2 Kasım 2012 Cuma

850/DİKTATÖR ÖZENTİLERİNİN SONU!


            OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@gmail.com
            İzmir;02 Kasım 2012

                          DİKTATÖR ÖZENTİLERİNİN KADERLERİ!
            Benito Mussoli’nin ilk hedefi Antalya’yı ele geçirmekti.Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in bir Cumhuriyet Bayramında,herkesin içinde İtalyan Büyük Elçisine:”Senin Roma’daki Palyaço’dan ne haber?”Demesi ve blöfleri güçle karşılaması üzerine İtalyan Donanması Habeşistan’a yönelmiştir.Habeş savunmasını Çanakkale’deki Kolordu komutanımız Esat Paşa’nın kardeşi Vehip Paşa yönetmiştir.İtalyanlar,bir tek tahta kanatlı uçağı olan Habeşistan’a İperit gazı atarak zavallı insanları yakarak öldürmüşlerdir.Arnavutluk’ta ve Yunanistan macerasında Onbaşı Adolf Hitler imdadına yetişmiştir.İtalya Kıralı  Üçüncü Victor Emanuel tarafından tutuklattırılarak Kuzey İtalya’daki Gran Sasso turistik oteline hapsedilmişti.Weimar Cumhuriyetinin Başbakanlarından ve Nazi Almanyasının Ankara Büyük Elçisi,Emekli piyade binbaşısı  Franz von Papen’in Damadı   Ünlü Yüzbaşı Otto Skorzeni tarafından kurtarılarak Berlin’e götürülmüştü.Kuzey İtalya’da Alman işgali altındaki bölgede faşist bir hükümet kurmuş,Çatma yargıçlardan oluşturduğu Çatma bir Mahkemede,Dış İşleri bakanı ve kızının kocası Kont Ciano,Roma yürüyüşü kahramanlarından Mareşal Bodoglio ve bir çok eski Faşisti kurşuna dizdirtmişti.Kendisine de ne mi olmuştu?Mareşal Gazi Mustafa kemal’in dediği olmuştu:”İtalyan halkı,bu soytarıyı bacaklarından asacaktır.”Milano’da,İtalyan halkı, Metresi Clara Pettaci ile Benito Mussolini’yi  kurşuna dizerek bacakları göğe asmıştı.Neden mi bu yazıyı yazdım,vallahi ben bu yazıyı neden yazdım!?Alıntıyı okuyalım:
“Avrupa’nın ilk faşist lideri olan Benito Mussolini Forli'de doğdu. Gençliğinde öğretmenlik yaptı. 1902'de askerlik yapmamak için İsviçre'ye gitti. 1904'te geri dönen Mussolini 10 sene boyunca gazetecilik yaptı. Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine orduya yazıldı ve savaşta aktif olarak görev yaptı. Savaşta yaralanan Mussolini Milano'ya döndü ve burada sağ görüşlü Faşizm taraftarı "Il Popolo d'Italia" gazetesinin editörü oldu.
Benito Mussolini, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtalya’da çıkan kaosu iyi değerlendirdi. Çökmüş ekonomi, siyasi kargaşa içindeki İtalya’da Mussolini çeşitli sağcı grupları kurduğu Faşist partisinin bünyesinde topladı ve onları organize etti. Mussolini (halk arasındaki lakabıyla Il Duce "Duce" )/Hitler için de FÜHRER:BAŞBUĞ/ ülkenin problemlerini çözeceğini vaat ediyor ve eski Roma İmparatorluğu'nu tekrar kuracağını söylüyordu. Bunun yanında kurduğu Kara Gömlekliler adlı örgütle şiddeti artırıyor özellikle de aynı kendisi gibi ekonomik durumun kargaşasında faydalanarak büyük bir sıçrama yapan komünist gruplarla çatışıyordu. Mussolini’nin izlediği politikalar meyvesini vermeye başladı. Ve en nihayet Ekim 1922'de Mussolini Kral Victor Emmanuel III'ü yönetimi kendisine devretmekle tehdit etti aksi takdirde 26.000 taraftarı ile Roma'ya yürüyecek ve bunu kendi yapacaktı. Komünist hareketinde önüne geçmek isteyen Kral bu teklifi kabul etti ve İtalya'da Duce dönemi başladı.
Mussolini'nin başa geçmesiyle baskı ortamı başladı. Duce Faşist Parti dışındaki diğer partileri kapattı, sendika hareketleri kanun dışı ilan etti, kitap ve gazetelere sansür getirdi, eğitimi sıkı kontrol altına aldı ve bunun gibi birçok düzenleme yaptı. Mussolini tüm ülkeyi tren rayları ve otobanlarla adeta ördü. Çiftçileri sürekli teşvik etti, tarım ve endüstrinin canlanmasını sağladı buna bağlı olarak da İtalya’da işsizlik azaldı. Tüm bunlar Mussolini'nin popülaritesini arttırdı.
Fakat popülaritesini /HALK BEĞENİSİŞNİ/daha da arttırmak isteyen Mussolini 1935'te Habeşistan'ın işgaline başladı. 1936'da Habeşistan'ın işgalini tamamladı ve aynı yıl Adolf Hitler'le Roma-Berlin mihverini kurdu. Bu tarihten sonra devamlı Hitler'in etkisinde kalan Mussolini 10 Temmuz 1940'da Müttefiklere savaş ilan etti. Ama İtalyan Ordusu Kuzey Afrika ve Balkanlar seferlerinde mağlup oldu. Fakat her seferinde imdada Hitler yetişti.
1943'te Müttefikler İtalya'ya çıkarma yaptılar. Kral Viktor Emmanuel III Mussolini'yi görevden aldı. Fakat Duce Hitler’in komandoları tarafından 12 Eylül 1943'de Gran Sasso'da tutuklu bulunduğu otelden kurtarıldı ve uçakla Viyana'ya kaçırıldı. İtalya'da kendine bağlı birliklerle mücadeleyi sürdüren Mussolini Nisan 1945'de yani savaşın son günlerinde kaçmaya çalışırken İtalyan Mukavemet'ine mensup savaşçılar tarafından öldürüldü. Ertesi gün Mussolini’nin, sevgilisinin ve birkaç yandaşının cesedi Milano'da Loreto Meydanı'nda sallanıyordu. “Onbaşı Adolf hitlere ne mi oldu:30 Nisan 1945’te; Berlindeki başbakanlık sığınağında ;Metresi Eva Braun ile önce nikâhlanmış sonra da  her ikisi de intihar etmiştir..Propaganda Bakanı Topal Göbels te,aynı sığınakta, Altı oğlunu ve eşini öldürdükten sonra intihar etmiştir.Şizofrenin bir sona erdirme biçimidir bu intiharlar!

849/YOZGAT BELEDİYESİNİ AYIPLIYORUM!

OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir;02 Kasım 2012.

                            YOZGAT BELEDİYESİNİ AYIPLIYORUM!?
         Yozgat denilince aklıma Üç şey takılır:-1Çapanoğulları isyanı ve bununla ilgili bir Atasözümüz:”Her işin altından bir Çapanoğlu çıkar!”
         2*Yozgat il merkezini boydan, boya katlayan Atatürk Yolu,3-Kalubeladan beri her sağ iktidarda bakan olan ve şansı da gittikçe yükselen ve Atatürk’ten Korkanlar Partisinde en üst makamlara kadar ulaşan Yozgatlı,TÜRKİYE BÜYÜK MİLLETVEKİLLERİ MECLİSİ BAŞKANIMIZ Sayın Bay Cemil Çiçek Beyimiz! Meclis Başkanı olduğundan beri yürüyüşleri bile değişmiştir, makamlı ve ağır aksak bir tonla yürümektedirler.Yozgat Belediye Meclisi ATATÜRK YOLUNU ikiye bölerek Altı kilometrelik kısmına Cemil Çiçek Yolu adını vermiştir.Genelkurmay Başkanlarımızdan Orgeneral Semih Sancar’ın Yozgat il merkezindeki Jandarma Er Eğitim Okulunu boşalttırarak Belediye’YE devretmesine bir kere daha hayıflanmışımdır.Sayın Cemil Çiçek Beyimiz,Atatürk Yolunun sünnet edilmesiyle adına oluşturulan yolun açılışına gitmemiştir.İşte sizlere altından Çapanoğlu çıkartılacak bir haber!”İktidarın paylaşılamayacağını” bu Belediye bilemiyor.İşte; Cumhuriyet Bayramındaki çift başlılık tartışması.Aslında;Eski Türk Hakanları Otağlarında Hatunları ile birlikte iseler Otağın önüne çift başlı bayrak çekilirdi.Bunu bilmemekle mazurdurlar!Zira onları Osmanlı ilgilendirmektedir!Türban için Kocası Gül ile Gül gibi yarışarak Türbanı Cumhuriyet Bayramına sokan Sayın Hayrınüsa Gül  Bacımız,Çankaya’da olduklarında,Cumhurbaşkanı Forsunun yanına bir de Çift başlı kartal bayrağı asılmalıdır!
         Sonracıma, Sayın Cemil çiçek Beyimiz de Belediyenin geleceğe ait niyetini ya biliyordu, ya da kestiremiyordu: İskilip Belediyesi Vatan haini olarak asılan Atıf Hocayı! Kahramanlaştırarak adına anıtlar diktirmedi miydi!Sünnet edilen Atatürk Yolunun kalan kısmına da Çapanoğullarının adının verilmesi neden olmasın!?Atatürk adı ile Cemil Çiçek adı bitişik nizamda olursa,Dahili ve Harici Bedhahlar da kıskanırlar , ve dahi kızarlar ve olan Sayın Cemil Beyimizin geleceğine olur.Bir yol parçası yüzünden yolundan da edilmiş olur.Kürk açılımına ve yeni anayasasına da yazık olur.

848-USTANIN BÜYÜK OYUNUNU BOZMAK!


          OSMAN TÜRKOĞUZ
          Osmanturkoguz@gmail.com
           İzmir; 31 Ekim 2012

MÖ:491 senesinde; Pers kralı Kserkhes, 1.000.000 luk ordusu ile Bugünkü Yunanistan’a girdiğinde; Atinalılarla Ispartalılar, ortak hareket etmeyi planlarken,Ispartalı bir General Atinalı Amiral  Temistoklesin sırtına elindeki bastonu ile vurmaya başladığında,tarihe geçen şu karşılığı almıştı:"VUR! FAKAT DİNLE!" Sayın Recep Tayyib Erdoğan Beyimize bir önerim olacak: "Dinlemeden vur dedin! Dinleyen olmadı. Şimdi bari dinle!"

        USTANIN BÜYÜK OYUNUNU BOZMAK!
    İkinci Dünya Savaşında; Hitler Almanya’sının Fransa’yı ezip geçmesi üzerine İtalya’nın faşist Diktatörü Eski İlkokul Öğretmeni Benito Mussolini, İtalyan Genelkurmay Başkanını ve Dış İşleri Bakanı olan Damadı Kont Ciano’yu, çok uzun ve görkemli makamına çağırarak:
    “İtalya’nın ulusal çıkarlarını sağlamam için, bana birkaç yüz ölü yeter! Emrini vermişti.
Bunun üzerine Fransız Diplomatları ile acele bir toplantı düzenlenmişti. İtalyan delegesi Azametli bir tavırla, Fransız delegelerine dönerek:
    “İtalyanların istekleri yerine getirilmezse, İtalyan Ordularının Fransız sınırlarını açması emri derhal verilecektir!” Ültimatomunu savunması üzerine, derhal ayağa kalkan Fransız Başdelegesi, gayetle muzip bir tavırla:
“Bu asla mümkün değildir ekselansları; çünkü sınırlarımızda Fransız gümrükçüleri vardır!” Demişti.
29 Ekim 1923 Türk Ulusunun en büyük Ulusal Bayramı ve tüm bayramlarımızın da anasıdır.
İşgal altındaki Müslüman ülkelerinde kılınan Cuma namazları fasittir.
Çünkü, egemen olan Müslüman ülkede Hutbe Egemenin adına okunur.
Bosna-Hersek Avusturyalılar tarafından işgal edildiğinde aşağılık bir Müftü Avusturya İmparatoru adına Hutbe okumuştu.
Dini Bayramlarımızı huzur içersinde kutlayabiliyorsak bunu Türkiye Cumhuriyetine borçluyuz.
Ne acıklı ve ne akıl almaz hukuk dışı bir olaydır ki Türk Ulusunun Anıtkabir’e giderek Cumhuriyet Bayramını orada kutlamasına, bu halkın seçmiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti; Biber gazlı, lastik kaplı çelik coplu, zırhlı ve su püskürtücü araçlarla donatılmış, Bayram Kutlamasına gelmiş olan Türk Vatandaşları ile aralarına da çelik barikatlar  konulmuş Akpolisiyle kıyasıya ve acımasız müdahale etmiştir.
Fransızların Gümrükçüleri varsa Bay Recep Tayip Beyimizin de Polisleri var!
İtalyan Ordusu Fransız sınırını Fransız Gümrükçülerini püskürterek asla aşamaz.
Çin Seddini, tüm düşman barikatlarını aşmış bir ulusun çocukları olan Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleri için dünyada aşılmayacak barikat yoktur.
Polisin Kutsal bayramımıza gidecek Türk Vatandaşlarını taşıyan araçları ala koymak için icat ettiği bahaneler utanç vericidir.
Hele, hele bir Polis yetkilisinin CÉCESET TORBASI YOK!” Bahanesi Büyük ustamızın  bir beklentisini de yansıtmaktadır.
”Ey! Kutsal Cumhuriyet Bayramlarına gidenler, sağ dönemeyeceğiniz için, ceset torbalarınızı da yanınızda götürünüz!” Mesajı ile seyahat hürriyetine engel olmanın bahanesinin Çok ötesinde anlam taşımaktadır.
Barikatların gerisinde, her türlü silahlarla ve yüksek Mercilerden gelen desteklerle destekli Recepkolarla ellerinde Türk Bayraklarından gayrı hiçbir silah olmayan yürekleri Atatürk sevgisi ile dolu Türk Vatandaşları; Barikatları aşmak için  cebelleşirken, taraflardan ölenler ve yaralananlar da olacaktır.
Ya da provokasyonlarla bu durum yaratılacaktır. İşte o zaman, Öldürülen katırın yasını tutan Sayın İdris Bey ve Sayın Recep Tayip Bey, bu olayla tüm bayrama gelenleri anarşist olarak mahkum edeceklerdi.
Yine de sıkılmadan, olmasını bekledikleri olay için önceden yazılmış bildirilerini okudular : ”Terörist, Holigan, Vs. Vs. Bir Güruh!”
Ellerinde Yalınız Türk Bayrağı olan, binalara ve Akpolise Molotof kokteyli ve dahi taş atmayan, yüzleri açık Terörist görülmüş müdür hiç!
Buna rağmen, yüzlerinde yaralarla ve kırıklarıyla yakalanan iki Teröristimizin fotoğrafları basınımıza yansımıştır.
Ulusal bayramlarını kutlamak için Anıtkabir yollarında dövülen, yaralanan suçlular için Ankara Başmüdeiumumisi soruşturma açmış, Bu fotoğrafı ona armağan ediyorum.

Bu masum ve hatır bilir insanlarımıza çamur atanlar için Büyük Neyzen Tevfik Kolaylımız bir şiir döktürmüş, bu şiiri de onlara ithaf ediyorum.
"Şu boka bok diyemem, boklar duysa ar eyler
Boka düşse zerresi, boku murdar eyler.
Utanma yok, yüz yok, bilgi yok,   
Ahlak yok, onur yok, kişilik sıfır.
Sırf herkese pislik atmak için icat edilmişler!







İzleyiciler

Blog Arşivi