4 Şubat 2014 Salı

1223/ŞERİATA GÖRE ŞAPMAK!


TC.OSMANTÜRKOĞUZ                                                                                                      TV.osmanturkoguz@gmail.com
Çeşmealtı; 22 Mayıs 2010/10 Mart 2013.İHANETLER SÜRDÜRÜLDÜKÇE!

İleti yazımla birlikte: Bu yazımı; asırlarca din, Allah ve şeriat hukuku adına;Padişah ruhsatlarıyla,kervansaraylarda,hanlarda fuhuşa zorlanan ve Devlete ait Avrat Pazarlarında satılan ol zavallı kadınlarımıza armağan ediyorum.                                                                                                                ŞER’İAT’A GÖRE ŞAPMAK!

KADINLARINI HER İKİ ÂLEMDE DE SEKS ARACI OLARAK DÜŞÜNEN TOPLUMLARIN İNSANLIK ÂLEMİNDE YERİ KÖLELİKTİ.

                                                      Değişmez öfkeler, kinler, inanlar/

                                                           İnsan aynı, ağaç aynı, taş aynı!

                                                           Sevsen de ölsen dekim duyar dinler;

                                                           Mecnun aynı, Leyla aynı, eş aynı!” Ostüzü.

            Hani, İtalyan asıllı İzmirli bir TÜRK KIZI, Ankara’da Şeriatçıların yürüyüşlerinde, bir ATATÜK fotoğrafı ile önlerine kale gibi dikilmişti ya! Ol zaman; İş bu yazımı elle çoğaltarak yayımlamıştım.

O Dünyalar güzeli TÜK KIZI İtalya’ya gitti, bu işler de böylesine rayından çıktı ve bir torba kömür, bir paket makarna ve bulgur VİCDANLARIMIZA EGEMEN OLDU! SEKSEN YEDİ SENELİK ANAYASAMIZ, BULGURA ÖRNEK, PAKET OLDU! Nice VİCDANLAR sağır, nice CÜZDANLAR DA para ile doldu!

Gemiler gemicik, gemicikler gemi oldu, gecekondular da villa oldu! Elif sucuklarına eşek eti katanlar şimdi berhüdar oldu! TÜRKİYE BÜYÜK MİLLETVEKİLLERİ MECLİSİ DE SUÇ DOSYALARI İLE VE PARMAKÇILARLA DOLDU!

ONURLU KİŞİLİKLER, ORTAÇAĞLARA KALKAN PARMAK OLDU! MEZARLIKLARIMIZ ŞEHİTLERİMİZLE; ÜLKEMİZ HAYİNLERLE VE CEZAEVLERİMİZ DE KAHRAMANLARIMIZLA VE KOMUTANLARIMIZLA  DOLDU! KADINLARIMIZIN LÜLE, LÜLE SAÇLARI TÜRBAN OLDU! İMAMLIK TA BAŞTACI OLDU! VELHASIL ÜLKEMİZİN GELECEĞİ DE KARARDI VE SOLDU!

            Cumhuriyetimizin aydınlık suratlı Genç Kadın ve Kızları, ”Şeriata Hayır!” Gösterileri düzenlemişti. Ankara ve İstanbul sokakları çağdaş zambak çiçekleri ile aydınlanmıştı.

            Politikacılarımızın da çoğu, ”Atatürk ilke ve devrimine” bağlılıklarının yanı sıra” şeriata da karşı olmadıklarını yüksek sesle haykırmışlardı!” Bu haykırmalarından dolayı, kendileri 2,05 puan, İrtica da 72,05 puan kazanmıştı! İki taraflı olmak; iki, üç ve dört kadını birden idare etmek hünerimizin bize vermiş olduğu ŞARK KURNAZLIĞININ POLİTİKAYA YANSIMASIYDI BU! İktidarı almak için bu doğrultuda olmak zorunda olan siyasi liderlerimiz, CASPRA taş çıkartmışlardı.

            Rizeli, Türkçeyi de kekeleyerek konuşan, Yılmazlardan birisi de,”ŞERİATA KARŞI OLAMAYACAĞINI BİLDİRMİŞTİ!” Zamanlarda da, şeriat iktidardaydı! Belki de bu nedenle olsa gerek, Zerdüş böyle buyurmuştu! Politikacılarımız dokunulmazlık zırhına bürünerek yüksek perdeden konuştuklarında; aklıma Büyük Neyzen Tevfik’in ünlü dörtlüğü gelir hep: KİME SORDUMSA SENİ/DOĞRU CEVAP VERMEDİLER/KİMİ ALÇAK, KİMİ HIRSIZ/KİMİ DEYYUS DEDİLER/KÜNYENİ ALMAK İÇİN PARTİYE ETTİM TELEFON/BİZDEKİ KAYDA GÖRE ŞİMDİ O MEBUS DEDİLER!”

            Bendeniz de, bendeki kayda göre bu ŞERİAT denen şey neymiş, yazıvereyim dedim!

            Büyük, büyük kara kaplı şeriat kitaplarını açmaya ne gerek var dedim! Rahmetli Mustafa Nihat Özön’ün Osmanlıca-Türkçe sözlüğünün 788’inci sahifesini açıverdim:

            Şeri: A.İ.Şer’iate ait. Şer’iatle ilgili,

            Hükm’i Şer’i. Şer’iate uygun hüküm,

            Mahkeme’i Şer’iyye. Şer’i at hükümlerine göre davaları gören mahkeme.

            Şer’i at: A.İ.1-Doğru yol,2-Tanrı buyruğu,3-Ayetler, Hadisler,4-İcma’i Ümmet. İmamların içtihadı ile kurulmuş temel.

            Şer’ai: A.İ.(Şer’ia):Şer’iatler, Şer’iathükümleri.

            ŞER’İAT kelimesinin DOĞRU YOLANLAMINA DA GELDİĞİNİ GÖRÜNCE GÖZLERİMDE ŞİMŞEKLER ÇAKMIŞTI! Cahilliğimden ve dahi kelekliğimden utanmıştım! Ulusal bacımızın neden başını örttüğünü, neden tapusunu bile emanet etmiş olduğu Suna Pelister Ablasından namaz surelerini öğrenerek dualı nutuklar, kendisi refah içinde olmasına karşın, neden REFAH’A yaklaşmaya başladığını da öğrenmiş oldum!           

            ŞER’İAT, DOĞRU YOL anlamına da geldiğine göre; doğru yollarda yürümenin kurallarına uymaya ne gerek var diye de cahilce düşünmedim değil! Doğru yollar; bu beyaz başörtülü, dudağı kıpır, kıpır kıpırtılı, gözleri suç işlemiş çocuk gözlü ABLANIZIN eylemine uysun. Perihan Abla dizisine imrenen bu ABLANIZ ÇİLLER—UÇURAN dizisine inanmamızı, hâlâ neden bekler durur? Şimdi anladınız mı “BEYAZ ATLI”,”BEYAZ ELBİSELİ”,”BEYAZ KUZULU” ABLANIZIN NEDEN VE DAHİ NİÇİN BÖYLE DAVRANDIĞINI!

            Ama velâkin, Beyaza dönen

“Allah, şaşırttığı kulunu Beygir gibi osurturmuş!”Kırat, bana bu Atasözümüzü hatırlattı:

Şimdi de elimiz bu işlere bulaşmışken; ileride tatbikatlarda sıkıntı çekilmemesi için İslam dininin mezhep ulemaların vermiş oldukları içtihat hükmündeki kararlarına bir göz atalım:

“18-Satılan cariye ise, muhayyerlik süresinde, müşterinin cariye ile CİNSEL İLİŞKİ KURMASI HELALDİR! Bu hüküm, buraya kadar sözü edilen tüm görüşlere göredir. Muhayyerlik süresinde, Cariye ile satıcı için CİNSEL İLİŞKİ KURMAK HELALDİR! Bu da buraya kadar sözü edilen tüm görüşlere göredir. Bu, Hanbelî dışındaki mezheplere göredir. Hanbelî’ye göre, SATICIYA DA; MÜŞTERİYE DE muhayyerlik süresinde SATILAN CARİYE İLE İLİŞKİ HELAL OLMAZ! Mustafa Özcan Çevirisi, İslam Fıkhı. S.206.İslam mı kadınları yüceltmiş!02 Haziran 1962 senesinde Suudi Arabistan'da köle ve cariye olarak kadın  satışı yasaklanmıştı. Kuranda olan bir kurumu ademoğlu nasıl yasaklar!

“4-Ümmü’l Veled;-”Efendisinden çocuk doğuran köle kadın.”-OLAN KADININ(Cariyenin)satılması ittifakla caiz değildir. Davud’u Zahiri’ye göre, bu caizdir. Bu mesele, Hz. Ali ve İbn’iAbbas’tan rivayet edilmiştir.”S.G.E. S.207.

            “5-Müdebber—Azad olması, Efendisinin ölmesi şartına bağlanan Köle, Cariye Kadın-Kölenin satışı, Hanefi dışındaki mezheplerce caizdir. Hanefi’de Kölenin Müdebber olması bir kayıda bağlı değilse caiz değildir.”S.G.E. S:207.

            “8-Kadının sütü ittifakla temizdir. Ve Şafii ve Hanbelî mezheplerine göre caiz değildir.”S.G:E.S:207.

            Şarabı alıp, satmak hususunda bir Zimmî’yi vekil etmek caizdir.”Zimmî: Müslüman bir ülkede, müslüman olmayan, KELLE vergisine tabi kimesne!

            Şafii ve Hanbelî mezheplerine göre; Köpek, Gübre ve Şarabın satışı asla caiz değildir. Öldürülse veya telef edilse Köpeğin bir değeri yoktur. Yani öldüren ve telef eden, sahibine bir bedel ödemez.”S.G.E. S:207.

            “Erkeğin,(İhramlı iken) yüzünü örtmesi, Şafii ve Hanbelî’ye göre yasak değildir. Hanefi ve Maliki’de yasaktır.”S.G.E. S:172.

            “17-İhramlı kimse, unutarak veya yasak olduğunu bilmeyerek koku veya yağ sürünse Şafii’ye göre kefaret gerekmez. Ebu Hanife ve Malik’e göre kefaret gerekir. Unutarak gömlek giyse, hatırladığında baş tarafından olmak üzere gömleği çıkarır. Bunda ittifak vardır. Şafii âlimlerinden bazıları, gömleğin ortasından yırtılarak veya dikişli yerinden ayırıp çıkarılacağını söylemişlerdir.”S.G.E. S:173.

            “7-Satılan Kadın Köle(Cariye) alıp, müşteri O’NUNLA cinsel ilişkide bulunduktan sonra, cariyede bir kusurdan haberdar olsa, O’NU satıcıya(bu kusur sebebiyle) geri verebilir.(Bulunduğu ilişkiden dolayı da) ayrıca bir şey ödemesi gerekmez”.Maliki ise şöyle diyor:”Müşteri(ayıptan dolayı)cariyeyi satıcıya geri verir. Bakireliğini giderdiği için de bakireliği gidermenin bedelini SATICIYA ÖDER!”S.G.E. S:222-223.

ŞAPILAN HEP KÖLE KADINLAR VE KIZLARDIR. FUHUŞ BEDELİNİ DE ALANLAR ZAMANIN LÜKS NERMİNLERİ OLAN KÖLE SATICISI ERKEKLERDİR. ESİR, KÖLE VE CARİYE SATIŞI RUHSATLARINI DA HÜKÜMDAR VERMEKTEDİR.Cenneti de genelevine çeviren bu aşağılık yaratıklar,oranın yönetimi de Lüks Nermine mi verdiler!

            “Köpek, gübre ve şarap satışı asla caiz değildir!”Kadın satışı da dinen caizdir ve dahi tanrısal iradeye de uygundur! Cariyeler satılmışta ne olmuş yani?” Diyenlere bir çift sözüm vardır:

Gece yarısı evinden, yuvasından zorla alınarak fuhuş yaptırılmak üzere hayvanlar gibi kadın pazarlarında satılan, sizlerin anası, ablası, küçük kız kardeşi, teyzesi ,torunu ve halası olsaydı ne yapardınız? Dine dayalı, tüm Büyük İslam Âlimlerinin de ittifaken onayladığı bir olgu mu derdiniz! Yoksa Mustafa Kemal gibi o sistemi yıkar mıydınız, benim dini bütün kardeşlerim?

             Cumhuriyet Gazetesinin; ek olarak ve parasız vermiş olduğu kitapları alamayanlara yürekten acırım. Hele, hele Rahmetli Falih Rıfkı Atay’ın,”Baş Veren İnkılâpçı(ALİ SUAVİ) adlı kitabını alamayanlar ne kadar dövünseler azdır derim.

            Safahat’ta Rahmetli Mehmet Akif, ne güzel kükremiş! Eşine ve iki çocuğuna bakamayan bir adamın, Şeriat hükmüdür diye ikinci bir kadın almaya kalkmasına:”ŞERİAT BUYSA, YERE BATSIN ŞERİAT!” DEMİŞTİR.

            ALİ SUAVİ, HAFIZOĞLU ADLI eski bir kaçak sofu şeyhin duasını almak için konağına gider. Din üzerine söyleşirlerken; zaptiye bir köylü kadın getirir. Bu zavallı fakir Kadıncağız, köyünde hizmetçilikle geçinmeye çalışmaktadır. Kupkuru evinden Ninesinden kalma, yirmi kuruşluk bir toprak tencere ve keser sapı gibi eşyaları çalınmıştır. Kadıncağız, çalınan eşyalarının bulunarak kendisine verilmesi için şikâyetçidir. Müdür vekili Hafızoğlu, çalınan eşyaların listesini yazdıktan sonra; kadıncağızın hırsızın kimliğini kanıtlayamayacağını anlar, Kadıncağızı bırakmaz ve eydirir:

            “Kayıt parasını ver de öyle git!” Der. Kadıncağız:

            “Aman Ağa merhamet et. Benden para isteme!”Diye yalvarır. Hacı Hafızoğlu, kükrer:

            “Müdür senin hizmetçin mi? Kaç saattir sen söyledin, işte ben de yazdım!” Diyerek elindeki kâğıdı göstererek:

            Şeran resmini ver!”der. Zavallı kadıncağız dehşete kapılır:

            “Aman Ağam, padişah başı için, evladının başı için; ben köyde hizmetçiyim, aman!” diyerek ağlarken; boynunda ”DELAİLİ HAYRAT” asılı bulunan müdür vekili, O zavallı Kadıncağızı Müftüye gönderir. Müftü Efendi; kara kaplı kitabını açar; aradığı hükmü de hemencecik, şıpıdanak bulur ve:

            Öyledir, altmış kuruş lâzım gelir!”Hükmünü tefhim eder!

Zavallı kadıncağızın bu parayı bulabilmesi için; yanında getirmiş olduğu oğlan çocuğunun bir zaptiye nezaretinde, çarşıda besleme verilmesi için dolaştırılmasına karar verilir. Çocuğu, yıllığı kırk kuruştan bir ağdacı esnafı çırak olarak alır ve yirmi kuruşluk peşinatını da hemen öder.

            Hacı Hafızoğlu, almış olduğu dört beşlikten ikisini minderin üstüne koyar, ikisini de Ali Süavi’ye uzatır:

            “Biçare fukarada para yok ki, ne yapsınlar!” Diye de yakınır. Rahmetli Ali Süavi, Hacı Hafızoğlu’nun eline çarparak bahçeye fırlar.”İŞTE, ŞERİAT BU OLAYA UYGULANAN DİNİ YÖNTEMDİR! Ostüzü. S.G.E. S:23.24.25.

            08Haziran632tarihinde;İslampeygamberiHz. Muhammed’in ölümü üzerine, Müslümanlar arasında çözülmeler baş göstermişti. Zekât’ın dağıtıldığı “MUALLEFAT’I KULUP ÜYELERİNE, zekât’tan verilen paylar az geliyordu! Bu nedenle GANİMET savaşlarına yönelindi. Hedef; Suriye, Mısır, İran ve Türk elleriydi. Hz. Ömer zamanında; Sasanilere karşı kazanılan zaferle (900.000.000) Franklık bir GANİMET elde edilerek, her mücahide de 12.000Franklık bir pay düştüğü hesaplanmıştır.”Erdoğan Aydın, Nasıl Müslüman Olduk? S.45.

Şeriat’a dayanan Türk elleri yağmasına bir de toptan kıyamlar eklenmiştir. Emevi Komutanı Kuteybe bin Müslim, Taşkent ve Buhara’da 10.000Türk subayını, yollardaki çift sıra ağaçlara uçkurlarından astırmıştır. Sadece Buhara’da 50.000,Semerkant’tan da 30.000 “eli silah tutan genç ve sıhhatli erkek”,şeriat hukukuna göre, Köle statüsüne geçirilerek Mekke, Medine; Basra ve Şam esir pazarlarında satılmışlardır:”Erdoğan Aydın, S.G.E. S:144.

            “Bir şehirden toplanarak, Arabistan’a götürülmek bahanesiyle yola çıkarılan 12.500 Türk yollarda öldürülmüştür. Elde edilen GANİMETLERLE şımararakyoldan çıkmış olan Müslüman Arapların hallerine bakan Halife Hz. Ömer:

            “KEŞKE, İRANLA ARAMIZDA ATEŞTEN DUVAR OLSAYDI DA BU GANİMETLERE ULAŞAMASAYDIK!” DEMİŞTİR. Demesine böyle demiştir amma velâkin, İran Sarayından elde edilmiş olan 600.000Liralık bir gerdanlığı da yeni evlenen kızının boynuna taktırmıştır! Şakir Keçeli, Şeriat Nedir?

            Türk ellerini yağmalatan, Türklerin karısını ve kızını tutsak alarak kadının kocasına v kızın babasına fahiş fiyatla sattıran hep bu şeriattır!”Hep bu Tanrı buyruğunun uygulanmasıdır!”17.000Türk’ün, ucu değirmene çıkan bir dereye kanlarını akıtıp, o değirmen suyu ile çarkı dönen su değirmeninde öğüttükleri buğdayın ekmeğini yiyerek Müslüman Arapları övündüren hep bu şeriattır! Hiç bir bilgisi olmadan bu konudaki anlatımlar ve inançlar da, derin bir uykunun eseridir. Bir Türk Kızının, Türk illerindeki Arap Katliamları üzerine araştırmasını yazdığımda, Yüksek tahsilli ve Atatürkçü bir Hanımefendinin: Sarhoş kafa ile yazı yazdığımı iddiası da bu şeriatın bir tortusunun eseri olsa gerektir. Ben, bir Türk Hanımefendisini yalancı çıkartmanın utancı içindeyim: Zira bendeniz içki içmem. İstesem bile içki içemem, çünkü bendeniz şeker hastasıyım! Televizyonlara çıkan bazı sahte tarihçilerimiz, Türklerin kılıç gölgesinde değil ilahi bir oluşumun sonunda Müslüman olduklarını utanmadan ve Allahlarından korkmadan söylemektedirler. Torlakan ve Curcuna katliamlarını Arap tarihçileri bile övünerek anlatmaktadırlar ey satılmış ve yollarını sapıtmış olanlar!

            Bir büyüğümüzün 17 yaşındaki büyük oğulları; ehliyetsiz olarak kullanmış olduğu annesinin lüks otomobili ile ülkemizin en Hanımefendi Hanımını ezerek öldürmüştü.8/8 kusur da ölende çıkmıştı. Bu yavrumuz şeriat’a göre yargılansaydı ne mi olurdu? Sayın RTE, şimdi Amerika’da olsa bile, sahip olduğu torunundan da olurdu!

            Bütün büyük liderlerin büyüklükleri zamanla kaybolmaktayken; her türlü olumsuz yaklaşımlara ve her türlü iç ve dış saldırılara uğrayan Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in büyüklüğü gittikçe daha çok anlaşılmaktadır. O’NUN büyüklüğü anlaşıldıkça; bu ülkede büyüklük rolündeki aydın geçinenler de gittikçe cüceleşmektedirler.

            Şimdi; buraya kadar anlatmış olduklarımızı toparlayarak, bir sonuca varmamız gerekmektedir: Tüm bu safsatalara ve ilkel Arap toplumunun ilkel sorunlarını çözmeye yarayan kuralları; değişen ve gelişen sosyal problemleri çözmek için kullanma isteğimizdeki ısrarı anlamak mümkün değildir. DEĞİŞEN VE GELİŞEN SOSYAL YAPININ PROPLEMLERİNİ, Allah yapısı kabul edilen DEĞİŞMEYEN İLKEL KURALLARLA NASIL ÇÖZÜME KAVUŞTURABİLİRİZ! Allah emri diyerek kadınlar ve kızlar fuhuşa teşvik edilir, para ile kiraya verilir ve satılır, İnsanlar hayvanlar gibi pazarlarda satılır, cennette sayısın Kadın, HURİ VE DE Gılmanla yatılır!

            Ekonomik alanda bir yasa da benden olsun:

            “KERİZİ BOL OLAN ÜLKELER, KRİZDEN ÇIKAMAZLAR! Ekonomik kriz, sosyal kriz, dinsel kriz, cinsel kriz, kriz üstüne kriz Yaşarlar. Bir ülkenin parasının değeri o ülkedeki Deyyuslarla/ters orantılıdır/ makusen mütenasiptir! Ostüzü.

            Birkaç çağdışı yaratık, kerizler topluluğu haline getirmiş oldukları toplumları, ortaçağ karanlığının dogmatik kazıklarına bağlarlar. Önlerine de bir tutam umut koyarak, yaratmış oldukları felaketleri kadere bağlarlar, villalarda otururlar, topluma da öteki dünya nimetlerini sunarlar! Yaşadığımız olay budur. HAK YENMEDEN BÜYÜK HAK SAHİBİ OLUNAMAZ!

            Önce; insanlarımızın mantığını ve düşünme kapasitesini çağdaş yapmakla bu soygunların ve bu sömürünün önlenmesi mümkündür. İnsanlar, geçmişe kilitlenmiş beyinleri ve mantıklarıyla kendilerinin çıkarlarına uyan davranışları kabul edemezler.18’inci asrın ikinci yarısında; Avusturya İmparatorluğu serfleri, kendilerini toprak köleliğinden kurtaracak kanunu ayaklanma ile karşılamışlardı. Kitaba ve okurlara düşman edilirler; iyiyi ve güzeli kavrayamazlar. Keçilerin ve eşeklerin kitapları ve kendilerini yaratacak liderleri olmadığını anlatamazsınız.

            ŞER’İAT! Yarısı Fransızca, diğer yarısı da Türkçe olan bir kelimedir aynı zamanda: ŞERİ: Sevgilim. At: Fırlatma fiilinin emir kipidir: Oy at; Fadime’yi at. Sen de git, sefalet içinde yat.

           

 

 

           

 

 

 

İzleyiciler

Blog Arşivi