26 Ağustos 2012 Pazar

794/GERİLLANIN!BOYNUNA SARILMAAK!

OSMAN TÜRKOĞUZ
osmanturkoguz@gmail.com                                                                      Çeşmealtı;26 Ağustos 2012.

                   GERİLLANIN! BOYNUNA SARILMAK!
         Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Demirtaş bir barış önerisinde bulunmuştur:
         “Recep Tayyib Erdoğan da,bizim gibi Gerilla’nın! Boynuna sarılırsa barış gelir!”
         SN.Recep Tayyib Erdoğan;USA Ajanı ,vatan haini  ve Libya’yı  yıkarken yaralanan ve Ankara’da tedavi gören bir Arapa alnından öptürtmüştü.Şimdi;bu vatanhaini terörist,USA adına,Beşer Esad'ı devirmekle meşgûl. Habur’dan ülkemize giren hain bölücüleri de  ayaklarına gönderdiği  bir Çadır Mahkemesi ile ve törenle karşılatmıştı!Oslo’da Vatan Haini Bölücülerin en büyükleri ile de sarmaş,dolaş olmuştu.Bu nedenle de,kimsesiz şehitlerimizin cenazeleri her gün gelir olmuştu.PS:Hain bölücüler ne zamandan beri Gerilla statüsündeler?

793/ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞIMIZDA ULUSAL GÜÇLERİN KARŞILAŞTIRILMASI:2

           OSMAN TÜRKOĞUZ
          osmanturkoguz@hotmail.com
          Çeşmealtı; 08 Haziran 2010./YENİ TÜRK VE TÜRKLÜK HAİNLERİMİZ İÇİN:26 aĞUSTOS 2012

                    ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞIMIZDA
                    ULUSAL GÜÇLERİN KARŞILAŞTIRILMASI! 2
                  İLETİMİ İLETME YAZIM:
         Afyon Belediye Reisi:”Anadolu’muzu istila ve işgal etmek için ölen Yunan askerleri için, Afyon’a Yunan Askeri Mezarlığı yapma teklifinde bulunmuştu.Başka Bir Atatürk’ten Korkanlar Partisi tarihçi! Milletvekili de:”Yunanlılar Anadolu’yu istilaya gelmemişlerdir! İstiklal Harbi Şehitlikleri çatmadır, uydurmadır;”demişti!
         Sakarya Meydan Muharebesi devam ederken,Seyit Gazi türbesini ziyaret eden Yunan Başkomutanı Korgeneral Anastasiyos Papulas;Mezarın büyüklüğünün sebebini sorduğunda,Yunanlı bir subay:
         “Türkler, büyüklerine ve kahramanlarına saygılarını göstermek için büyük mezarlar yaparlar!”Dediğinde,1935 senesinde Elefteriyos Venizelos lehine darbeye girişmek suçundan kurşuna dizilen A.Papulas:
         “Ben öldüğümde kim bilir ne kadar büyük mezar yaparlar!”Demişti.
         Bir Türk Kurmay Yüzbaşısı da, bir radyo programında bu sorunun yanıtını vermişti:”Size o kadar büyük mezar yaptık ki, Sakarya’dan izmir’e kadar.
         Vatan hainlerimizden çatma kahramanlarına görkemli türbeler yaptıran hainlere sözümüz eklice sunduğumuz yazımızdadır.Saygılarımla.
                   
İKİNCİ BÖLÜM!
                    İLGİ: A. Bir ulusu ve bir dini bölen fetvalar,
                              B. İhanetin belgeleri,
                              C. Vatan hainliği suçları,
          D. Dövüşen iki kardeş kavmin tanrılarıdır.
E*Silahlı Kuvvetlere Müdahale, Ulusal Felaketlerin Habercisi midir?  Ostüzü.       
          Blog adresim: http://osmanturkoguz.blogspot.com/
                                                
          1854–1855 yıllarında Yunanistan’ın Atina Büyük Elçisi olan bir Fransız diplomatının anıları dilimize de terüme edilmiştir. Çok ilginç bilgiler içermektedir.
Yunanlıların, Batılıların bildiği gibi uygar insanlar olmadıklarını örnekleriyle açıklamaktadır bu kitap. Eflatun (Platon)’un Hindistan’da kaldığını biz de biliyoruz. Eflatun, Devlet isimli eserini Hindistan’dan aşırmıştır diyor bu kitap.
          Bizim Aydın geçinenlerimiz de; Atina’yı ve dolayısıyla Yunanistan’ı aydınlatan Anadolu kültürünün mirasını yok farz ederek, Türklerin Anadolu’daki tarihlerini 400 çadırlık bir aşiret göçüne bağlamaktadırlar!
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK; bu bilimselliğe! Gerekli tokadını vurmuştur.
          Mareşal Gazi Mustafa Kemal; devrimlerini uygulamaya koyduğu sıralarda; tüm TÜRK aydınlarının düşüncelerine asırlık bir kuruntu egemendi: ”Arabınkini Arap’a, Aceminkini Aceme, Batı’nınkini de Batı’ya geri versek; bize uzun kollu bir Buhara hırkasından başka bir şey kalmaz!”
          Divan’ı Lugat’it Türkî; Kutadgu Bilik, İbni Sina; Farabi, El Buruni, Secerey’i Terakime, Ali Şir Nevai ve Dedem Korkut’tan haberi olmayan bu kuruntu sahiplerine bugün acıyarak bakmaktayız!
          ATATÜRK, bu tükenmişliğe ve bu ulusal bilinçten yoksunluğa çok acır ve şöyle derdi:
          “Araplarla tanışıncaya dek, Türk’ün devlet, hükümet, hukuk, adalet gibi uygar kavramlara; şeref, namus, insaf ve vicdan gibi yüksek duygulara birer ad vermemiş olması düşünülebilinir mi? Belli ki, her ulusta görüldüğü üzere Türk’ün de tarihte gaflet anları olmuş, birçok varlıklarına ve bu arada diline de bakmaz olmuştur. Biz şimdi ulusal benliğimize kavuştuğumuz gibi öz dilimize de kavuşacağız.”
          Bu görüşünü de, sık, sık anlatmış olduğu şu öykü ile pekiştirirdi:
Vaktiyle; zengin bir köy ağası şehirde hamama gitmiş. Yıkanmış, kurulanmış, giyinmek için bohçasına el attığında, bir de ne görsün silahlığından başka her şeyi çalınmış! Başlamış hamamcılardan hesap sormaya. Hamamcılar, Ağanın şantaj yaptığını, yoksa çalınan, çarpılan bir şey olmadığını ileri sürmüşler. Ağa da, silahlığını çıplak beline kuşanarak ortaya çıkmış ve şöyle haykırmış:
          “Görenler Allah için söylesin, ben buraya bu kılıkta gelebilir miyim?
          ATATÜRK; öyküsünün sonunu da şöyle bağlardı:
          “Ağa’nın hamama çıplak gelmediğine herkesin aklı yattı. Ama Türk’ün yurdundan dilsiz çıkmadığına hâlâ aklı ermeyen gafiller var!”
          Tarihi ve ulusal kimliği çalınan, eline bir hurma dalı ve fi tarihiyle anlatılan masallar tutuşturulanlar için, hamama hamamcıların dedikleri gibi gelinir!
Neden bunları anlatıyorum! Biraz daha beklemenizi rica edeceğim.
          Mirliva Mustafa Kemal, bir Cuma selamlığı için, Cuma selamlığının yapılacağı camiye gelir. Diğer paşalarla birlikte Padişah’ı Zül Celalin camiye gelmelerini beklerlerken, diğer paşalar, aralarında yüksek perdeden ittifakla konuşurlar. Sakallı ve dahi heybetli, göğsü madalyalarla dolu bir Paşa:
          “Şu bizim askerle savaş kazanmak mümkün değildir. Silahlar patladı mıydı hemen kaçarlar!” Der.
Mirliva Mustafa Kemal, hemen yanıtını verir:
          “TÜRK ASKERİ ASLA KAÇMAZ! SAVAŞTA YENİLEN KOMUTANDIR!” Der.
          Paşalar, kendi aralarında, hiç tanımadığı bu Genç Paşa için:” Kim bu zibidi?” Deyu söylenirler.
          Bendeniz; ilkyazımın başında; Mirliva Mustafa Kemal’i diğer unsurlara denk bir öğe olarak sunmuştum. Ulusal Kurtuluş Savaşımıza bir delilik olarak bakanlar ve başarı şansı vermeyenler, Türk ulusunun geçmişini ve yapısını bilmeyen inançsızlardır. Mirliva Mustafa Kemal’in, sürekli olarak başarıdan söz etmesi, Türk ulusuna bilinçli bir inanmışlığın ve bilginin eseridir. Bu da böyle biline.
Şimdi de dönelim öykümüze.
          Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başında ve sonunda, bu görkemli ve diğer uluslara örnek olacak tarihi olayı kabul etmeyenler, devrimlerden sonra ve günümüzde de iftira ve hezeyanlarını sürdürmüşlerdir.
Bu ”DÂHİLİ BEDHAHLAR”’IN yapmış olduklarını İLGİ yazılarımda anlatmıştım.
Günümüzdeki alçaklıkları anlatmaya sahifeler yetmez. Tarikatçı kadınlar ve erkekler ve dahi iktidara sahibolanlar, ÇAĞDAŞ VE ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCEYE alenen meydan okumadalar.
Ankara’nın göbeğindeki, bizleri Anadolu tarihine bağlayan HİTİT GÜNEŞ KURSUNU kâfir işi saymadalar.
KÜLTÜR BAKANLIĞININ DÜZENLEMİŞ OLDUĞU VE TRT’YE ÜÇ SANİYECİK YANSIYAN BİR SEMPOZYUMDA UYUYANLARLA, YENİ BİR TÜRK-İSLAM SENTEZİ OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILMAKTADIR!
İslam’dan önceki Anadolu kültürüyle kültürümüzün sentezinden söz eden de yoktur.
NOT: Daha sonra; İSLAM-TÜRK sentezinden söz edilmiştir!
Yunanlılar ise; üç bin yıllık Anadolu kültürüne bir çırpıda sahip çıkarak, Anadolu’muzun sahibi olup çıkmışlardır!
          Luviler; Pro Hititler, Hititler, Urartu; Lidya; Frikya ve Likya bir kalemde Yunanlaştırılmıştır.
Bir Alman Bilginin yazmış olduğu-CEREM-Tanrı yaratan toprak Anadolu ve Tanrılar, Mezarlar ve bilginler adlı kitaptan kaç Türk’ün haberi vardır?
”Tanrıların vatanı Anadolu!”. Yunanlılar, Anadolu tanrılarına bile sahip çıkmışlardır!
          Mareşal Gazi Mustafa Kemal, Yeğenimiz HEKTOR’UN yapamadığını başarmıştır.
Fatih Sultan Mehmet’in Papa İkinci Pius’a yazdığı mektubu okuyan gericilerimiz ve Aydınlarımız da! Beri gelsinler.
”Bizler sizlerle yakın akrabayız. Biz, Rumlardan Hektor’un intikamını alırken, Rumlara neden yardım ediyorsunuz!”
Büyük Taarruzda; Döger’deki Yunan İhtiyat Kolordusunun kıpırdanmadığını öğrenen Mareşal Gazi Mustafa Kemal: ”Şimdi Hektor’un intikamını aldım!” Demiştir.
           Gafletimizden; Yunanlılar; Hıristiyan Anadolu halkına, Rumca bilmedikleri halde sahip çıkmıştır.
İç ihanet ve bilgisizlik, içeriden dış istilayı cesaretlendirmiştir.
          Osmanlı vatandaşı Rumlar ve Hıristiyanlar; Limni, Midilli ve Sakız adalarında askeri eğitime tabi tutularak bir Kolordu şeklinde örgütlenmişlerdir. Bu Kolordunun bağlı birliklerine komuta edecek Yunan subayları; Batı Anadolu bölgemizdeki demiryolları istasyonlarının büfelerine yerleştirilmiştir.
Eşref Sencer Kuşçubaşı, Tarihe Benden Notlar. Teşkilat’ı Mahsusa Reisi.1913. Türkmen Parlak, Düşman Ege’ye nasıl girdi.1’inci cilt.
          Yunan Kilisesi; Osmanlının dini hoşgörüsü sayesinde, askeri biçimde örgütlenmiş ve Yunan halkına, Anadolu’yu sürekli bir biçimde vaat etmiştir!
İzmir şehrinin batısına düşen iki yüksek tepe vardır. Bu tepelere Çatalkaya denilir. Yunan mitolojisinde; bu tepeler, Anadolu’yu fethe gelecek Yunan donanmasını gözetleyen iki kardeş olarak, Yunan halkının beyinlerine işlenmiştir.
                    ANADOLU’DA METROPOLİTLİKLER KURULMUŞTUR!
          MENEMEN gibi bir kasabada, -1945’te nüfusu 4000 kişi kadardı-Üç büyük kilise bugün hâlâ ayaktadır!
Osmanlı vatandaşı Rumlar Yunan Bankalarının desteğinde, EGE bölgesinde taşınmaz alımına hız vermişlerdir. Bu konudaki Yunan makamlarını vermiş olduğu emir elimize geçmiştir.
          Zavallı Anadolu Türk’ü, 190 sene Selçuklu, 623 sene de Osmanlı döneminde, hep cephelerde; Din ve Tanrı ve Araplar adına can vermiştir.
Genelkurmay Başkanlığı yayımına göre: Birinci Dünya Savaşında, 3.159.200 (Üç milyon yüzelli dokuz bin iki yüz)şehit ve 400.000 yaralı ve 155.000 esir vermişiz!
          Büyük devletlerin ve Hıristiyan âlemlnln maddi ve manevi desteğinde olan Yunanistan, Osmanlı vatandaşı Rum ve Hıristiyanların da desteğindeydi.
Papa Eftim’ İnanan Türk Ortodoks Kilisesi mensupları da Mustafa Kemal’in izindeydiler.
Ergenekon darbesini planlama suçundan Silivri’de hapiste yatan Sayın Filiz Erenerol da Rahmetli Papa Eftim!’in torunudur!
          Yunanlılar; ekserisi Osmanlı vatandaşı Rumlardan olmak üzere, Kırkağaç’ta 48 –KIRK SEKİZ- tabur askere savaş eğitimi vermiştir!
          Antalya, 01 Haziran 1921 tarihine kadar İtalyanların işgalindeydi.
Bir anda; 160.000 kilometrelik bir Anadolu toprağı; Zonguldak’ın Batısı-İzmir-Eskişehir-Söke Yunan işgalindedir.
Üç milyon Türk te İşgal altındadır. Anadolu cıscıpıldak elimizde kalmıştır!
          1914 İstatistiklerine göre, bölgenin nüfus yoğunluğu!
          Eskişehir Mutasarrıflığında: 140.678 Türk, 2613 Rum ve 8593 Ermeni vardır!
          Kütahya Mutasarrıflığında: 303.348 Türk. 755 Rum ve 4543 Ermeni vardır!
          Afyonkarahisar Mutasarrıflığında: 277.659 Türk, 632 Rum, 7.439 Ermeni vardır!
          Ankara’da: 877.285 Türk, 20.000 Rum ve 51.556 Ermeni mevcuttur!
          Bölge halkının %98’i Türk, %4’ü Rum, %0,6’sı da Ermenidir. İzmir’de 21 Rum doktor ve üç Türk doktor vardır. Zonguldak ilimizde 216 Rum esnafı ve sadece BİR Türk esnafı vardır.
Not: Adlarını kapsayan listeler elimdedir.
          Eskişehir-Kütahya, Bilecik ve Afyonkarahisar’da birer Rüştiye (Ortaokul); Ankara’da bir lise ve bir Ziraat okulu vardır.
          1928 senesinde; Manisa’ya bir lise açabilmek için 10 (ON) LİSE MEZUNU bulunamamıştır; öğretmen yapabilmek için!
          Karadeniz Ereğlisi-Antalya hattının uzunluğu: 620Km. Maraş, Ayıntap, Urfa ve dahi Kars bile işgal altındadır! Tüm bu yörelerimizin her türlü gelirleri işgalcilerin eline geçmiştir. Bu yörelerdeki Osmanlı tebaasının kontrolü da işgalcilerin ellerindedir.
          Madenler, ormanlar, akarsular, sanayi ve ulaşım da işgalcilerin ellerine geçmiştir.
          Daha 13 Kasım 1918 tarihinde, 55 parçadan oluşan bir düşman donanması İstanbul limanına demir atmıştı. Bu gemilerin 22’si İngiliz, 2’si Fransız, 17’si İtalyan ve 4’ü de Yunanlılara ait idi!
Yunan gemilerinin içinde; Averof adlı bir Yunan zenginin satın alıp, Yunan donanmasına armağan ettiği aynı adı taşıyan muharebe kruvazörü de vardı. Alman yapımı olan bu savaş gemisi, İkinci Dünya Savaşında, Almanlar tarafından batırılmıştır.
          1829 senesinde nüfusu 150.000 olan Yunanistan’ın nüfusu 7.000.000’u bulmuştu.
          Başlangıçta; Ankara bile Kuvvay’ı Millicilerin kontrolünde değildi.
          Ankara büyük Millet Meclisi Hükümeti, toplam 5.000.000’luk bir nüfus üzerinde egemenlik kurmaya çalışıyordu!
                    A-YUNAN DENİZ KUVVETLERİ:
          Yunanistan bahriye Bakanlığına bağlı Yunan Donanması Komutanlığının emrinde:
                    A-İki muharebe gemisi,
                    B-Bir zırhlı kruvazör,
                    C-Bir hafif kruvazör,
                    Ç-Altı torpido bot,
                    D-Yardımcı kruvazörler,
                    E-Mayın arama ve tarama gemileri,
                    F-Taşıt gemileri mevcuttu.
          Kılkış Muharebe gemisiyle Averof zırhlı kruvazörü gösteri kuvveti olarak kullanılmıştır.
          Aşağıda adları yazılı savaş gemileri, Türk deniz ulaştırma girişimini engellemek için görevlendirilmişlerdir:
                    1-Kılkış,
                    2-Lemnos muharebe gemisi,
                    3-Averof zırhlı kruvazörü,
          Pnthir, Jerat, Leon, Aetos,Kervanos,Neagemea,Thyella,sfendo, Lonchi, Naphıotassa,Dova,Apsis,Niki ve velos muhripleri;Aigli,Thets
,dapne, Arethusa, Aşayon, Daris torpido botları ile mayın arama ve tarama gemileri ve taşıt gemileri.
          Helen Kruvazörü ile bir torpido bot ve bir yardımcı kruvazör, EGE ve Doğu Akdeniz’de, diğerleri ise Marmara ve Karadeniz’de, iki filo olarak görevlendirilmiştir.
                                        B-YUNAN HAVA KUVVETLERİ:
          1-İzmir’de Gaziemir’de bir uçak parkı,
          2-Bursa, Uşak ve Garipçe’de konuşlandırılan dokuzar uçaklı uçak taburlarında, toplam olarak 40 keşif, 10 adet bombardıman olmak üzere 50 uçak.
NOT: Keşif uçakları, aynı zamanda bombardıman uçağı olarak ta kullanılabiliyordu.
                    C-YUNANİSTAN’IN KÜÇÜK ASYA ORDUSU KUVVESİ!
          (Ekim 19212’e göre Kara Kuvvetleri.)
          Toplam personel sayısı: 177.237. Bunun 129.017’si üç kolordu; 15.300 Ordunun çeşitli teşkil ve hizmetlerinde, 18.820 Emniyet birliklerinde, 14.100’ü Karma birliklerde bulunup;
                    *12 piyade tümeni,               
                    *Bir süvari tugayı,
                    *Bir kısım bağımsız alay ve jandarma birliklerinden oluşmuştur.
          Kara Kuvvetleri; KUZEY ve GÜNEY grubu olarak ikiye ayrılmıştır. Güney grubu 1’inci kolordu Komutanlığının sevk ve idaresindedir. Kütahya ve Uşak askeri bölge komutanlıklarıyla sorumluluk alanına yayılmıştır.
                    *Kuzey grubu da Üçüncü Kolordu Komutanlığının sevk ve idaresindeydi. Bunlar da, sorumluluk alanında savunma önlemleri almakla meşgul idiler! NOT: Bir ülkeyi işgale gelen ordunun savunma önlemleri alması, onun taarruz gücü olmadığının işaretidir!
                    BATI ANADOLU’DA CEPHE GERİSİ GÜVENLİĞİ!
          10 Ekim 1921 tarihinde, (A:G:S:B) remizle bir Yüksek Askeri Bölge Komutanlığı, İzmir’de kurulmuştu. Bu komutanlık emrinde:
                    1*Bandırma ve Alaşehir’de iki Askeri bölge Komutanlığı; İzmir, Aydın, Akhisar’da olmak üzere üç bağımsız Askeri Bölge Komutanlığı bulunuyordu. Kurulmuştu.
          Yunanlıların Anadolu seferi kuvvetleri dışında:
                    A*8 (Sekiz) Piyade Tümeni Epir’de,
                    B*14 Piyade Tümeni Makedonya’da
                    C*6 Piyade tümeni Batı Trakya’da,
                    Ç*Mürettep Piyade Tugayı da Batı Trakya’da bulunuyordu.
          29 Mart 1921’den sonra; Batı Anadolu, İzmir, ödemiş, Manisa, Alaşehir, Simav ve Bandırma olmak üzere altı Askeri Bölge Komutanlığına; İzmir’deki yüksek Genel askeri Bölge Komutanlığı da, Kuzeyde Balıkesir, Güneyde Manisa ve İzmir Komutanlığına ayrılmıştır.
          Sakarya öncesi; Yunan Ordusu hakkındaki Türk Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Daire Başkanlığının kanaatini de görelim:
          “Yunan ulusuna ve Yunan ordusuna verilmiş olan Ankara hedefi; yeni bir umut, moral ve enerji kaynağı oluşturmuş; bu umut ve enerjiyle Yunan ordusu Polatlı ve Haymana önlerine kadar gelebilmişti.”
          Büyük Taarruzdan önce, Yunan Silahlı Kuvvetlerinin mevcudu, aşağıda yazıldığı gibiydi:
                    A* Subay:6.565,
                    B* Er: 218.432,
                    C* Piyade Tüfeği:100.352,
                    Ç* Hafif Makineli Tüfek:3.139,
                    D* Ağır Makineli Tüfek:1.280,
                    E* Her çeşit çapta Top:418,
                    F* Kılıç:1.280,
                    J* 50 Uçak,
                    H* Kamyon: 4.030,
                    I* Oto: 33,
                    İ* Ambulans: 777,
                    K* Hayvan:63.721.
          Sakarya Meydan Muharebesinde Yunan Ordusunun gücü:
                    *Piyade tüfeği: 85.000,makineli tüfek:515,
                    *Her çapta çap Top: 167 adet.
Birinci İnönü Muharebesinde:
                    1* 472 Subay,
                    2* 15.816 er,
                    3* 12.500 Piyade tüfeği,
                    4* 270 hafif makineli tüfek,
                    5* 80 Ağır makineli tüfek,
                    6*72 her çaptan Top mevcut idi.
          Yunan zayiatı: 8 Subay,49 Er ölü.9 subay,145 er yaralı.
                    Sakarya’da: Subay ve er 15.000 ölü, subay ve er 25.000yaralı.
                    Büyük taarruzda: Subay ve Er 100.000 ölü. Bazı kaynaklara göre de: 120.000–130.000 ölü.
          Yunanlılardan alınan 20.826 savaş tutsağından 23 Amele taburu yapılarak yol ve demiryolu tamiratında kullanılmıştır. Büyük taarruzdan sonra; 300 adet çeşitli çapta Top, 5 Lokomotif, 66 Vagon ele geçirilmiştir.
          Ele geçirilmiş olan hayvanlardan, Türk ordusunu ihtiyacı giderildikten sonra: 8.371 Beygir, 8.430 Öküz ve Manda, 8.711 eşek, 14.340 Sütlü koyun, 440 Deve halkımıza dağıtılmıştır.
          09 Eylül 1922’ye kadar da: 900 adet çeşitli çapta Top, 1200 adet araç, 450 vagon cephane ele geçirilmiştir. 02 Eylül 1922 tarihinde; Uşak’ın iki kilometre doğusunda GÖĞEM köyünde esir edilen yunanistanın Küçük Asya Orduları Başkomutanı Tümgeneral Trikupis ve diğer esir generaller Kayseri’nin bir ilçesinde, Tavas’ta, tutulmuşlardır.
                                       TÜRK TARAFI!
          Türk tarafına bir göz atmadan önce; bu kutsal savaşta şehit düşenlerin şehirlerimize göre listesiyle, bu şanlı destanda komutanlık yapmış olan komutanlarımızı adlarını vermek istiyorum. Ondan sonra da, kısacık bir anlatıma girelim.
          Tokat 218, Artova 5, Erbaa 148, Niksar 34, Reşadiye 90, Zile 275, Trabzon 322, Akçaabat (Polathane) 120, Cevizlik (Maçka) 103, Of (Solaklı) 160, Sürmene 127, Tunceli-Çemişgezek 9, Urfa 75, Birecik 10, Siverek 58, Suruç 4, Viranşehir 3, Van 19, Yozgat-Akdağmadeni 239, Boğazlayan 130, Zonguldak 85, Bartın 275,Devrek 200, Ereğli 256, Safranbolu 203. Bugünkü sınırlarımızın dışında kalan il ve ilçelerden verilmiş olan şehitlerimiz listeye dâhil edilememiştir. (A.J.İst.Cilt1,s.110–112).
          Başkomutan Müşir Gazi Mustafa Kemal,
Garp cephesi Komutanı Tümgeneral İsmet Paşa,
Genelkurmay Başkanı Birinci Ferik Kavaklılı Fevzi Paşa,
1’inci Ordu komutanı Birinci Ferik Sakallı Nurettin Paşa,
İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Yakup Şevki (Subaşı) Paşa,
15’inci kolordu komutanı Kâzım Karabekir Paşa,
Batı Cephesi Kurmay Başkanı Erkan’ı Harp Miralayı Asım Gündüz (Ünlü Kel Asım),
Kemalettin Sami Paşa, Halis Bıyıktay Paşa, Halit Akmansü Paşa, Ali Hikmet Ayerdim Paşa, Derviş Paşa, İzzettin Çalışlar Paşa, 5’inci süvari Kolordu komutanı Fahrettin Ferdi Altay Paşa, Kazım Özalp Paşa, Halis Bıyıktay Paşa, Cafer Tayyar Eğilmez Paşa, Şükrü Naili Gökberk Paşa, Şehit Miralay Nazım Bey… Hepsinin adını yazmam mümkün olamamıştır. Yüce Ruhları önünde saygı ile eğilirim.
          Muharebelerde ŞEHİT düşen (13) Erimize karşılık bir subayımız ŞEHİT düşmüştür. Sakarya Meydan Muharebesinde sekiz ŞEHİT erimize karşılık bir Subayımız ŞEHİT düşmüştür. 7 büyük rütbeli subay, 686 subay, 13.917 Erimiz şehit düşmüş 25.000 Askerimiz de yaralanmıştır.
          Ulusal Kurtuluş Savaşında; 33.685 subayımız ve Erimiz yaralanmış, bunların 33.460’ı ateşli silahlarla, 225’i de süngü ile yaralanmıştır.
          Ulusal Kurtuluş Savaşı sonunda; 159 subayımız ve 1.284 Erimiz Malûl kalmıştır.
          Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti kurulduğunda; İstanbul’da da bir hükümet ve ol hükümetin kadroları vardı.
Osmanlı devletinin topraklarının 1/3’ü de işgal altındaydı. Sanayinin toplanmış olduğu İstanbul, İzmir, Ayıntap, Bursa ve ESKİŞEHİR İŞGAL ALTINDAYDI.
Eskişehir işgal edilmeden önce İngilizlerce kamaları alınmış olan toplarımıza, Eskişehir demir yolları cer atölyesinde, ray demirinden yeni top kamalar –top mermi kapağı-dökülmüştü.
İnönü muharebelerinde, Ankaralı demircilerin pencere demirlerinden döğmüş olduğu süngülerle ve süngüsü olmayanlar da piyade tüfeğinin dipçikleriyle hücum etmişlerdi.
Üç şehitler tepesinde; bir piyade taburunun üç bölük komutanı da şehit düşmüştü, bölüklerin başına geçen Kıta çavuşlarıyla Tümen komutanı Kemalettin Sami Bey atlı, Alay komutanı Miralay Salih Bey de yaya olarak bir dipçik hücumuna kalkmışlardı. 80 Kişilik (SEKSEN) süngüsüz Türk taburu, bir tümen Yunan askerini mevzilerinden söküp atmıştı. Kemalettin Sami Paşanın vücudunda 31 (OTUZBİR) mermi yarası vardı. Bu dipcik hücumunda da iki kurşun yarası almıştı.
          Ali İhsan Sabis Paşanın, geri çekilirken boşaltamadığı Musul ve Nusaybin depolarındaki 3.000.000 altın liralık silah ve cephanemize İngilizler el koymuşlardı.
İzmir müstahkem mevzilerimizdeki –Sonradan elimize geçen-65 topumuzla; Menemen ve Manisa askeri depolarındaki milyonlarca cephanemiz ve Manisa’da, halkın geri çekmemize engel olduğu, 16 otomatik ateşli topumuz da Yunan ordusunun eline geçmişti.
          Baruthane, Fişekhane, Tophane ve Zeytinburnu’na kurmuş olduğumuz top mermisi fabrikası, askeri depolarımızdaki tüm silah ve cephanemiz de düşmanlarımızın ellerine geçmişti. Konya Bozkır’da, Askerlik şubesi başkanını ve İlçe jandarma Bölük Komutanını öldüren asiler, Barut fabrikamızı da yakmışlardı. Ulusumuzun başına İttihat ve Terakki’nin ve dahi Damadı Şehriyari Enver Paşanın getirmiş olduğu felaket, NUTUK’TA anlatıldığı gibidir.
          Cepheler oluşturulduğunda, para ve her türlü malzeme sıkıntısı büyük boyutlara varmıştı.
Üç ayda; Garp Cephesine 1.200.000 lira verilecekti. Altı ayda hiç para verilememişti. Erzurum Postanesi, halka ait 350.000 Liraya el koymuştu. 1921 yılı Ocak ayında TBMMECLİSİ Hükümetinin maaş borcu 1.500.000Tl’ye varmıştı.
          Batı Cephesine ayda 1.000.000 TL, Doğu ve Güneydoğu ordularımız için de 4.000.000 Türk lirasına ihtiyaç vardı. Duyunu Umumiye borcu, 162.121.625 Lira olmuştu. Yıllık faizi de 9.652.000 Türk lirasıydı.
Bu borç,1854 KIRIM SAVAŞI İÇİN OSMANLININ ALMIŞ OLDUĞU BORÇ İDİ.
Osmanlı İmparatorluğu 1882 tarihinde Muharrem kararnamesiyle iflasını ilan etmişti. İstanbul’da Duyunu umumiye—Genel Borçlar idaresi-kurulmuş ve Osmanlı Devletinin birçok gelirlerine el koymuştu. Bu arada tuz ve TÜTÜN gelirine de el koymuştu.
Özel kolluk kuvvetleri kurulmuştu. 1901 tarihinde; Duyunu Umumiye KOLCULARI 20.000 Türkü, Tütün kaçakçısı diyerek öldürmüştür. ”Türkiye’nin Düzeni,”
Cumhuriyet kolluk kuvvetlerinin silah kullanma yetkilerinden birisi ve en önemlisi de Duyunu Umumiye kOLCULARININ silah kullanma yetkisinden kalmadır!
TBMM Hükümeti, Ziraat Bankasından 1.200.000TL.borç almak zorunda kalmıştı.
          “Ülke dâhilinde rastlanılan tütün kaçakçılarına ihtar etmeden silah kullanılır!”
          Bugün; Ulu Hakan diyerek göklere çıkarılan Abdülhamit’i Sani: ”Elimden gelse bu ulusun dilini de Arapça yapardım!” Diyen Ulu Türk Hakanı!
Haydarpaşa Bağdat demiryolunun iki tarafındaki araziden YİRMİŞER KİLOMETRELİK kısmandaki her türlü maden ve ormanlardan yararlanmayı da Alman hükümetine bırakmıştı. Demiryollarımız da yabancılara aitti!
          Mondros Antlaşmasının hükümlerine dayanarak; İngilizler, 04 Aralık 1918 tarihinde 2’inci ordumuzun silah ve cephanesine el koymuşlardı. katma’da:
18     Adet Mantelli Top ve top başına 150 adet Top mermisi,
2Adet Kudretli dağ Topu ve Top başına 300 adet top mermisi,
                    3 Adet dağ Topu,
                    47 Adet makineli tüfek ve 156.000 adet MK. Tf. Fişeği, İngilizlere teslim edilmiştir!
          Milletvekillerimiz, öğrenci yataklarında yatıyorlar, karavanadan yemeklerini yiyorlardı ve de öğrenci sıralarında da oturuyorlardı. Türkiye büyük Millet meclisini de bir LÜKÜS LAMBASI AYDINLATIYORDU!
Bugünkü gibi emekli maaşları ve bol keseden sağlık harcamaları ve meclis lokantaları da yoktu.
          Sivas Kongresine gelen 28 delegenin, BARINMA ve HER TÜRLÜ ihtiyaçlarını 32 gün süreyle ŞEKERCİOĞLU İSMAİL EFENDİ KARŞILAMIŞTI.
SAYIN RTE’NİN OĞULLARINDAN BİRİSİNİN usa’daki HER TÜRLÜ GİDERLERİNİ DE REMZİ AMICASI KARŞILAMAKTAYMIŞ!
          Temmuz 1921’den Kasım 1921’e kadar İtalya’dan 30.000 takım asker elbisesi, yurt içinden de 40.000 takım asker elbisesi alınmış, 230.000 takım elbise de ihaleye bağlanmıştır. Askerin giyecek ihtiyacı için 500.000TL.Ödenek ayrılmıştır. İtalyanlar, vermeyi vaat ettikleri 200.000 kat asker elbisesini verememişlerdir!
          Avrupa’ya silah ve mühimmat almaya giden satın alma komisyonu üyeleri, 450.000TL’ının ivedi olarak gönderilmesini ivedi olarak istemişlerdi! Bir tümen (fırka)vasati olarak (12.000)kişi olarak kabul edilir. Ulusal kurtuluş Savaşında, Türk Fırkaları (Tümenleri) 2000-3000 kişiden oluşturulmuştur. Bir Kolordu da 36.000 kişiden oluşturulmuş kabul edilmekteydi. Şimdi; Ünlü 15’inci Kazım Karabekir’in KOLORDU’SUNUN MEVCUDUNU görelim:
          Subay:660 Kişi,
          Er ve Erbaş:19.047 Kişi,
          P.Tüfeği:13.800 Adet,
          Makineli tüfek:120 Adet,
          Her çaptan Top:64 adet,
          Binek hayvanı:3.769 Tane.   
          TÜRK ORDUSU, Birinci İnönü Muharebesine:
                              417 subay,
                              8.500 Er,
                              47 adet ağır makineli Tüfek,
                              18 adet hafif Makineli tüfek,
                              28 adet çeşitli çapta Top ile katılmıştı!
          Yunanistan’da, kişi başına 1.600 Kuruş vergi düşerken; Türkiye’de kişi başına 600 Kuruş vergi düşmekteydi!
          1920 Yılındaki GELİR ve GİDERLER:
                    Türkiye Gelir: 46.000.000, Gider: 60.000.000, Açık: 14.000.000
                    Yunanistan Gelir: 115.000.000 Lr, Gider: 142.000 Lr, açık: 27.000.000 Lr.
          Yunanistan savunmasına 53.000.000 Lr ayırırken; Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti 28.000.000 Lr ayırabilmekteydi.
          Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin gelir kaynakları:
                              *Bina ve arazi vergisi:2.500.000TL,
                              *kazanç vergisi:2.000.000TL,
                              *Hayvan vergisi:5.700.000TL,
                              *Aşar vergisi:13.500.000Tl,
                              *Gümrük rüsumu:10.000.000TL,
                              *Tuz rüsumu:3.500.000TL,
                               * Ve sair gelirler?
                              Bütçe giderlerinin dağılımı:
                     —Padişaha: 555.012 TL, ödenek ayrılmıştır!
                    1*TBMM: Başkanlığına: 18.370 TL,
                    2*M.S. B:28.618.556TL,
                    3*İç İşleri. Bakanlığına:8.944.887 TL,
                    4*Maliye Bk:7.173.100TL,
                    5*Adalet Bk:2.759.274 TL,
                    6*Bayındırlık Bk:620.000TL,
                    7*Sağlık Bk:613.141TL,
                    8*Mili Eğitim Bk:577.061 TL,
                    9*Şer’i ye Vekâletine:522.062TL,
10*Dış İşleri Bk: 303.748TL,
11*Danıştay: Ödenek yok!
12*Sayıştay:26.696TL,
13*Matbuat ve İstihbarat:88.000TL,
14*Aşiretler ve Muhacirler:874.000TL Ödenek ayrılmıştır. Sabahattin Selek, Anadolu İhtilalı, c.1, s.155–156.
          01 Mayıs–31 Ekim 1920 tarihleri arası için Bakanlar Kuruluna (6aylık süre için), 30.000.000 Liralık harcama yetkisi verilmişti. Bunun 10.775.303 TL. Kısmı Milli savunma harcamaları içindi! Hesaplanan Bütçe gelirleri: 61.388.62358 TL,Bütçe giderleri: 63.018.388TL, Açık:1.629.732TL.
          1921Bütçesinde: Milli savunma için:45.000.000TL. İhtiyaç hesaplanmış;55.000.000TL.Da tahmini bütçe için öngörülmüş iken; gerçek ihtiyacın:81.000.000TL. Olduğu ortaya çıkmıştır!1921Bütçesi: 52.285.000Gelir,77.325.300TL. İle kabul edilmiştir.77.325.300TL. İle kabul edilmiştir.
Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hocaoğlu; ellerinde bulunan          100.000.000Altının TBMMECLİSİ Hükümetine verilmesi için kendi meclisinden onay alarak bu altınların
          Türkiye’ye iletilmesi için Lenin’e göndermiştir. Lenin, bu altınları Rubleye çevirerek Türkiye’ye ulaştırmıştır. İlk Sovyet elçilik mensupları Türkiye’ye gelirken, 200Kilo altınla beraber geldikleri söylenmektedir.
                              SOVYET YARDIMLARI:
                                       A*PARA OLARAK:
          1920 YILINDA: *516.800Ruble=304.912 TL,
                                     *1.000.000 Ruble=590.000TL,
                                    *1.500.000Ruble=885.000TL,
                                         * 50.000Ruble=29.500TL,
                                          *100.000Osmanlı altını,
                              TOPLAM:*2.316.412TL.
          1921YILINDA:*4.000.000Ruble=2.360.000TL,
                                    *4.000.000Ruble=2.360.000TL,
                                    *1.160.000Altın Ruble=900.000TL,
                                          *240.000Al.Ruble=241.000TL,
                                          *400.000Al.Ruble=236.000TL,
                                TOPLAM:5.597.000TL.
          1922 YILINDA:*1.100.000Alltın Ruble=649.000TL,
                                      *3.500.000Al.Ruble=  2.08+65.000TL.
                              TOPLAM:11.028.012TL.
                               MALZEME OLARAK:
          18 Eylül 1921’den 14 Haziran 1922’ye kadar:
                              1*43.374 Piyade tüfeği,
                              2*56.042Sandık Piyade tüfeği fişeği,
                              3*318 Adet Ağır Mk. Tüfek,
4* 18 Sandık Rus P.Tüfeği fab. Aletleri,
                              5*81 Adet Top,
                              6*13 Adet Rus Bomba topu,
                              7*159.043 Adet Top mermisi,
                              8*40 Sandık Rus el bombası,
                              9*83 sandık İngiliz el bombası,
                              10*200Adet Rus el bombası,
                              60 Sandık kılıç,
                              11*10 Sandık dumansız barut,
                              12*43 Sandık Rus P.Tüfeği fişeği kovanı,
                              13*8 sandık P.Fişeği kapsülü,
                              104 Sandık Rus P.Fişeği çekirdeği.
                    SOVYETLERE GÖRE:
                              A*39.275 Piyade Tüfeği,
                              B*327 Makineli tüfek,
                              C*54 Top,
                              ç*62.986.000Piyade fişeği,
                              D*147.079 Top mermisi,
E*1000Atımlık Top barutu,
F*4000 Adet el bombası,
H*4000ASdet Şarapnel,
K*1500 Kılıç,
20.000Gaz Maskesi.
Fransızlar, Ankara Anlaşması üzerine çekilirken:
                    1*10 Adet Uçak,
                    2*10.089 Piyade Tüfeği,
                    3*505 sandık P.tüfeği fişeği.
                    YURT İÇİ KAYNAKLARI
1*Ankara’daki Fabrikalarda top mermisi ve piyade fişeği imalatı yapılmıştır. Sakarya Meydan Muharebesini başlamasına bir gece kala,1000 adet 77 milimetre çapındaki top mermileri tapaları çıkarılmadan, tornadan geçirilerek, topların çapını 75 milimetreye indirilmişlerdir. Bu imalathanelerde, kılıç imal edildiği gibi, boş kovanlar da yeniden doldurulmaktaydı.
2*İstanbul’daki depolardan, gizli örgütlerce kaçırılan silah ve malzemeler, İnebolu yoluyla Ankara’ya ulaştırılmaktaydı:
A* Beş uçak,
B*1 telsiz istasyonu,
C*260.000Top mermisi,
14* Adet Makineli Tüfek, çok sayıda Piyade Tüfeği ve Milyonlarca Piyade tüfeği fişeği depolardan çalınarak Ankara’ya iletilmiştir. Gizli örgütlerce ve Türkmenler Tekkesi kanalıyla, Anadolu’ya gitmek istenyenler de kaçırılmaktaydı.
                    AKBAŞ DEPOSUNDAN ALINANLAR:
Edremit Kaymakamı Köprülülü Hamdi Bey bir gece baskını ile Gelibolu akbaş cephane deposundan:
1*8.000 Piyade Tüfeği,
2*5.000 Sandık Piyade fişeği,
3*200 Makineli Tüfeğe el koymuştur.
Vatan haini bazı Çerkezler, Rahmetli Kahraman Hamdi Bey’i                      yakalayarak, bir değirmen damında, hayâlarını burmak suretiyle öldürmüşlerdir. İngilizle ele geçirmiş olduğu silah ve fişekleri de imha etmişlerdir.                             
          I923 Bütçesi: 22 Şubat 1923 tarihinde kabul edilen Bütçe geliri:87.735.573 TL. Olarak öngörülmüş olup; bunun 49.207.924 TL’SI MSBAKANLIĞINA ayrılmıştır.
                              HİNTLİ MÜSLÜMANLARIN YARDIMI!
          Hintli Müslümanlar,26.Aralık1921’den,12 ağustos 1922’ye kadar 675.494 Altın liralık bir yardımı, doğrudan doğruya TBMM’Sİ Başkanı Müşir Gazi Mustafa Kemal adına yapmışlardır. Büyük taarruz için para sıkıntısı çeken Milli Savunma Bakanlığına bu parayı Mustafa Kemal eslim etmiştir. Askerlerimizin çarık, palaska gibi ihtiyaçları bu para ile karşılanmıştır. Artmış olan 250.000TL. Mustafa Kemal’e iade edilmiştir.
Bugün, hovardaca elden çıkarmış olduğumuz İŞ BANKASI bu para ile kurulmuştur.
          Sakarya Meydan Muharebesinden sonra, uzun bir hazırlık dönemi yaşanmıştır. Yunan ordusu, almış olduğu yenilgiler nedeniyle savunmaya önem vermiştir! Türk ordusu da, taarruz için gerekli tedarik ve yeni düzenlemelerle uğraşmıştır. Fransa’dan 1850 Hoçkis Hafif Makineli Tüfeği satın alınarak orduya dağıtılmıştır. TBMMECLİSİNDE, Türk ordusuna ve de Mareşal Gazi Mustafa Kemal’e sataşmalar başlamıştır.
          Garp Cephesi Komutanlığının emrinde; 49 adedi demir tekerlekli 100 adet kamyon vardır!
          Her türlü İkmal, Kağnı arabaları, mekkâre kolları ve ASIRLADIR HORLADIĞIMIZ, EVİMİZDEKİ YERİ SARI İNEKTEN SONRA GELEN KADINLARIMIZLA YAPILMAKTAYDI!
Şimdi ve de izninizle, Garp Cephesi kuvvetlerimize bir göz atmanın zamanı da gelmiştir sanırım. Türk azim ve iradesinin neler yatmış olduğunu, somut olarak bu kuvvetlerde görmek mümkündür. Bu da,Mareşal Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının inanç ve iradelerinin eseridir.
          Batı Cephesinin genel mevcudu:
          Subay:8.270,
          Erat:181.966,
          547 subayımızın ve 13.829 askerimizin ŞEHİT olması, kurtarılan yerler halkından 3.468 Askere izin verilmesi ve İzmir’e, kurtarılmış yerlerden 159 subayımızın katılması ile bu mevcut ortaya çıkmıştır. 8.658 Subay,199.283 Er, taarruz başlangıcındaki GARP CEPHESİ KUVVESİ.
          Subay: 8.817 Er: 199.283
          Katılma:159. 199.283
          -----------------------------------------------------
          Subay: 8.817              Er:199.283
          Şehit:     547                     13.829
----------------------------------------------------------------
          Toplam: 8.270                 185.454
-                                                         3.468 izinli
  --------------------------------------------------------------
          Toplam: 8.270    181.986 Mudanya Mütarekesi mevcudu.
                    Büyük Taarruz Zayiat Dökümümüz.

                           SUBAY    %      Er          &
          Şehit             146    1.7    2.397     1.2
          Yaralı             378   4.3    9.477     4.9
          HST. Yatan   21    0.2   1.900     0.9
          Esir                   
          TOPLAM:        547 Subay     13.829      ER                        
                                      

KAYNAKÇA
          1*Nutuk, Mustafa Kemal,                                                       
2*İstiklal Harbi Hatıraları, Ali Fuat Cebesoy,                       
3*İstiklal Harbimiz, kazım Karabekir,                   
4*Büyük Türk Zaferi, Fahri Belen                      
5*Anadolu İhtilali, Sabahattin selek
          6*Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Yayınları:
7*Türk İstiklal Harbine Dair:2 v 3’üncü Ciltlere ait:1.2.3 ve 6’ıncı kitaplar.
8*Kar Boğazında esir düşen Fr. Bnb. Meni’lin Anıları, Taha Toros,    9*Gelibolu Günlüğü, General ian Hamil ton,                                             10*Tek Adam, Ş.S.Aydemir,
          11*Bir Devrin Perde Arkası, E.SV. Miralayı Ve Teşkilatı Mahsusa’nın son Başkanı Hüsamettin Ertürk.                                 12*Tekâlifi Milliye Emirleri ve Uygulanışı, Mehmet kayırhan.
13*Anastasios Papulas’ın Anıları,                                                    14*Felakete Doğru; Prens Andreas’ın anıları. (Prens Philip’in Babası.)                                                                                                        15-Düşman EGE’YE nasıl geldi ve EGE’DEN nasıl gitti? Türkmen Parlak.                                                                                                                                                                                                     

İzleyiciler

Blog Arşivi