3 Haziran 2012 Pazar

741- AKILLI OLANLAR DERS ALIRLAR!

          OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@gmail.com
         Çeşmealtı; 03 Haziran 2012
                         
AKLI OLANLAR DERS ALIRLAR!
         Anayasa Hukuku Kürsüsü Başkanı Profesör Doktor Rahmetli İlhan Arsel, bana bir dergi yollamıştı.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisinin xxxı’inci cildinin 1 ve 2’den Ayrı Bası. Dergi 1974 tarihinde Ankara’da bulunan Sevinç Matbaasında basılmış. Bu dergiyi ve bu Büyük Hukukçumuzun tüm eserlerini gözüm gibi saklamaktayım.
Bu eserleri okuma meraklılarının da yararlanmasına sunmaktayım.
         Rahmetli Turhan Dursun, ilkokul mezunu emekli bir müftüydü. Arapça ve Farsçayı çok mükemmel bilmekteydi. TRT Televizyonuna belgeseller hazırlarken Rahmetli Profesör Doktor İlhan Arsel ile tanışmış, dinin gerçek yüzünü ortaya koyan çok muhteşem eserler yazmıştı. Her eseri mahkemeye verilmiş, yazdığı her cümleyi bilimsel kanıtlarla doğrulamıştı.
Bir öğle üzeri, öğle yemeği için marketten satın aldığı peynir ve zeytin ile evine dönerken hunharca öldürülmüştü.
Hainlerin, Allah ve Din ile aldatanların ellerindeki tek silah, Kaleme karşı Kurşundan ibarettir.
         Osmanlı tarihini hiç bilmeyenler Osmanlıyı korumaktadırlar. Dini ve Allah’ı pazarlayanlar ve ömürlerinde ne Kuranı ne de herhangi bir dini kitabını okumayanlar da Dini savunmaktadırlar.
Bütün mesele karanlık içyüzlerini halktan saklamak ve Cennete giderek kendilerine sunulan Kadınların ve Hurilerin ırzına geçmek arzusundan ibarettir. Gılmanlara ne yapacaklarını da kendileri bilmektedir!
         Dünya çapında bilim adamımız Sayın Prof. Dr.İlber Ortaylının “En Uzun yüzyıl” adlı eserini okumayanlara çok acımaktayım.
         Kendi tarihlerinden habersiz bırakılanlar başka milletlerin masalları ve meselleri ile uyutularak soyulmaktadır.
         Dincilerin ve Mustafa Kemal düşmanlarının göklere çıkardığı İkinci ve Kinci Abdülhamit’in gerçek yüzünü ve gerçek yönetimini ve Türk ulusuna düşmanlığını bilmeyenler masallar anlatmaktadırlar.
Bu Padişah’ı Ruyu Zemin, Eğinli/Kemaliye/Sait Paşa’ya: ”Elimden gelse, bu milletin dilini Arapça yapardım!” Dediğinde şap gibi yanıtını da almıştı: ”O zaman da küçücük bir Arap kabilesinin reisi olurdunuz, Hünkârım!”
”Abdülhamit Han;33 senelik idaresinde bir metre kare vatan toprağını düşmana vermemiştir’;” diyenlere, 243.000Kilometre kare toprak ve Kıbrıs adasını verdiğini/ 04 Haziran 1878,Berlin Kongresi/ anlattığımda bana inanmamaktadırlar.
         Bendeniz; Rahmetli Öğretmenimin bana armağan olarak yolladığı Dergideki makalelerinden birisini sizinle paylaşmak istedim.
Saygılarımla.
PS:3 adet fotokopi ektedir.




        
        
        












740/VERİLEN HEDEF AKDENİZ,VARILAN YER EGE!

OSMAN TÜRKOĞUZ Çeşmealtı, 18 Mayıs 2008/Görülen ihanetler üzerine yeniden! HEDEF AKDENİZ, VARILAN YER EGE. TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANI ve T.B.M.MECLİSİ ORDULARI BAŞKOMUTANI, Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in, 30 Ağustos,1922’de yapılan Başkomutanlık Meydan Muharebesinden sonra, vermiş olduğu ünlü emrini bilmeyenimiz yoktur: ORDULAR; İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR, İLERİ. Ben, kendimi bildim bileli, Tanrı’nın her günü, bu emirle İzmir’e akan ordularımızın içersinde bulunur, süvarisi, piyadesi ve topçusu ile birlikte; dağları, tepeleri, iç ve dış düşman hatlarını, onlarla bir ve beraber olarak aşarım. T.B.M: Meclisi ordularına verilen hedefle varılan yer, benim çok garibime gitmiştir. Konunun açıklamasını kimlere sorduysam, çok tuhaf açıklamalarla karşılaştım: ” Sürçü kalem,”dalgınlık, “muharebe heyecanı ve yorgunluğu”, kafayı çekme! Laf’ mı bunlar, diyerek, emrin dayandığı gerçeği araştırmaya koyuldum. Bir söz, Mustafa Kemal’in ağzından çıkmışsa, o sözün bir dayanağı vardır. Bu konuyu, fazladan bir yer işgal etmeden, kısaca toparlayacağım. Türkün tarihini, orta Asya’ya, Hitit’lere ve Sümer’lere bağlayan Mustafa Kemal ATATÜRK’TEN başkası değildir. Osmanlı İmparatorluğunu oluşturan uluslardan yalınız TÜRK’LER; Müslümanlığın, Arap ve Fars hayranlığının baskısı nedeni ile ulusal kimliklerini çok geç, Mustafa Kemal sayesinde öğrenebilmişlerdir.Osmanlı egemenliği altında bulunan azınlıklar Fransız devrimi ile milliyetlerini kazanarak bağımsız devletler kurmuşlardır.Ümmetçilik edebiyatı ile Arap emperyalizminin etkisinde kalan Osmanlı,Türk ve Türklüğü perişan etmiştir.Osmanlıyı yıkan oyun şimdi de Türkiye’nin başına musallat edilmiştir. Hâlâ, Arapçılık ve ümmetçilik masalları anlatanlarımız vardır. Araştırmalarımda; İki şey, çok dikkatimi çekmişti: 1- Yer adları, 2- Oğuz Boylarının yapısı. Biz, bu yer adlarını; ülkemizin doğusunda ve Güneydoğusu’nda çok bilinçsizce değiştirdik. Anadolu’nun dört bir yanında; güney’de bulunan ören yerlerine KIZILÖREN ya da KIZILCAÖREN, kuzey’de bulunan ören yerlerine de KARACAÖREN denilir. Bunlar, ulusal bilinçten uzaklaştırılan OĞUZ’LARI, köklerine ve tarihlerine bağlayan en önemli kanıtlardır. Bunun, konumuzla ne ilgisi var? Demeyiniz. Önce, Oğuz’ların boy ve Bey adlarını görelim. 1-BOZ-OKLAR: A-GÜN-HAN OĞULARI: 1-Kayı, 2-Bayat, 3Alkaravlı, 4-Karaivli, B-AY-HAN 5-Yazır, 6Döğer, 7-Dodurga, 8-Yaparlı, C-YILDIZ-HAN OĞULLARI: 9-Avşar, 10-Kızık, 11-Beg-Dili, 12-Karkın, 2-ÜÇ-OKLAR: D-GÖK-HAN OĞULLARI: 1- Bayındır, 2- Beçene, 3- Çavuldur, 4- Çebni, E-DAĞ-HAN OĞULLARI: 5-Salur, 6-Eymür, 7-AlaYunt’lu, 8-Üregir, F-DENİZ-HAN OĞULLARI: 9-Yiğdir, 10-Bügdüz, 11-Yıva, 12-Kınık. Toplam olarak, (6) HAN ve (24) BOY: 3.4.7.9.12.24 sayıları OĞUZ’LARDA da kutsal sayılardır. Tüm uluslarda da, 7 sayısına kutsallık verilmiştir. Çünkü o zaman Güneş’in 7 uydusu var sanılıyordu. 9 sayısı, ilginç çarpım ve bölünmeleri neden ile Eflatun-Platon-tarafından kutsanmıştır. OĞUZLAR’ DA, Memlûklarda ve Osmanlılarda,4 ve 24 sayıları da kutsal sayılmıştı. Osmanlı’da eyalet ve sancak sayıları 24 sayısına göre kurulmuştu. Osmanlı kabinesi, hafta’da 4 gün toplanırdı. Yine, Osmanlı’da 4 kapı kutsaldı: 1-BAB’ ÂLİ, 2-BAB’ MEŞİHAT, 3-BAB’ SERASKERİ 4-BAB’I HUM. Dördüncü murat döneminde; Yazıcı oğlu Ali, İranlı Reşidüd-Din ve Çarın subaylarından, Yüzbaşı Muravyev-1818’de- OĞUZ LAR’IN 24 boyunu, küçük farklılıklarla düzenlemişlerdir. OĞUZLAR, teolojik mantığı, doğal olayların açıklanmasında da kullanmışlardır. TÜRK, dilini ve dinini değiştirmiş olsa bile, yer adlarını ve ongununu değiştirmemiştir. Meksika’daki yassı tepe, sivri tepe sözcükleri ne kadar ilginç ise, TEPE=TEPEH benzerliği de o kadar ilginçtir. Finlandiya’nın Kuzeyi’nde de Kara deniz vardır. Şimdi, konuyu fazla derinleştirmeden varmış olduğumuz sonuca gelelim: OĞUZ BOYLRI’NDA Hanlar çok kutsaldır. Onlara Hakanlığı KUT-GÖK-vermiştir. Boyların kutsallığı nasıl GÖKSEL ise, YÖNLERİN KUTSALLIĞI da öylece KUTSALDIR. O halde, GÖKSEL İRADE, dört kutsal yönü idare etmeleri için DÖRT HAN yaratmıştır. Daha başka bir anlatımla, dört kutsal yönün başına, dört kutsal HAN getirmiştir: 1-DOĞU’YU, GÖKHAN ya da DEMİRHAN; 2-BATI’YI, AKHAN, 3-KUZEY’İ KARA HAN, 4-GÜNEY’İ KIZIL HAN yönetmektedir. 1-Bu kutsallık inancı, Türk tarikat yapısına da:1-Tarikat kapısı,2-Şeriat kapısı,3-hakikat kapısı,4-Marifet kapısı olarak yansımıştır. Mareşal Gazi Mustafa Kemal, bu inancı bildiği içindir; Ordularına, hedef olarak bir tepeyi, bir şehri ve bir denizi vermemiştir. Ulusuna ebedi bir doğrultu vermiştir. Türkler, tarihleri boyunca, BATI’YA akmışlardır. Akış yönlerini,Güneye doğru değiştirmek, TÜRKLER’İN başını çok ağrıtmıştır. TÜRKLER, Şamanizm’in etkisiyle midir, bilinmez, Güneş’in yolunu izlemişlerdir. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN, Afet İnan’ın ödev defterine yazdığı, TÜRK NEDİR? Sorusunun tanımı okunmalıdır, derim. Rahmetli K.MİTHAT CEMAL, Kuleli Asker Lisesi’nde verdiği bir konferans’ta, uzun süre neden alkışlanmıştır? Akdeniz’in uluslar arasındaki adı, la Mere Mediteranne’dir Ege denizi, Adalar denizi olarak bilinir. Fransızca, ECE diye okunur. ECE, KIRALİ ÇE demektir.EGE denizine bu ada;MÖ.3000’li yıllarda,Ortaanadolu’nun iç kesimlerinde yaşamış ve egemenliklerini EGE denizine taşımış olan LUWİLER tarafından verilmiştir.Ostüzü. Kaynaklar: 1-E.B.ŞAPOLYO. Mezhepler ve Tarikatlar, 2-PROF.DR: FARUK SÜMER, Oğuzlar, 3-A.KADİR İNAN, Şamanizm, 4-Mithat Cemal Kutay; ATATÜRK’ÜN GÖNLÜNDEKİ HASRET; TÜRKÇE İBADET.

İzleyiciler

Blog Arşivi