13 Aralık 2012 Perşembe

882/ÇANTAMI GETİR SUAT!!

İzmir;13 Aralık 2012
OSMAN TÜRKOĞUZ                                                                                                                                                  osmanturkoguz@gmail.com

                        “ÇANTAMI GETİR SUAT!”
                                      Türkiye’nin her şeyi Sn.Recep Tayyip Erdoğan!
         Sözcü gazetemizde bu tarihi olayın resmini gördüğümde Üç şeyi hemen anımsadım:
         Truva Savaşında Hektor’u öldüren Aşil/Achilleos/için bir tanım vardır:”Kendi Kılıcını kendi taşıyan!”Asillerin kılıçlarını köleleri taşırlarmış. Düello sahnesinde asil kılıcını kölesinin elinden alırmış!
         1955/1956 senesinde Urfa’da bulunan 116/III’üncü j.Er Eğitim Taburunda görevli bir J.teğmeniydim.1952 Mezunu H.K.Adlı bir j.teğmeninin eşi hizmeteri ile pazara çıkmışlar.Ol hanımefendi,Pazar yerinde kolundaki çantasını Hizmet erine vermiş.Biraz gittikten sonra,geri dönüp baktığında,çantasının yolun ortasında durduğunu,hizmeterinin de ortalıkta görünmediğini görmüş.Durumu kocasına iletmiş.Ol hizmeteri de savunmasını şöyle yapmış:”Komutanım,ben size yardımcı olmak üzere devlet tarafından görevlendirilmiş bir hizmet erinizim.Seksen kiloluk çuvalı taşırım;ama eşinizin çantasını da asla taşıyamam.Her şeyden önce de ben bir erkeğim.”Demiş.
         ANAP’ın ve papatyaların iktidar oldukları bir zaman, Antalya Hava Limanında çekilerek gazetelerimize yansıyan bir fotoğrafı da asla unutamam: Şimdi ölmüş bulunan Turgut Özal ve onun solunda yürüyen bir Bakanı.Bunda garipsenecek bir durum da yok.Adı Suudi Türel olan bu Sayın Bakanımızın sağ elinde de Zeynep Özal’ın tuvalet çantası.Yalova depremi için Ülkemize gelen Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Clinton,yağmurlu havada şemsiyesini kendisi taşımıştı!Türkiye Cumhuriyeti Bakanlarının Çanta taşımak gibi bir görevi varda ben mi bilemeyrum!İnsanlık halidir bu ya!






                              

881/ULUSAL BİLİNÇ:1ÖRNEKLER!


            OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@hotmail.com
            Çeşmealtı;19,Mayıs.2009/İzmir;13 Aralık 2012.

                                                           ULUSAL BİLİNÇ:1
                        Ulusal Bilincin en büyük düşmanı Ümmetçilik=Arap egemenliğidir. Ostüzü.
                                                                                  Ulusal bilinçten yoksun uluslar;
                                                                       Başka ulusların avı olurlar.
                                                                                  MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.
         “Ey! Lakedomyalılar-Ispartalılar-Biz, burada; KANUNLARINIZA SAYGININ ESERİ                                            OLARAK YATMAKTAYIZ.”Termopil Geçiti.
            Isparta Kralı LEONİDAS.
            “Milletler, görünürdeki varlıklarını yitirmekle yıkılmazlar;
Bu felakete uğrayanları yok eden illet HAFIZALARINI YİTİRMİŞ
OLMALARIDIR.”
            Prof. Dr. Güstave Lö Bon
                        Bu başlık altında, birkaç yazı yazmak istiyorum. Daha önceleri; ULUSAL BİLİNÇ adıyla yazmış olduğum kitabımı, Aziz Atatürkçü Dr. Yüksel Cavlak, Almanya’da yayımlatmıştı. Bir ulusun varlığı, yükselmesi ve çağdışına sürüklenip, yok olması o ulusun ulusal bilinciyle bağıntılıdır. Türk Ulusu, Mustafa Kemal Atatürk ile kazanmış olduğu ulusal bilincini, tarikatların ve çağdışı yöneticilerin sürekli masallarıyla önemli ölçüde hırpalatmıştır. Balkan Savaşında ve Birinci Dünya Savaşında; milyonluk ordularına karşın yenilen Osmanlı Devleti, Ulusal Bilincin var olmamasının acılarına katlanmıştır. Çanakkale Muharebeleri; şahlanan ulusal bilincimizin eseridir.
                        Ulusal Kurtuluş Savaşımızı kazanmamız; ulusal bilincimizi kazanmış olmamızın şaheseridir.”BİZ YUNANA ESİR OLDUK/ŞU FELEĞİN İŞİNE BAK!”Esaret, feleğin işi değildir. Ulusal Bilince sahip olamamanın işidir.15,Mayıs.1919 günü; Yunan Ordusu İzmir’i işgal ederken, İzmir camilerinde,”Kuran’ı Kerim’de Rum suresi var. Sakın Yunanlılara karşı gelmeyin! Bundan sonra, bizi Yunanlılar yönetecektir!” Diye, vaazlar veriliyordu. Öteki tarafta da; Rahmetli Hasan Tahsin-Osman Nevres- Bey, borç para ile satın aldığı tabancasıyla, Yunan ordusuna kurşun yağdırıp, şehit oluyordu.
                        MÖ,491 yılında; Pers Kralı Kserkhes-Serhas-ö günlere kadar görülmemiş çoklukta bir askeri güçle, Yunan yarımadasına saldırır. Atina ve Isparta şehir devletleri; Isparta kralının komutasında birleşirler. Maraton koyunda yapılan savaşta, Persler yenilirler. PHEİDİPPİDİSisimli bir Atinalı asker;42km.196 metrelik yolu koşarak alır ve zafer haberini Atina’ya ulaştırır. Yorgunluktan da ölür.
                        Daha önce; Termopil geçidini 300 askeri ile Isparta Kralı LEONİDES kapatmıştır. Üç gün süren çarpışmalarda; Persler çok kayıp verdikleri halde, Termopil’i geçemediler. Aklımda yanlış kalmadıysa; SZALAS atlı bir Hain Atinalı; Persleri gizli bir yoldan geçirerek, Ispartalıları çembere aldırttı. KRAL LEONİDAS VE 300 ASKERİ ÖLDÜLER. Bugün; Kahraman Kral LEONİDAS’IN MEZAR TAŞINDA ŞU İFADE OKUNMAKTADIR:
                        “LAKEDOMYALILAR; BURADA KANUNLARIJNIZA SAYGIMIZIN ESERİ OLARAK YATMAKTAYIZ.”
                        Bendeniz; kendi tarihimizden, örnek oluşturan ulusal bilinç öykülerini vermek niyetindeydim; Ama, bu onurlu olayı atlamaya gönlüm razı olmadı.
                        Emevilerin en güçlü ve en ünlü Hükümdarlarından birisi Harun Reşit’tir. Harun Reşit dönemi; Mukaddes Roma İmparatoru Şarlman dönemine denk gelir. Şarlman’ın, Harun Reşit’e bir saat armağan ettiği de söylenmektedir. Bu ünlü Emevi’nin üç oğlundan birisinin Anası Türk soyludur. Türk Anadan olma Memun; hükümdar olduğunda, hükümet merkezini Bağdat’tan Samarra adıyla kurduğu yeni bir şehre taşımış, tüm korumalarını Türklere vermiştir. Memun; bir gün; sarayında, çeşitli uluslardan ozanları toplar ve onlara övünmelerini söyler. Sazını eline alan Arap Ozanı:
                        Hz. Muhammed’in Arap oluşundan, Kuran’ın da Arapça indirilişinden, Arap ırkının soyluluğundan ve edebi yeteneğinden söz eder. Rum asıllı Ozan da, Sokrat’tan, Aristo’dan başlar; ilimde, sanatta ve mimarideki üstünlüklerini ve edebiyatlarını metheder. Sıra Acem asıllı Ozana gelir: Acem asıllı Ozan; Pers saraylarının görkeminden, İran’ın zenginliğinden ve Keykavus’un adaletinden söz eder. Sıra Türk asıllı Ozana geldiğinde; Memun:
                        “Haydi, bakalım, sen de övün!” Diyerek, müstehzi bir tavır takınır. Sırasını savan Ozanlar; birbirlerine bakarak; bu da ne söyleyebilir; övünecek nesi var ki gibilerden göz süzüp, dudak bükerler. Türk asıllı Ozan; şöyle bir gerinir ve:
                        “Benim doğduğum Türk illerinde, “gerçi, ne Arap’ın, ne Acem’in, ne de Yunanlının övündüğü şeyler yoktur. Fakat Türk topraklarında; Tanrı köle yaratmaz,” der ve dimdik oturuşunu sürdürür.
                        Kaşkarlı Mahmut adlı Türk bilgini, 1072yılında bitirdiği ünlü kitabı divan’ı Lügat’it Türk’ü, Bağdat’taki Abbasi halifesine sunarken, şöyle der:
                        “Tanrı, Türkleri, yeryüzüne ikbal kıldı; dünya uluslarının yönetim yularını onların ellerine verdi. Türk dilini öğrenmek, çok gerekli bir iş olur.”Kitabının başına da:
                        “Yüce tanrı’nın devlet güneşini Türk burçlarında doğdurmuş olduğunu; onların ülkeleri üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürdüğünü gördüm. Tanrı, onlara TÜRK adını verdi. Onları, yeryüzüne ikbal kıldı. Zamanımızın hakanlarını onlardan çıkardı. Dünya uluslarının yönetim yularını onların ellerine verdi. Onları, herkese üstün eyledi.”Diye de yazmıştır.
                        Şecere’i Terakime yazarı EbulGazi Bahadır Han:”Türk olarak doğmuş olmak, her türlü övgüden üstündür”, der. En Büyük Türk de”NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE;” DER. Günümüz politikacıları da, bu ifadeyi silme pazarlığını yapmaktadırlar. SAYIN SEYİRCİLERİMİZ1
                         
                       
                       
                       
                                  
                                  
                       
                       

İzleyiciler

Blog Arşivi