TC.
OSMAN TÜRKOĞUZ
TV. İzmir;18
Eylül 2012./27 Temmuz 2015.İki elimde böcek öldürme ilacı ile çöp bidonlarına
ilaç sıkarken, bir Hanımefendi, ne yaptığımı sordu.”Siz, böceklere ve sineklere
karşı ne yapıyorsunuz?”Dediğim de,”evin pencerelerini kapatarak eve ilaç
sıkıyoruz! Dedi.”Tıpkı bizim paşaların yaptığı gibi!”dediğim de, hayretle ”ne
ilgisi var!?Dedi.”sivrisineklerin,her türlü haşerenin,karasakalı yobazların ve
gerillanın evimize,yurdumuza girmesi beklenemez.Yuvalarına
Üredikleri
yerlere giderek oralarda öldürülmeleri gerekir. Bendeniz, haftada bir gün,
mahallemizdeki çöp bidonlarını ilaçlayarak hepsini de
Öldürüyorum. Ayrıca eve tek ve tek gelenleri
sineklikle öldürüyoruz!”Dediğim de,”bu yaz neden sinek az şimdi anladım!”Sizin
mesleğiniz neydi Beyefendi?”DEDİ.”Kimselere meramını anlatamayan Eski bir
jandarma komando subayı!?Dedim.Çok şey öğrettiniz,belediye reisimize de
anlatsanız olmaz mı?!Dedi.
ilk İletme yazım:
Hayrette ve Dehşet içindeyim! Sivil
araçla nereye Beyler! Dinarın Çölovasında eşkıyaların hüküm sürdüğü bir
dönemde1957/1958/;yaşlı bir köylüden yardım etmesini istediğimde şu yanıtı
almıştım:"Sayın Komutanım; sizler, gelip geçicisiniz. Eşkıyalarımız
bizlerle kalıcı. Siz kanunu uygularsınız; eşkıyalar silahlarını kullanırlar.
Size en çok bir kuzu keseriz, kalırsanız altınıza yün yatak sereriz.Eşkıyaların
karılarımıza ve kızlarımıza yan bakmasına sesimiz çıkmaz.Ben,Cumhurbaşkanımızın
bir ziyafetinde bulundum,en küçük eşkıyaya sunulandan çok fakirdi,kadın bile
yoktu.Beni sürekli koru,her türlü yardımımı da al.Siz,daha çok gençsiniz!"Sakarya
Meydan Muharebesini kazandıran,Başkomutan Mustafa Kemal tarafından verilmiş
olan stratejik emir:
“Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh, bütün
vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk
olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüzütamı, bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat
küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe
teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur
olduğunu gören cüzütamlar, ona tabi olamaz.
Bulunduğu mevzide nihayete Kadar sebat ve
mukavemete mecburdur."Başkomutan Gazi Mustafa Kemâl.
İŞTE,HER TÜRLÜ MUHAREBENİN
STRATEJİSİ.BUNU Türk Ordusunda yalınız Tümgeneral Osman Pamukoğlu ve Jandarma
Binbaşı Erdal Sarızeybek UYGULAMIŞTIR.HİÇ BİR GENERAL/PARDON PAŞA/ BU GERÇEĞİ
GÖREMEMİŞTİR”.KALEKOL”,ASKERİ KORUR,EY GERİLLADAN HABERSİZ PAŞALAR.ALANI VE
HALKI KİM KORUR?!ÖRS—ÇEKİÇ TAKTİĞİNİ NEDEN UYGULAMADINIZ? YALAKALIĞIN SONUNU,
30 TEMMUZ 1920, AFYON KOLORDU BİNASINDA MUSTAFA KEMAL ANLATMIŞTI.
ALAN HÂKİMİYETİNİ YİTİRMEK=YENİLMEKTİR.
Bölücü Terör
Örgütü militanları kaç kişilik gruplar halinde dolaşıyorlarsa, mücadele de o
miktar askeri güçle yapılmalıdır. Terör Bölgesinde sivil otobüsle asker
nakletmek, teröre yem vermektir. Daha önce de minibüslerle korumasız 35
Askerimizin kanına girilmişti. Yalınız Muhkem karakollar kurmak; davul ve zurna
ile büyük askeri güçleri mücadeleye sevk etmek zayiat vermek demektir. Önemli
olan ALAN HÂKİMİYETİDİR! Bendeniz, bunu 14 Nisan 1985’te;Terörle Mücadele
konusunda, Konya’da oynadığımız plan tatbikatında en büyüğümüze bile /Jandarma
Genel Komutanı Sayın Orgeneral Mehmet Buyruk/anlatamamıştım! Terörist dağda
ise, mücadele de dağda sürdürülür. Operasyonla gidip, gelmek mücadele değildir.
Alan Hâkimiyetini Teröriste bırakmak, halk desteğini de yitirmektir. Bir otobüs
dolusu Mehmetçiğimizi de bir teröriste yem vermektir! Saygılarımla.”Yazmış ve
yayımlamıştım. En büyük Paşamız, kurmay başkanı Tümgeneral Hulusi Sayın imzası
ile de bir genelge göndermişti:”KARAKOLLARIN ETRAFINA MEVZİ KAZILACAK, VALİLERDEN
TEMİN EDİLECEK ÖRME TELLERLE DE KARAKOLLARIN KAPI VE PENCERELERİ KAPATILACAK…”
Gelelim asıl anlatmak istediğim ibretlik konumuza:
Avrupa’da
her hangi bir otele indiğinizde önce bir soru sorarlar:”Q’elest votre
nasyonalité=Milliyetiniz nedir? Dinini, mezhebini soran olmaz, isteseler de
soramazlar. Bir Fransız, Fransızım der. Bir İtalyan da İtalyanım der.
Ortaasyadaki Türkler de Kırgızım, Türkmenim, Azeriyem
der. Dinlerini söylemek ihtiyacı duymazlar. Bizdeki garipliğe ne buyurulur!
Dinler, insanların iç âlemlerinin bir parçasıdır ve Tanrıya ulaşma yollarıdır.
Hukuk, Ahlak, Örf gibi.”Efendim, bendeniz Atatürkçüyüm ve koyu da Müslümanım!
Bendeniz hem Türküm hem de Müslümanım!”Türklük tek başına bir değer taşımıyor
mu? İnsanların ulusal nesepleri neden ilgilendirir diğer insanları.”Efendim;
bendeniz her iki âlemde de Türkoğlu Türküm!”Ben, ıslah ve iflah kabul etmez bir
Atatürkçüyüm!”İnancım ve inançsızlığım yalınız beni ilgilendirir! Samimi ve
dürüst olmak zorundayız. Saygılarımla.