1 Haziran 2012 Cuma

737/TECAVÜÜZE UĞRAYIP GEBE KALAN KADIN VE KIZLAR DA DOĞURMALIYMIŞ.

OSMAN TÜRKOĞUZ osmanturkoguz@gmail.com Çeşmealtı;01 Haziran 2012. TECAVÜZDEN GEBE KALAN KADIN VE KIZLAR DA DOĞURMALIYMIŞ! Bilgisayarıma, ismini hatırlamama gerek duymadığım, bir İktidar Milletvekilinin bu tarz bir beyanatı düştü.Kadınlar bu kadar alçaltılır.Bu ne aymazlık,bu ne kadın düşmanlığı.Bir serseri,bir ruh hastası bir kız çocuğunun çatır,çatır ırzına geçecek,Zavallı Kızcağız gebe kalacak, yasa gereği diyerek bu piç çocuğu doğuracak.O kadının hali ne olacak.O mütecaviz, babalık hakkını kullanmaya kalksa,o Biçare kadının içine düşeceği yıkıntıya bir yasa neden olabilir mi! Yıllarca önce olmuş bir olayı anlatmak isterim: Karadeniz İlçelerinden birinde;bir aşağılık yaratık 14 yaşında bir kızın cebren ırzına geçer ve 7,5 sene hapse hüküm giyer.Muhakeme sırasında yargıç,kıza mütecaviz ile evlenmesini önerdiğinde şu yanıtı alır: “Bir hayvan gibi benim ırzıma geçerek beni halkımın yüzüne bakamaz hale getiren bir hayvanla evlenmem nasıl düşünülür ve önerilir?”Mütecaviz hapse konulur.O Zavallı Kadıncağız da içine kapanarak,dağlardan odun toplayarak ilçe merkezine satarak geçimini sağlamaya çalışır..Olaydan Üç sene sonra;hapiste olması gereken mütecavizin merkez camisinin şadırvanında abdest aldığını gören o Zavallı Kadın doğruca Cumhuriyet Savcısına çıkar ve: “Sayın Savcı Bey; benim ırzıma geçerek benim dünyamı karartan ve beni bu hallere sokan o aşağılık Herif hapis süresini doldurmadan nasıl dışarıya bırakılır? Savcı Bey,koltuğundan geriye doğru kasılarak: “Af kanunu çıktı;duymadınız mı?”Der.Kadıncağız,dikilerek: “O af kanununu kim çıkarmış Savcı Bey?”Der. Savcı Bey de:”Devlet çıkardı!”Dediğinde şu yanıtı alarak koltuğunun içine büzülür,öylece kalakalır: “Savcı Bey! Savcı Bey! Bu Alçak Herif devletin mi ırzına geçti ki devlet onu affeder. Devlet kendi ırzına geçenleri affetsin.Irzına geçilen benim,benim affetmediğimi sizin devlet dediğiniz o adam nasıl affeder? Kadının seçme hakkı yok, kendisini hayvan yerine koyup gebe kalmasına sebep olan bir hayvanın piçini neden karnında taşısın? O kadının ve doğurmak zorunda bırakılan o çocuğun halleri neden düşünülmez.Türk nüfusu nesebi bozuk bir güruh haline hangi akla hizmet sokulmak istenmektedir.Devlet denilen ol adam,Deniz Feneri Sanıklarını,vatandaşları acımadan öldürenleri ve devleti soyanları ve devletin ırzına geçenleri affetsin.Bu kanunla birlikte çocuk aldırmalar yurt dışına ve sağlıksız müdahalelere yönlendirilir. Cennette bile ırzına geçilme durumuna soktuğunuz Kadına saygı gerek!İlk önce de,kadınlarımızdan utanmak gerek.

735/POLİTİKADA HERŞEY ZITTI İLE KAİMDİR!

OSMAN TÜRKOĞUZ osmanturkoguz@gmail.com Çeşmealtı;31 Mayıs 2012. POLİTİKADA HERŞEY ZITTI İLE KAİMDİR! “Politika yalan sanatıdır. Bir yalan ne kadar büyük olursa, inananı da o denli çok olur.”Adolf Hitler. “Devlet adamları gelecek nesilleri düşünür; politikacılar da gelecek seçimleri düşünür!”.Profesör Dr.Maurice Duvergere Sayın Recep Tayip Erdoğan Beyimiz, kavgaya tutuştuğu gerçek ve tüzel kişilerin üzerine eline ne geçerse düşünmeden ve çekinmeden fırlatmaktadır.Halkımıza hoş görünmek için de onların seviyesinden konuşmakta ve sokak kavgaları etmektedir.Politikasına malzeme yapmadığı hiçbir ulusal değerimiz kalmamıştır.Uzatmayalım,seçimleri kazanmak için Allah’ı da,Dini de,çağ dışılığı da kullanır.Gün olur,”laiklik,her türlü inancın teminatıdır!”Buyurur.Gün gelir,”bu laiklik ne menem şey!”Der ve laikliği dinsizlik olarak ilan eder.Keyifli olduğu bir günde;Osman Beyin Kayınpederine ait olduğu söylenen Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e öğüdünü okur.Kayı Boyunun Beyi olmak için beylik sırasında bulunan Amcası Dündar Bey’i yay sopası ile öldürdüğünden de söz etmez.Bu öldürme olayında kimlerin etkili olduğu da tartışılabilir.Bakınız Şeyh Edebali devlet yönetimi hakkında nasıl nasihat vermektedir: “Ülke,idare edenin,oğulları,kardeşleriyle ortak malı değildir.Ülke,sadece idare edene aittir.O ölünce ondan sonra kim gelirse gelsin,ülkenin idaresi onundur!” Şeyh Edepli Ali Efendi/Şeyh Edebali, Işıklı/Alevi taifesindendir. Merv şehrinde doğmuş,1326 senesinde de Bilecik’te ölmüştür. Alevilerin haklarından hiç söz etmeyen Sayın Recep Beyimiz, Işıklı taifesinden Edebali’yi kullanmaktan da çekinmemektedir. Sayın Mustafa Mutlu;29 Mayıs 2012 tarihli Vatan Gazetesindeki köşesinde bu ünlü nasihatin bir bölümünü yayımlamıştır. Önce bu nasihati yayımlayalım, sonra da bunu tersinde oluşan siyasi olguyu görelim: “ ŞEYH EDEBALİ'DEN OSMAN GAZİYE NASİHAT”Alıntıdır! “Ey Oğul! ”Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana. Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz. Oğul! ***Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın! Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. ***İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir... ***Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki âlime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. ***Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözü pek) derler. ***En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay, kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir! ***Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az! ***Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez! Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın!” Sayın Recep Tayyib Erdoğan Beyimiz İktidarı aldıktan sonra, bu nasihati onun ağzından halkımıza yapalım: “Ey Bana oy veren Ahali, ben iktidarım; Bundan sonra öfke ve küfür bana, uysallık ta size. Yoksa getiririm hepinizi askerler gibi dize.Gücenmek bana, bana oy vermek te size.Suçlamak bana,Silivri ve Hasdal da size. Acizlik size, yanılgı size,hoş görünmek bana.Geçimsizlik,uyuşmazlık,çatışmalar ve anlaşmazlıklar da bana.Tüm zamlara katlanmak ta size! Özel yetkili savcılarım ve mahkemelerim de hep size. Kötü göz, şom ağız,haksız ve yanlış yorum,Deniz Feneri,hükümet,yargı ve meclis bana. Alkış ve Bağışlamak ta size. Bundan sonra parçalamak ve bölmek bana, kabul etmek te size. 19,500Tl.Maaşlı milletvekilleri bana,36 lira maaş artışı da size. Hak! Hak diye sokaklara çıkarsanız,emir vermek bana,cop,biber gazı,tazyikli su ve Silivri de size. Küçücük gemicikler benim mahduma, tüm vergiler de size.Vatan haini milyonların katili Sayın!Öcalan’a özel bir ada;Kahramanlara ve bilginlere ve Gazetecilere cümbür cemaat daracık bir oda! Öteki maddeleri de bu gerçeğe göre neden sizler doldurmuyorsunuz! Saygılarım da benden hep size,bir olursanız eğer tüm diktatörler gelirler dize!

İzleyiciler

Blog Arşivi