3 Şubat 2014 Pazartesi

1222/TÜM YARATILMIŞLARIN ALLAHINI ÇALMAK!


 

            TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


TV. İzmir;27 Ocak 2014

                        TÜM YARATILMIŞLARIN ALLAHINI ÇALAN,

                        MUSTAFA KEMAL’İ LATİN ALFABESİ HIRSIZI SAYMIŞ!

            “Yüce yaratanımızın tüm sıfatlarını takındıktan sonra Sayın Bay Recep Tayyip Erdoğan Beyimiz, Latin harflerine/aslında Etrüsk harflerine olacak/ geçişimizi bahane ederek, Mustafa Kemal ‘i Çalmakla” ve Hırsızlıkla” suçlamaktan çekinmemiştir.

            “Bizim ecdadımız, Moğol istilasını, Haçlı istilasını atlattı. Bütün harflerimiz çalınsa da bizim medeniyetimiz kendi kendini inşaa etmeyi her seferinde başarıyor! EK: Hiç merak etmeyiniz sizi de atlatacağız, başka yolumuz yok! Ostüzü.

            Yüce Allah’ımız, peygamberleri kanalı ile insanlara ilahi emirlerini tebliğ etmiş:

            -Çalmayacaksın!

            -Yalan söylemeyeceksin!

            -Aldatmayacaksın!

            -Halkın arasına nifak sokmayacaksın!

            -Herkese eşit davranacaksın!                                  
                                                                                                                                                              - Komşun aç yatarken sen tok yatmayacaksın!

            -Davranışlarınla örnek olacaksın!

            -Öldürmeyecek ve öldürtmeyeceksin!

            -Beytülmale ihanet etmeyeceksin!

            -Suç işleyen her kim olursa olsun cezasını mutlaka vereceksin!

            -Hırsızın ellerini keseceksin!

            -İftira atmayacak ve insanlar arasına da nifak sokmayacaksın!

            -Gösteriş için ibadetten sakınacaksın!

            -Yahudilerle ve Hıristiyanlarla dost olmayacaksın!

            -Ölülerinizi güzel sözlerle yadedeceksiniz!

            ALLAHIMIZIN tüm sıfatlarını taşıdığı ilan edilen ve bunu sessizce kabul eden Bay Recep Tayyip Erdoğan, Yeni tanrımız olarak, Allahımızın bu emirlerinin tam aksini bizzat meydanlarda, Tivilerde ilan etmektedir. Allahın oğlu olduğu kabul edilen Rahmetli İsa Çarmıha Cıbıl gerilmişti. Yeni tanrımızın oğullarının serveti derya. Bu ne biçim allahlık yaa!

            Hz. Muhammedîn en yakınlarından birisi, yağma ile Beytülmale girmiş olan bir hırkayı izinsiz aldığı için, Hz.Muhammed:”O artık cehennemliktir!” Diyerek cenaze namazını kılmaya bile gitmemişti.

 

 

 

 

 

 

1221/MİLLİ İRADE ÜZERİNE SERENAT!


              TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ


TV. İZMİR; 03 ŞUBAT 2014

              MİLLİ İRADE ÜZERİNE SERENAT!+

         TÜRK ULUSU MUSTAFA KEMALİN ÖNDERLİĞİNDE, ATEŞ VE ÇELİKLE İMTİHANDAN GEÇEREK ULUSAL İRADESİNİ ORTAYA KOYMUŞ, EGEMEN VE ÇAĞDAŞ ÜNİTER BİR DEVLET OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURARAK, ANAYASAMIZ VE YASALARIMIZLA DA GÜVENCE ALTINA ALMIŞTIR. BU GÜVENCELİ ORTAMDA BİR SİYASİ PARTİNİN İKTİDARA TAŞINMASI O SİYASİ PARTİYE İHANET YAPMA HAKINI/DİSSENSUS/ VE YETKİSİNİ VEREMEZ.

“Milli İradeyi çaldırtmayacağız!”İçİşleri Bakanı Efdal ALA. Çaldırttığınız ve çaldığınız Türk parası Milli Değil mi a zilli!  

“Bir genel seçimde; ortaya çıkan seçim sonuçlarının tümü, Türk Halkının Siyasi iktidarı ve muhalefeti tercihinin sonuçlarıdır. Ya da, genel seçime iştirak eden tüm siyasi partilerin aldıkları oyların toplamı o genel seçimde Türk Halkının siyasi partilerin programlarına ve vaatlerine yönelmesinin eseridir! Kendi Partisinin almış olduğu oya Milli İrade diyenin Çoğulcu ve Çoğunlukçu Demokraside ve ülke yönetiminde de yeri yoktur! Ostüzü.

                   Onbaşı Adolf Hitlerin iki özdeyişine ve Allah ile aldatmaya sarılarak iktidar olan Atatürk’ten Korkanlar Partisi; yalanlarla bir yere gidilemeyeceğini gördüğü halde yine de aldatmacaya dört elle sarılmıştır.”Politika yalan sanatıdır!”Yalan ne kadar büyük olursa inananı da o kadar çok olur!”Haksızlığa uğradıklarını ileri sürerek iktidar olanlar, haksızlıkları ve adaletsizlikleri Anayasadan üstün bir yere getirmişlerdir.                                                                                                  Türk Gençliğinden ilham alan Brezilya ve Bulgaristan’da da, haksızlığa karşı protesto mitingleri yapılmıştır. Her üç ülke yöneticilerinin Protesto Mitinglerini değerlendirmesi çok ilginçtir.

         TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN Başbakanı, Başsavcısı ve Baş yasa koyucusu Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Afrika destek gezisinden de kösteklenerek döndüğün de Gençlerin protesto gösterilerine yumuşak Bakan! Baş Noter Sayın A.Gül’ün ve sürekli ağlayanın aksine hezeyanlar ortaya dökmüştür:

         “Gezi Parkı için protestoya kalkışan Gençler; ÇAPULCUDUR! VANDALDIR! TERÖRİSTTİR!”BUYURMUŞ! Terörle mücadele eden Kahramanlarımıza ve Genelkurmay Başkanımıza da bu sıfatı yakıştırmak devlet adamlığı ve insan onuru ile bağdaşamadığından bu gençlerimize de vatansever demek istediğini anlamış bulunmaktayım! Bu devlet adamımız İmamlıktan gelmedir!

         ATATÜRK’TEN Korkanlar Partisi Cumhurbaşkanı da, iyi bir komiser rolünü oynayarak:”LAMBUR, LAMBUR!”DEMİŞTİR. Amma; Sayın R.Teyyip Erdoğan Kuzey Afrika semalarında uçarken:”Demokrasi yalınız oy vermek değildir!”fikrini de bir cümle olarak, başkasından derleyerek ifade buyurmuştur!

         Anadolu’ya önce Yahudiler geldi diyen; Newyork’ta bar işletirken devşirilen Dönme Köklü Bakanlarımızdan birisi de:”Bundan sonra Taksime çıkan Teröristtir! Buyurmuş! ÇÜŞT! HANİ MİLLİ İRADE A ZİBİLLİ!

         Brezilya’da; Yirmi Kuruşluk taşıma zammını Protesto ederek ortalığı kırıp, döken Meclisi ateşe veren Protestocular/Göstericiler/ için Brezilya devlet Başkanı Ekselans Bayan Dilma Rousseff:

         “Gençlerle gurur duyuyorum, protestonun büyüklüğü demokrasimizin gücünün göstergesidir!””Sokakları dinleyerek sokaklara saygı duymamız gerekir!”

         “BURASI TÜRKİYE DEĞİL!”Brezilya Dış işleri Bakanı Ekselans Antonio Patriota.

         CNN’DEN Bayan Chiristina Amanpour’un programına telefonla katılan Brezilya Dış İşleri Bakanı Ekselans Antonio Patriota, kendisine Türkiye’deki eylemlerin hatırlatılması üzerine,”burası Türkiye değil, Brezilya’da şiddet ve çatışmalar görülmeyecektir!”Demiştir. İşte Profesör

Dr.Mauris Duverger’in tanımını yaptığı devlet adamı:”Politikacılar gelecek seçimleri düşünür; DEVLET ADAMLARI DA GELECEK NESİLLERİ DÜŞÜNÜR!”

         Bulgaristan’da, hükümet karşıtı, sokaklara taşan Protestolar sekizinci gününü doldurmuştur. Bulgar Belçika’da bulunan Başbakan Oreşarski, istifasını isteyen protestoculara karşı Sayın RecepTeyyip Beyin şiddetiyle karşılık vereceğine”istifam sorumsuz bir karar olur!”Demiştir. Bulgaristan Cumhurbaşkanı Ekselans Rosen Plevneliev: ”Böyle sevimli protesto ile gurur duymalıyız!”Demiştir. Mustafa Kemal, Sofya’da ateşemiliter iken Bulgarların ulusal operaları varmış! Şimdi Allah, Demokrasi ve Milli İrade masalları ile Türk halkını aldatan sahtekârlara soruyorum: Yedi ölü, On üçü ağır 4000 yaralı verilerek yapılan anayasal bir hak olan gösteriler, her türlü kanunsuz güç kullanılarak önlediğiniz, Türk Halkının gösterileri Milli İradenin eseri değil miydi?Türk ulusunun Milli İradesinin Yaratmış olduğu Anayasamız üzerine ant içen Dönekler, su içmediğinizi ne zaman hatırlayacaksınız?!

“2.Andiçme”

         MADDE 81-Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde and içerler:

Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma;

  hukukun üstünlüğüne,

demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma

;büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim”.

Cumhurbaşkanı andını da bir görelim:         

                   “C.Andiçmesi

         MADDE103-Cumhurbaşkanı, göreve başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki şekilde ant içer:

         Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim”.

         Anayasamızın, Siyasi partiler yasasının ve diğer yasalarımızın vermiş olduğu yetkiler üzerine, usulüne uygun olarak/ kurulmuş olan siyasi partiler Demokrasimizin vaz geçilmezleridir. Hiçbir yasal dayanağı olmadan oluşan  terör ve şiddet uygulayan ya da kuruluş amacının ve yasal desteğinin aksine aynı siyaseti uygulayan oluşumlar da İLLEGAL VE MARİJİNAL gruba girer. Anayasa Mahkememizin Kararı ile “İrticanın Odak Noktası Haline geldiği kararlaştırılan Atatürk’ten Korkanlar Partisi ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan da illegal ve Marjinal hale dönüşmüştür. Gezi Eylemini yapanlar, anayasal haklarını kullandıkları halde; Terörist ve Çapulcu sıfatlı “İllegal ve Marjinal Gruplar! “olarak iftiraya uğramışlardır!   Devletin Polisliğinden Sayın Recep Tayyip’in fedailiğine soyunan Polislerin Taksimde ve diğer Eylemlerde yapmış olduğu Anayasamıza, İnsan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına uymayan uygulamaları onları da İllegal ve Marjinal gruplar listesine sokmuştur! Sayın Recep Tayyip Erdoğan; her duyduğunu söylemlerine katan, Anayasal haklarını kullanan Onurlu Türk Gençliğine her türlü iftira ve yalanı atan, din ve Allah ile ve masallarla Halkımızı ve tüm Müslümanları aldatan, Türkiye Cumhuriyetinin olanaklarını kullanarak; dünyada bir eşi ve benzeri görülmemiş bir biçimde, hiç uymadığı ve uygulamadığı Milli irade masalına sığınan bir Narsist olup çıkmıştır. Marijinal Gruplar ne demektir? Diye sorduğum da aldığım yanıtlar utanılacak düzeydeydi: Çapulcu, Gomünist, Vatan haini ve Türkiye Cumhuriyetine düşman! Yanıtını almıştım!                                                                   Başbakan Erdoğan TBMM'deki grup toplantısında, ilk defa bir tanımlamada bulundu: “Kaybedenler lobisi!” Boşbakan'ın bu tanımlamasıyla birlikte 'faiz Lobisi’nden sonra 'kaybedenler lobisi' tabiri de siyasi sözlüğümüze girmiş oldu. Biz siyasi partinin mensuplarıyız. Bizim her hareketimiz şeffaftır. Bizim söylediklerimiz milletin önündedir. Önceki gün İstanbul'da ifade ettim hırsızlığın, yolsuzluğun her türlüsü kötüdür!” Diye açıklama yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “en büyük hırsızlık milli irade hırsızlığıdır!” Dedi ekledi: "KAYBEDENLER LOBİSİNE SÖYLÜYORUM" "Milli iradeyi gasp etmeye çalışanlar yolsuzluğun izini süremezler. Eski Türkiye'nin kaybedenleri toplu halde yolsuzluk türküsü söylüyorlar. Bunu kaybedenler lobisine söylüyorum. Yolsuzluk yapan görmek istiyorsanız gidin aynaya bakın. EK: Nereye baksak, hangi soyguncuyu görmek istesek, hayret, aynalarda hep sizler maile çıkıyorsunuz gari! BBC. Wall Street Journal. Bu gazetelerin patronları kimler. İngiltere'de de aynı şeyi yaptılar. Sonra Amerikan vurmaya başladılar. Zihniyet aynı. Bu zihniyeti iyi bilmemiz lazım. Bunları iyi tanımamız lazım. Bu ülkede milli iradeyi bunlar çaldılar. Bu ülkenin kaynaklarını bunların hortumladılar.” Sayın Bayımız, siz attıkça biz utanıyoruz! Bu kadar da olur mu kardeşim?

         Sayın Bay Recep Beyimiz. Bilmediği her şeyden kulak dolgunluğu ile konuşuyor. Yalan ocağının söndürülmesini önlemek için ne bulursa içerisine atıyor, tarihîmizi yakıyor, ulusal onurumuzu yakıyor, ulusal birliğimizi yakıyor. Pamuk atıcı sanki. Atıyor da atıyor. Bilmiyor ki kendisini de yakıyor! İngiltere’de Rupert Murdock’un 168 senelik gazetesi, kanunsuz telefon dinleme skandalı nedeniyle, sahibi tarafından kapatılmıştır. İngiltere’de hükümet gazete kapatamaz. Hele, hele başbakana ve hükümete çatan hiçbir gazete de asla kapatılamaz. Eski bir futbolcu olan Sayın Bay Tayyip Erdoğan iyi ki kaleci değildir. Yoksa tüm şutları gol olarak kabul edermiş!

“Milli İrade Kavramı”, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın sürekli dile getirdiği ama anlamını hiç bilmediği bir kavramdır. Geç olmaklar beraber, ele güne karşı, bu kavramı öğretmek durumundayız gari! Önce İradenin ve Milli iradenin tanımını yapmak gerek:

MİLLİ ve İRADE kelimeleri üzerinde durmak ve Halkımızı aldatan sahtekârların sığınağına girmek istiyorum.

         Milli, Milliye: A.S.Din ve Millete ait, onunla ilgili(XIX’ uncu yüzyıl sonlarından başlayarak)Ulusal, Milli. Adab’ı milliye, Dine uygun terbiye ve töreler. Âyad-ı milliye, Kutsal bayramlarSonradan”Dini”kelimesiyle ayırt edilen hep Millet: A.İ. olarak geçer.”

         MİLLET 1-Din, Mezhep.2-Bir din ya da mezhepte beraberler grubu.3-Milletler, uluslar(XX’İNCİ YY.)Millet’i Beyza=Müslümanların hepsi. Milletler arası=arsı ulusal.

         MİLEL=A.İ(Çoğul MİLLET)1-milletler=uluslar.2-Bir din ve mezhepten olan toplulukla. Millet-i Erbaa: Osmanlı İmparatorluğu döneminde din ayrıcalığına göre bulunanlar: Müslüman, Yahudi, Ermeni, Rum. “Mustafa Nihat Özön, Osmanlıca-Türkçe Sözlük, s.536-537.

         İRADE=A.İ.1-İsteme, Dileme.2-Büyük bir kimsenin buyruğu, emir, ferman.3-İrade-i âliyye=Sadrazam buyruğu.4-İrade*i cüz’iyye=Tanrı tarafından insan eline bırakılmış istek. Elindelik.5-İrade-İlahiyye=Tanrı isteği.6-irade-iSeniyye=Padişah emri.7-İrade-i Zaife=Geçici arzu, heves, istek “Mustafa Nihat Özön, Osmanlıca-Türkçe Sözlük, s.384.

İrade-i Külliye=Tanrının iradesi, İrade-i Cüziyye, insanın iradesi. İRADECİ İmam Maturitti.

MİLLİ İRADE: Bir toplumun,  Bir Ulusun siyasi varlığını ve sistemini zor kullanarak kuran, o sistemin işleyişini sağlayan iradedir.

  Ostüzü.

Bir ulusun belirli bir doğrultuda isteklerini açıklaması.

         1982 ANAYASAMIZ REFERANDUM SONUNDA %92,07 OY ALARAK ONAYLANMIŞTIR. Bu Türk ulusunun Mili iradesinin ortaya konulmasıdır.

         Fİ TARİHİNDE YAPILMIŞ OLAN GENEL SEÇİMDE, A partisi  %42,B PARTİSİ %35,C PARTİSİ %,25 oy almış olsun. Geri kalan oylar da bağımsız adaylar arasında paylaşılsın. Bu seçimde Türk Halkının İradesi bu şekilde ortaya konulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Çoğulcu ve çoğunlukçu bir demokrasiyi anayasasına ve yaşamına yerleştirmiştir. En çok oy alan siyasi parti yalancı pehlivanlar gibi Milli irade türküleri söyleyerek diğer partileri yok sayamaz. İktidar sahiplerine karşı Gerçek ve Tüzel kişileri korumak için anayasalara ve yasalara yaptırımlar konulmuştur. Siyasi iktidarlara Cezai ve akçalı sorumlulukların yanı sıra vatandaşlarımızın Toplantı ve protesto hürriyetlerini sağlıklı bir biçimde yapmalarını sağlamak görevi de verilmiştir. Anayasamızın 24/25/26 ve 34’üncü maddeleri fikir hürriyetini ve protesto hakkını silahsız ve saldırırsız olarak ve önceden izin alınmaksızın  kullanma yetkisini Herkese vermiştir. Şimdi, yalınız kendilerini Milli İradenin mahsulü sayanların içtikleri ayranı pardon andı da gördük!

İslamda; Allahın iradesine külli İrade, beşerîn/kulun//İnsanın iradesine de cüzi irade denilir. Beşeri, Cüzi İrade, Külli iradeye/Göksel irade/ ve Külli iradeyi temsil ettiğine inanılan egemene kulluk etmekten öte bir değer taşımazdı. Ne zaman ki Amasya Genelgesi yayınlandı; ulusumuzun ve vatanımızın kaderi Göksel İradenin elinden alınarak Beşeri İradenin eline verildi. Ulusumuzun ve vatanımızın kurtarılması için milli irade ayağa kaldırıldı. Bir bakalım:

AMASYA GENELGESİ                                                                                                                                                                         “İlk kez ulusal egemenlikten bahsedilmiştir. Bir ihtilal bildirisi niteliği taşımaktadır, çünkü İstanbul Hükümeti'ni hiçe saymakta, hükümetin düşman devletlerin esiri olduğunu söylemekte ve milleti yine milletin kendisinin azmi ve kararlılığının kurtaracağını söylemektedir. Maddenin yorumu Kurtuluş Savaşı'nın amacı ve yönetim şeklinin halk tarafından yapılması ve seçilmesidir[1] Mustafa Kemal kendisinin hazırladığı Amasya Tamimi'ni, 9. Ordu Müfettişi sıfatı ile

Mustafa Kemal tarafından Cevat Abbas Bey’e yazdırılan temel esaslar şunlardır[2]:

  1. Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.
  2. İstanbul hükumeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gösteriyor.
  3. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Ek: MİLLÎ İRADENİN ORTAYA KONULMASI. Milli İradenin Mayası! Ostüzü.
  4. Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için, her türlü baskı ve kontrolden uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir.
  5. Anadolu’nun her bakımdan en güvenilir yeri olan Sivas’ta hemen milli bir kongre toplanması kararlaştırılmıştır.
  6. Bunun için bütün illerin her sancağından milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olan en kısa zamanda yetişmek üzere yola çıkılması gerekmektedir.
  7. Her ihtimale karşı bu mesele milli bir sır olarak tutulmalı ve temsilciler gereğinde yolculuklarını kendilerini tanıtmadan yapmalıdırlar.
  8. Doğu illeri adına 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. O tarihe kadar öteki illerin temsilcileri de Sivas’a gelebilirlerse Erzurum Kongresi'nin üyeleri de Sivas genel kongresine katılmak üzere hareket ederler.”

Nutuk'un aynı bölümünde ifade edilir ki, aslında bu taslak, dört maddelik bir müsvedde olarak dikte edilmiştir. Amasya genelgesinin sonuç bildirgesi bu taslak doğrultusunda gerçekleşmiştir. Bu taslak metnin sonunda, Mustafa Kemal'in, Kurmay Başkanı Albay KazımÖzalp/ Bey'in, kurmay heyetinden tebliğ işlerinden sorumlu memur Hüsrev/Gerede/ Bey'in, askeri makamlara şifre yayan diğer bir yaver Muzaffer/Kılıç/ Bey'in ve sivil makamlara şifreleyen fakat Nutuk'ta adı açıklanmayan bir sivil memurun imzaları vardır, Nutuk'ta ifade edildiğine göre bunlardan başka imzalar da vardır.

Bildiri, Erzurum'da 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir'e ve Cemal (Mersinli) Paşalara da sunuldu[1]. Onların onayının alınmasından sonra, bildiri, 22 Haziran 1919'da ülkenin en batısındakinden en doğusundakine kadar tüm mülki amir ve askeri komutanlara telgrafla Abdurrahman Rahmi Efendi tarafından ulaştırıldı.”

Amasya Genelgesi'nin Sonuçları:

Türk inkılabının ihtilâl safhası başlamıştır.

1.   İlk kez milli egemenliğe dayalı bir yönetimden bahsedilmiştir.

2.   İstanbul Hükümeti ilk kez yok sayılmıştır.

3.   Türk Milleti, hem İstanbul'a hem de işgalci güçlere karşı mücadeleye çağırılmıştır.

4.   Kurtarıcı olarak görülen padişah, hilafet, manda ve himaye düşüncesinin yerini millet ve milliyetçilik düşüncesi almıştır.

5.   Üstü kapalı olarakKurtuluş Savaşı'nın gerekçesi, amacı ve yöntemi belirlenmiştir. Milli İradenin oluşumu! Ostüzü.

6.    Heyet-i Temsiliyenin (Temsil Kurulu) oluşturulmasından bahsedilmiştir.

7.   Mustafa Kemal padişah tarafından kendisine verilen 9. Ordu Müfettişliği yetkilerini aşmış, kendi sorumluluğunda olmayan batı bölgelerine de bir tamim yayınlamıştır.

8.   Direniş esasları ilk defa Amasya'da yazılı bir ilke haline getirilmiştir.

9.   Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır oluşumu sağlamlaşmıştır.

10. İlk kez ulusal egemenlikten bahsedilmiş olduğundan evrensel bir maddedir.

11. Avrupalı devletlerin sömürgelerindeki mazlum uluslar için de bir örnek teşkil etmiştir.

12. Müdafayi Hukuk Cemiyetlerini birleştirmek için Sivas'ta bir kongre toplanma kararı alınmıştır.

13. Ordu terhis edilmemesi ve Erzurum'a gelen delegelerin doğrudan Sivas'a gelmeleri istenmiştir.”                                                                                                                                                                                                      

“İrade-i Milliye, İtilaf Devletleri’nin işgallerine karşı 1919'da Anadolu’da başlayan kurtuluş hareketinin ilk yayın organı olarak Sivas’ta çıkarılan gazete. EK: millî İradenin aşılanma safhası! Ostüzü.

Gazetenin çıkarılmasına Sivas Kongresi’nde karar verilmişti. İlk sayısı 3 gün sonra çıkarılan gazetede niçin bağımsızlık savaşına girişildiği ve son durumun ne olduğu halka ve dünya kamuoyuna aktarılmış olduğu için bu yayın, Kurtuluş Savaşı ve Türkiye tarihi açısından büyük önem taşır. Ayrıca Damat Ferit Paşa kabinesinin düşürülüp Ali Rıza Paşa başkanlığında yeni bir kabinenin kurulması; Osmanlı Meclis-i Mebusanı için seçimlerin yapılması; Meclis-i Mebusan’a milli mücadele taraftarı kimselerin girmesinde rol oynamış bir yayın organıdır[1]

İrade-i Milliye, Heyet-i Temsiliye'nin Sivas'ta bulunduğu günlerde 16 sayı çıkarılmış; heyetin Sivas'tan ayrılıp Ankara'ya gitmesinden sonra bir yerel gazete hüviyetine bürünmüş; yayın hayatına 1922’nin sonuna kadar devam etmiştir.[2] Heyet-i Temsiliyenin Ankara'ya gidişinden sonra, milli mücadelenin yayın organı olma görevini Hâkimiyet-i Milliye gazetesi üstlenmiştir,”

Kuruluşu

Milli Mücadele’nin esaslarını anlatmak, milli mücadele karşıtı propagandalara yanıt vermek üzere bir gazete çıkarılması Sivas Kongresi’nin 11 Eylül 1919’da gerçekleşen sekizinci oturumunda kararlaştırıldı. Gazeteye mesul müdür bulma görevi kongrenin Sivas delegesi Rasim Bey (Başar)’e verildi. İttihat ve Terakki ile ilgisi olmayan birini bulması Bey’den özellikle istendi[3] Rasim Bey, o sırada 22 yaşında bir genç olan Demircizade Selahaddin'i (Ulusalerk) Mesul Müdür olarak belirledi. Heyet-i Temsiliye üyesi Mazhar Müfit/Kansu/ Bey yazı işleri müdürü oldu. Gazete, Vilayet Matbaası’nda basıldı.

Gazetenin başlığında haftada iki gün yayınlanır ifadesi yer alıyordu[3] ancak başlangıçta hafta bir gün çıkarıldı [4]. Zaman içinde haftada iki kere ve daha sonra günlük olarak çıkarılmıştır.[1]

Kimi kaynaklara göre gazetenin adı bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından konuldu ancak bu adının konuluşu hakkında kesin bilgi yoktur.[1] Gazetenin başlık altında "Metâlib ve Âmâl-i Milliyenin Müdafiîdir" ("Milletin arzu ve isteklerinin savunucusudur") ibaresi yer almıştır.”                                                                                                  Milli irade kavramının babası İngiliz filozofu Thomas Hobbes/1588/1679/ ,1651’de Leviathan-Ejderha- adlı bir eser yazarak Batı yönetiminin yolunu çizmiştir. Daha sonra da bu konuyu Contract Social /Toplumsal sözleşme/İçtimai Mukavele/Fransız Filozofu Jean Jacgues Rousseau’dur./1712/1778/ J.J.Rousseau'ya göre milli irade yalnızca devletin kuruluşunda tam bir uyuşma içinde var olabilir. Buna da Konsensüs/Genel Kabul/denilir. Buna göre sonradan bu iradeyi oluşturanlardan birinin dahi bu iradenin dışına çıkması, artık milli iradenin bulunmadığını gösterecek ve yeni bir milli irade oluşturmaya çalışacaktır. Konsensüs’e karşı Dissensüs/ XVIII. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olan Jean-Jacgues Rousseau sıkı bir toplum eleştiricisi olarak tanınır. Babası ömrünün uzunca bir kısmını İstanbul’da Osmanlı Padişahının sarayında saat tamircisi olarak geçirmiştir. Toplum sözleşmesinden önce yazdığı iki söylev bu bağlamda düşünülür. İnsan doğal durumda iyiydi, düşünmeden doğanın bağrında yaşıyordu, toplumsal ya da uygar duruma geçince başka insanlarla ilişkileri arttı, mülkiyeti yaratarak bozulmayı yaşamaya başladı, lükse, hırsa, eşitsizliğe, kötülüklere yöneldi. Bilimleri ve sanatları oluşturdu, bunlar onun bozulmasını artırdılar. Ancak insan doğal duruma dönemeyecektir. Öyleyse doğal yaşama benzer bir yaşam düzeni kurmak gerekir. Bunun özü de toplum sözleşmesine dayanır. Her toplumun üyeleri birbirlerine toplum sözleşmesiyle bağlanmalıdırlar. Toplum sözleşmesiyle insan toplum yararına bazı özgürlüklerinden vazgeçecek ve genel isteme baş eğecektir.”İTE:www.kitapyurdu.com                                                                                                                                                                        Sayın Bay Recebimizin yemin ve kasem ederek sağlamaya çalıştığı çağdışılık Türkiye Cumhuriyetini yaratan Konsensüse karşı bir Dissensüs yaratmak Türklük inancı dışındaki gayretidir! Millî irade kavramı tam bir fikir birliği ister. En ufak bir aykırı düşünce milli iradenin olmadığını gösterir. Rousseau’nun Genel irade hakkındaki detaylı görüşleri ve nasıl ortaya çıktığını merak ediyorsanız, toplum sözleşmesi kitabına bir kez olsun bakmalısınız.
Léon Duguit/1859/1928/ ise günümüzde toplumsal zihinde oluşan milli irade kavramını eleştirir. Ona göre günümüzde milli irade kavramı sadece politik kudreti eline alanlar yönüyle irdelenmektedir.
Günümüzde milli iradenin temsilinin somut yansıması sadece ve sadece anayasalardır. Kabine üyeleri, hatta ve hatta meclisin kendisi dahi milli iradenin temsilini tam olarak yansıtamaz.
Uğur Mumcu
söz meclisten içeri kitabında politikacıların "milli irade" kavramını neden diline doladıklarını şöyle dile getirir:
"Günlük dilde “milli irade” olarak adlandırılan seçim sonuçlarını, seçim sistemleri açısından değerlendirdiğimizde, bu “milli iradenin, bir önceki parlamentonun belirlediği seçim yasasına göre değişik sonuçlar verdiğini görürsünüz. Öyleyse bunlardan hangisi “milli irade”, hangisi değildir? Buna yanıt bulmak gerekir.
Hukuk alanında olduğu gibi, siyasal konularda da soyut ve genel kavramlarla konuşmak insanların kolayına gelir. Söz gelişi “milli irade” deyince, bu tılsımlı sözün yaratacağı yankılarla çok “bilimsel” konuştuğumuzu sanırız. Bunun gibi, “egemenlik” deyince; hükümetin, bakanlıkların, meclislerin “manevi şahsiyetleri” deyince olup bitenleri, hükümetleri, bakanlıkları, meclisleri oluşturan kişilerden soyutlayarak, konuları, bir çeşit “metafizik” bulutlar içine sokarız. Bunu yaptık mı, gerisi kolay; bundan sonra kim “milli iradeye” karşı çıkabilir, kim “egemenlik” kavramını eleştirebilir, kim “manevi şahsiyet” kavramının dokunulmazlık zırhını deler!" (Uğur Mumcu, Söz meclisten içeri, s.1)
Hukuki ve demokrasi altındaki kavramları eğip bükmeye pek meraklı bir milletiz. Bu kavramların neden okullarda öğretilmediği ise ayrı bir konu. Her "milli irade" diye tutturana inanmak gerekmeyeceği gibi, bu kavramları çıkış noktasından günümüze geliş aşamasına kadar çocuklara yavaş yavaş öğretmek ve benimsemesini sağlamak en iyi yol olacaktır. “Siyasi Partilerin hükümet etme vaatleri ve her türlü çıkar gözeterek almış olduğu Seçim sonuçlarına Genel İrade/Milli İrade/demek aklı kulaklarında olanları esir almak demektir.
Bay Recebimizin Şeriat devleti kurmak için ettiği yemin ve kasemi unutmayalım!

“Bizim için demokrasi amaç değil, araçtır!”RTE.

“Demokrasi treni istediğimiz istasyona geldiğin de trenden ineceğiz!”RTE.
“Hem laik, hem de Müslüman olunmaz! ”Bizim yolumuzun üstünde de ölmüş bir inek yatmaktadır!”RTE. Hindistan’da Mustafa kemalimizi kaydetmiştir. Millî irademize ve Milli İrademizle kazanmış olduklarımıza  düşmanlık ve aykırılık ,Allahlık vasıflarını da kazanmış olan Bay Recep T

İzleyiciler

Blog Arşivi