yunan Ordusu İzmir’de Konak meydanında ve sahil boyunda katliam yaparken; İzmir minarelerinden yükselen imamlarımızın gür nasihatleri atılan canhıraş çığlıklarına karışıyordu: “Kuranı Kerimde Rum suresinde Allahütealâ bundan sonra bizi Rumların idare edeceğini müjdelemiştir. Sakın ola ki Yunanlılara karşı koymayınız, onlara kurşun atmayınız?!” Bu yazarımızın da dedesi, Huşu içinde İzmir Hükümet Konağına Yunan bayrağını çekiyordu!

1955 senesindeydi; Kıbrıs Bunalımı da Hükümetimizce kışkırtılmaktaydı. Bir grup vatandaşımız da İzmir Fuarındaki Yunan Pavyonunun önündeki Yunan bayrağını direğinden indirerek yırtmıştı. Başvekil Adnan Menderesin emri üzerine de o zaman bakan olan Nazlı Ilıcak’ın Babası Muammer Çavuşoğlu izmir Fuarına gelerek Yunan pavyonunun önündeki direğe Yunan bayrağını çekmişti.

Güzel şeyler de olmamış değildir, Su köpekliklere rağmen: Yunanlıların İzmir’e çıkışlarından bir hafta önce İngiliz Binbaşısı Dickson bir İngiliz Monitoru ile İzmir limanına gelmiş ve Kramer Palasa yerleşmişti. Yerli Rumlar; Manisa Valisi Hüsniyadis, Şeyh Mehmet/Bülent Arınc’ın Dedesi/ ve Kasaba/Turgutlu/Müftüsü harıl, harıl Yunan bayrağı diktirmekteydiler. Bir Grup Osmanlı vatandaşı Yerli Rum ellerinde Yunan bayrakları ve Mavi-Beyaz renkli giysilerle Binbaşı Dinkson’a şükranlarını sunmak üzere Kramer palas önünde toplanmışlardı. Bir grup ta ellerinde Yunan bayrakları ile Binbaşının huzuruna çıkarken, Bir grup Rum da Kramer palasın önüne Yunan bayrağını dikmişti. Yahudi asıllı Osmanlı vatandaşı olan Rahmetli Nesim Navaro adlı bir Genç te bu duruma daha fazla dayanamayarak saklı olduğu köşeden şimşek gibi fırlayarak Yunan bayrağını paramparça etmişti. Bir kaç gün sonra bu Yahudi Genci İzmir’in Yeni Valisi İbrahim Nurettin Paşadan aşağıdaki övünç dolu mektubu almış: “AZİZİM NESİM NAVARO EFENDİ;”

“Ateşkes sonrası en zayıf zamanımızda, Amiral Dickson’ un İzmir’e geldiği gün, İzmir Palikaryaları tarafından, Amirale bir cemile olmak üzere Kramer palasa çektikleri Yunan bayrağını yerinden koparıp yırtmak suretiyle göstermiş olduğunuz yurt ve medeni cesaretinizi takdir eder, gözlerinizden öperim Efendim, Azizim. Yavuz ÖZMAKAS, Sakallı Vali, s.22

Rahmetli Şehit Osman Nevres Bey Selanikli, İzmir valisi Rahmi Bey Selanikli; Mustafa Kemal Selanikli, Batı Kültürünü almışlar. Türk halkı da asırlarca” en büyük ibadet ululemre itaattir! Masalı ile uyutulmuştur. Her şeyi yukarılardan beklemiştir, Mustafa Kemal gelene kadar. Bir Yahudi Vatandaşımızın Bay Tayyip’e seslenişini okumuşsunuzdur! Bir de şu utanmazlığı okumaya ne dersiniz? Alıntıdır!

            “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Hamursuz Bayramı dolayısı ile yayınladığı mesajında başta Türk Yahudileri olmak üzere tüm Yahudi âleminin bayramını kutladı.”Daha sonraları:

        “İSRAİL TERÖRİST DEVLETTİR.ÇOCUK ÖLDÜRMESİNİ DE İYİ BİLİR?!BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan.En sonunda:

        “DOĞRU SÖYLEMEK GEREKİRSE İSRAİL BİZE LÂZIMDIR?!”Cumhurbaşkanı?!

        “POLİTİKA YALAN SANATIDIR?!”ONBAŞI Adolf Hitler.Daha sonra da FÜHRER?!EN SONUNDA DA MÜNTEHİR FÜHRER VE YANMIŞ,YIKILMIŞ,PARÇALANMIŞ ALMANYA?1

            Başbakan Erdoğan, Yahudi âleminin Hamurs bayramını kutladı?!                               TÜRK ULUSUNUN ULUSAL BAYRAMLARINI DA ŞUTLADI*!

Başbakan mesajında şöyle dedi: “Yahudilerin Mısır’daki esaretten kurtulup özgürlüklerine kavuşmalarını simgeleyen Pesah, Musevilik inancının en önemli bayramlarından biridir. Musevilik inancının müntesiplerini, ‘Hamursuz’ olarak da adlandırdıkları bu dini bayramları vesilesiyle en içten duygularımla tebrik ediyorum. Barışı ve tüm inançlara saygıyı esas alan bir geleneğin mensubu olan bizler, Musevi vatandaşlarımızın da, dün olduğu gibi bugün ve yarın da, kendi dinlerini, örf ve adetlerini bu coğrafyada özgürce yaşayabilmelerine büyük önem veriyoruz. Bu yıl 14 Nisan’da başlayan ve 22 Nisan akşamı sona erecek olan Pesah münasebetiyle, kendi vatandaşlarımız başta olmak üzere tüm Musevilere en iyi temennilerimi sunuyor, huzur ve esenlikler diliyorum.”

Pesah (Hamursuz bayramı)

Hamursuz bayramı, Yahudi takviminin Nisan ayının 15′inde kutlanır. Tarihi ve zirai önemi olan üç büyük bayramın birincisidir (diğer ikisi Şavuot ve Sukot’tur). Zirai yönden İsrail’deki hasat mevsiminin başlangıcını temsil ettiği halde bayramın bu yönü fazla dikkate alınmaz. Pesah’ın öncelikli kutlaması, nesiller boyu süren kölelikten sonra Mısır’dan çıkış ile ilgilidir.

Pesah sözcüğü İbranicede “geçmek veya atlamak” anlamında bir kökten gelir. Yahudi inanışına göre, Mısırlıların ilk doğan çocuklarını öldürmeye gelen Tanrı’nın Yahudi evlerini atlamasını simgeler. Pesah ayrıca bu bayramda Kudüs’teki tapınakta kurban edilen kuzuya verilen addır. Bu bayram Bahar Bayramı olarak da anılır.

Pesah’la ilgili en belirgin gelenek Yahudi evlerin “Hamets”ten (mayalı hamur) arındırılmasıdır. Bu, Yahudilerin Mısır’dan aceleyle çıkarken ekmeklerinin mayalanmasına bile vakitleri olmadığını hatırlamak içindir. Ayrıca insanların içindeki “şişliğin” (kendini beğenmişlik, gurur) simgesel olarak çıkarılmasıdır.

Pesah’ta yenilen buğdaydan yapılmış mamulün adı “Matsa”dır (hamursuz). Matsa mayasız ekmektir, un ve su karışımını çok çabuk pişirerek yapılır. Yahudilerin Mısır’dan kaçarken aceleyle pişirdikleri ekmek budur.

Pesah’ın ilk gecesi Yahudiler aileleriyle birlikte, kendilerine hürriyetin önemini ve “köleliğe hayır” dediklerini hatırlatan, pek çok ritüelin uygulandığı bir yemek yerler. Bu bayramın diğer önemli bir mesajı da bütün yabancıları evine kabul etmektir, çünkü bu onlara atalarının Mısır’da yabancı olduklarını hatırlatır. Bu yemeğin adı, İbranice anlamı “düzen” olan “seder’”dir çünkü bu gece Yahudilerin hikâyesi belli bir düzen’de anlatılır. Pesah yedi gün sürer. Baştaki ve sondaki günler çalışmak yasaktır.

Kölelikten özgürlüğe esaretten kurtuluşa: PESAH

Tüm dünyada Yahudiler, Mısır’da kölelikten kurtuluşun ve özgürlüğe kavuşmanın bayramı olan Pesah’ı, Seder masalarının etrafında toplanarak bir kez daha kutladılar
DEVLET ERKÂNI KUTLADI

Dünya liderleri Pesah’ı kutlayan mesajlar yayınlarken, Türkiye’de başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, devlet erkânının önde gelen isimleri Türk Yahudilerinin bayramını kutlayan mesajlar yayınladı. Başbakan Erdoğan kutlamasında “Musevi vatandaşlarımızın da, dün olduğu gibi bugün ve yarın da, kendi dinlerini, örf ve adetlerini bu coğrafyada özgürce yaşayabilmelerine büyük önem veriyoruz,” ifadelerine yer verdi.

Başbakan Yardımcısı BÜLENT ARINÇ

Türkiye Musevi Cemaati Başkanı İsak İbrahimzadeh’ye yolladığı mesajla Pesah Bayram’ını kutladı.
Arınç mesajında şöyle dedi: “Musevi Cemaati Başkanı olarak şahsınızda, ülkemizde yaşayan Musevi vatandaşlarımızın ve tüm Musevilerin Hamursuz Bayram’ını kutlarım. Her din ve inanç mensubunun kendi inanç ve gelenekleri uyarınca böyle özel günleri kutlamasını önemseyen ve destekleyen birisi olarak Musevi vatandaşlarımıza ve bu vesileyle tüm Musevilere tebriklerimi iletirim.
Yüzlerce yıldır bir arada yaşadığımız, havralarından hazan seslerini birlikte işittiğimiz Musevi vatandaşlarımızın inanç ve geleneklerini özgürce yaşamayı sürdürmeleri ve saygı görmeleri hükümetimizin temel yaklaşımı ve ilkesidir.”

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU

AB Bakanı ve Başmüzakereci Çavuşoğlu mesajında, “Yüzyıllardır bu topraklarda karşılıklı saygı, sevgi ve hoşgörü anlayışıyla ahenk içinde bir arada yaşadığımız tüm Musevi vatandaşlarımızın ve Musevi âleminin Pesah (Hamursuz) Bayramı’nı tebrik ediyorum” dedi.

Bakan Çavuşoğlu, sevgi ve hoşgörü üzerine kurulmuş bir medeniyet tasavvuruna sahip bir milletin mensubu olarak Musevi vatandaşların bayram coşkusunu ve sevincini paylaştığını ifade ederek şunları dedi:
“Üzerinde yaşadığımız coğrafya, kardeşlik mayasıyla yoğrulan bir hoşgörü coğrafyası olmuş, iftar sofrası da, seder sofrası da etrafında buluşanların aynı duaya âmin dediği ve aynı samimiyetle kucaklaştığı kardeşlik sofraları olarak bilinmiştir. Bu vesileyle, ülkemizin güçlü kardeşlik ve hoşgörü atmosferi içerisinde idrak edilecek olan Pesah Bayramı’nda bir kez daha barış için edilecek ortak duaların gök kubbede güçlü bir şekilde yankılanmasını diliyorum. Geçmişte olduğu gibi bugün de bütün Orta Doğu coğrafyasında, farklı din ve kültürlerin özgürce barış içinde yaşayabildiği bir hoşgörü ikliminin hâkim olmasını diliyor ve Musevi vatandaşlarımızın Pesah Bayramlarını huzur içinde kutlamalarını temenni ediyorum.”

Kültür ve Turizm Bakanı ÖMER ÇELİK

Bakan Ömer Çelik mesajında, “Musevilerin yaşadıkları zorlu göç hikâyelerini anlatan, Musevi âleminin maddi ve manevi kurtuluşunu simgeleyen Hamursuz Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyorum. Anadolu coğrafyası farklı inanç, din ve kültürlerin asırlar boyunca barış içinde beraberce yaşadığı bir iklime sahiptir. Sahip olduğumuz medeniyetimizde, kültür kodlarımızda ve inanç şifrelerimizde hep barış ve farklı kültürlerle bir arada yaşama tecrübelerimiz vardır. Rengi, lisanı, tabiiyeti ve inancı farklı insanların yüzyıllardır birlikte yaşadığı bu topraklar geçmişte olduğu gibi gelecekte de farklı inançları koruma ve yaşatma gücüne her daim sahip olacaktır. Bu düşüncelerle, Musevi vatandaşlarımızın Hamursuz Bayramı’nı bir kez daha tebrik ediyor; kendilerine esenlik ve huzur dolu günler diliyorum.” dedi.

HAHAMBAŞI’DAN EĞİTİME VURGU

Hahambaşı Rav İsak Haleva da Pesah sebebiyle Türk Yahudi Cemaati’ne seslenişinde Agada’nın “Evlatlarına anlatacaksın” kavramından yola çıkarak, genç nesillerinin eğitimine vurgu yaptı.

Hahambaşı Rav Haleva’nın tüm Türk Yahudi Cemaati’ne yönelik yayınladığı mesaj:
Çok Değerli Dindaşlarım,
Yeni bir Pesah kutlama dönemine girdiğimiz bugünlerde bir yönüyle tabiatın kendini yenilemesi anlamına gelen bahar mevsiminin getirdiği yeniden canlanmanın heyecanını yaşarken, özgürlüğün hepimiz için ifade ettiği önemi yeniden kavrıyor, bizleri bugünlere eriştiren yüce tanrımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
“Baruh Şeeheyanu Vekiyemanu Veigianu Lazeman Aze.”
Bence ‘Pesah’ olgusunun bizlere verdiği mesajların en önemlilerinden biri olan; “Meavdut Leherut Umişibut Legeula / Kölelikten Özgürlüğe Esaretten Kurtuluşa” kavramı biz Musevi inançlıların var olma ilkesinin temelini oluşturur.
Pesah olgusu atalarımız İbraniler için olduğu kadar biz ardılları için de ‘Mitsrayim’le özdeşleşen esaret ve kölelik durumundan çıkmamızı, talihimizde ve tarihimizdeki olumsuzluğu kırmış olmamızı ifade eder.
İlk bakışta maddi anlamdaki kurtuluşu çağrıştıran Pesah olgusu, bundan daha öncelikli ve daha önemli olarak manevi anlamdaki özgürlüğümüzü ve kurtuluşumuzu da telkin eder ki, bu da bir yönüyle dinsel ve toplumsal kültürümüze bağlılığı bir diğer yönüyle de bizleri sınırlayan önyargılarımızdan kurtulmayı gerektirir.
Bu noktadan hareket edildiğinde çocuklarımızın ve genç nesillerimizin bu yolda eğitilmeleri büyük önem taşımaktadır ve burada en önemli görev ailelere, okulumuza ve sinagoglarımıza düşmektedir. Bu nedenle cemaatimiz mensubu kardeşlerimizin bu kurumlarımıza gereken önemi vermeleri gerekir diye düşünüyorum.
Pesah Agadasındaki, “Veigadta Levinha / Evlatlarına Anlatacaksın” kavramı ancak bu şekilde anlam değer kazanacaktır.
Değerli Dindaşlarım.
İçinde yaşadığımız bu dönem aynı zamanda onurlu bir geçmişi olan cemaatimiz kurum ve kuruluşlarının çağın gerekleri doğrultusunda yeniden yapılandırılmasını da gerekli kılmış bulunuyor.
Gerek Cemaat Başkanımız gerekse özverili çalışmalarına bizzat tanık olduğum yöneticilerimizin belli bir plan dâhilinde yürütmekte oldukları bu çalışmaları dikkatle takip ediyor ve destekliyorum.
İnanıyorum ki, bu çalışmalar mesafe aldıkça kurum ve kuruluşlarımızın faaliyetleri daha verimli bir hal alacak ve cemaatimiz yepyeni bir dinamizm kazanacaktır. Dileğim siz değerli cemaat mensuplarımızın bu çabalara her bakımdan destek vermeniz ve imkânlarınızın elverdiği ölçüde katkıda bulunmanızdır. Bu çabalar ancak sizlerin katkısıyla başarıya ulaşabilecektir.
Değerli Kardeşlerim
Pesah aynı zamanda ailece ve tüm yakınlarımızın da katılımıyla düzenlediğimiz Seder sofrasında bir yönüyle yüce Tanrıya inancımızı ve güvenimizi bir kez daha teyit ederken, kendi aramızda dostluk ve sevgi bağlarımızı yenilediğimiz bir döneme de işaret etmektedir.
Kardeşlerimin bu fırsatı gereğince değerlendirmekte olduklarından kuşku duymuyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle siz değerli dindaşlarımın Pesah Bayramı’nı en samimi hislerimle tebrik ediyor, daha nice bayramlara hep birlikte sağlık, refah ve esenlik içinde ulaşmanızı diliyorum.”
BEYAZ SARAY’DA ALTINCI SEDER
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, Beyaz Saray’a geldiğinde başlattığı Seder geleneğini bu yıl da sürdürdü. Salı gecesi düzenlenen Pesah yemeğinde Obama’nın eski danışmanı David Axelrod, Baş Danışmanı Valerie Jarrett, arkadaşı Dr. Eric Whitaker gibi isimler yer aldı.”

Başçalan Recep Tayyip Erdoğan'ın nüfus kayıtlarında;
Baba sülalesinin, o zamanki adı POTAMYA'nın " Karye-i Pulihoz Kaluharaf " köyü, bugünkü Rize'nin Güneysu ilçesi Dumankaya köyünden Rum kökenli, Hıristiyan Bagata'lı eşkıya Memiş sülalesinden TEYUP'UN torunu olduğu ve baba tarafının isimlerinin genelde RUMCA olduğudur ve Erdoğan çok iyi Rumca bilmektedir.
Anne sülalesi ise; Gürcistan Batum civarından gelme Musevi bir ailedir. Erdoğan’ın annesi olan Vesile Erdoğan'ın ana adı yani Erdoğan'ın anneannesinin adı Fatuli'dir.(Musevilikte anne tarafından Musevi olanlar Musevi sayılırlar)
Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ise Siirt asıllı bir Arap olup kendileri ve çocuklarının yukarıda belirtilen aile yapılarına göre hiç birisinin kanı ve soyu Türk değildir.
TAYYİP’İN NE OLDUĞUNU ANLAMAK İÇİN;
Tayyip için “İne dikomas pedi”, “Bizim Çocuk” diyen Rumlara sormalı.
Ya da Fener Rum papazlarının “Onu bize tanrı gönderdi” sözlerine bakmalı.
Veya üç saat Rumca konuştuğu Yunan başbakanının "İlk defa Atilla olmayan bir Türkiye Başbakanı ile karşılaştım" sözlerine bakmalı.
Ergun Poyraz
Paylaşım: Mega Düşünceler
MÜSEVİ VATANDAŞIMIZDAN ERDOĞAN'A BİR CEVAP.
Sayın Başbakan :
Ben TC vatandaşı Yahudi dölü Semi Lichy olarak yaptığın iğrenç İsrail dölü açıklamandan sonra tokat gibi yiyeceğin açıklamaları yapıyım?!
1- Türkiye'deki tüm ibadahatneletimiz yani Sinagog'larımızda yarın Soma'da ölen tüm vatandaşlarımız için dua edilecektir.
2-Türkiye'de yaşıyan 17.000'cik Yahudi vatandaşları Soma'ya yardım için yardım kampanyası başlatmış Vakıfbank ile anlaşmış ve hesap açtırmıştır. Gönüllüler ise bu hesaba yardımlarını yapabilecektir..
3- İstanbul'da olan Musevi Lisesi öğrencileri hep beraber toplanıp bugün işçi bereleri ile tüm hayatını kaybeden vatandaşlarımız için saygı duruşunda bulunmuşlardır
4- Beğenmediğiniz İsrail Döllerinden oluşan Macabi Tel-Aviv basket takımı bugün oynadığı maçtan evvel soma için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunmuştur..
Bizlerin ellerinden gelen budur ve dahası da gelecektir... Peki, sen ne yaptın? Rabia için ağladın,
Soma'ya gözyaşı bile dökmedin. Somali için 200 milyon TL topladın,
Soma'daki işçilerin kaderi budur dedin. Sen vatandaşa vurdun, Yalaka danışmanın vatandaşlarımızı tekmeledi ve utanmadan "ben darp gördüm" diye senin doktorundan 1 haftalık rapor aldı!
Ve kinin, öfken, nefretin yetmedi, doymadın, gittin İsrail dölü dedin kendi TC vatandaşına, bizleri düşünmeden...
Olmadı Sayın Başbakan hiç olmadı, bu sefer gerçekten ağır oldu...Bir de kendi dölünü araştırsan !?
Semi Lichy.

 

 
 
 

 

 
 
TC.
OSMAN TÜRKOĞUZ
TV. İzmir;12 Şubat 2014. Kemeraltında  Esnaflıktan emekli olan,askerliğini de Türk Silahlı Kuvvetlerinde Çavuş olarak yapmış 90 YAŞINDAKİ bir Türk vatandaşı Yahudi asıllı Türk’ün ÖLÜM HABERİ, KEMERALTI CAMİSİ MİNARESİNDEN VERİLEMEMİŞ? YUNANLILAR İZMİR’E ÇIKTIKLARINDA O MİNARELERDEN:”KURANDA RUM SURESİ VARDIR,SAKIN YUNANLILARA SİLAHLA KARŞI KOYMAYIN ,BUNDAN SONRA BİZİ YUNANLILAR İDARE EDECEKTİR?!FETVALARI SÜREKLİCE                                                                        OKUNMUŞTU? BEŞİR ATALAY! ALTAKİ YAZIYI İKİ SENE ÖNCE YAZMIŞTIM:DİN TACİRLERİNE DUYURURUM:                                                                                                             BEN,BU RECEP BEYE AKIL ERDİREMEDİM?YA SİZ?!  RECEP BEYİMİZİN BEYANLARI DEĞİŞİR,BİZİM YAZIMIZ DEĞİŞMEZ?!                                                                                            POLİTİKA ÇOK YÜZLÜLÜK DEMEKTİR. YÜZSÜZLÜK DEMEK DEĞİLDİR?!OSTÜZÜ.OKUYALIM:
                YAHUDİ VARDIR, YAHUDİCİK TE VARDIR!
        Soma’daki toplu cinayeti, yerinde görerek gerekli savunmalarını hazırlamak üzere Soma’ya gelen Sayın Bay Recep Tayyip Erdoğan, Somalıların yapmış olduğu karşılamadan rahatsız olarak, bir Türk Çocuğuna:”Kaçma ulan Yahudi dölü’”!Diyerek hakaret ve iftirada bulunmuştur. Yahudi kardeşlerimizi aşağılayan bu ifade sahibi, yalınız Yahudilere verilen Onur madalyasının 11’inci sahibidir. Türklüğünü inkâr eden bir kişinin Türk’e hakaret ve iftirasını yadırgamadık! Merak ettiğimiz şey; Sayın Erdoğan’ın KİMİN DÖLÜ OLDUĞUDUR. BİR AÇIKLASA DA CÜMLE ÂLEM ÖĞRENSE. NOT: TÜRK ÇOCUĞUNA YAHUDİ DÖLÜ KAÇMA DEMEK, “BEN DE ANAMDAN DOLAYI YAHUDİYİM ?!DEMEKTİR.TAKUNYALI FÜHRER,ERGUN POYRAZ,S.28.
        Birinci Dünya Savaşında, çeşitli cephelerde Şehit düşen Osmanlı Ordusundaki tabip subayların mevcutları:
        1-140 Türk asıllı Osmanlı vatandaşı tabip Subay,
        2-32 Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşı Tabip subay,
        3-25 Rum asıllı Osmanlı vatandaşı tabip subay,
        4-18 Yahudi asıllı Osmanlı vatandaşı tabip subay.
        Bazı televizyon kanallarından kin kusan bir kadın yazarımız var. Adı da Nazlı Ilıcak. Bu yazar Kadınımız Milletvekili iken Amerika’dan gelen bir seçilmişi de, Başörtüsü ile Meclise de sokmuştu. Rahmetli Uğur Mumcu bu Yazarımıza bir soru yöneltmişti.: “Konak meydanında Şehit edilen Rahmetli Osman Nevresi süngüleriyle delik, deşik eden Yunan Askerleri, İzmir hükümet konağına geldiklerinde, Türk Bayrağını direkten indirerek Yunan bayrağını çeken senin Deden mi?Yanıt ver!” Ne yanıtı, yanıt yerine Türk Ordusuna kin kusmaktadır bu yazarımız.15 Mayıs 1919 Günü; Yunan Ordusu İzmir’de Konak meydanında ve sahil boyunda katliam yaparken; İzmir minarelerinden yükselen imamlarımızın gür nasihatleri atılan canhıraş çığlıklarına karışıyordu: “Kuranı Kerimde Rum suresinde Allahütealâ bundan sonra bizi Rumların idare edeceğini müjdelemiştir. Sakın ola ki Yunanlılara karşı koymayınız, onlara kurşun atmayınız?!” Bu yazarımızın da dedesi, Huşu içinde İzmir Hükümet Konağına Yunan bayrağını çekiyordu!
1955 senesindeydi; Kıbrıs Bunalımı da Hükümetimizce kışkırtılmaktaydı. Bir grup vatandaşımız da İzmir Fuarındaki Yunan Pavyonunun önündeki Yunan bayrağını direğinden indirerek yırtmıştı. Başvekil Adnan Menderesin emri üzerine de o zaman bakan olan Nazlı Ilıcak’ın Babası Muammer Çavuşoğlu izmir Fuarına gelerek Yunan pavyonunun önündeki direğe Yunan bayrağını çekmişti.
Güzel şeyler de olmamış değildir, Su köpekliklere rağmen: Yunanlıların İzmir’e çıkışlarından bir hafta önce İngiliz Binbaşısı Dickson bir İngiliz Monitoru ile İzmir limanına gelmiş ve Kramer Palasa yerleşmişti. Yerli Rumlar; Manisa Valisi Hüsniyadis, Şeyh Mehmet/Bülent Arınc’ın Dedesi/ ve Kasaba/Turgutlu/Müftüsü harıl, harıl Yunan bayrağı diktirmekteydiler. Bir Grup Osmanlı vatandaşı Yerli Rum ellerinde Yunan bayrakları ve Mavi-Beyaz renkli giysilerle Binbaşı Dinkson’a şükranlarını sunmak üzere Kramer palas önünde toplanmışlardı. Bir grup ta ellerinde Yunan bayrakları ile Binbaşının huzuruna çıkarken, Bir grup Rum da Kramer palasın önüne Yunan bayrağını dikmişti. Yahudi asıllı Osmanlı vatandaşı olan Rahmetli Nesim Navaro adlı bir Genç te bu duruma daha fazla dayanamayarak saklı olduğu köşeden şimşek gibi fırlayarak Yunan bayrağını paramparça etmişti. Bir kaç gün sonra bu Yahudi Genci İzmir’in Yeni Valisi İbrahim Nurettin Paşadan aşağıdaki övünç dolu mektubu almış: “AZİZİM NESİM NAVARO EFENDİ;”
“Ateşkes sonrası en zayıf zamanımızda, Amiral Dickson’ un İzmir’e geldiği gün, İzmir Palikaryaları tarafından, Amirale bir cemile olmak üzere Kramer palasa çektikleri Yunan bayrağını yerinden koparıp yırtmak suretiyle göstermiş olduğunuz yurt ve medeni cesaretinizi takdir eder, gözlerinizden öperim Efendim, Azizim. Yavuz ÖZMAKAS, Sakallı Vali, s.22
Rahmetli Şehit Osman Nevres Bey Selanikli, İzmir valisi Rahmi Bey Selanikli; Mustafa Kemal Selanikli, Batı Kültürünü almışlar. Türk halkı da asırlarca” en büyük ibadet ululemre itaattir! Masalı ile uyutulmuştur. Her şeyi yukarılardan beklemiştir, Mustafa Kemal gelene kadar. Bir Yahudi Vatandaşımızın Bay Tayyip’e seslenişini okumuşsunuzdur! Bir de şu utanmazlığı okumaya ne dersiniz? Alıntıdır!
            “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Hamursuz Bayramı dolayısı ile yayınladığı mesajında başta Türk Yahudileri olmak üzere tüm Yahudi âleminin bayramını kutladı.”Daha sonraları:
        “İSRAİL TERÖRİST DEVLETTİR.ÇOCUK ÖLDÜRMESİNİ DE İYİ BİLİR?!BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan.En sonunda:
        “DOĞRU SÖYLEMEK GEREKİRSE İSRAİL BİZE LÂZIMDIR?!”Cumhurbaşkanı?!
        “POLİTİKA YALAN SANATIDIR?!”ONBAŞI Adolf Hitler.Daha sonra da FÜHRER?!EN SONUNDA DA MÜNTEHİR FÜHRER VE YANMIŞ,YIKILMIŞ,PARÇALANMIŞ ALMANYA?1
            Başbakan Erdoğan, Yahudi âleminin Hamurs bayramını kutladı?!                               TÜRK ULUSUNUN ULUSAL BAYRAMLARINI DA ŞUTLADI*!
Başbakan mesajında şöyle dedi: “Yahudilerin Mısır’daki esaretten kurtulup özgürlüklerine kavuşmalarını simgeleyen Pesah, Musevilik inancının en önemli bayramlarından biridir. Musevilik inancının müntesiplerini, ‘Hamursuz’ olarak da adlandırdıkları bu dini bayramları vesilesiyle en içten duygularımla tebrik ediyorum. Barışı ve tüm inançlara saygıyı esas alan bir geleneğin mensubu olan bizler, Musevi vatandaşlarımızın da, dün olduğu gibi bugün ve yarın da, kendi dinlerini, örf ve adetlerini bu coğrafyada özgürce yaşayabilmelerine büyük önem veriyoruz. Bu yıl 14 Nisan’da başlayan ve 22 Nisan akşamı sona erecek olan Pesah münasebetiyle, kendi vatandaşlarımız başta olmak üzere tüm Musevilere en iyi temennilerimi sunuyor, huzur ve esenlikler diliyorum.”
Pesah (Hamursuz bayramı)
Hamursuz bayramı, Yahudi takviminin Nisan ayının 15′inde kutlanır. Tarihi ve zirai önemi olan üç büyük bayramın birincisidir (diğer ikisi Şavuot ve Sukot’tur). Zirai yönden İsrail’deki hasat mevsiminin başlangıcını temsil ettiği halde bayramın bu yönü fazla dikkate alınmaz. Pesah’ın öncelikli kutlaması, nesiller boyu süren kölelikten sonra Mısır’dan çıkış ile ilgilidir.
Pesah sözcüğü İbranicede “geçmek veya atlamak” anlamında bir kökten gelir. Yahudi inanışına göre, Mısırlıların ilk doğan çocuklarını öldürmeye gelen Tanrı’nın Yahudi evlerini atlamasını simgeler. Pesah ayrıca bu bayramda Kudüs’teki tapınakta kurban edilen kuzuya verilen addır. Bu bayram Bahar Bayramı olarak da anılır.
Pesah’la ilgili en belirgin gelenek Yahudi evlerin “Hamets”ten (mayalı hamur) arındırılmasıdır. Bu, Yahudilerin Mısır’dan aceleyle çıkarken ekmeklerinin mayalanmasına bile vakitleri olmadığını hatırlamak içindir. Ayrıca insanların içindeki “şişliğin” (kendini beğenmişlik, gurur) simgesel olarak çıkarılmasıdır.
Pesah’ta yenilen buğdaydan yapılmış mamulün adı “Matsa”dır (hamursuz). Matsa mayasız ekmektir, un ve su karışımını çok çabuk pişirerek yapılır. Yahudilerin Mısır’dan kaçarken aceleyle pişirdikleri ekmek budur.
Pesah’ın ilk gecesi Yahudiler aileleriyle birlikte, kendilerine hürriyetin önemini ve “köleliğe hayır” dediklerini hatırlatan, pek çok ritüelin uygulandığı bir yemek yerler. Bu bayramın diğer önemli bir mesajı da bütün yabancıları evine kabul etmektir, çünkü bu onlara atalarının Mısır’da yabancı olduklarını hatırlatır. Bu yemeğin adı, İbranice anlamı “düzen” olan “seder’”dir çünkü bu gece Yahudilerin hikâyesi belli bir düzen’de anlatılır. Pesah yedi gün sürer. Baştaki ve sondaki günler çalışmak yasaktır.
Kölelikten özgürlüğe esaretten kurtuluşa: PESAH
Tüm dünyada Yahudiler, Mısır’da kölelikten kurtuluşun ve özgürlüğe kavuşmanın bayramı olan Pesah’ı, Seder masalarının etrafında toplanarak bir kez daha kutladılar
DEVLET ERKÂNI KUTLADI
Dünya liderleri Pesah’ı kutlayan mesajlar yayınlarken, Türkiye’de başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, devlet erkânının önde gelen isimleri Türk Yahudilerinin bayramını kutlayan mesajlar yayınladı. Başbakan Erdoğan kutlamasında “Musevi vatandaşlarımızın da, dün olduğu gibi bugün ve yarın da, kendi dinlerini, örf ve adetlerini bu coğrafyada özgürce yaşayabilmelerine büyük önem veriyoruz,” ifadelerine yer verdi.
Başbakan Yardımcısı BÜLENT ARINÇ
Türkiye Musevi Cemaati Başkanı İsak İbrahimzadeh’ye yolladığı mesajla Pesah Bayram’ını kutladı.
Arınç mesajında şöyle dedi: “Musevi Cemaati Başkanı olarak şahsınızda, ülkemizde yaşayan Musevi vatandaşlarımızın ve tüm Musevilerin Hamursuz Bayram’ını kutlarım. Her din ve inanç mensubunun kendi inanç ve gelenekleri uyarınca böyle özel günleri kutlamasını önemseyen ve destekleyen birisi olarak Musevi vatandaşlarımıza ve bu vesileyle tüm Musevilere tebriklerimi iletirim.
Yüzlerce yıldır bir arada yaşadığımız, havralarından hazan seslerini birlikte işittiğimiz Musevi vatandaşlarımızın inanç ve geleneklerini özgürce yaşamayı sürdürmeleri ve saygı görmeleri hükümetimizin temel yaklaşımı ve ilkesidir.”
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çavuşoğlu mesajında, “Yüzyıllardır bu topraklarda karşılıklı saygı, sevgi ve hoşgörü anlayışıyla ahenk içinde bir arada yaşadığımız tüm Musevi vatandaşlarımızın ve Musevi âleminin Pesah (Hamursuz) Bayramı’nı tebrik ediyorum” dedi.
Bakan Çavuşoğlu, sevgi ve hoşgörü üzerine kurulmuş bir medeniyet tasavvuruna sahip bir milletin mensubu olarak Musevi vatandaşların bayram coşkusunu ve sevincini paylaştığını ifade ederek şunları dedi:
“Üzerinde yaşadığımız coğrafya, kardeşlik mayasıyla yoğrulan bir hoşgörü coğrafyası olmuş, iftar sofrası da, seder sofrası da etrafında buluşanların aynı duaya âmin dediği ve aynı samimiyetle kucaklaştığı kardeşlik sofraları olarak bilinmiştir. Bu vesileyle, ülkemizin güçlü kardeşlik ve hoşgörü atmosferi içerisinde idrak edilecek olan Pesah Bayramı’nda bir kez daha barış için edilecek ortak duaların gök kubbede güçlü bir şekilde yankılanmasını diliyorum. Geçmişte olduğu gibi bugün de bütün Orta Doğu coğrafyasında, farklı din ve kültürlerin özgürce barış içinde yaşayabildiği bir hoşgörü ikliminin hâkim olmasını diliyor ve Musevi vatandaşlarımızın Pesah Bayramlarını huzur içinde kutlamalarını temenni ediyorum.”
Kültür ve Turizm Bakanı ÖMER ÇELİK
Bakan Ömer Çelik mesajında, “Musevilerin yaşadıkları zorlu göç hikâyelerini anlatan, Musevi âleminin maddi ve manevi kurtuluşunu simgeleyen Hamursuz Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyorum. Anadolu coğrafyası farklı inanç, din ve kültürlerin asırlar boyunca barış içinde beraberce yaşadığı bir iklime sahiptir. Sahip olduğumuz medeniyetimizde, kültür kodlarımızda ve inanç şifrelerimizde hep barış ve farklı kültürlerle bir arada yaşama tecrübelerimiz vardır. Rengi, lisanı, tabiiyeti ve inancı farklı insanların yüzyıllardır birlikte yaşadığı bu topraklar geçmişte olduğu gibi gelecekte de farklı inançları koruma ve yaşatma gücüne her daim sahip olacaktır. Bu düşüncelerle, Musevi vatandaşlarımızın Hamursuz Bayramı’nı bir kez daha tebrik ediyor; kendilerine esenlik ve huzur dolu günler diliyorum.” dedi.
HAHAMBAŞI’DAN EĞİTİME VURGU
Hahambaşı Rav İsak Haleva da Pesah sebebiyle Türk Yahudi Cemaati’ne seslenişinde Agada’nın “Evlatlarına anlatacaksın” kavramından yola çıkarak, genç nesillerinin eğitimine vurgu yaptı.
Hahambaşı Rav Haleva’nın tüm Türk Yahudi Cemaati’ne yönelik yayınladığı mesaj:
Çok Değerli Dindaşlarım,
Yeni bir Pesah kutlama dönemine girdiğimiz bugünlerde bir yönüyle tabiatın kendini yenilemesi anlamına gelen bahar mevsiminin getirdiği yeniden canlanmanın heyecanını yaşarken, özgürlüğün hepimiz için ifade ettiği önemi yeniden kavrıyor, bizleri bugünlere eriştiren yüce tanrımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
“Baruh Şeeheyanu Vekiyemanu Veigianu Lazeman Aze.”
Bence ‘Pesah’ olgusunun bizlere verdiği mesajların en önemlilerinden biri olan; “Meavdut Leherut Umişibut Legeula / Kölelikten Özgürlüğe Esaretten Kurtuluşa” kavramı biz Musevi inançlıların var olma ilkesinin temelini oluşturur.
Pesah olgusu atalarımız İbraniler için olduğu kadar biz ardılları için de ‘Mitsrayim’le özdeşleşen esaret ve kölelik durumundan çıkmamızı, talihimizde ve tarihimizdeki olumsuzluğu kırmış olmamızı ifade eder.
İlk bakışta maddi anlamdaki kurtuluşu çağrıştıran Pesah olgusu, bundan daha öncelikli ve daha önemli olarak manevi anlamdaki özgürlüğümüzü ve kurtuluşumuzu da telkin eder ki, bu da bir yönüyle dinsel ve toplumsal kültürümüze bağlılığı bir diğer yönüyle de bizleri sınırlayan önyargılarımızdan kurtulmayı gerektirir.
Bu noktadan hareket edildiğinde çocuklarımızın ve genç nesillerimizin bu yolda eğitilmeleri büyük önem taşımaktadır ve burada en önemli görev ailelere, okulumuza ve sinagoglarımıza düşmektedir. Bu nedenle cemaatimiz mensubu kardeşlerimizin bu kurumlarımıza gereken önemi vermeleri gerekir diye düşünüyorum.
Pesah Agadasındaki, “Veigadta Levinha / Evlatlarına Anlatacaksın” kavramı ancak bu şekilde anlam değer kazanacaktır.
Değerli Dindaşlarım.
İçinde yaşadığımız bu dönem aynı zamanda onurlu bir geçmişi olan cemaatimiz kurum ve kuruluşlarının çağın gerekleri doğrultusunda yeniden yapılandırılmasını da gerekli kılmış bulunuyor.
Gerek Cemaat Başkanımız gerekse özverili çalışmalarına bizzat tanık olduğum yöneticilerimizin belli bir plan dâhilinde yürütmekte oldukları bu çalışmaları dikkatle takip ediyor ve destekliyorum.
İnanıyorum ki, bu çalışmalar mesafe aldıkça kurum ve kuruluşlarımızın faaliyetleri daha verimli bir hal alacak ve cemaatimiz yepyeni bir dinamizm kazanacaktır. Dileğim siz değerli cemaat mensuplarımızın bu çabalara her bakımdan destek vermeniz ve imkânlarınızın elverdiği ölçüde katkıda bulunmanızdır. Bu çabalar ancak sizlerin katkısıyla başarıya ulaşabilecektir.
Değerli Kardeşlerim
Pesah aynı zamanda ailece ve tüm yakınlarımızın da katılımıyla düzenlediğimiz Seder sofrasında bir yönüyle yüce Tanrıya inancımızı ve güvenimizi bir kez daha teyit ederken, kendi aramızda dostluk ve sevgi bağlarımızı yenilediğimiz bir döneme de işaret etmektedir.
Kardeşlerimin bu fırsatı gereğince değerlendirmekte olduklarından kuşku duymuyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle siz değerli dindaşlarımın Pesah Bayramı’nı en samimi hislerimle tebrik ediyor, daha nice bayramlara hep birlikte sağlık, refah ve esenlik içinde ulaşmanızı diliyorum.”
BEYAZ SARAY’DA ALTINCI SEDER
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, Beyaz Saray’a geldiğinde başlattığı Seder geleneğini bu yıl da sürdürdü. Salı gecesi düzenlenen Pesah yemeğinde Obama’nın eski danışmanı David Axelrod, Baş Danışmanı Valerie Jarrett, arkadaşı Dr. Eric Whitaker gibi isimler yer aldı.”

Başçalan Recep Tayyip Erdoğan'ın nüfus kayıtlarında;
Baba sülalesinin, o zamanki adı POTAMYA'nın " Karye-i Pulihoz Kaluharaf " köyü, bugünkü Rize'nin Güneysu ilçesi Dumankaya köyünden Rum kökenli, Hıristiyan Bagata'lı eşkıya Memiş sülalesinden TEYUP'UN torunu olduğu ve baba tarafının isimlerinin genelde RUMCA olduğudur ve Erdoğan çok iyi Rumca bilmektedir.
Anne sülalesi ise; Gürcistan Batum civarından gelme Musevi bir ailedir. Erdoğan’ın annesi olan Vesile Erdoğan'ın ana adı yani Erdoğan'ın anneannesinin adı Fatuli'dir.(Musevilikte anne tarafından Musevi olanlar Musevi sayılırlar)
Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ise Siirt asıllı bir Arap olup kendileri ve çocuklarının yukarıda belirtilen aile yapılarına göre hiç birisinin kanı ve soyu Türk değildir.
TAYYİP’İN NE OLDUĞUNU ANLAMAK İÇİN;
Tayyip için “İne dikomas pedi”, “Bizim Çocuk” diyen Rumlara sormalı.
Ya da Fener Rum papazlarının “Onu bize tanrı gönderdi” sözlerine bakmalı.
Veya üç saat Rumca konuştuğu Yunan başbakanının "İlk defa Atilla olmayan bir Türkiye Başbakanı ile karşılaştım" sözlerine bakmalı.
Ergun Poyraz
Paylaşım: Mega Düşünceler
MÜSEVİ VATANDAŞIMIZDAN ERDOĞAN'A BİR CEVAP.
Sayın Başbakan :
Ben TC vatandaşı Yahudi dölü Semi Lichy olarak yaptığın iğrenç İsrail dölü açıklamandan sonra tokat gibi yiyeceğin açıklamaları yapıyım?!
1- Türkiye'deki tüm ibadahatneletimiz yani Sinagog'larımızda yarın Soma'da ölen tüm vatandaşlarımız için dua edilecektir.
2-Türkiye'de yaşıyan 17.000'cik Yahudi vatandaşları Soma'ya yardım için yardım kampanyası başlatmış Vakıfbank ile anlaşmış ve hesap açtırmıştır. Gönüllüler ise bu hesaba yardımlarını yapabilecektir..
3- İstanbul'da olan Musevi Lisesi öğrencileri hep beraber toplanıp bugün işçi bereleri ile tüm hayatını kaybeden vatandaşlarımız için saygı duruşunda bulunmuşlardır
4- Beğenmediğiniz İsrail Döllerinden oluşan Macabi Tel-Aviv basket takımı bugün oynadığı maçtan evvel soma için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunmuştur..
Bizlerin ellerinden gelen budur ve dahası da gelecektir... Peki, sen ne yaptın? Rabia için ağladın,
Soma'ya gözyaşı bile dökmedin. Somali için 200 milyon TL topladın,
Soma'daki işçilerin kaderi budur dedin. Sen vatandaşa vurdun, Yalaka danışmanın vatandaşlarımızı tekmeledi ve utanmadan "ben darp gördüm" diye senin doktorundan 1 haftalık rapor aldı!
Ve kinin, öfken, nefretin yetmedi, doymadın, gittin İsrail dölü dedin kendi TC vatandaşına, bizleri düşünmeden...
Olmadı Sayın Başbakan hiç olmadı, bu sefer gerçekten ağır oldu...Bir de kendi dölünü araştırsan !?
Semi Lichy.
 
 
 
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 



 
 
 
 


 
 
 
 



 
 
 
 

İzleyiciler

Blog Arşivi