12 Ekim 2013 Cumartesi

1156/MOSKOVA,BERLİN,SİLİVRİ!


 

            TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ

Osmanturkoguz@gmail.com

TV. İzmir;13 Ekim 2013/İHANETLER SÜRDÜKÇE

OSMAN TÜRKOĞUZ

İzmir;14 Kasım 2009.    

        TELEVİZYONLARDAN YALAN VE İFTİRALARI DA DİNLEYİNİZ, AMA BU YAZIYI DA İKİ DEFA OKUYUNUZ!

MOSKOVA, BERLİN VE SİLİVRİ!    

           Bu adlarla ünlenmiş olan üç mahkeme, adaletin meydana çıkartılması için değil, Silahlı Kuvvetlerin tasfiye edilmesi İÇİN kurulmuştur!Yargılama yaptıkları iddia eden Yargıçlar Kurulu her üçmahkemede de TASFİYE KURULUDUR! Üst Mahkemeler de Üst Tasfiye kurullarıdır. Bu mahkemelerde masumiyet ileri sürerek aklanmak istemek, muhakemelerin açılış nedenine aykırıdır. Benim hayret ettiğim nokta şudur: Türk Silahlı Kuvvetlerinde tarihe mal olmuş bu iki Siyasi Tasfiye mahkemesinden ders çıkartanın bulunmamış olmasıdır. Başsavcımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ımızın elinde çatma dosyalardan başkaca belge de yoktu.”Ben bu davanın Başsavcısıyım!”Demek, ben ne emredersem o olacaktır demektir. İmamdan yönetici olur,imamdan Savcı ve Hâkim olduğu nerede görülmüştür Sayın Seyircilerimiz ve Dinleyenlerimiz!

03 Kasım 2003’teki Birinci Ordunun plan tatbikatı dosyansın üzerinde oynanmış, bir Homoseksüel dönmeden de zorla ifade alınmıştı. Kozmik büronun arattırılması TSK aleyhinde delil bulmak amacı  ile Yapılmıştı.Erdoğan Beyimizin Yemin ve Kasemini TSK dikkate bile almamıştı.TSK’NIN en güçlü Atatürkçüleri  ve  Lider kadrosunun eften,püften  iddianameler üzerine tutuklanması,Amerikanın Milli Hedefler Planının gereğiydi.PKK mücadelesinin en önde gelenlerinin de tutuklanmaları TSK’YA gözdağı verilmesinin yanı sıra PKK’NIN DA daha etkin olmasını  sağlamaya yönelikti.Çatma iddiaların dışında,itham edilmemişlerin de tutuklanması Tasfiye anında onların beraat ettirilerek adil yargılama yapıldığını Halka inandırılmasına yöneliktir.Denizcileriz Donanmalarıyla Ankara’ya gelerek mi Taklibi Hükümet yapacaklarmış!Dünyada hiçbir Silahlı Kuvvetler,kendisini oluşturan Dört Güçten tasfiye edilen bu kadar komutan açıklığını kaldıramaz.Atatürk’ten Korkanlar Partisinin tasfiye kararı Cumhuriyet Ordusunun tümünü de kapsamaktadır.12 Eylül 1980 ASKER HAREKÂTI SONUNDA  BİR KURUCU İKTİDAR OLUŞTURULMUŞTUR.28 Şubat Kararı da Başbakanın onaylamış olduğu Milli Güvenlik Konseyi kararı üzerine yapılmıştır.Bunlar,ellerinden gelebilse,Cumhuriyetimizin kurulma kararını ve 27 Mayıs 1960 Harekâtını da Tasfiye Kurullarının önüne getirerek, Horul,Horul uyumakta olan Türk Toplumunun gözünde TSK’YI tamamen çökerteceklerdi.Bunlar adam olmaz mantığını onaylattırarak,yeni bir askeri kuruluşu getireceklerdi.Bizim komutanlarımızın ve Aydınlarımızın adaletten söz etmeleri,hâlâ mı hâlâ uyanmadıklarının göstergeleridir.Tasfiyede adaletin arandığı neredegörülmüştür!   Türkiye Cumhuriyetinde yükselebilme yolunu da iyice bilmek gerekmektedir: Hiçbir yeteneği,çalışması ve ülke yararına başarmış olduğu işler olmamasına karşın;yükselebilme hırsı aklından,vicdanından ve vatanseverliğinden önde olanlar için en büyük tehlike,vatansever,yetenekli ve çalışkan olarak bir çok olumlu işlere imza atmış olanlardır.Bu,bir kan davasıdır.Kan davalarında da en yetenekliler öldürülür.Bu gibi kişiler kendilerine makam ve rütbe verecek kişilere her türlü köpekliği yaparlar.Bu tasfiye olayında da bu şartı da gözden uzak tutmamamız gerekmektedir!

                                                                                                         Sovyet Rusya’da Mareşal! Papaz Mektebi birinci sınıfı kaçkını Jozef Stalin, Mayıs 1938 Moskova Mahkemesinde 3 Mareşal,13 Orgeneral 57’si kolordu komutanı olmak üzere 210 General,208 Amiral ve 30.000 subayı kurşuna dizdirerek Rus ordusunu tasfiye ettirmişti.Hemen akabinde Finlandiya gibi 3.000.00 nüfuslu bir devlete savaş açarak başarı kazanıp Rus Halkının moralini düzeltme yolunu seçmişlerdi.Savaş umdukları gibi gelişmemiş,Mareşal Mennerhaym komutasındaki Fin Ordusu Kızılorduyu perişan etmişti.     

20 Temmuz 1944’te Adolf Hitlere yapılan suikast üzerine Nazi Almanyasının çok sayıdaki güzide komutanı kurşuna dizilmiş; Mareşal İrving Rommel gibi büyük bir komutan da intihar ettirilmişti.Bu tasfiye Nazi Almanyasının çökmesini kolaylaştırmıştı.Hep bu cinayetler,yalanlara  ve  iftiralara dayalı  bir mizansene göre yapılmıştır.

“Doğru, bir kelimeye sığar; yalan da klasörlere sığdırılamaz!”

Ostüzü.

“CUMHURİYET’İ restore ediyoruz!”Ahmet Davutoğlu, Hariciye vekili olup; yenileme sorumlusu.

“Dinsiz, laik Mustafa kemal rejimini değiştirip, Kuran’a dayalı şeriat devletini kuruyoruz! Halkımız; doya, doya dinini yaşasın diye! Doç. Sait Bey!

Arapların karnı asırlarca Türkleri  soymak, Türk kadın ve kızlarını ve erkeklerini hayvanlar gibi esir pazarlarında satmakla doydu. Anadolu Türk halkı açlıktan hayvanlarla beraber otlamaya çıkarken bu aşağılık Osmanlı her sene Sürre alayları ile Arapları besledi:20.000 ton buğday,200.000 Duka altını,100.000 kat Çakşır, Cameden, pabuç, Vb. Sürre Eminin atını özengileri altından, eyer aksamı ibrişimdendi.

“TÜRK MİLLETİNİN KAREKTERİNE EN UYGUN YÖNETİM ŞEKLİ, CUMHURİYETTİR.

Mustafa Kemal ATATÜRK.    

“Dinsiz, laik Kemal Paşa rejimini yıkarak; Kuran’a dayalı şeriat devletini kurmak için, var gücümle çalışacağıma, namusum ve şerefim üzerine yemin ve kasem ederim!”RTE.

İnternet’te dolaşan RTE andı.      

“Tutturmuşlar LAİKLİK giderse diye; halk isterse tabi’i ki gidecek KARDEŞİM!”

Sayın RTE’nin İspanya’da kurduğu şato.

Nazi Almanya’sı da Prof. Dr. Papaz Martin Niemöller’in günlüğünden:” Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben Yahudi değildim. Sonra; beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”

İLGİ:1-”Siyasi Partilerin Hâkim ve Savcıları ” OTO.—Bloğumdalar.

                2-“Anayasa’yı Şeriata Açmak Mümkün mü?” OTO.

                3-“Laiklik Bir yaşam biçimi Olmazmış!”OTO.

                4-“Şeriat Yargısı ve Yargı Şeriatı!” OTO.

                5-“Bir Toplumu ve Tüm İnsanları Kucaklamak!” OTO.

                6--“Bireyin ve Toplumun hafızasını Silmek!” OTO

                7-“Vatan Hainliği Suçları!” OTO

                8-“Silahsız ve Copsuz Militan CUMHURİYET!” OTO

9- “Silahlı Kuvvetlere Müdahale Ulusal felaketlerin Habercisi midir?” OTO

İsterseniz; önce Almanya’ya uğrayalım. Hitler iktidarı ele geçirdiğinde, Ünlü Mareşal Hindenburk’u ve O’NUN Tannanberk’teki kurmay başkanı General Lüdendorf’u da kandırarak, kullanmasını bilmişti. Önünde; çılgınlığı önleyecek olan toplumsal güçleri, Prof.Dr. Papaz Martin Niemöller’in veciz ifadesinde anlattığı gibi; yok etmiştir.

Alman Parlamentosu Rayştağ’ı yaktırarak, suçu da Hollandalı bir akıl hastasının üstüne atmıştır    “Uzun Bıçaklar Gecesi’nde de, tüm Yahudi mallarına ve iş yerlerine el koydurttu ve beğenmediği tüm kitapları da yaktırdı. Yahudi asıllı Alman Bilginleri, yurt dışına kaçtılar. Bunlardan birisi de Albert Einştayın’dır.

Sıra Alman Silahlı Kuvvetlerini ekarte etmeye gelmiştir. Daha önce; bir sarhoş Polis komiserine hazırlatmış olduğu rapora göre; Alman Polisinin üçte ikisini meslekten uzaklaştırmış; yerlerine de Katil Himlerin SS teşkilatından Nazi gençleri atamıştır. Homoseksüel Yzb. Ernest Röhm’ü de bir gece baskınında; yatağında yakaladığı şoförü ile öldürerek,400,000 mevcutlu SA’LARI DA, SS’LERE katmıştır.

Beklediği bir fırsatı yakalayarak; Alman Genelkurmay Başkanının adını taşıyan bir homoseksüel Emekli Yarbayı tutuklatıp, Genel Kurmay Başkanını homoseksüel diye ordudan attırmıştı.

Gestapo; Prag da bir bombalı saldırıda öldürülen azgın bir Nazi subayının emir ve kontrolündeydi. Gestapo; sevilen iki Generali, güpegündüz, eşleri ile birlikte öldürmüştü.

Almanya-Polonya sınırındaki, bir Alman kasabasına Polonya ordusunun silah ve teçhizatları ile teçhizatlandırılan mahkûmları getirterek kurşuna dizdirtmiş; kasabanın radyosundan da, Lehçe; Alman işgalindeki bir kasabalarının kurtarıldığını ilan ettirmiş; sözde, yetişen Alman silahlı güçleri işgalci Polonyalıları öldürerek kasabalarını da işgalden kurtarmıştır! Alman ulusal basını ve yabancı basın bu kasabaya getirilerek, yerlerde upuzun yatan Polonya işgalcilerinin ölüleri işgale ve tecavüze tanık olarak gösterilmiştir. Dünyayı kandırmak isteyen Hitler; yerlere tabanca ve LAW kartuşu gömecek değildi ya! Hem, o zaman bu LAW fişeği de henüz keşfedilmemişti!

Alman Silahlı Kuvvetlerinin en çok korktuğu; Sovyet Mareşali Mihail Nikoleyeviç Tuhçevski’-Tukhaçhevski’-nin de, bir kuru imza ile bizzat Jozef Stalin tarafından kurşuna dizilmesi sağlanmıştı. Bu işi beceren Alman haberalmasının başı olan Amiral Kanaris te, Hitler tarafından bir malikâne ile ödüllendirilmiş ve sonunda o da kurşuna dizilmiştir.

Gelelim Sovyet Rusya tarafına; iç savaşta; Çar yanlısı Amiral Kolçak’ın yenilmesini sağlayan Çek ordusuna mensup, 50,000 asker; memleketlerine gitmek istedikleri için, ÇEKA tarafından kurşuna dizilmişti.

Demokrasilerde; iktidarı ele geçirmek için, çoğulcu ve çoğunlukçu bir anlayışla genel seçimler yapılır. En çok oy alan siyasi parti, iktidarın sahibi olur. Halktan; hükümeti kurmak için oy almıştır. Tüm icraatını da Anayasa ve yasaların güvencesi altında, devletin kurum ve kuruluşlarının hizmeti ile yürütmek zorundadır, NAZİZİM, FAŞİZİM VE KOMİNİZİM’DE: GENEL SEÇİMLE YA DA DARBE İLE İKTİDAR ELE GEÇİRİLİR:

        *Hükümet kurulur;

        *Devletin tüm kurum ve kuruluşları ele geçirilir,

        *Devlet memurları ayıklanarak, kendi yandaşları, kilit mevkilere ve her kademeye yerleştirilir,

        *Polis ve gizli polis ele geçirilir,

        *Silahlı kuvvetler TASFİYE EDİLEREK ele geçirilir,

        *Yargı da ele geçirilir. Önce susturulur, sonra pusturulur sonra da yargı o siyasi partinin bir kolu olur. Yandaş hâkim ve savcılarla tüm suçsuzlar, suçluluklarını itiraf ederek yok edilir!

Bu nasıl açılımlı Temokrasi! Adını siz koyunuz:


          “Başbakan Erdoğan’ın Adana’ya gidişi vesilesiyle, AKP, devletin tüm kaynaklarını seferber etti. Okullara “karşılama” afişleri astırıldı, çocuklar mitinge çağrıldı. Okullar gibi camiler de siyasi propaganda merkezine dönüştürüldü. Eğitim-Sen, bu dayatmaya tepki gösterdi.
          Adana’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün ve yarınki ziyaretleri öncesinde devletin tüm kaynakları seferber edildi. AKP hükümeti, Erdoğan’ın kalabalık karşılanması için tüm okul öğrencilerinin görebileceği şekilde afişler astırıldı. Öğretmenlere ise “mitinglere katılım zorunluluğu” getirildi.
         İlk olarak AKP Adana İl Başkanı Ziyaeddin Yağcı, Anadolu Ajansı’na (AA) giderek Erdoğan’ın ziyaretini anlattı. AA’nın “Adana Başbakan Erdoğan’ı karşılamaya hazırlanıyor” başlığıyla duyurduğu haberde açılışı yapılacak tesisler anlatıldı.
           Başbakan’a Adana halkı adına teşekkür eden İl Başkanı, “Adana’da son zamanlarda ciddi anlamda yatırımlar oldu. Bunların devamı gelecek. Adana’da hamdolsun çok iyi şeyler oluyor” dedi.
           Ardından Adana Valiliği harekete geçti. Erdoğan bugün 16.00’da İstasyon Meydan’ında toplu açılış törenine katılacak. Adana Valiliği, Erdoğan’ın gelişini reklam kampanyasına çevirdi. “Adana 1 milyar 30 milyon maliyetli, yedi modern hastaneye birden kavuştu. 1550 yataklı Adana bütünleşmiş sağlık kampüsünün temeli atılıyor. 838 milyon TL’lik 91 kamusal özel sektör yatırımının toplu açlışı yapılıyor. 1398 kentsel dönüşüm konutunun kurası çekiliyor” yazılı afiş hazırlatan Valilik, mitinge çağrı yaptı.
        Valiliğin yaptırdığı afiş tüm okullara asıldı. Afiş için öğrencilerin de görebileceği giriş kapısı gibi yerler seçildi.
      AKP başta oldukça sırtınız yere gelmez’
       Valilik, aynı zamanda okullarda çalışan öğretmenlerin de mitinge katılımını zorunlu tuttu. Aynı uygulama, Erdoğan’ın miting düzenleyeceği ilçelerde de yapıldı. Ceyhan İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Yaylacı’nın 3 Ekim’de okullara gönderdiği yazıda, “Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Pazar günü Ceyhan’a gelecektir. Bu sebepten dolayı Pazar günü saat 14.00’te okulunuz müdür, müdür yardımcısı ve personeli Hükümet Konağı önünde hazır bulunmaları hususunda gereğini rica ederim” denildi.
     Yaylacı, Perşembe günü de Halk Eğitim Merkezleri ve okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan ücretli öğretmenlerle bir toplantı yaptı. Toplantının gündemi, yeni “usta öğreticilerin listesinin açıklanmasıydı. Fakat toplantıda liste açıklanmadı, yerine AKP propagandası yapıldı.
Sol’un toplantıya katılan öğretmenlerden edindiği bilgiye göre Yaylacı bu toplantıda da mitinge katılım çağrısı yaptı ve öğretmenlere “Bu hükümet başta olduğu sürece sırtınız yere gelmez, işsizlik yaşamazsınız. Bu sebeple mitinge katılın, çok önemli” dedi.
‘Ey cemaat mitinge katılın’
Başbakan Erdoğan’ın Adana’da yapacağı miting öncesinde Vali ve Kaymakam’ın talimatıyla camilerde de “mitinge gidin” çağrısı yapıldı.
          CHP Adana Milletvekili Turgay Develi, yaptığı açıklamada Erdoğan’ın katılacağı miting için cami cemaatinin yönlendirildiğini söyledi.
        Merkez Abdulkadirağa Cami İmamı Nazmi Söğüt’ün, Cuma hutbesi sırasında mitinge katılmaları için camiye gelenlere çağrıda bulunduğunu ifade eden Develi, imamın belirtilen konuşmayı, Vali ve Kaymakam’ının talimatıyla yaptığını söylediğini kaydetti.
Duruma tepki gösteren Develi, “Vali ve Kaymakam hangi görev ve yetkiyle din görevlisine bir siyasi partinin yapacağı miting için çağrıda bulunuyor. Sayın vali ve kaymakamın talimatı söz konusu değilse bu işgüzar imam hakkında ne gibi işlem yapacaklarını doğrusu merak ediyoruz? Eğer talimat verdiklerini kabulleniyorsa da bunun kamuoyu önünde gerekçelerini açıklamasını bekliyoruz” Dedi.
Bekleyelim! Türk Ulusu Mustafa Kemal’e gelene kadar az mı beklemişti. Karanlığın en yüksek noktası aydınlığa en yakın noktasıdır!BEKLEMESİNİ VBİLMELİYİZ BİZLER DE!

         Devletin Valisi: Malatya’ya Parti mitingine gelen Turgut Özal’ı karşılayan Malatya Valisi Büyük Devlet ve Cumhuriyet Adamı Sayın NAİM CÖMERTOĞLU’DA aynı otobüsün üstendeyken Avenesiyle yere çöken Turgut Özal:”Vali Bey, siz de çökün!”Emrini verdiğinde; Malatya’nın Türkiye Cumhuriyeti Valisi Sayın Naim Cömertoğlundan kulaklarına inanamadığı bir yanıt almıştır!”

         “DEVLETİN VALİSİ ÇÖKERSE DEVLET TE ÇÖKER SAYIN BAŞBAKANIM!”

         Rahmetli İsmet İnönü Malatya’ya geldiğinde o devrin Malatya Valisine siyasi partilerin durumunu sorduğun da, Vali Bey:”Sayın Cumhurbaşkanım Bizim Parti seçimi kazanacak gibi!”Deyince; hiddetlenerek parmağını valinin gözüne sokan O büyük Adam;”ne demek bizim parti? Siz devletin valisisiniz!”Demişti de!

         1924 Erzincan Depreminde Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Erzincan’a gider. Akşam yemeğinde; Çine kaymakamı olduğu sırada eşkıya tarafından ayağından vurularak Topal kalan ve Topal İbrahim Bey olarak tanınan İbrahim Bey, Cumhurbaşkanımıza yıkım hakkında bilgiler vermekteyken; Cumhurbaşkanımız araya girerek:

         “Siz bana gitmediğiniz yerler hakkında kendi imzanızla nasıl rapor gönderirirsiniz?”Diye çıkıştığında; masada derin bir sessizlik olur.Topal İbrahim Bey,Mustafa Kemale döner ve:

         “Bendeniz bu vilayetin en yetkili memuruyum. Diğer görevli devlet memurlarının raporları benim de raporumdur

Onlar felaket bölgelerine giderek raporlarını vermişlerdir.. Siz,Vatanımızı kurtaran ve Cumhuriyetimizi kuran ve Cumhurbaşkanımız olarak bana hakaret edemezsiniz.Sizi protesto ederim!”Dediğinde;Eşi yüksek tonlu bir sesle:

         “Kendini ezdirme İbrahim, çamaşır yıkar sani beslerim !”Der.Kısa bir süre sonra da Balıkesir’e tayin edilir.

         ANAP döneminde; Elazığ’da Vali olan KK. Çok iyi tanıdığım bir Jandarma Binbaşısı ile takışarak Konya’ya Vali olarak atanmıştı. Jandarma Bölge Komutanının ziyaretini iade etmek amacı ile Jandarma Bölge komutanlığa gelmişti. Bizlere bir hayli komünizm üzerine serenat çektikten sonra;” ben, ANAP’IN Valisiyim!”Demeyi de ihmal etmemişti! Şair olduğunu söylediğinde bir şiirini okumasını rica etmiştim!”Benim diyerek okuduğu şiir 300 sene önce Romanya’da yaşamış olan Kaygusuz Abdal’ın şiirlerinden birisiydi. Vali Bey gittikten sonra; Bölge Komutanımız Sayın! Valinin şairliğine hayranlığını belirttiğin de bu konudaki yazılı belgeleri getirerek huzurlarında okumuştum. Bana:”Sayın Türkoğuz, bu şiiri yazdığını iddia eden adam Sayın Valimizin şiirini kopya etmiş olmasın!”Deyince,”mümkün değil!” Diyerek gülme krizine tutuldum.”Neden gülüyorsunuz? Uyarısını aldığımda:”Bu şiiri 300 sene önce Romanya’da yaşamış olan bir şairimizin yazdığını söylesem sizi de ağlamak krizi tutmasın!”Dediğimde, Salonda buz gibi bir hava esmişti de!

         Şimdi de Atatürk’ten Korkanların valilerine bir göz atmamıza ne dersiniz?

                 Benim valim, Sayın Başsavcımızın babadan miras valileri!


Sayın Davut Arslantürk Beyden:
Kırklareli Valisi “Demokrat Parti’nin 1950 senesinde iktidara geldiği zaman CHP’yi kapatmaması en büyük talihsizliktir” dedi.
Elazığ Valisi “Amerika başkanının karşısında hazır duran başbakan istemiyorum, Van münüt diyen başbakan istiyorum” dedi.
Tunceli Valisi, tam seçim arifesinde avanta buzdolabı, çamaşır makinesi dağıttı; valiliğin depolarında AKP pankartları bulundu.
Aydın Valisi, MHP İl Binası’na asılan, sen açıldıkça anamız ağlıyor afişini polis zoruyla indirdi.

Kilis Valisi, Aktütün karakolundaki 15 şehidimizi toprağa verdiğimiz gün, AKP milletvekilinin oğlunun sünnet düğününe katıldı, AKP’li ulaştırma bakanıyla birlikte AKP amblemli pasta kesti.
Afyon Valisi, 25 şehit henüz morgda yatarken, “tanıtım potansiyeli olan popüler kişi” dediği genelkurmay başkanına kilim ve sucuk hediye etti.
Siirt Valisi, ABD Başkanı Obama’ya İngilizce tweet attı, “ben Türkiye’denim, Siirt Valisiyim, sizi seviyorum, hayatınız ve başkanlığınız çok başarılı, ben de sizin gibi olmayı umut ediyorum” dedi.

Volvo cipi olan valiye, Mercedes S320 aldılar. Mercedes’i Volvo’su Mitsubishi cipi olan valiye, Volkswagen minibüs aldılar. Mercedes’i Land Cruiser cipi olan valiye, BMW 735 aldılar. Mercedes’i Toyota cipi olan valiye, Audi Q7 aldılar. Mercedes’i olan valiye, Chevrolet aldılar. Mercedes’i Mercedes cipi Nissan’ı olan valiye, bi tane Volvo cip aldılar, bi tane Audi A6 aldılar.

Ankara Valisi, vatandaşların 29 Ekim’de Birinci Meclis’ten Anıtkabir’e yürümesini yasakladı. Kayseri Valisi, 30 Ağustos resepsiyonunda 10’uncu Yıl Marşı yerine, AKP seçim şarkısı çaldırdı. Amasya Valisi, 29 Ekim resepsiyonunu pastanede yaptı. İzmir Valisi, 9 Eylül resepsiyona katılmadı, onun yerine, AKP İl Başkanı’nın kızının düğününe gitti. Aynı İzmir Valisi, 9 Eylül şenliklerine de katılmadı, onun yerine, AKP milletvekilinin etkinliğine gitti.

Bursa Valisi, Denizli Valisi, Balıkesir Valisi, valilik tabelalarındaki “T.C.”yi kaldırdı. (Kendisi de vali olan içişleri bakanı, art niyet olmadığını, tabelalardaki yer dar olduğu için T.C. yazılmadığını izah etti… E bundan böyle yerimiz dar, sığmadı diyerek “uammer üler” diye yazmamızda sakınca yok demek ki.)

Isparta Valisi özel uçakla Kayseri’ye gitti, Kayseri Valisi’yle birlikte kuaför açılışı yaptılar…
Ki, aynı Isparta Valisi kuaför’den kısa süre önce törenle türbe açılışı yapmıştı.
Osmaniye Valisi, pastane açılışı yaptı, “Osmaniyemiz gün geçtikçe büyüyor, yeni, yeni markalar için cazip hale geliyor, pastanemizin her şeyin en güzeline layık olan Osmaniye halkına en iyi imkânları sunacağına inanıyorum, pastanemizin Osmaniye şubesinin sahibi İclal Hanımefendiye teşekkür ediyorum” dedi, açılış pastasını kestikten sonra pastaneyi gezdi, pastalar hakkında bilgi aldı.
Manisa Valisi, Turgutlu’ya hayırlı olması dileğiyle, şalgam suyu satan dükkânın açılışını yaptı.
Mardin Valisi, incelemelerde bulunduğu Nusaybin’de elektronik mağazasının açılışını yaptı, Çin atasözünü hatırlatan Mardin Valisi, personelin daima güler yüzlü olmasını istedi. (Ben de sizin gibi çok merak ettim ama haberde yazmadığı için Çin atasözünün ne olduğunu öğrenemedim.)
Nevşehir Valisi, Kapadokya’da umumi tuvalet açılışı yaptı, tuvaletin kurdelesini kesen vali, tuvaleti gezdi, tuvaletleri ve lavaboları inceledi.
Çorum Valisi, Çankırı Valisi, Afyon Valisi, Osmancık’ta market açılışı yaptı, kurdeleyi üçü birden kesti.

Afyon Valisi, kurdeleli kokteylli tören düzenledi, 6’ncı İcra Dairesi’nin açılışını yaptı. Yani bi havayi fişek fırlatmadıkları kaldı. AKP iktidara geldiği zaman Afyon’da sadece 2 tane icra dairesi vardı, vatandaşın borçları hacizleri patladı, bu gidişle pek yakında 7’nci icra dairesinin açılacağı müjdelendi. EK; ANKARA BELEDİYESİNİN TAHSİS ETTİĞİ DEV BİR BİNA İCRA DAİRELERİNE TAHSİS EDİLMİŞTİR! OSTÜZÜ.

“İcabında Sayın valim, atlayacaksın kamyonun şoför mahalline, sen gideceksin, kömürü sen vereceksin” denilir denilmez… Elazığ Valisi atladı kamyona, götürdü, kendi elleriyle torba, torba taşıdı.
Iğdır Valisi “ne var yani bunda, elbette iktidarın valisiyiz” dedi.
Aydın Valisi “utanılacak sıkılacak bir şey değil, hükümetin valisi olmaktan şeref duyarım” dedi.
AKP’li olmayan herkese “son birim” diyen İstanbul Valisi, buraya sığmaz, yazmaya kalksak ansiklopedi olur.

Ne diyordu Tayyip Erdoğan? “Biz bunların cemaziyülevvellerini biliriz, tek partili iktidar döneminde bunların il başkanları valiydi, vali!”
Şimdi ne diyor?
“Benim valim” diyor.

Ve neymiş efendim… Polis tarafından dövüle, dövüle öldürülen Ali İsmail’in ardından “arkadaşları yapmıştır” diyen Eskişehir Valisi, bu cinayetin peşini bırakmayan gazeteci arkadaşımız İsmail’e internetten mesaj yollamış, “rahat durmuyorsun, bir daha bu konuyu işlersen adi ve şerefsizsin, müebbet bile sizi kesmez, yerin altı da var unutma!” demiş.

İsmail’i tenzih ederim…
Vali yerden göğe kadar haklı.”

Yeni bir Valilik utanması:

Şerafettin ELÇİ Mustafa Denizlinin Üçüncü karısının babasıdır. Kürtçülükten de mimli ve hükümlüdür. Ecevit tarafından bakan yapılmıştır. Hainlik resmen tanındıktan ve tescil edildikten sonra, Hainlerimizin  adlarına eserler yapılmaya da başlanmıştır.bu cümleden olarak ta Şırnak ilimize yapılan hava limanının adı Şerafetin Elçi Hava Limanı olarak verilmiştir.Bu hava limanını açılış töreninde Şırnak ilimizin yeni VALİSİ BİR AÇILIŞ KONUŞMASI YAPAMAYA BAŞLAYARAK SON TERÖR OLAYLARINA DA DEĞİNDİĞİNDE bakınız neler yaşanmıştır:

         “Şerafettin Elçi Hava Limanının açılış töreninde, ŞIRNAK Valisi Hasan İpek Bey, kürsüye çıkarak bölgesi hakkında bilgi verirken; DDP Milletvekili Bay Hasip Kaplan, hışımla yerinden kalkarak,eşine,”Hanım kalkar mısın?Buraya nutuk dinlemeye gelmedik.Ben siyasetçiyim,seçilmişim.Bana burada ATANMIŞLAR NUTUK DİNLETEMEZ!”Dediğinde AKP’NİN VALİSİ yutkuna kalmıştır!

             Bu valileri manşet yapmayan…
AKP’nin valilerine devlet adamı muamelesi yapan basına, az bile söylemiş!”ONURLULUK VE KÖLELİK!                                                                                                                                           DEVLET ELE GEÇİRİLİR.

        Kullanılan metotlar hep aynıdır.

        Çeka Lideri Drijinski; tutuklu devrimci liderlerin listesini Lenin’in huzuruna getirir. Listeyi okuyan Lenin, kırmızı kalemle parafe eder. Ertesi günü, Lenin’in huzuruna çıkan Drijinski, böbürlenerek:

        “-Yoldaş Lenin, kırmızı kalemle işaretlediğiniz listedeki tüm hainler, suçlarını itiraf ederek kurşuna dizilmişlerdir!” Tekmilini verir.

Lenin:” ben, o listeyi okuduğumu göstermek için parafe etmiştim!” Der.

        Yirmi altı yaşında general olan ve Sovyetler Birliği Genelkurmay Başkanlığında bulunan Mareşal Tukhaçhevski; Almanya ziyaretinde, yemiş olduğu yemeğin hesap faturasını bir anı olarak imzalamasının bedelini kurşuna dizilmek sureti ile ödemiştir. İmzayı, yapmış olduğu casusluğa karşın,10,000 D.Marklık bir senede dönüştüren Amiral Wilhelm Kanaris, bu kuru imzayı Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Dr. Beneş kanalı ile de Jozef Stalin’e ulaştırmıştır. Moskova duruşmaları başlatılmış. Mareşal Tukhaçhevski, Volga Bölge Komutanlığına giderken, Politbüro’nun emri ile tutuklanarak, Ünlü Lübiyanka cezaevine kapatılmıştır. Bu öyküyü ilgi-1’de anlatmıştım. Sonunda: 3 Mareşal, 13 Orgeneral, 210 General, 209 Amiral ve 30,000 subay, kurşuna dizilmiştir.

        20 Temmuz 1944 Suikast darbesinde; Mareşal Vinslaben ve birçok yüksek rütbeli subay, kasap çengellerine asılarak öldürülmüş, Ünlü Mareşal İrving Rommel’de, intihar ettirilerek, cenazesi devlet töreni ile kaldırılmıştır! (V.Shirer, Nazi İmparatorluğu, 3 cilt)

        Bu işler, hep bu tarzda olmaktadır. Önemli olan, sadece oy vermek ve alkış tutmakla yükümlü olanları kandırabilmektir. Bakınız, Milattan çok, çok önce de; demokrasinin beşiği sanılan Atina’da da ne fırıldaklar çevrilmiştir:

        “Atina şehrinin yönetimine aday olan bir üçkâğıtçı; Atina’nın dışında, elbiselerini parçalayarak, elini ve yüzünü kanatarak, Agora’da halkın huzuruna çıkıp:” Atinalılar, sizlere hizmet etmemi istemeyen halk ve demokrasi düşmanları, beni bu hale koydular. Neyleseler ve nitseler de; benim, siz Atinalı vatandaşlarıma hizmet etme aşkımı engelleyemezler. Öhö! ÖHÖ! ÖHÖ. %47,2 ile de seçimi kazanır. Platon-Eflatun-Devlet şekilleri; MÖ (29-347).

        Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan ve evrensel hukuk kuralları ile yönetilen ülkemizin son onbir senesine bir göz atar mısınız? Onu da mı bana yaptırmak istiyorsunuz!

AYKIRI KİMSELER PARTİSİ; bayrağı devlet parasını deve yapmaktan dolayı mahkûm olan Sayın Erbakan’ın elinden iktidar bayrağını alarak iktidar olmuştu. Partilerinin tüzüklerinde ve parti programlarında olmayan derelerden su getirmekle işe başladılar. Nazi, faşist ve Komünist partilerinin izledikleri yolları izleyerek, devletin tüm kurum ve kuruluşlarını ele geçirdiler. Anayasa Mahkemesince de: ”TÜM LAİKLİK KARŞITI EYLEMLERİN ODAĞI HALİNE GELDİĞİ!” HÜKMÜYLE DE HÜKÜMLENDİLER. Bu hüküm, onların daha da hızlı bir biçimde; aydınlık güçleri ve yargı ve SİLAHLI KUVVETLER mensuplarını sindirme; usulsüz ve yasa dışı metotlarla dinleme ve karalama huylarını destekledi. Dışarıdan aldıkları açık ve seçik önerilerle, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN HUKUK DEVLETİ NİTELİĞİNİ, HIZLA VE EL ÇABUKLUĞU İLE DUMURA UĞRATARAK; TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ BİR SİYASİ PARTİYE HİZMET ETMEK ZORUNDA OLAN BİR KANUN DEVLETİ HALİNE GETİRDİLER.

        Bir Homoseksüelin, zor altında alındığını itiraf ettiği ifadesi ile darbe komplosu suçu yarattılar. Gizli tanık, postadan çıkmış imzasız ihbar mektupları ile ve bir gece yarısı ekspresi yasası ile de silahlı kuvvetleri mensuplarını tutuklattılar.

Telekızı bilirdik; ondan da aşağılık tele kulağı ileri sürdüler. Ucu açık yargılamalarına, ünlü bir gazetecinin Hanımının Brezilya ziyareti iftirasını da eklediler. Sıranın; Kabil’in Habil’i Ergenekoncuların telkini ile öldürtüp, öldürtmediğinin tespitine kaldığı anlaşılmaktadır. Bunun için de, bir imzasız ihbar mektubunun beklendiğini sanıyorum.

        Mustafa Kemal’in; Samsun’a ve Türk ulusunu kurtarmaya Ergenekoncuların emri ile mi gittiği şüphesini de aydınlatacak, bir vatan haini mektubunun da beklendiğine inanmaktayım.

        Sayın seyircilerimiz; Hitler, Stalin, Mussolini, George Bouch ve w.w Bouch süreci tamamlanmak üzeredir.

        Bir silahlı katil sürüsü; Habur sınır kapımızdan, üniformaları ve Gerilla tanınıma uygun davranışları ile içeri alınarak; DÖ FAKTO bir siyasi ve askeri güç olduğu kabul edilmiş ve ayaklarına kadar da bir Türk mahkemesi, helikopter ile gönderilmiştir. Sevr anlaşmasının hükümleri; vatan, millet, Sakarya, birlik, bütünlük ve üniter yapı masalları ile Atatürk’ün kurmuş olmakla övündüğü TBM MECLİSİNE getirilmiş,Türk Toplumunun %92,07 oyla onaylamış olduğu Anayasası da hükümet emirleriyle bozulmuştur.

İYİ UYKULAR DİLİYORUM.

İLGİ:  A- İyi uykular ve renkli rüyalar. Oto.

        B- Vatan Hainliği Belgeleri. Oto.

        C- Bir ulusu ve Bir Dini Bölen fetvalar. Oto

        D- Sen, herkesi kör ve aptal mı sanıyorsun. Oto

        E- Anayasa, madde-1.2.3.4 ve 174’üncü maddeleri,

        F- Nutuk.

 

 

1155/MASAYA YUMRUK ATMAK!


 

               TC.

OSMAN TÜRK OĞUZ


TV. İZMİR;12 Ekim 2013

“Paşa sözünü tut!” - 12 Ekim 2013 – Sözcü.

Ben masaya yumruğumu vurarak işleri halletmem. Ben müzakere yoluyla işleri hallederim. Halledemezsem diğerleri gibi çeker giderim!”Talip Silahlı Kuvvetlerinin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Paşa!

        Sayın Necdet PAŞA HAZRETLERİMİZ! Siz hiç Mudanya’ya giderek Mudanya Ateşkes Antlaşmasının  müzakere edildiği, bir Rus Tüccarına ait konağın üst katına, Müzakere salonuna çıktınız mı?Sanmam.Oradaki aynanın önündeki,üzerindeki camı kırık masayı da gördünüz mü?Sanmam.O kırık masa camı;Rahmetli Büyük Komutan Garp Cephesi Komutanı Mustafa İsmet Paşamızın Türk isteklerini sıraladıktan sonra,atmış olduğu yumruğun eseridir.Masaya yumruk atmak müzakerelerin en inandırıcı ve en büyük bölümlerinden birisidir.

         Hilafet ve saltanatın karılması konusu Meclis Anayasa Komisyonuna geldiğinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Başkomutanımız Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in bir sandalye üzerine çıkarak, komisyon üyelerine atmış olduğu yumruktan da haberiniz var mıdır! Sanmam. Bosna-Hersek’te sivil görüntünüz Başsavcımız Sayın Recep Beyimize bir mesaj mıydı?

Biat edenlerin, Biat ettiklerinden koptukları nerede görülmüştür. İstifa etmek yürek işidir Sayın Paşamız!

Buyurunuz Sayın Seyircilerimiz, GÖZCÜ’NÜN haberini hep birlikte okuyalım:

“Cezaevindeki komutanlar Genelkurmay Başkanı’na seslendi:”

“Balyoz hükümlüsü paşalar, “Sizlere mahkûmiyet çıkarsa, çeker giderim” diyen Özel Paşa’ya sözünü hatırlattı.

ORG. Nec­det Özel, Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğı gö­re­vi­ne atan­dık­tan 2 ay son­ra Has­dal Ce­za­evi’­ne git­ti. Bal­yoz sa­nı­ğı 4 pa­şay­la gö­rüş­tü. On­la­ra “Siz suç­suz­su­nuz bi­li­yo­ru­m” de­di ve şu sö­zü ver­di:

HE­Pİ­NİZ gö­re­ve dö­ne­cek şe­kil­de ha­zır olun. Ben mü­za­ke­re yo­luy­la iş­le­ri hal­le­de­rim. Hal­le­de­mez­sem di­ğer­le­ri gi­bi çe­ker gi­de­rim…” Ce­za­la­rı ona­nan pa­şa­lar Öze­l’­in sö­zü­nü tut­ma­sı­nı bek­li­yor.

‘Komutanım istifa sözünü tut’

Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, ziyaret ettiği Balyoz hükümlülerine “Görevlerinize döneceksiniz Aksi halde ben de istifa ederim” demişti. Cezaları kesinleşen askerler komutanlarına böyle seslendi
Ankara Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin “Balyoz Davası” ile ilgili kararını açıklamasından sonra, sanık avukatlarından Şule Nazlıoğlu, aralarında Kurmay Albay Mustafa Önsel’in de bulunduğu komutanlarla bir araya geldi. Nazlıoğlu, Mamak Cezaevi’nde görüştüğü askerlerin gündeme dair görüşlerini dinledi. Avukat Şule Nazlıoğlu, Albay Mustafa Önsel’in anlattıklarını SÖZCÜ’ YE şöyle aktardı: “Orgeneral Necdet Özel, Genelkurmay Başkanlığı görevine atandıktan yaklaşık 2 ay sonra Hasdal Askeri Cezaevi‘ne geldi…

‘İfadelerinizi kısa tutun’

Her kuvvetin kıdemli rütbelilerinden 4 kişi çağırıldı. Orgeneral Bilgin Balanlı, Korgeneral Nejat Bek, Koramiral Kadir Sağdıç, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ile görüştü. O görüşmede, cezaevinde bulunan komutanlara iletilmek üzere söyledikleri not alındı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel’in, ‘Dava dosyasını hukukçulara incelettirdim. Hepinizin suçsuz olduğunu biliyorum. Hepiniz göreve dönecek şekilde hazır olun. Sorgu ifadelerinizi kısa tutun. Mahkeme heyetiyle tartışmaya girmeyin. İyi şeyler olacağına inanıyorum. Ben masaya yumruğumu vurarak işleri halletmem. Ben müzakere yoluyla işleri hallederim. Halledemezsem diğerleri gibi çeker giderimdediğini komutanlarımız gelip bize anlattılar. Biz de komutanımızın bu önerilerini dikkate aldık. Arkasından aynı Telkini Balyoz Davası Hâkimi de sanıklara yapıyor: “Savunmalarınızı kısa tutun, işi hızlandıralım…” diyerek. Özel paşa ile Hakimin örtüşen telkinleri….! (Dün akşam HalkTV’de Avukat Nazlıoğlu’nun açıklamalarından)

‘Ne zaman istifa edecek’

İfadelerimizi kısa tuttuk. Hatta bizdeki bu değişikliğe avukatlarımız da şaşırdı. Hakkımızda verilen mahkûmiyetler kesinleşti. Bırakın görevimize dönmeyi hepimiz ağır cezalar aldık. Şimdi, biz Mamak’ta bulunan Balyoz Davası hükümlüleri olarak soruyoruz: Komutanımız ne zaman istifa edecek, verdiği sözü yerine getirecek mi?” Avukat Nazlıoğlu, Mustafa Önsel tarafından kendisine kamuoyuna açıklaması için söylendiğini belirtti ve bu sözlerin cezaevinde bulunan diğer askerler tarafından da onaylandığını kaydetti.

‘Para istenmesi üzdü’

Yargıtay’ın 238 asker hakkında verilen mahkûmiyet kararından sonra, sanık avukatlarından bazıları, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından incelenmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu.
Anayasa Mahkemesi’ne de ceza alan sanıklar adına bireysel başvuru yapacaklarını belirten Avukat Nazlıoğlu, bazı avukatların başvuru için sanıklardan para istenmesinin sanıkları hayli üzdüğünü sözlerine ekledi.”

 

 

 

İzleyiciler

Blog Arşivi