TC.
OSMAN TÜRKOĞUZ
TV. İZMİR,10 Mart 2015.
Daha önce,
Aydın AKEPE/şeytan yuvası/il başkanı, Bay Recebimizi Son Zuhur Peygamber
yapmıştı. Sonra;Denizlili bir Döt Kılı:”Recebi üzen Allah’ı da üzmüş sayılır!”Demişti.BİR
AKEPE MİLLETVEKİLİ DE:” RECEP TAYYİBİN
GÖĞE YANSIMASI ALLAHTIR!”DİYEREK İLETİ ATMIŞTI. Van MİNÜT’TEN DÖNERKEN DE”SON
OSMANLI PADİŞAHI!?”Pankartı ile karşılanmıştı?Ula oğlum,karar verin de bilelim
artikin,bu seçildiğinde Eski bir imam değil miydi?! Bu hafta,halkımızın seçtiği
Allahın elçisi olmuş?!Bu ülkede deli doktoru yok mu?!
"Hoş geldin Allah’ın elçisi"
Recep Tayyip
Erdoğan, dün bir dönem futbol oynadığı Tophane Tayfun Spor Kulübü’nü ziyaret
etmiş…
Kendisini karşılayan
gruptan bir kişinin, "Hoş geldin Allah’ın elçisi" diye seslendiği
duyulmuş..
Bu hitap,
sadece Hz. Muhammed için kullanılır…
Bunu
söyleyen kişinin dininden şüphe ederim ama…
Mesele o
değil!
Mesele her
şeye tepki gösteren, anında "ayar" veren Erdoğan’ın bu sözlere
tepkisiz kalması…
***
Bir yandan
Atatürk, bir yandan (tövbe estağfurullah) peygamber…
Durun
bakalım bu işin sonu nereye varacak?”
40 yıl önce 11 Mayıs 1933 tarİhlİ
Cumhurİyet Ahİr Zaman Peygamberİ
TAHRAN’DAN bildirildiğine göre, Seyyid Gazanfer isimli
bir Ahunt, birçok kimseleri başına toplayarak kendisinin son peygamber,
Kuran’da bahsi geçen Mehdi olduğunu iddia
etmiş ve polis tarafından yakalanmıştır. Yalancı peygamber iddiasında ısrar
ederek kendisine inananları bir araya toplayıp mucizesini göstereceğini
söylemiştir. Polisin müsaadesiyle yüzlerce kişiyi bir araya toplamış ve:
-”Ey ümmetim! Mucizemi
şimdi göstereceğim; fakat önce hepiniz bir ağızdan eşekler gibi anırınız” demiş
ve onlar da, hepsi bir ağızdan anırmışlar, kürsüdeki Mehdi:
-”Efendiler ben peygamberim
ama işte böyle eşeklerin peygamberiyim.” Demiş ve yakalanarak akıl hastanesine
gönderilmiş. (28 Mayıs 1972).
40 YIL ÖNCE 28.MAYIS.1933 TARİHLİ
CUMHURİYET ALLAHLIK TASLAYAN AdaM:
ÇORUM, (Özel)- Ağır ceza
Mahkemesi’nde Amasyalı Mir Sait isminde bir şeyhin muhakemesine başlandı.
Nakşibendî tarikatına mensup ve Hacı Hamza Efendi Camii’nin imamı olduğunu
söyleyen Mir Sait, Amasya’da herkes tarafından tanınmaktandır. Çenesinde
taşıdığı uzun beyaz sakalı ile yüzünü yeşil bir örtü ile örter ve kendisinin
kudretine inananlar evine on dakika kala dizleri üstünde sürünerek yanına
gelirler. Allaha yalvarır gibi kendisine yalvarırlarmış. Bunların sayısı da
gittikçe artmaktaymış. Allaha tapar gibi taptıkları Mir Sait de, bu cahillerin
günahlarını tövbe sonucu affedermiş. Kendisinden paraca memnun kaldıklarına
cennetin anahtarlarını verir ve huri ile gılmanını da şimdiden ayırır ve hatta
ahiret zevkine mahsuben yeryüzünde müsaadeler bile verirmiş.
PEYGAMBER OLDUĞUNU SÖYLEYEN BİR
ESRARKEŞ TUTUKLANDI
BATMAN- Şükrü Eren adındaki
bir esrarkeş, kendisini yakalayan polislere “Ben son peygamberim, çekilin
yolumdan” demiştir.
Önceki gece İloh
mahallesinde tren yolu köprüsünün altında esrar içen Şükrü Eren’i yakalayan
polisler üzerinde de 7 plaka esrar bulmuşlardır. Sanık tutuklanmıştır. (THA)
(Cumhuriyet gazetesi, 21.2.1973 gün ve s.5 sütun 3)
23 Nisan 1974 tarihli
Hürriyet gazetesinin 4’üncü sayfasında iki fotoğrafın köşelediği Batman çıkışlı
bir haber yayımlandı. Sol üst köşede Batman Müftüsü Sayın Alaattin Yavuz’un
fotoğrafı, sağ alt köşede de aklından zoru olan ve haberin konusu Hüseyin
Demir’in fotoğrafı ve haber aynen şöyle:
MÜFTÜ HUTBE VERİP “BU AdaMA İNANMAYIN” DEDİ, ÖTEKİ DÜNYADAN HABER VEREN HÜSEYİN DEDE İÇİN
SORUŞTURMA AÇILDI
BATMAN, (Siirt) (HA)-
Rüyasında cennet ve cehennemi gördüğünü iddia eden 74 yaşındaki Hüseyin Demir
hakkında Batman Savcısı soruşturma açmış, Müftü Alaattin Yavuz da verdiği
hutbede, halktan Demir’e inanmamalarını istemiştir.
Evi her gün yüzlerce
ziyaretçiyle dolup taşan eski hayvan tüccarı Hüseyin Demir, yakınları ölenlere
öteki dünyadan haber verdiğini ileri sürmekte, Batman’lılara cennete gidip
gidemeyeceklerini söylemektedir.
Batman müftüsü ve diğer din
adamlarının bütün uyarmalarına rağmen ziyaretçilerine cennet ve cehennemi
anlatarak, bildiğinden şaşmayan Hüseyin Demir rüyasını şöyle anlatmaktadır:
“Bir gece evde
otururken güzel giyimli iki babayiğit odama girdiler. Kalk gidelim diyerek beni
önlerine kattılar. Birden uçmaya başladık. Dünya gözümde kayboldu. Gözümü açtığımda
cehennemdeydim. Zift kazanları içinde kaynayan binlerce insan. Sonra cennete
götürdüler beni. Huriler dolaşıyor, yeşillikler arasında insanlar mutlu
görünüyorlardı. Birinin Cebrail Aleyhisselam olduğunu sandığım iki genç
cennetle cehennemi bana gezdirdikten sonra dünyaya geri getirdiler.”
GEREKİRSE AKIL HASTANESİNE
GÖNDERECEĞİZ
Batman Savcısı Mehmet
Yılmaz, ziyaretçilerine öteki dünyadan haber veren, cennete gidip
gidemeyeceklerini söyleyen Hüseyin Demir hakkında soruşturma açmış, “Gerekirse
bu adamı akıl hastanesine göndereceğiz” demiştir. Öte yandan, Müftü Alaattin
Yavuz da verdiği hutbede halktan Hüseyin’e inanmamalarını ve onun etkisine
kapılmamalarını istemiştir.
O zaman, Hatay il merkezi
Antakya’da, Yarbay rütbesinde ve tabur komutanı sıfatıyla hizmet görmekteydim.
Durumu bir yazı ile Batman Müftüsü Sayın Alaattin Yavuz’a sordum.
Sayın çok kıymetli
Yarbayım”,
“Göndermek lütfünde
bulunduğunuz Hüseyin Demir’le ilgili mektubunuzu aldım, izinli olduğumdan
cevabını geciktirdiğim için özür dilerim.
Haber, gazetelere tam
olarak yansımamıştır. Esasen Hüseyin Demir’in davası rüya değil, yakzet halinde
idi. Şöyle ki, yatsı namazından sonra evimde yalnız olarak bulunduğum bir
sırada iki genç içeri girip beni aldılar. Nehrin kenarına götürdüklerinde
gençlerden birisi kolumdan tutarak, “Ben Cebrail’im” diyerek kanatlarını açtı.
Birden bire gökle arz nur ve aydınlık içerisinde kaldı. O zaman kendimi sırat
köprüsü üzerinde buldum. Cehenneme girdim; oradaki manzarayı ve tanıdığım
birçok kimselerin yarısını gördükten sonra Cennete gittim. Orada da birçok
şeyler gördüm.
Muhterem Yarbayım, beyan
ettiğiniz gibi bilhassa mutaassıp seleflerimiz ve büyüklerimiz rüyalara çok
önem vermiş ve yorumlamışlardır. Tabii, bu biraz uzun iştir. Yalnız şunu arz
etmek isterim ki, bu adamın davası apaçık batıl bir iddiadan ibaret olduğu için
karşılık vermek mecburiyetinde kaldım. İbni Hacet Kitabul İlam adlı eserinde;
“yakzet halinde cennete ve cehenneme gittim. Yani ölmezden evvel diye iddia
etmek küfürdür.” diyor. Yoksa rüyada akla gelmeyen her şey görülebilir ve
münasip bir şekilde yorumlanır...” diyordu.
Amma, gel de elin et kafalı
yaratıklarına meram anlat.
Öte yandan, Milliyet
gazetesinin 22 Nisan 1977 tarihli sayısının 13. sayfasında, Urfa çıkışlı bir
ilginç rüya haberi:
“Güneydoğu Haberleri”
yazısının altında bir hayali mezar başında esas duruşta bekleyen köy muhtarının
fotoğrafı. Ziyaretlerin ve onları getiren sayısız motorlu aracın fotoğrafı ve
aynen şu haber:
“Bir çobanın rüyası, çevre
halkı için umut kaynağı oldu...”
MEZARINI YÜZLERCE KİŞİ ZİYARET
EDİYOR
Urfa Müftüsü Mehmet Keskin,
hayali evliya mezarları için, “Bu, dinin istismarıdır” diyor.
URFA, Ömer Okutan
bildiriyor:
Urfa’nın Sarımağara köyünde
Ramazan Çelik adında genç bir çobanın rüyasında gördüğünü söylediği evliyanın mezarı
her gün çok sayıda insan tarafından ziyaret edilmektedir.
Ancak, çobanın rüyasında
gördüğü evliyanın mezarı; çobanın gösterdiği yerde bulunamamış, fakat bu ilginç
olay, birisi diri diğeri ölü iki evliyanın (!) ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Olayın ilginç hikâyesi ise şöyle:
Urfa-Gaziantep yolunun 20.
kilometresindeki Sarımağara köyünün 19 yaşındaki çobanı Ramazan Çelik, bir gün
rüyasında bir evliyayı gördüğünü arkadaşlarına söyler. Arkadaşları ise
evlerinde yakınlarına durumu anlatırlar. Bazı yaşlı köylüler çobana gider ve
kendisinin de artık evliya olduğunu ve rüyasında gördüğü evliyanın mezarını
göstermesini isterler. Yer kazılır ama bir şey çıkmaz. Ama yaşlı köylüler
mutlaka evliyanın mezarını bulmak isterler. Hatta çobanın yanlış yeri göstermiş
olacağını söyler ve uzaklardaki bir mezarı “evliya mezarı” olarak ilan
ederler...
Bu çağrı kısa zamanda
etkisini gösterir ve çevre köylerden hastası olan, sıkıntılardan kurtulamayan
ve çare arayanlar “evliya mezarını” ziyaret etmeye başlarlar...
Ancak ne var ki, olaylar
bundan sonra daha ilginç bir görünüm kazanır. Yine ileri sürüldüğüne göre,
ziyaretçilerin verdikleri paralarla mezar etrafı briketle çevrilir, artan para
ise bir kısım kişiler arasında paylaşılır. Rüyasında evliyayı gören çobana ise
pay verilmez. …”