1 Ekim 2012 Pazartesi

815- İHANET ÜZERİNE SERENAT!


OSMAN TÜRKOĞUZ

osmanturkoguz@gmail.com

İzmir; 29 Eylül 2012

            İHANETLER ÜZERİNE SERENAT!

696/VATAN HAİNLİĞİ SUÇLARI!    

OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir,18.Aralık.2008/21 Nisan 2012

/Kendinden ve hırsından menkul bir yalaka:”28 Şubat eylemleri için Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de yargılanmalıdır.Çünkü 28 Şubat bir Vatana İhanet suçudur!”Dedi.Gazeteler.
 Türkiye Cumhuriyetinin 2.000.000.000.000 Lirasını hiç eden Başbakan Necmettin Erbakan’ın, Bakanlar Kurulu kararının ne MGD’DE alınan KARARIN   titizlikle uygulanması emrine ne buyurulur!“Bizler ne körüz ne de yalakayız! Kimin ne olduğunu da çok iyi bilmekteyiz.İnanmayan bu yazımızı,yazılış tarihine bakarak okumalıdır.
            Vikileaks belgelerinin açığa kavuşması üzerine bir” HAİN”sözü ortalıkta dolaşmaya başladı.Ve Sayın Kılıçtaroğlunun HAİN sıfatını genel için  kullanması üzerine de, kendisini Türkiye Cumhuriyetinin  Başsavcısı ilan eden Sayın RTE DE 100.000TL.Tazminat istemi ile soluğu mahkemesinde aldı.Şimdi sıralayalım:
Biz, terör örgütüyle hiçbir zaman masaya oturmadık, hiçbir zaman da masaya oturmayacağız, biz buyuz.””PKK ile görüşmedik,görüştüğümüzü söyleyenler alçak ve şerefsizdir.”21 Ağustos 2010
“Bunlarla masaya oturduğumuzu söyleyenler, bu alçakça iftirada bulunanlar, müfteridir, şerefsizdir.”
“Terör örgütü ile Devlet görüştü!”
“Terör örgütü PKK ile pazarlık masasına asla oturmayız ve görüşmeyiz.”20 Eylül 2011.Sn.RTE Beyimiz!
Allah!Allah,ne zamandan beri MİT’İN başına oturtulan Emekli bir Astsubay Devlet oluyor!
“Evet, görüştük, gene görüşeceğiz.”Politika yalan sanatıdır”Onbaşı Adolf Hitler.
            Şimdi aşağıdaki Yemin ve Kasem metnini  okuyalım da Sayın RTE’NİN nelere ihanet etmek üzere Dini ve Allah’ı üzerine yemin ettiğini öğrenelim:
            1-Çağdaşlaşmamıza,Atatürk devrimi ile tüm kazanımlarımıza ihanet.
            2-Ulusal değerlerimize ve Ulusal Kahramanlarımıza ihanet.
            3-Toprak ve Ulusal bütünlüğümüze ihanet.
            4-En önemlisi de insan olmanın temel şartlarından birisi olan LAİSİZM’E ihanet.
            5-İnsan aklına ve insan onuruna ihanet.
            “Türkiye’nin yarınında artık Kemalizm’e ve Kemalizm benzeri rejimlere yer yoktur.”
            “Demokrasi bizim için bir amaç değil,araçtır.Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.”
            “Demokrasi bizim için bir tramvaydır.İstediğimiz durağa gelince ineriz.”
            “Türkiye’yi eyaletlere bölmek lâzım.Merkezi yönetimin bir takım yetkileri bunlara verilmelidir.Belediye başkanları da bu konuda en yetkili olmalıdır.O bölgelerde her türlü eğitim de bunlara bırakılmalıdır.”
            “Hem laik,hem Müslüman olunmaz!”Sn.RTE.Laiklikten bu denli habersiz olunur!Pes!Ostüzü.
            “Türkiye Yirmi beş eyalete bölünmelidir!”Osman Demirtaş, Diyarbakır Büyük Belediye Başkanı.
            “Irak’ı işgal eden Amerikan Ordusunun kahraman Kadın ve Erkek askerlerinin sağ ve salim olarak vatanlarına dönmeleri için Allaha dua etmekteyiz!”Türkiye Cumhuriyetinin dindar Başbakanı Sn.RTE
            “Atatürkçülük gericiliktir; Atatürkçülükle bir yere varılmaz!”Ömer Dincer Bey,M.E.B.
            “Amerikanın ve İsrail’in çıkarları için Müslüman kanı döktürdüler.Harun gelip,Karun oldular!”HAS Partiyi gömdükten sonra,Çiçeği burnunda AKP’Lİ Numan Kurtulmuş! Beyimiz.
 “Bizi ilgilendiren ve bugünkü durumumuzu ve yarınımızı etkileyecek olan Tek şey, Amerika Birleşik Devletlerinin Milli Siyaset Belgesindeki 21’inci Yüzyıl Hedefleridir.
Amerika Birleşik Devletlerinin Milli Güvenlik Belgesinde iki önemli konu vardır, bizleri bugünkü karmaşaya ve dağınıklığa iten. Burasını iyi okuyup, aklımızı da başımıza almazsak yarın için de çok geç kalmış olacağımızı şimdiden söyleyebilirim:
         1. “21’inci yüz yılda; hiçbir ülke ya da ülkeler topluluğuna STRATEJİK GÜÇ OLMA İZNİ VERİLMEYECEKTİR!”
2. ”Bu hedefin sağlanması için önleyici güç kullanımı da dâhil her yola başvurulacaktır.”
Amerika Birleşik Devletleri’nin, Türkiye toprakları üzerinde ÜÇ temel, ÜÇ’Ü DE mümkünse ulaşılabilir nitelikte hedefleri vardır:
“1-Büyük İsrail’in oluşturulması,
“2-Büyük Ermenistan’ın oluşturulması,
         “3-Büyük Kürdistan’ın oluşturulması.
         Daha uzun vadede:
         A-İstanbul merkezli Büyük Ortodoks devletinin kurulması,
         B-Pontus Rum ve Yunan devletinin kurulması,
         C-Konya merkezli HİLAFET devletinin kurulması!

         Çok önemli bir haber:
         “Ankara-Cumhuriyet Bürosu.”
         “Vali ve Kaymakamlar Amerika Birleşik Devletlerine eyalet uygulaması stajına gittiler.”
         “İç İşleri Bakanlığı Strateji geliştirme Başkanlığı bünyesinde, Amerikan yönetim sistemini görmek ve uygulamaları incelemek amacıyla 35 Kaymakam ve Vali Muavini, 1,5 aylık kurs için Amerika Birleşik Devletlerine gittiler.”
         Gezi heyetinin başkanı Kadir Çakır: ”Öğrendiklerimizi en iyi şekilde uygulayacağız!” Dedi.
          Başkomutan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in, 06 Mart 1922 tarihinde Türkiye büyük Millet Meclisi Kürsüsünden tüm dünyaya seslenmişti:
         Efendiler,”
         “Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlandırılmıştır. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Hâlbuki hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.” Gazi Mustafa Kemal.”
         Sayın RTE’NİN, Amerikan Başkanı tarafından gözden çıkarılacağını sanan, Kürt kökenli ve Musa Anter’in çok yakını/Musa Anter,Halasının kocası/ bir AKPELİ Büyük BİR POLİTİKACI tarafından:
         “Sayın RTE’Yİ delikten aşağıya süpüreceğinize on kullanmalısınız!” Dediğini okumuş muydunuz acaba!
         BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş: ”Türkiye (25) eyalete bölünmeli, her eyaletin de özel güvenlik güçleri olmalı!...” Dediğinde Türkiye Halkı ayağa kalkmış ve sessizce de yerine oturmuştu.
Bunun bir anlaşmanın ifadesi olduğuna inanan var mıydı?
         İyi okumalıyız ve de uyanmalıyız; senelerce önce Sayın Recep Tayyib Erdoğan Bey bakınız ne buyurmuştu:
         “TÜRKİYE’Yİ EYALETLERE BÖLMEK LÂZIM. MERKEZİ YÖNETİMİN BİR TAKIM YETKİLERİ BUNLARA VERİLMELİDİR. BELEDİYE BAŞKANLARI DA BU KONUDA EN YETKİLİ OLMALIDIR. O BÖLGELERDEKİ HER TÜRLÜ EĞİTİM DE BUNLARA BIRAKILMALIDIR!”
Buz dağının görünmeyen kısmı buradadır Sayın Seyircilerimiz.
%92.07 Halk oyu ile kabul edilmiş olşan Türkiye Cumhuriyeti anayasası 117 maddesi değiştirildiği halde halen yürürlüktedir.Tüm Atatürk düşmanları bu Anayasamızın teminatı altındadır ve bu Anayasamızı korumak üzere TBMMECLİSİ kürsüsünden yemin etmişlerdir.
Anayasamızın Başlangıç bölümü de Anayasa metnine dahildir.”Türkiye Cumhuriyetinde eğitim ve öğretimin gayesi, FİKRİ HÜR,VİCDANI HÜR,İRFANI HÜR” Atatürkçü nesiller yetiştirmektir”.Anayasamız baştan sona çiğnendiği halde,Gaflet,Dalalet ve İhanet uykusundayız.

         “Ulusal Kurtuluş Savaşını yapan Türkiye halkına Türk milleti denir!”Türkiye Cumhuriyetinde,iktidarı ellerinde bulunduranların,Fransız Devriminin getirmiş olduğu Ulusçuluk akımından da haberleri yoktur.Osmanlı Ümmetçilik batağında Arapçılıkla Türk Toplumunu uyuturken,Aydınlanan ve ulusalcılığın farkına varan azınlıklar,birer,birer Osmanlıdan kopmuşlardı.Şimdi de aynı oyun oynanmaktadır.Türk toplumunun etnik ayrıcalığını oluşturan yapıdaki topluluklar millet olarak kabul edildiği halde,Türk toplumu ümmetçilik girdabında Araplaştırılmaktadır.Yeni eğitim sistemi ile de Türk toplumu,en kısa sürede,beyni masallarla kilitlenmiş oy deposu bir güruh haline dönüştürülecektir.Tüm hainlerimiz dış güçlerle el ele karanlıklara doğru ülkemizi sürüklemektedirler.
         Tarihimizde hiçbir zaman böylesine karanlık masallarla halkımız uyutulmamıştır.En kısa sütrede,uyanamazsak Osmanlıyı yıkan tüm olgular ortaya konulacaktır.
         Aşağıdaki yazımın iyice okunup,anlaşılması gerekmektedir.
        


   
.           Bazı Evrensel Hukuk kavramlarından söz etmek istiyorum:
            MAKABL(A.) :Önce(,Makabline şûmülü yok: Öncesine dokunmaz, öncesini içine almaz. )Geçmiş kendisinden önce
            MAKABLA ŞAMİL: Makable Şümul; Geçmişe etkili olmak,evvele etkili bir kanunun ,bir hükmün,bir hukuki muamelenin çıktığı  ya da yapıldığı tarihten önceki, oluşlara etkili olması.Kanunların geçmişe etkili olmamaları esastır.Yeni bir kanunun eski olaylara tatbik olunamaması ,kazanılmış hakları kaldırmaması genel bir evrensel hukuk kuralıdır.Hükümlülerin ve sanıkların lehlerine olan kanunlar,muhakeme üzerine ilişkin kanunlar,geçmişe etkilidirler.(Eski Türk Ceza Kanunu.Md.2,Hukuk Muhakemeleri Usul kanunu,Md.578,Medeni Kanunun sureti Meriyeti hakkındaki Kanun.Md.1) 
Aklımda yanlış kalmış olabilir, 45 kere değişikliğe uğrayan Eski Türk  Ceza Kanunu,5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanununun;26 Temmuz 2004 tarihinde kabulü ve 12 Ekim 2004 tarihli 25611 sayılı Resmi Gazete ile yayımlandıktan sora yürürlükten kaldırılmıştır.
            Türk Ceza Muhakemesi Kanunu da;4 Aralık 2004 tarihli 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 17 Aralık 2004 tarihli ve 23673 sayılı Resmi Gazete ile yayımından sonra yürürlükten kaldırılmıştır.   
            12 Nisan 1991 tarihinde kabul edilmiş olan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu;12 Nisan 1991 tarihinde 20843 Mükerrer sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştı.Zaman içersinde birçok değişikliklere uğramış olan bu kanunumuz da,son şekli ile yürürlüğe girmiştir.   Önemli değişikliklerden birisi de 29 Haziran 2006 tarihli 5532 sayılı kanunla yapılmıştır.
            Türk Ceza Kanunun hangi maddelerinin bu kanunun kapsamına alınacağı da maddeleri yazılmak suretiyle belirtilmişti.Bir örnek vermek gerekirse,TCK Md.302-“
                        “DÖRDÜNCÜ BÖLÜM”
            “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar”
             
    “Devlerin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”
            MADDE302.”(1) Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak,devletin birliğini bozmak,devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak,Devletin bağımsızlığını zayıflatmak amacına yönelik elverişli bir fiil işleyen kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.”
            “Ben, BOP AS Başkanıyım!”Sayın Bayımız RTE. BOP,USA’NIN ORTADOĞUDA ,İran,Suriye,Türkiye ve Irak’ı parçalayarak,Diyarbakır’ı merkez yapan Büyük bir Kürt devleti kurma projesidir!
            03 Kasım 2003’te icra edilmiş olan bir plan tatbikatını;26 Temmuz 2004’te kabul edilen bir kanunun kapsamına alarak, “Hükümet Darbesine Nakıs Teşebbüs” suçuna sokmuşlardır.Eski Türk Ceza Kanununa göre,Hükümet darbesi/Taklibi hükümet/bir kalkışma suçu olarak kabul edilmektedir ve böyle suçların da Teşebbüs aşaması yoktur.Örgüt ve Elverişli silah bu suçun en önemli unsurudur. Balyoz tipi davalar Anayasamıza ve Evrensel Hukuk kurallarına da aykırıdır. İnsan Haklarına ve İnsan onuruna da aykırıdır. 

VATAN HAİNLİĞİ SUÇLARI NEYİ BEKLİYOR?

             Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan,
                     Halkını esir eden, içerdeki cephenin suskunluğudur.”
                            Mustafa kemal ATATÜRK
             “Cehenneme döşenen taşlar, iyi niyetin eseridir.”
                                          Bir Fransız özdeyişi.                                          
                      “Sayın Recep Tayip Erdoğan,
“ Vatan Hainliği suçundan     yargılanabilir.”
                                                                        İzmir Barosu’na kayıtlı Rahmetli bir Avukat.

            “Bin bir güçlükle; Adliye Bakanı Mahmut Esat (BOZKURT ) Bey’in gayretleri
Sonunda; Cebeci semtinde, iki katlı eski bir binada 05. Kasım. 1925 günü, Hukuk Fakültesi açıldı.
Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal; Hukuk Fakültesi öğrencilerine tarihi bir konuşma yaptı:                                                                                                                                  ”Bugün, burada tanık olduğumuz açılış olayı, yüksek, memur, uzman yetiştirmek girişiminden daha büyük bir önem taşır. Yıllardan beri süregelen TÜRK DEVRİMİ, varlığını ve zihniyetini, toplumsal yaşamın dayanağı olan yeni hukuk kurallarıyla saptamak yoluna yönelmiştir.”
            1925 yılında; İstanbul Baro Başkanlığına, Halifelik yanlısı ve Cumhuriyet düşmanı Lütfi Fikri Bey seçilmişti. Mareşal Gazi Mustafa Kemal, eski kafa yapısına sahip hukukçulardan ve işbirlikçi din adamlarından, daha doğrusu, kutsal İslam dinini vatan ve millet aleyhine kullanan vatan hainlerinden çok çekmişti.
Nemrut Mustafa adlı bir VATANHAİNİ Divanıharp Başkanı, kendisi dâhil, birçok vatanseveri idam cezasına çarptırmıştı.
Eski hukukun gereksizliğini ve faydasızlığını anlattıktan sonra, şöyle dedi: “Öğrenci Efendiler, yeni Türk toplum yaşamımın kurucusu olmak savıyla öğrenime başlayan sizler, CUMHURİYET DEVRİNİN GERÇEK hukuk bilginleri olacaksınız,” demişti.Demişti,demesine;TERS CEPHE BİLGİNLERİ DE BU FAKÜLTEDEN YETİŞMİŞT!
            Başbakan İsmet Paşa da, 1930 yılı, Hukuk Fakültesi mezunlarına, diplomalarını verirken güzel bir konuşma yapmıştı:
            “Başarı, arzu edildiği gibi kolaylıkla kapısından geçilir bir nitelik göstermez. Tersine, her defasında başarı yolunda rastlanan engelleri, insanların ancak çalışarak aşmalarıyla elde edilebilir.” O.Türkoğuz, Atatürk Devriminin Temel İlkeleri Nedir ve Ne Değildir. S.1V-V111,
            Mareşal Gazi Mustafa Kemal ve Korgeneral İsmet, Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında eskilerden çok çekmişlerdi. Mademki devrim yapıldı; onun kurum ve kuruluşlarını da yeniden yaratmak gerekirdi.
İsyanların kışkırtılmasında temel, dinle halkımızı kandırmaktı.
”Din elden gidiyor!” propagandası, ülkemizi kan ve gözyaşına boğmuştu.
23. Nisan.1920’de, TBMM toplandığında, normal düzenlemeler yapıldıktan sonra; ilk iş olarak, 29 Nisan.1920 tarihinde; 2 numarayla HIYANET’İ VATANİYE KANUNU ÇIKARILMIŞ ve 07. 02. 1920 TARİHLİ VE (1) sayıl Resmi Gazetede yayımlanmıştı.
En büyük tehlike, günümüzde olduğu gibi, ŞERİAT ESASINA DAYALI DİNİ BİR DEVLET KURMAKTI.
Bu kanunun1’inci maddesi:
            “DİNİ KULLANARAK DEVLETİN ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRMEK VE BOZMAK İSTEYENLER, VATAN HAİNİ SAYILIR”, diyordu.
Kanunun (15)’inci maddesi de: ”Vaiz ve hitabet suretiyle alenen ezmine’i muhtelife de-muhtelif zamanlarda- çeşitli şahısları gizli olarak ve telkinle VATAN HAİNLİĞİNE tahrik ve teşvik edenlerle bunları himaye edenler de…”Vatan haini sayılırlar” diyordu.
 Bu kanunu uygulamak için, TBMM üyeleri arasından seçilen kişilerle, İSTİKLAL MAHKEMELERİ KURULDU.
23 Aralık 1876 tarihli Anayasa-Teşkilat’ı Esasiye kanunu- yürürlükte olmasına karşın, 20 Ocak 1921 tarihinde, (85) sayılı kanunla Anayasa kabul edildi. 1908,1909 ve sonraki ekleri ile birlikte 1876 anayasası 1924 tarihli ve 491 sayılı anayasanın (104)’üncü maddesindeki düzenlemeyle yürürlükten kaldırıldı.
29 Nisan 1920 tarihli Hıyanet’i vataniye kanununda 25 Şubat 1925 tarihli ve 556 sayılı kanunla değişiklik yapıldı.
1945 senesinde; 1924 anayasası ve eklentileri, 4695 sayılı kanun İLE TÜRKÇELEŞTİRİLDİ.
Demokrat Partisi iktidara geldikten sonra; 24 12 1952 tarihli ve 5997 sayılı kanun ile eksiz ve eklentisiz olarak ve eski dil ile yazılmış, 491 sayılı 1924 anayasasını yürürlüğe koydu. Amaç 1924 anayasasına girmiş bulunan Atatürk ilkelerini ve çağdaşlığı ortadan kaldırmak ve yobazlığa çanak tutmaktı.
05. Şubat1937 tarihli ve 3115 sayılı yasa ile1924 anayasasının 2’inci maddesi düzenlemesini yok etmekti:
Madde2- “(5 2 1937–3115) TÜRKİYE DEVLETİ CUMHURİYETÇİ, MİLLİYETÇİ, HALKÇI, DEVLETÇİ, LÂİK VE İNKILÂPÇIDIR. DEVLET DİLİ TÜRKÇEDİR. BAŞKENTİ ANKARA’DIR.”
Anayasanın dayanakları başlığı altında, 102’inci Maddesi’nin dördüncü fıkrası: ”BU KANUNUN, DEVLET ŞEKLİNİN CUMHURİYET OLDUĞU HAKKINDAKİBİRİNCİ MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK VE BAŞKALAMA YAĞILMASI HİÇ BİR TÜRLÜ TEKLİF DAHİ EDİLEMEZ.”
1924 ANAYASASININ (83)’ÜNCÜ MADDESİ, DOĞAL YARGIÇ İLKESİNİ DE GETİRMİŞTİ:
“Madde83-hiç kimse kanunca bağlı olduğu mahkemeden başka bir mahkemeye verilemez ve yollanamaz.”
Rahmetli Adnan Menderes; 1955’ten ve özellikle 1957’den sonra, özel düzenlemelerle iktidarda kalma yollarına başvurmuştu.
”Ön Tedbirler”, yasası ile bu 83’üncü maddenin üstüne çıkarak, TMMM’DEN seçtiği 15 kişilik bir kurula yargılama yetkisi vererek, kanunda yazılı cezaların iki katını vermelerine ve verilen cezaların temyiz edilememesine yasal olanak verdiydi!
T.C.Kanunun 146’ıncı maddesini hesaba katmamıştı!
1 Mart 926 tarihli ve 765 sayılı TÜRK CEZA KANUNU, 1889 tarihli, İtalya’nın Zanerdelli kanunu olarak ünlenen ceza kanunundan alınmıştı. Bizim Ceza kanunumuza geçen, ünlü (125)’inci madde; Floransa’nın Onsekizinci asırda düzenlenen ceza kanunundan, evrensel olarak, tüm devletlerce alınan bir maddedir.
 BÜTÜN DÜNYA DEVLETLERİNDE, BU MADDEDE DÜZENLENEN SUÇUN ADI: ”VATAN HAİNLİĞİ SUÇUDUR.”Bu suçu işleyenlere, her ülkede,”VATAN HAİNİ”, DENİLİR.
765 sayılı yasamızın 125’inci maddesi aynen korunarak, 26 Eylül 2004tarihinde kabul edilen (5237) sayılı Yeni Ceza Yasamızın, Devletin Güvenliğine karşı suçlar başlığı altında ve “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” adı altında girmiştir.
 Bu maddeyi aynen alıyorum:
“Madde 302-
(1)Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak, Devletin birliğini bozmak, Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını zayıflatma kamacına yönelik elverişli bir fiil işleyen kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
(2)-Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
                                                
(3) Bu madde tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”
1930 senesinde; Ünlü İtalyan hukukçusu ROCCO, KENDİ ADI İLE ANILACAK YENİ BİR SİSTEMATİKLE İtalyan ceza kanununu düzenlemişti.
Türkiye Cumhuriyeti, 1936 senesinde, bu kanundan aldığı üç maddeyi; 141–142 ve 163 numara sırası ile 765 sayılı ceza yasamıza eklemiştir.
Sonradan yapılan eklemelerle ”CEBİR UNSURU”, maddelerden çıkarılarak, maddeler bize özgü bir hale konulmuştur.
Türkiye’de, terör suçlarının artması ve şiddetin doruğa çıkması nedeniyle, yasalarımızda, önemli değişikliklere gidilmiştir.
12 Nisan. 1991 tarihinde, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası”, çıkarılarak; dört önemli değişikliğe gidilmiştir:
1- HIYANET’İ VATANİYE KANUNU—VATAN HAİNLİĞİ YASASI—YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILNIŞTIR!
2- 141’inci madde yürürlükten kaldırılmıştır.
3-142’inci madde, yürürlükten kaldırılmıştır.
4-163’üncü madde, yürürlükten kaldırılmıştır.
12 Nisan 1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına bu maddelerde ki düzenlemeler alınmıştır!
Birçok tartışma sonucunda, bu kanunda da gerekli değişiklikler yapılarak, bugünün kapıları açılmıştır.
 Bu kanunun, değişik birinci maddesini görelim.
Madde 1- “Terör, cebir ve şiddet kullanarak, baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüt mensubu kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.”

Terör suçlusu.
 Madde 2- (1) Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber ve ya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur
(2)-Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır ve örgüt mensupları gibi cezalandırılırlar.”Şimdi de, bu yasanın üçüncü maddesini, hep birlikte okuyalım.
                        TERÖR SUÇLARI
            Madde3- 1(29Haziran.2006tarihinde,5532 sayılı yasa ile değiştirilmiştir) 29 Eylül.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk ceza kanunun 302.307.309.311.312.313.314.315 ve 320’ni maddeleri ile 310’nuncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçudur.
Çok uzun bir süreci, kısaca aktarmaya çalıştım.
Şimdi, vardığım hukuksal sonucu arz etmek istiyorum:
Yeni ceza yasamızda, 302–303 iyice okunursa, birçok yetkili kimseleri, söz ve eylemleriyle bu maddelerin kapsamına girdiklerini, dehşet içinde, görürüz.
”BEN, BÜYÜK ORTADOĞU PROCESİ AS BAŞKANIYIM”, DEMEKLE, Ülkemizden toprak koparmak isteyenlerin amaline hizmet etmek söz konusu olmuyor mu?
Cumhuriyet Savcılarımız bu kanuna uyan fiil ve eylemleri soruşturup, hiç olmazsa, FAİLLERİNİ, üç sahifelik bir iddianame ile adaletin pençesine niçin teslim etmezler?
Soruşturma ve kovuşturma için neyi beklemektedirler!
Anlamış değilim.
           





































İzleyiciler

Blog Arşivi