20 Aralık 2012 Perşembe

886/BREMEN MIZIKACILARI'

OSMAN TÜRKOĞUZ
osmanturkoguz@gmail.com                                                                                                                      İzmir;19 Aralık 2012

                             BREMEN MIZIKACILARI   
                   BU SEFER ÇOCUK KATİLİ İÇİN
                        TEKMİLİ BİRDEN MASUMİYET SENFONİSİNDELER!
         “Efendim 326 tane milletvekiliniz var. Her istediğinizi yaparsınız.Gelin de yapın!Sistem iyi kurulmamış,sistemde yaşadığımız sıkıntılar var.Bu kuvvetler ayrımı denen var ya …O önümüze gelip engel olarak dikiliyor.Umulmadık yerde yargıyla karşı karşıya kalıyoruz!”Türkiye Cumhuriyetinin tek Seçicisi Sayın Recep Tayip Erdoğan Beyimiz,Konya’da aynen böyle ahkam kesmişti de,kahrımdan şekerim fırlamıştı.                                                                                Bu kadar olur. Bu Tane/Dane/hesaplanmasına bir bakalım:Erik,Karpuz,Kabak ve Balkabağı tane ile sayılır ve anılır.Biri birinin aynı olan,hep aynı biçimde ve tepkimede olan üzüm taneleri bir salkıma sıkıca yapışırlar.Koruk iken zevk vermezler.Güneş,su ve gübre ile aynı tada ve şekle ulaşırlar.Milletvekilleri taneleştiklerinde aynı şekli ve tatsızlığı kazanırlar.Bol maaş,tehdit ve suç dosyaları tanelerden bir salkım oluştururlar;taneler velinimetlerinin karşısında el ovuştururlar,çanta taşırlar,Liderin masalları karşısında parmak kaldırmada yarışırlar.Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in ve Atatürk’ün Milletvekilleri Mebus oldular,Saylav oldular,insan gibi onurla sayıldılar ve asla Tane olarak sayılmadılar ve anılmadılar!
         Osmanlı Padişahlarının Şamar oğlanları ve Dalkavukları vardır.Hizmet sunduklarında Fermanına göre akçe alırlardı.Dalkavuğu yanında geziye çıkan Padişah’ı zülcelal;bir Patlıcan tarlasının yanından geçerken:”Bu patlıcanın seyri bile çok hoş;her türkü yemeğine,İmambayıldısına,Karnı yarığına ve kızartmasına bayılıyorum…”Derken,Dalkavuk ileri atılarak:”Çok doğru Hünkârım,Patlıcan Tanrımızın en makbul sebzesidir!”Der.Padişah Hazretleri yüzünü buruşturarak:
         Bire Lala, bu Patlıcan denilen şeyden nefret ediyorum:İçi çekirdekle dolu.Her yemeği ağza acı bir tat verir.Günah olmasın ama,Tanrımız bunu niçin yaratmış“Der,demez,Dalkavuk:
           “Çok doğrudur Hünkarım, evlere ve mutfaklara sokmamak gerek.Ayrıca da ekilmesi,yetiştirilmesi ve dahi aş olarak pişirilmesi de yasaklanmalıdır Hünkarım!”Dediğinde;ol padişah gülerek:
         “Bu nasıl bir iştir?Ben,patlıcanı methediyorum;sen de patlıcanı göklere çıkartıyorsun.Ben patlıcanı zemmediyorum sen de yerin dibine sokuyorsun!”Deyince,Ol Dalkavuk:
         “Devletlu Hünkarım; ben sizin dalkavuğunuzum patlıcanın Dalkavuğu değil.Onun için de devletten maaş alıyorum!”Der.
         Sayın R.T.Erdoğan Beyimiz, açık ve dahi seçik Kuvvetler Ayırımına çattığı halde; Prof.Dr.B.Kuzu,kuzu,kuzu:”Sayın Başbakanımız şunu demek istemişlerdir!”Diyerek tevile kalkmıştır.Her dönemin baş tacı Meclis Başkanımız da,konuyu Turizm ve Kültür Bakanımızı gibi yuvarlamıştır.Onların bilemedikleri bir durum var:Biz ne koyunuz ne de kuzu!
         Dünyanın İkinci yazılı anayasası olan Fransızların 27 Ağustos 1791 anayasalarına önsöz olarak alınan İnsan ve Yurttaş Hakları’nın 16’ınci maddesi bakınız ne diyor:
         “Madde 16:HAKLARIN GÜVEN ALTINA ALINMADIĞI VE GÜÇLER AYRILIĞININ BELİRLENMEDİĞİ BİR TOPLUMUN ANAYASASI YOKTUR!”
         17/18 Aralık gecesi de Atatürk’ten Korkanlar Partisinin borazanlığını yapan televizyonlar bebek katili, vatan ve millet ve insanlık haini idam hükümlüsü Sayın!Abdullah Öcalan’ın masumiyetini savundular.Nurcu olsaymış dosdoğru bir Türk vatandaşı olurmuş!Sait’i Norsi’nin/ Okur/neresi doğruymuş!İkinci Abdülhamit bu dini bütünlerini neden akıl hastanesine yatırmış!Nur Risalelerinin İslam ile hiçbir bağlantısının olmadığını meraklıları Bilgisayarıma yüklemiş olduğum”Akla,dinimize ve çağımıza aykırı bir davranış:Nurculuk” adlı kitabimi okusunlar;bedavadan iletirim.
         16/17 Aralık 2012 gecesi de tüm savaşların nedenini,utanmadan ve sıkılmadan  İngiliz bilim adamı Rahmetli CAHARLES DARWİN’E/12 ŞUBAT 1809-19 Nisan 1882/ yüklediler.
         Savaşların,Kıyamların,Yağmanın, toplumları biri birine düşürmenin nedeni Din ve Din adamlarıdır.Bu konudaki yazım ve Rahmetli Jean Paul Sartre’nın din adamları hakkındaki kesin görüşü de  Bloğumdaki yazımda vardır.Halifelik,insanlık tarihinde en çok aynı dine mensuplarının öldürüldüğü bir İslami kurumdur.Haçlı seferleri,günümüzde Afganistan’da ve diğer Müslüman ülkelerdeki kardeş ve dindaş cinayetlerinin nedenini nasıl Tıp Fakültesi mezunu ve doğa bilimcisi bir bilgine yükleyebilirler’Utanmak gerek.İnsanları çebiç yerine koyalım derlerken müfteri durumuna düşmektedirle.
         Ben,Sayın Recep Beyimiz, beğenmediğini hemen değiştirilsin istemektedir!Sayın Recep Beyimiz;yasaları taktığınız yok!Anayasamızı da irdelediğiniz hiç yok.Anayasa suçu işlemektesiniz,bir gün gelir alkış tutanlarınız başkalarını alkışlarlar.Biz de sizi beğenmiyoruz,ancak sandıkta değiştirmeyi ve sizi çok ilkel varsayımlarınızla birlikte,sandığa gömmeyi umuyoruz. Erkler Ayrımı sisteminin dışındaki sistemlerden hiç birisi insan onuru ile bağdaşamaz.Başkanlığına imrendiğiniz Amerika Birleşik Devletlerinde de Erklerin biri birine saygılı egemenliğini size anlatan kimseler yok muuu! Erkler/Güçler/Kuvvetler/ayrımından söz etmek istiyorum.Her şeyden önce de Sayın Recep Beyimizin bir tabibe giderek bu menfiyet halinden kurtulmasını dilerim.

     Onsekizinci yüzyıla Işıklar Yüzyılı denir. Büyük filozoflar,insan haklarını öne çıkarmışlar,bağnazlığı ve tek kişi hegomanyasını çok sarsmışlardır.Voltaire,J.J.Rousseau gibi büyük filozoflara Osmanlının Paris Sefiri Zındık demektedir.1730’larda Papaz Jean Meslier Le Bon Sens/Aklı selim/adlı eseriyle dini dogmaları parçalamıştır.1760’larda 23 yaşındaki bir İtalyan genci Beccaria,suçlar ve cezalar adlı şaheser eseri ile ceza yasalarında insan haklarını ön plana çıkartmıştır.İngiliz filozofları da ,insan haklarını ,Kralın mutlak  iradesine saldırarak savunmuşlardır.Fransa’da asker kökenli,İngiliz kolonilerinin İngiltere’ye karşı başlatmış olduğu iç savaşta;koloniler yanında savaşan marguis de Lafayette,Fransız Devriminin yeni fikirleri olan kardeşlik,eşitlik,özgürlük ve adalet fikirlerini Amerika’ya yaymasının sonucunda,1776 Virginia İnsan Hakları Bildirgesi  kesin şeklini alarak anayasalarına girmiştir.1778’de Fransa İngiltere’ye savaş ilan ederek Amerika ile birlik olmuştur.Marguis de Lafayette’in gayretleri ile” İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi”Fransız Ulusal Meclisince kabul edilmiştir.Yirmi birinci asırda ve Türkiye’de bir Türk Başbakanının anayasa arayışına en iyi yol 1791 tarihli Fransız anayasasıdır.Kuvvetler ayırımının olmadığı bir devlet şekli;çağdışı,ruh hastalarının insan haklarını yok edecek  bir sistemin adıdır.İran,Suudi Arabistan,Afganistan ve diğer İlkel İslam devletlerinin modelidir.1791 Fransız anayasasının önsözü olarak bir metnin kabul edilmesi Türk anayasalarına da örnek olmuş,anayasamızın başlangıç kısmı anayasamıza dahil edilmiştir.Bu 17 maddeyi,çağdışılarımıza belki ibret olur diyerek bilgilerine sunuyorum:                            Önsöz

“Ulusal Meclisin tasarladığı gibi Fransız halkının temsilcileri, tek sebebinin resmi kötü durum ve yönetim bozukluğunun olduğu insan hakları konusundaki habersizlik, dikkatsizlik veya küçümsemeyi de göz önünde tutarak; insanların doğal, devredilemez ve kutsal olan haklarını önemli bir bildirge ile açıklamaya karar vermiştir. Bunun amaçları da;
  • Toplumun tüm üyelerinin bu bildirgeyi bilmesi ve hak ile görevlerini hatırlaması
  • Yasama ve yürütme eylemlerinin diğer politik kurumlarla karşılaştırılabilmesi ve bu sayede kurallara uyulmasının sağlanması
  • Basit ve tartışılmaz ilkelerden oluşan vatandaş haklarının, daima anayasanın ve kamu refahının korunması ile bir yol alınmasıdır.
Buna uygun olarak da ulusal meclis en büyük varlık olan insan ve yurttaş haklarının korunmasını kabul edip açıklamıştır.
Madde 1 İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanabilir.
Madde 2 Her bir politik birleşmenin amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır.
Madde 3 Egemenliğin temeli, esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz.
Madde 4 Özgürlük başkalarına zarar vermeden istediğini yapabilmektir: Her bir insanın doğal haklarını kullanması da toplumun diğer üyelerinin de aynı hakları kullanmasını garanti altına alacak sınırlar içindedir. Bu sınırlar da sadece yasalarla belirlenebilir.
Madde 5 Yasa sadece topluma zarar verebilecek eylemleri yasaklar. Yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya da zorlanamaz.
Madde 6 Yasa genel iradenin ifadesidir. Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla yasaların oluşturulmasına katılma hakkına sahiptir. Koruyan veya cezalandıran olarak yasa herkes için aynı olmalıdır. Bütün yurttaşlar yasalar önünde eşit olduğu için yeteneklerine uygun olarak ve özellikler ile yetenekleri konusunda ayrım görmeden, her türlü rütbe, mevkii ve göreve de eşit olarak getirilirler.
Madde 7Yasanın belirlediği haller veya yasanın öngördüğü biçimin dışında başka bir yoldan hiç kimse suçlanamaz, yakalanamz, tutuklanamaz.Keyfi düzenlemeler yapılmasını isteyen,keyfi emirler veren veya uygulamasına izin verenler cezalandırılmalıdır.ancak yasaya uymaya davet edilen veya yasalarca yakalanan her yurttaş yasalara itaat etmelidir.Yasalara karşı gelmek onu suçlu kılar. Madde 8 Yasalar sadece kesin ve açık bir şekilde gerekliliği olan cezalar belirlemelidir ve hiç kimse suçun işlenmesinden önce ilan edilen ve gereği şekilde uygulanan yasalar dışındaki başka bir yasa nedeniyle cezalandırılamaz.
Madde 9 Her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayıldığı için; tutuklanması kaçınılmaz olduğunda, yani suçlu olduğu karar verildiğinde göreceği sertlik yasa tarafından ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır.
Madde 10 Hiç kimse, dışavurumu yasalarla oluşturulan düzene zarar vermediği sürece inançları nedeniyle sorumlu tutulamaz
Madde 11 Düşüncelerin ve. İnançların serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından bir tanesidir. Her bir yurttaş yasaların belirlediği durumlarda bu özgürlüklerin kötüye kullanımından sorumlu olmak şartı ile bu ifadelerini özgürce konuşabilir, yazabilir ve yayınlayabilir.
Madde 12İnsan ve yurttaş haklarının garanti altına alınması resmi bir gücü gerektirmektedir. Bu güç herkesin yararı için oluşturulmuştur. Bu gücü kendilerine emanet edilenlerin özel çıkarları için oluşturulmamıştır.
Madde 13 Bu kamusal gücün ve yönetim görevlerinin devamlılığını sağlamak için genel bir vergi zorunludur. Bu vergilendirme bütün yurttaşların olanaklarına göre eşit ölçüde bölünmelidir.
Madde 14 Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla verginin gerekliliğini belirleme, bunu serbestçe kabul etme, bu vergilerin kullanımını gözlemleme ve verginin miktarını, matrahını, tahsil şekli ve süresini belirleme hakkına sahiptir.
Madde 15 Toplum tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkına sahiptir. Bunun sonucu Yeşim bildirge hazırlamıştır.
Madde 16 Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur.
Madde 17 Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olduğu için, yasaların belirlediği kamusal gereklilik açıkça doğmadıkça ve meşru bir tazminat ödenmedikçe kimse bu haktan yoksun bırakılamaz.Kaynak Vikipedi Ans.
            01mayıs 1882 tarihinde; Ünlü Fransız bilim adamı bir Papaz, bir konferansında şöyle demişti:”Şark,haksızlıkları ALLAH’A havale eder.Batı haksızlıkları namluya havale eder.”PS:Biz Atatürk’ün Askerleri ve Aydınları haksızlıkları ve tutarsızlıkları sandığa havale etmek istiyoruz.
         Yasa,çoğunluğun ifadesidir!”Onsekiznci asır Fransız anlayışı!14 Temmuz 1789!Yasa;Yargı,İcra benim anlayışımdır!Sn.RTE.2012

İzleyiciler

Blog Arşivi