4 Temmuz 2015 Cumartesi

2055/BİR KARAKARGANIN VERDİĞİ DERS?!



          TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


TV. ÇEŞMEALTI,02TEMMUZ2015.

                   BİRKARAKARGANINİNSANLIKDERSİ?!                                                                                                            Daha öncede bir Bozayı’nın, sokağın başındaki çöp bidonuna bir bulaşık kabı atışını internetten seyretmiştik. Uzak doğu ormanlarında ve Güney Amerika ormanlarında yaşayan, ağaç kovuklarına yumurtlayarak üreyen çok iri gagalı bir kuşun yavrularının arkalarını deliğe dayayarak dışkılarını yuvalarından dışarıya fırlattıklarına çok tanıklık etmiştik. E-5 karayolunda, araç çarpması sonunda yaralanan bir köpeği, başka cinsten bir köpek,ayaklarından tutarak yol kenarına çekmişti.Siyahlı beyazlı bir kedi de araba çarpması sonucu ölmüştü.Pamuk gibi beyaz ve gözlerinde en acıklı bir hüzünle bir kedi,patisiyle ölü kediye kalp masajı yaparak insanlara önemli bir  mesaj iletmişti.Ya,ölü bir köpeği,bir kenara çekerek,ayaklarını kullanarak üzerine toprak atarak  gömen köpeğe ne dersiniz?!

               Dünya’da ormanları yakan,denizleri,ırmakları,ovaları, dağları kirleten; hatta buz dağlarının zirvelerini  çöp deposu haline getiren  bir hayvan var mıdır?! Sokaklarımızın, parklarımızın, sahillerimizin halleri bizleri insanlığımızdan utandırmaktadır. Çeşmealtı Mavi plaj sahiline şişe toplama çanı koydurtmuştum; hemen 10 metre yanına da, bizzat kendim çöp bidonlarını dizmiştim. Tüm çöplerin çana doldurulduğunu hayret ve dehşetle gördüydüm.

                 Üşenmeden oturup ta düşündüm;bu düşüncemi daha önce,”Nuh’un Gemisi Mümkün müdür?!Adlı kitabımda da dile getirmiştim.

                İnsan demeye dilim ve kalemim varmıyor. Biz Ademin oğulları, dünya şartları dışında var olan bizler, dünya şartlarının dışında formatlanmış olan birer garip yaratığız:Kara canlılarını tümünün üzerinde,kendilerini koruyacak yün,tüy ve  kıllar vardır. Hepsinin de çok gelişmiş bir savunma mekanizmaları vardır. Çok hızlı koşarlar, ağaca tırmanırlar, gizleme renklere sahiptirler, Çevrelerine uyum sağlamışlardır. Çevrelerine uyum sağlayan Kutup ayısı ve kutup tilkisi beyazdır. Ekvatora indikçe renkleri; çevrelerine uyum sağlayacak bir biçimde değişmektedir. Aynı özellik dişilerinde ve erkeklerinde ortaktır. İnsanı ele aldığımız da yumurta gibi cıscıpıl olduğunu, belirli yerlerindeki kıllardan başka vücutlarının soğuğa ve sıcağa karşı çaresiz olduğunu da görürüz. Önce zekâsı gelişmiş, onu da hemcinsleri aleyhinde kullanır olmuştur. Kırma, dökme, öldürme, zarar verme tutkusu ile dünyayı yaşanamaz bir hale sokmuştur. En korkunç silahları birbirini öldürmek için yaratmıştır. Tanrı’yı da kendi çıkar düşüncesine göre şekillendirmiştir. Dünyanın gerçek sahipleri, dünya şartlarına göre yaratılmışlardır. Tüm canlıların ve dünyanın kurtuluş için bu aşağılık insanoğlunun geldikleri yere acilen defolup ta gitmesi şarttır.Ormanlarımızı,zeytinliklerimizi acımadan yok eden insanoğlu,kendisine de “yaratılmışların en şereflisi!?Sanını uygun görmüştür.Bebelerin ırzlarına geçen,bir yaşındaki kız çocukları ile evlenilir fetvası veren,ana,bacı,teyze,hala ve kız torunların ırzlarına geçilmesine izin veren,dolmuşundaki son kız yolcusunun ırzına geçemeyince onu insanca öldürüp te yakan,birbirlerine en öldürücü silahlarla meri atan Ademoğulları değil midir?Hayvanların ırzına geçen,Müslüman erkeklerin dişi hayvanlarla evlenmelerine Allah adına izin vererek yasa çıkartan Müslüman Ademoğulları değil mi?! Hangi eşek, sıpasının ırzına geçer?!Hangi koç kuzusunun ırzına geçer,hangi boğa buzağısının ırzına geçer?! Hangi canlı türü erkek dişisini fuhuş için pazarlar?!Hangi canlı dişisini her iki dünyada seks aracı olarak nitelendirir?!Hangi canlı Allah ve din ile hemcinslerini aldatarak soyar?!Yalınız yaratılmışların en şereflisi Ademoğullarınındır  bu hünerler?!KARAKARGA’NIN Adem oğullarına verdiği dersin resmini görmeden önce,şu yazımı okumaya ne dersiniz?!

İsterseniz bu Tufan öyküsünün diğer boyutlarına da bir göz atalım: 1767 yılında; Alman Gök bilgini Johann Titus, Gezegenlerin Güneşe uzaklıklarının sayısal oranlarını bulmuştur. Daha sonra da; Johann ve Bade bu uzaklık oranı teorisini geliştirmişlerdir. Güneş’e yakınlıklarına göre; Gezegenler şöylece sıralanmışlardır:

            GÜNEŞ, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürün, Uranüs, Neptün, Plüton.

            Plüton, Güneş çapına dik, öteki Gezegenlerse güneş çapına paralel bir yörünge izlemektedirler. Bu dokuz Gezegen,(179) senede bir aynı çizgi üzerinde bir araya gelebilmektedirler. Johann ve Bade’ye göre, Gezegenlerin Güneş’e uzaklık oranları şöyledir:

            0.3.6.12.24.48.96.

            O.3 dışındakiler birbirlerinin iki katıdırlar. Dünya’nın Güneş’e uzaklığı(10) birim olarak kabul edilir.OGN….4…..OMr….7…..OVn…..10 Dn….O16Mr….O28yok…52Jü….OSt.100.her sayıya(4) eklenir:

            4.7.10.16.28.52 ve 100 sayıları elde edilir.(28) sayısının olduğu yerde bir gezegen olması gerekirken, yapılmış olan gözlemlerde burada bir Gezegen izine rastlanamaz.

            1800 yılında; bir grup Gökbilimci Almanya’da bir araya gelirler ve kayıp Gezegeni arama kararı ve 1801 yılında Sicilya’da buluşma kararı da verirler. Kararlaştırdıkları tarihte Sicilya’da buluşurlar. Gökbilimcileri bir sürpriz beklemektedir. İtalyan Gökbilimci Guiseppe Piazzi, Kayıp yıldızı bulduğunu ve adını da CERES koyduğunu söyler. Daha sonra kayıp yıldızın yörüngesi ve ikinci bir Gökcismi de bulunur. Her iki gökcisminin çaplarının(1000) kilometre olduğu da hesaplanır. İkinci Gökcismine(Astroit’e) PHAETON adı verilir. Bugün,(28) sayısının karşısında bulunması gereken Gezegenin yörüngesinde (100.000) Asteroit gözlenebilmekte ve bunların (2000) tanesinin de çapları ve yörüngeleri bilinmektedir.

            Rus Gökbilimci Kazantsev Aleksander daha da ileri giderek Kayıp olduğu söylenilen beşinci Gezegenin patladığını iddia etmektedir. Ayrıca, bu kayıp Gezegende yaşamış olan insanların ömürlerinin de (1000) sene olduğunu da söylemektedir. Rus Gökbilimci K.Aleksander, Tevrat’taki peygamberlerin yaşlarını akla getirmektedir. Bu peygamberlerin yaşlarını700–800 ve 900 yıl olduğunu görmüştük.

Rus Gökbilimci K.Aleksander, Dünya üzerinde, kayıp yıldızdan düşmüş ve (1000.000)C.derecesinde erimiş madensel parçalar bulduğunu da ileri sürmüştür.

            Güney Amerika’da bulunan iç, içe geçirilmiş iki taş disketteki matematiksel formüllerin çözümlenmesi de ortaya ilginç sonuçlar koymuştur. Bu bilgiler Ceres’in dönme hızını ve Dünya ile arasındaki çeşitli konumları yüzlerce yıllara dayalı evreler halinde gözler önüne sermektedir.

            Rus Gökbilimci K.Aleksander; yer kabuğunun çatlaması sonucu bu gezegenin okyanusunun magmasına dökülerek gezegeni patlatmış olabileceğini ileri sürdüğü gibi, Nükleer bir patlamanın da bu gezegenin felâketine neden olabileceğini savunmaktadır.

            Buzul çağının başlamasının Dünyamızın 23,5 derece eğik dönmesiyle bir ilgisi var mıdır? Dünya yörüngesine etki yapan bir çekim gücünün ortadan kalkması ile Dünya’nın dönüş biçimi ve iklim düzeni değişmiş olamaz mı? Sibirya’da, donmuş topraklarda, yerin çok altından çıkarılan mamutlara ne demeli? Hiç bozulmadan kalan bu donmuş Mamutların işkembelerindeki, yemiş oldukları otlar bile bozulmamış. Ankara’da bulunan Fil ve zürafa iskeletleri, (65.000.000) yıl önce, aniden yok olan (3000) çeşit Dinozor, bizlere neyi anlatmaktadır?

            Gılgamış Destanındaki: ”Her canlının tohumundan al!” Emri, bugün için çok anlam taşımaktadır. Suni döllenme olgusunun o zamanlarda da bilindiğini anlamaktayız. İlk suni döllenmeye,14’üncü asırda Arabistanlı bir Aşiret Reisi tarafından başvurulmuş olduğunu kesin olarak bilmekteyiz. Komşu Aşiret Reisinin cins Aygırının menisini emdirmiş olduğu pamuğu, kendi kısrağının fercine tıkayarak ol Aygırın cins tayına sahibolmuştur.

            Tevrat’ta, NEFİLİM adlı DEV adamlardan söze dilmektedir. Güney Amerika’nın fethinde, burada görev yapan bir İspanyol papazın gördüğünü iddia ettiği  (7,5) Metrelik dev adamlara ne demeli? Benim Köyüm olan Hatundere köyünün Yaman Köy tepesi eteğinde tarla açan Dayım, eski bir mezarda, kol kemiklerinin normal bir insan boyundan uzun ve kafatasının da çok büyük kazandan daha büyük bir azman…”Osman Türkoğuz, NUH’UN  

GEMİSİ MÜMKÜN MÜDÜR?!

Sözcü gazetesinin 18 Haziran 2015 tarihli sayısında yayınlanan, Âdemoğullarına ders veren dünyanın gerçek sahiplerinden Karakarga’nın eylem resmi aşağıdadır. MAALESEF AKTARAMADIM.

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi