11 Mart 2015 Çarşamba

2010/BİR KERE DEİNSAN OLSAN?!



          TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ

TV. İZMİR,10 Mart 2015.
         Daha önce, Aydın AKEPE/şeytan yuvası/il başkanı, Bay Recebimizi Son Zuhur Peygamber yapmıştı. Sonra;Denizlili bir Döt Kılı:”Recebi üzen Allah’ı da üzmüş sayılır!”Demişti.BİR AKEPE MİLLETVEKİLİ DE:” RECEP  TAYYİBİN GÖĞE YANSIMASI ALLAHTIR!”DİYEREK İLETİ ATMIŞTI. Van MİNÜT’TEN DÖNERKEN DE”SON OSMANLI PADİŞAHI!?”Pankartı ile karşılanmıştı?Ula oğlum,karar verin de bilelim artikin,bu seçildiğinde Eski bir imam değil miydi?! Bu hafta,halkımızın seçtiği Allahın elçisi olmuş?!Bu ülkede deli doktoru yok mu?!

"Hoş geldin Allah’ın elçisi"

Recep Tayyip Erdoğan, dün bir dönem futbol oynadığı Tophane Tayfun Spor Kulübü’nü ziyaret etmiş…

Kendisini karşılayan gruptan bir kişinin, "Hoş geldin Allah’ın elçisi" diye seslendiği duyulmuş..

Bu hitap, sadece Hz. Muhammed için kullanılır…

Bunu söyleyen kişinin dininden şüphe ederim ama… 

Mesele o değil!

Mesele her şeye tepki gösteren, anında "ayar" veren Erdoğan’ın bu sözlere tepkisiz kalması…

***

Bir yandan Atatürk, bir yandan (tövbe estağfurullah) peygamber…

Durun bakalım bu işin sonu nereye varacak?”

 

40 yıl önce 11 Mayıs 1933 tarİhlİ Cumhurİyet Ahİr Zaman Peygamberİ

TAHRAN’DAN bildirildiğine göre, Seyyid Gazanfer isimli bir Ahunt, birçok kimseleri başına toplayarak kendisinin son peygamber, Kuran’da bahsi geçen Mehdi olduğunu iddia etmiş ve polis tarafından yakalanmıştır. Yalancı peygamber iddiasında ısrar ederek kendisine inananları bir araya toplayıp mucizesini göstereceğini söylemiştir. Polisin müsaadesiyle yüzlerce kişiyi bir araya toplamış ve:

-”Ey ümmetim! Mucizemi şimdi göstereceğim; fakat önce hepiniz bir ağızdan eşekler gibi anırınız” demiş ve onlar da, hepsi bir ağızdan anırmışlar, kürsüdeki Mehdi:

-”Efendiler ben peygamberim ama işte böyle eşeklerin peygamberiyim.” Demiş ve yakalanarak akıl hastanesine gönderilmiş. (28 Mayıs 1972).

40 YIL ÖNCE 28.MAYIS.1933 TARİHLİ CUMHURİYET ALLAHLIK TASLAYAN AdaM:

ÇORUM, (Özel)- Ağır ceza Mahkemesi’nde Amasyalı Mir Sait isminde bir şeyhin muhakemesine başlandı. Nakşibendî tarikatına mensup ve Hacı Hamza Efendi Camii’nin imamı olduğunu söyleyen Mir Sait, Amasya’da herkes tarafından tanınmaktandır. Çenesinde taşıdığı uzun beyaz sakalı ile yüzünü yeşil bir örtü ile örter ve kendisinin kudretine inananlar evine on dakika kala dizleri üstünde sürünerek yanına gelirler. Allaha yalvarır gibi kendisine yalvarırlarmış. Bunların sayısı da gittikçe artmaktaymış. Allaha tapar gibi taptıkları Mir Sait de, bu cahillerin günahlarını tövbe sonucu affedermiş. Kendisinden paraca memnun kaldıklarına cennetin anahtarlarını verir ve huri ile gılmanını da şimdiden ayırır ve hatta ahiret zevkine mahsuben yeryüzünde müsaadeler bile verirmiş.

PEYGAMBER OLDUĞUNU SÖYLEYEN BİR ESRARKEŞ TUTUKLANDI

BATMAN- Şükrü Eren adındaki bir esrarkeş, kendisini yakalayan polislere “Ben son peygamberim, çekilin yolumdan” demiştir.

Önceki gece İloh mahallesinde tren yolu köprüsünün altında esrar içen Şükrü Eren’i yakalayan polisler üzerinde de 7 plaka esrar bulmuşlardır. Sanık tutuklanmıştır. (THA) (Cumhuriyet gazetesi, 21.2.1973 gün ve s.5 sütun 3)

23 Nisan 1974 tarihli Hürriyet gazetesinin 4’üncü sayfasında iki fotoğrafın köşelediği Batman çıkışlı bir haber yayımlandı. Sol üst köşede Batman Müftüsü Sayın Alaattin Yavuz’un fotoğrafı, sağ alt köşede de aklından zoru olan ve haberin konusu Hüseyin Demir’in fotoğrafı ve haber aynen şöyle:

MÜFTÜ HUTBE VERİP “BU AdaMA İNANMAYIN” DEDİ,  ÖTEKİ DÜNYADAN HABER VEREN HÜSEYİN DEDE İÇİN SORUŞTURMA AÇILDI

BATMAN, (Siirt) (HA)- Rüyasında cennet ve cehennemi gördüğünü iddia eden 74 yaşındaki Hüseyin Demir hakkında Batman Savcısı soruşturma açmış, Müftü Alaattin Yavuz da verdiği hutbede, halktan Demir’e inanmamalarını istemiştir.

Evi her gün yüzlerce ziyaretçiyle dolup taşan eski hayvan tüccarı Hüseyin Demir, yakınları ölenlere öteki dünyadan haber verdiğini ileri sürmekte, Batman’lılara cennete gidip gidemeyeceklerini söylemektedir.

Batman müftüsü ve diğer din adamlarının bütün uyarmalarına rağmen ziyaretçilerine cennet ve cehennemi anlatarak, bildiğinden şaşmayan Hüseyin Demir rüyasını şöyle anlatmaktadır:

“Bir gece evde otururken güzel giyimli iki babayiğit odama girdiler. Kalk gidelim diyerek beni önlerine kattılar. Birden uçmaya başladık. Dünya gözümde kayboldu. Gözümü açtığımda cehennemdeydim. Zift kazanları içinde kaynayan binlerce insan. Sonra cennete götürdüler beni. Huriler dolaşıyor, yeşillikler arasında insanlar mutlu görünüyorlardı. Birinin Cebrail Aleyhisselam olduğunu sandığım iki genç cennetle cehennemi bana gezdirdikten sonra dünyaya geri getirdiler.”

GEREKİRSE AKIL HASTANESİNE GÖNDERECEĞİZ

Batman Savcısı Mehmet Yılmaz, ziyaretçilerine öteki dünyadan haber veren, cennete gidip gidemeyeceklerini söyleyen Hüseyin Demir hakkında soruşturma açmış, “Gerekirse bu adamı akıl hastanesine göndereceğiz” demiştir. Öte yandan, Müftü Alaattin Yavuz da verdiği hutbede halktan Hüseyin’e inanmamalarını ve onun etkisine kapılmamalarını istemiştir.

O zaman, Hatay il merkezi Antakya’da, Yarbay rütbesinde ve tabur komutanı sıfatıyla hizmet görmekteydim. Durumu bir yazı ile Batman Müftüsü Sayın Alaattin Yavuz’a sordum.

Sayın çok kıymetli Yarbayım”,

“Göndermek lütfünde bulunduğunuz Hüseyin Demir’le ilgili mektubunuzu aldım, izinli olduğumdan cevabını geciktirdiğim için özür dilerim.

Haber, gazetelere tam olarak yansımamıştır. Esasen Hüseyin Demir’in davası rüya değil, yakzet halinde idi. Şöyle ki, yatsı namazından sonra evimde yalnız olarak bulunduğum bir sırada iki genç içeri girip beni aldılar. Nehrin kenarına götürdüklerinde gençlerden birisi kolumdan tutarak, “Ben Cebrail’im” diyerek kanatlarını açtı. Birden bire gökle arz nur ve aydınlık içerisinde kaldı. O zaman kendimi sırat köprüsü üzerinde buldum. Cehenneme girdim; oradaki manzarayı ve tanıdığım birçok kimselerin yarısını gördükten sonra Cennete gittim. Orada da birçok şeyler gördüm.

Muhterem Yarbayım, beyan ettiğiniz gibi bilhassa mutaassıp seleflerimiz ve büyüklerimiz rüyalara çok önem vermiş ve yorumlamışlardır. Tabii, bu biraz uzun iştir. Yalnız şunu arz etmek isterim ki, bu adamın davası apaçık batıl bir iddiadan ibaret olduğu için karşılık vermek mecburiyetinde kaldım. İbni Hacet Kitabul İlam adlı eserinde; “yakzet halinde cennete ve cehenneme gittim. Yani ölmezden evvel diye iddia etmek küfürdür.” diyor. Yoksa rüyada akla gelmeyen her şey görülebilir ve münasip bir şekilde yorumlanır...” diyordu.

Amma, gel de elin et kafalı yaratıklarına meram anlat.

Öte yandan, Milliyet gazetesinin 22 Nisan 1977 tarihli sayısının 13. sayfasında, Urfa çıkışlı bir ilginç rüya haberi:

“Güneydoğu Haberleri” yazısının altında bir hayali mezar başında esas duruşta bekleyen köy muhtarının fotoğrafı. Ziyaretlerin ve onları getiren sayısız motorlu aracın fotoğrafı ve aynen şu haber:

“Bir çobanın rüyası, çevre halkı için umut kaynağı oldu...”

MEZARINI YÜZLERCE KİŞİ ZİYARET EDİYOR

Urfa Müftüsü Mehmet Keskin, hayali evliya mezarları için, “Bu, dinin istismarıdır” diyor.

URFA, Ömer Okutan bildiriyor:

Urfa’nın Sarımağara köyünde Ramazan Çelik adında genç bir çobanın rüyasında gördüğünü söylediği evliyanın mezarı her gün çok sayıda insan tarafından ziyaret edilmektedir.

Ancak, çobanın rüyasında gördüğü evliyanın mezarı; çobanın gösterdiği yerde bulunamamış, fakat bu ilginç olay, birisi diri diğeri ölü iki evliyanın (!) ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Olayın ilginç hikâyesi ise şöyle:

Urfa-Gaziantep yolunun 20. kilometresindeki Sarımağara köyünün 19 yaşındaki çobanı Ramazan Çelik, bir gün rüyasında bir evliyayı gördüğünü arkadaşlarına söyler. Arkadaşları ise evlerinde yakınlarına durumu anlatırlar. Bazı yaşlı köylüler çobana gider ve kendisinin de artık evliya olduğunu ve rüyasında gördüğü evliyanın mezarını göstermesini isterler. Yer kazılır ama bir şey çıkmaz. Ama yaşlı köylüler mutlaka evliyanın mezarını bulmak isterler. Hatta çobanın yanlış yeri göstermiş olacağını söyler ve uzaklardaki bir mezarı “evliya mezarı” olarak ilan ederler...

Bu çağrı kısa zamanda etkisini gösterir ve çevre köylerden hastası olan, sıkıntılardan kurtulamayan ve çare arayanlar “evliya mezarını” ziyaret etmeye başlarlar...

Ancak ne var ki, olaylar bundan sonra daha ilginç bir görünüm kazanır. Yine ileri sürüldüğüne göre, ziyaretçilerin verdikleri paralarla mezar etrafı briketle çevrilir, artan para ise bir kısım kişiler arasında paylaşılır. Rüyasında evliyayı gören çobana ise pay verilmez. …”

İzleyiciler

Blog Arşivi