10 Mart 2014 Pazartesi

1234/KİŞİLER DİLLERİNDE SAKLIDIR!

TC. OSMAN TÜRKOĞUZ osmanturkoguz@gmail.com TV. İZMİR;08 Şubat 2014 KİŞİLER DİLLERİNİN UCUNDA SAKLIDIRLAR! KALABALIKLARI GÖRDÜKLERİN DE HIRLARLAR! Rejisör isteyince, yarım pabuçlu aktör Şah Olur, Padişah olur, Başbakan olur. Hak ve hukuku bilmeden Başsavcı olur, sonra da o Çatma Mahkemelerin başı olur… Halk sıkıştırdığında da o davaların Avukatı olur. Onu, Bunu ve Şunu lekeleyeyim derken dillerinde kendisini tarif etmiş bulunur. Okuyalım: “Hırsızlık babadan oğula geçer.” “Bugüne kadar, evladından hırsızlık öğrenen baba görmedim ve duymadım. Hırsızlık babadan oğula Geçer. Evlattan babaya değil. Dolayısıyla yönetimlerde hırsızlık, yukarıdaki üst yöneticilerden alttaki yöneticilere, oradan da halka yansır!”Bay Recep Tayyip Erdoğan 1994. Sözcü Gazetesi,2 Mart 2014.”Mülkiye Başmüfettişliğinden; İstanbul Büyük Şehir Belediyesindeki 72 klasör suç dosyasını Başmüfettiş temizliği nedeniyle İstanbula vali olana Vali Muavini edilen Candan Eren’in kulakları çınlasın. Bakanların çocuklarına da geçen hırsızlık, Başçalandan Bakanlarına oradan da aşağıya geçmiş! Bay İrecep öyle diyo! “Yalancıdan Başbakan olmaz!”Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2014. “Kılıçdaroğlu doğru söylüyor:Yalancıdan,Hırsızdan Başbakan olmaz!14 Şubat 2014 Kırklareli Başbakan! Recep Tayyip Erdoğan. “Yavrularıma helal lokma yedirmedim! Başbakan! Recep Tayyip Erdoğan. “Başbakan Erdoğan, Atatürk Orman Çiftliği'ndeki Başbakanlık inşaatının durdurulması kararıyla ilgili olarak da 'Hukuksuz olarak yaptığımız hiçbir şey yok. Güçleri yetiyorsa yıksınlar. Yürütmeyi durdurdular, bu binayı durduramayacaklar. Açılışını da yapacağım, içine de girip oturacağım ”Dedi. Orayı da mı pisletip kokutacaksın a Recebimiz! Sen bu çıkışı Bilal’den mi öğrendin! Bakınız, o da senin bir görevline ne diyor: Bir arazinin vakfına geçirilmesine “BU KONULARDA KANUN VAR!”Diyene:”SEN O KANUNLARA KULAK ASMA!”Diye talimat veriyor. Bunun Takiyye’ ye dayandırıldığını ancak eblehler anlamaz. İslam Hukukunda Dünya’da iki bölge vardır:1-Darülharp,2-Darülsulh. Gerisi de lahmacundur. Baba ile Oğul Türkiye Cumhuriyetini Darülharp Bölgesi olarak Hırsız Necmettin’den devralmışlardır. Kur’anı Kerim ayetleri Üç gurupta toplanır:1-İbadet Ayetleri,2-Muamelat Ayetleri.3-Meseller. Bugün için yararlanabileceğimiz Ayet sayısı 230’dur.”Zaman değiştikçe hükümler de değişir! ”İslamın en önemli kuralıdır. Muamelelere dair ayetlerdeki hükümler de değişir. Devletlerarası Genel ve Özel hukuk kuralları yanında savaş hukuku kuralları geçerlidir. Savaş Ganimeti devlet mallarına uygulanır. Kişisel eşyalar karşı taraftan ölen askerlerin ailelerine yollanır. Hukuk kuralı budur. Gerisi de bugün için geçerliği olmayan çağına ait Arap uygulamalarıdır. BÜ çağa ait yazılmış kitapları kaynak olarak göstermek bilgiçlikten öte bir anlama ifade etmemelidir. Kişiler, Devletlerin anayasalarının ve yasalarının Garantisi altındadır. Ülkemizin tüm nimetlerini sömürerek ülkemizi Dar’ ül Harp bölgesi saymak ahlaksızlık ve vatan hainliğidir. Buyurunuz eski uygulamaları okumaya. Cevap: Dar-ı harp nedir? ________________________________________ Darül Harp; İslâm'ın siyasî otoritesinin dışında kalmış olup, yönetim tarzı ve yürürlükteki hukuku İslâmî olmayan bölgeler. Genel olarak İslâm hukukunda kâfir ve İslâm düşmanı yöneticilerin hâkimiyet ve yönetimleri altındaki toprakları anlatmada kullanılır. Ö. Nasuhi Bil¬men Hukuk-u İslâmiye ve Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamûsu'nda Darü'l-İslâm ve Da¬rü'l-Harb'i şöyle tarif eder : «Darü'l-İslâm, Müslümanların hâkimiyeti al¬tında bulunup Müslümanların emn ve eman içinde yaşayarak dinî vazifelerini ifa ettikleri yerlerdir. Müslümanlar ile aralarında müsalâha ve muvadecı bulunmayan gayr-i Müslimlerin hâki¬miyeti altında bulunan yerler de Darü'l-Harb'-tir» Ö. Nasuhi Bilmen; Hukuk-u İslamiye ve Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, c. m, s. 394. İmâm-ı Âzam ile İmâm-ı Muhammed'e göre müslüman olmayan bir memlekette bulunan bir Müslümanın, Müslümanları aldatıp mallarını çalması veya gasp etmesi caiz olmadığı gibi gayr-i Müslimlerin mallarını da çalması veya gasp etmesi caiz değildir. Çünkü İslâm dini müsamaha ve fazilet dini olduğu için hiyâneti, aldatmayı, gayr-i ahlâkî ve çirkin şeyleri her yerde yasaklamaktadır. Ancak küfür diyarında yaşayan bir Müslümanın gayr-i Müslim’den faiz almasında beis yoktur. Çünkü onlara göre faiz almak hiyânet sayılmaz, normaldir. (1) Diğer mezhepler ile Ebû Yusuf a göre/Ebu Hanife’nin öğrencisi olan bu satılmış, para ile 125 uyduruk Hadis sattığını itiraf etmiştir. Ostüzü./ faiz her yerde yasaktır. Ne İslâm diyarında ne de küfür diyarında onu almak caiz değildir. Alışverişte, ölçüde, tartıda Müslümanlara gösterilen muameleyi gayr-i Müslimlere de göstermek îcâb eder. (2) Hatta bir kimse meselâ Avrupa'ya giderse, orada devlete veya şahsa ait bir şey bulursa onu sahibine vermeye mecburdur. (3) Küfür diyarında gayr-i Müslimlerden faiz almak caizdir diyen İmam-ı Âzam ile Muhammed'in sözü daha râcihdir. Çünkü bir müslüman parasını, meselâ bir Alman bankasına yatırsa (ki yatırması doğru değildir) onlar, parasını çalıştırıp bol bol kazanacaklar, para sahibi faizini almadığı takdirde cebine hiç bir şey girmeyecek, üstelik de gayr-i Müslimlerin istihzalarına maruz kalacaktır. (4) Not : İmam Azam ve İmam Muhammed ‘e göre küfür diyarında yaşayan bir Müslümanın gayr-i Müslim’den faiz almasında bir sakınca olmadığı hususu: “Daru’l-harpte müslüman ile gayri Müslim arasında faiz olmaz hadisi şerifine dayanmaktadır. (5) Yurt dışındaki vatandaşlarımız bu hadisle ve Hanefi mezhebinin görüşü ile amel ettiklerinden yaptıkları helaldir Dipnotlar: 1- el-Fıkhu ale'l-Mezahebil arba'a, 1/340. Fethu'l-vehhab 2/355. 2- el-Fetâva'1-Kübrâ c. 2, s. 238, Bedâyi es-Senâyi' 9/4378. 3- Hidâye, 2/66. 4- Halil Günenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, 1/243-244. 5- Zeylai, Nasbu’r-raye, 4/44; İbn Hümam, 7/ 39. Hanefi âlimlerinden meşhur Serahsi (49O) el-Mebsut'unda bu konuda bilgi verirken diyor ki: Müslüman darulharpe pasaportla girdiğinde onlarla yaptığı anlaşmalara sadık kalacağına söz vermiş demektir. Verdiği söze uymalı, anlaşmalarına sadık kalmalıdır. İtimat edilmeyen insan durumuna düşmemelidir. Onlara göre caiz ve meşru olan faizli alışverişle mallarını alması da caiz ve meşrudur. Anlaşmalarına aykırı değildir. Ancak bu faiz alışverişi gayrimüslimlerle olur. Orada bulunan Müslümanların kendi aralarında birbirinin mallarını faizle almaları caiz değildir. Ecnebi ülkelerde, Müslümanların, gayri Müslimlere ödünç verip, onlardan faiz almalarının caiz olduğu Mülteka ’da yazılıdır. Mecmaül enhür ve Dürer ’deki hadis-i şerifte, gayri Müslim ülkelerde, Müslümanların kâfirlerden faiz almalarının caiz olduğu bildirilmiştir. Bundan başka zaruret dışında faiz her yerde her zaman haramdır. Dâr-ül-harbde, kazanmak şartı ile bahse girmek, yani bir nevi kumar oynamak da caizdir. Rum suresinde, (Rumlar, en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Hâlbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir) buyurulmaktadır. Müşriklere göre ise, bu, inanılacak şey değildi. Hâlbuki Allahü teâlânın vaadi mutlaka gerçekleşecekti. Hazret-i Ebu Bekir, sure-i celilenin inişinden sonra, müşriklere, (Bu galibiyet, sizi sevindirmesin. Birkaç yıl sonra Roma, Farsa mutlaka galip gelecektir) demişti. Müşrikler, (Bu birkaç yıl ne kadar zaman?) diye sordular. Üç yıl diye cevap verdi. Übeyy ibni Halef, (Yalan) diyerek, on deveye Hazret-i Ebu Bekir ile bahse tutuştu. Hazret-i Ebu Bekir, durumu Resul-i ekreme haber verdikleri zaman, Peygamber efendimiz, (Birkaç yıl, 3-9 yıl arası demektir. Deve adedini çoğalt ve müddeti de uzat) buyurdu. Hazret-i Ebu Bekir, Übeyy’i arayıp buldu. Übeyy, (Ne o, pişman mı oldun?) dedi. Hazret-i Ebu Bekir, (Hayır pişman olmadım. Seninle bahsi artıralım. Yüz deve yapalım. Müddeti de dokuz yıla çıkaralım) dedi. Übeyy, durumdan çok emindi. Romalıların hiçbir vakit, yeniden savaş edebileceklerine ihtimal vermediği için, (Peki yüz deve, dokuz yıl olsun) dedi. Dokuz yıl sonra, Bedir’de Müslümanlar, müşriklere Allahü teâlânın yardımı ile galip geldikleri sırada,/ALLAHÜ TEÂLÂUHUTTA NEDEN YARDIM ETMEDİ HEMŞERİM!/Romalılar da Farslılarla, tekrar giriştikleri savaştan muzaffer olarak çıkmışlardı. Hazret-i Ebu Bekir bahsi kazanmıştı. Fakat develerini bizzat Übeyy ’den isteyemedi. Übeyy, Uhud’da yaralanmış ve Mekke’ye dönüşünde ölmüştü. Develeri Übeyy’in vârislerinden aldı. Bu durum müşrikleri iyiden iyiye düşündürdü. İçlerinden birçoğu, Müslümanlığı kabul etti. Böylece Kur’an-ı kerimin bir mucizesi daha meydana çıktı. (Medarik, Tibyan) Mekke-i mükerreme, o zaman İslam ülkesi olmadığı ve Hazret-i Ebu Bekir’in kazanması garanti olduğu için bu bahis işi caiz görülmüştü. Bunun için İmam-ı a’zâm ile İmam-ı Muhammed’e göre, ribâ ve kumar gibi şeylere ait fâsid akidler, dâr-ül-harbede, Müslümanlar ile kâfirler arasında caizdir, yapılabilir. (Mülteka) Dâr-ül-harbde, kazanmak şartı ile bahse girmenin caiz olduğunu gösteren bir misal daha verelim: Meşhur bir pehlivan olan Rükâne, koyunlarının üçte birini bahse koyarak Peygamber efendimize güreş teklifinde bulundu. Resulullah efendimiz, defalarca Rükâne’yi yenip koyunların tamamını aldı. Sonra da ihsan ederek hepsini geri verdi. Rükâne müslüman oldu. (Mebsut, Mevahib-i ledünniyye, Şevahid-ün-nübüvve) SONUÇ OLARAK ŞU SÖYLENEBİLİR her ne kadar bu ve bunun gibi hallerde faiz alınabilirse de buna bir ruhsat nazarıyla bakmak en isabetli karar olacaktır. Müslüman her şeyden önce örnek insandır ve takvayı kendine rehber etmelidir.Selam ve dua ile! ALLAH BELANIZI VERECEK GERİ ZEKÂLILAR!Ostüzü.

3 Mart 2014 Pazartesi

1233/BİR İNDE İKİ SIRTLAN!

TC. OSMAN TÜRKOĞUZ osmanturkoguz@gmail.com TV. İZMİR;03 Mart 2014. BAŞ YALANCIMIZ, BU SEFER DE EN BÜYÜK TÜRK, TÜRKLÜK VE İSLAMİYET DÜŞMANINA SIĞINDI. BİR İNDE İKİ SIRTLAN! YALANCIMIZ VE İFTİRACIMIZ TÜRK VE İSLAMİYET HAİNİ SAİT’İ NORSİ’YE SIĞINMIŞ! Hırsızlarını ve vatan hainlerini serbest bıraktırarak, Kahramanlarımızı hâlâ esir kamplarında tutan En büyük Yalancımız ve Hırsızlarımızın Başı, vatan, Türklük, Türk dili ve İslam dini haini Norslu Said’e sığınmış. ”Bu deli hainden aşırdığı bir cümle ile “Menderes Menderes’i idam edenler için yaşasın cehennem! Buyurmuş! Adnan Menderes döneminde 47 Kişiyi idam ettirmişti. Bu kararlar mahkleme kararının infazı oluyor. Rüşvetçileri serbest bırakmak ta mahkemenin kararı oluyor da işinize gelmeyen kararlar neden TÜ kaka oluyor? İRANLI Reza’nın babasının öğüdü n’oluyo?MAHKEMENİZİN VERMİŞ OLDUĞU TAHLİYE KARARLARINA HUKUKİ DAYANAK MI OLUYOR!:”Orospunun ve Görevlinin armağanını peşin öde!”Sizin VE Bakanlarınızın maile aldıklarınız rüşvetlerde mi armağan faslına giriyor! Size bir gerçeği söylemek durumundayım: Sizler Cehenneme bile Layık değilsiniz, orasını da kokutursunuz!

1 Mart 2014 Cumartesi

1232/SÜLEYMAN SAMİ TÜRKOĞUZ'DAN

TC. OSMAN TÜRKOĞUZ osmanturkoguz@gmail.com TV. İZMİR,27 ŞUBAT 2014. SÜLEYMAN SAMİ TÜRKOĞUZ’DAN! Menemen’de; Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ımızın anma gününde, yüksekçe bir yere çıkan Menemen’in Hatundere köyünden Süleyman Sami Türkoğuz, kalabalığa seslenir:”Beni bir dakika dinlemenizi rica ediyorum. Garp Cephesi Komutanı Miralay Mustafa İsmet ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa arasındaki telefon konuşmasını dinleteceğim! Der ve başlar: ”Bu konuşma,01 Nisan 1921 tarihinde, Metristepe ile Türkiye Büyük Millet Meclisi santralı arasına çekilen telefon hattından yapılmıştır: “Konuşan ben Garp cephesi Kumandanı Miralay İsmet, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa ile konuşmak istiyorum!” “Ben Mustafa Kemal, bir şey mi var İsmet’!” “Evet, Sayın Kumandanım bir şey var! Yunan Ordusu, İnönü meydanını, üstün silahlarıyla silahlarımıza ve Mehmetçiğin soylu yüreğine terkederek, ölüleriyle dolu muharebe meydanınından ölülerini çiğneyerek kaçmaktadır!” “Düşman ordusunu ordularımız takip etsin İsmet Paşam!” “Daha önemli bir şey zuhur etti Paşam. Batı Cephesi Orduları, Koltuğunun altında ayakkabı kutuları taşıyan birisini şiddetle takip etmektedir!” “Sen işini bilirsin İsmet Paşam, bildiğin gibi hareket et!” “Baş üstüne Sayın Kumandanım, yalınız emriniz olur? Ellerinizden öperiz. “Gözlerinizden öperim Sayın İsmet Paşam!”

İzleyiciler

Blog Arşivi