24 Nisan 2012 Salı

699/KEMALİZM VE ATATÜRKÇÜLÜK KARMAŞASI!



     OSMAN TÜRKOĞUZ
      İzmir; 23 Nisan 2012.

               KEMALİZM VE ATATÜRKÇÜLÜK KARMAŞASI
               KEMALİZM’DEN ATATÜRKÇÜLÜĞE!- A TILIMDAN EYYAMCILIĞA!

               “Ben, manevi miras olarak, hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir dondurulmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim medeni mirasım, İLİM ve AKILDIR. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur. Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Bundan sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar” Mareşal Gazi Mustafa Kemal.
Milli Eğitim Bakanımız Rahmetli Dr. Reşit Galip’in—1893 Rodos-Mart 1934 Ankara-- bir sorusu üzerine. Mareşal Gazi Mustafa Kemal bu yanıtını Atatürk soyadını almadan çok önce vermiştir. Kemalist Devrimi/Türk Devrimi/de 1919/1933 yılları arasında Mareşal Gazi Mustafa Kemal tarafından gerçekleştirilmiştir. Ostüzü.

      “Sömürgeci Batının “Truva atı görevini” üstlenen iktidar sahipleri, Siyonist ve CIA ajanı Graham Fullerin “Kemalizm'in modasının geçtiği” yolundaki emirlerini, ellerine geçirdikleri tüm kurumlarda eksiksiz yerine getirmektedirler. Bu nedenle bu işlem tek başına AA genel müdürü Kemal Öztürk’ün değil, iktidarı ele geçiren Sömürgeci Batı destekli irticanın “Kemalist Cumhuriyet’in tasarımını değiştirme” eyleminin bir parçasıdır.” Anadolu Ajansından Mustafa Kemal adının silinmesi üzerine Isparta A.D.D.Bildirisi.      
      Önce Cumhurbaşkanımız Mareşal Gazi Mustafa Kemal, hangi tarihte ATATÜRK soyadını almıştır. Ona bir göz atalım: Soyadı kanunu çıktığında Her Türk vatandaşının bir soyadına sahip olması yasal bir zorunluluk haline gelmişti. Mustafa İsmet’e İNÖNÜ soyadını Mustafa Kemal vermişti. Mustafa Kemal’e ATATÜRK soyadının verilmesini de Mustafa Kemal’in DİLAÇAR soyadını vermiş olduğu Ermeni asıllı Agop Martayan—22 Mayıs1895–12 Eylül 1979- teklif etmişti. Aşağıdaki fotokopiden de anlaşılacağı üzere; Başbakan ve Malatya Mebusu Mustafa İsmet ve arkadaşlarının TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA vermiş oldukları bir önergenin yasalaşması üzerine de Mustafa Kemal’e ATATÜRK soyadı verilmiş oldu.1932 Türk Dili Kongresine; Türk vatandaşı olmadığı halde, Mustafa Kemal’in özel davetlisi olarak Türkiye’ye gelmiştir.

   “Atatürk Devrimleri--1922/1933”

       Aslında 22 Haziran 1919Amasya Genelgesi ile Temel değişim başlatılmıştır! Göksel irade yerini Beşeri—İnsan—iradesine bırakmıştır:”Vatanımızın ve ulusumuzun bağımsızlığı tehlikededir. Vatnımızın ve ulusumuzun bağımsızlığını, yine ulusun azmi ve kararı kurtaracaktır!” Ostüzü.

      14/21 Temmuz 1921 tarihleri arasında, Kütahya ve Aslıhanlar muharebesi devam ederken, Ankara’da maarif Kongresine ülkemiz genelinden 250’den fazla Kadın ve erkek Öğretmen katılmıştı. Kadınlarla Erkeklerin aynı salonda, ayrı yerlerde oturdukları halde buna tahammül edemeyin bazı geri kafalılar Çankaya köşküne çıkarak, durumu Türkiye Büyük millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal’e şikâyet etmişlerdi. Kongrede görev alanları köşke davet eden Mustafa Kemal, şikâyetçilerin önünde onları paylamıştı:
      “Birbirinize güveniniz mi yok! Aynı salonda; Kadın ve Erkek öğretmenleri neden ayrı yerlerde oturtuyorsunuz!”Şikâyetçiler, boylarının ölçülerini alarak Köşkü terk etmişler, Kadın ve Erkek öğretmenler de Kongre süresince karışık olarak oturmuşlardır! Bu devrim değil midir?
      İşin ön emli yanlarından birisi de, Kütahya-- Aslıhanlar Muharebesinde, Türk Ordusunun en yetenekli yiğit subaylarından birisi olan 4’üncü Tümen Komutanı Miralay Nazım Bey, atının üzerinde Yunan kurşunlarına hedef olarak şehit olmuştu---15 Temmuz 1921--.Bu haber Mustafa Kemal’e ulaştırıldığında ve muharebenin aleyhimize döndüğü sırada, Maarif Kongresine giderek Öğretmenlere ülkemizdeki cehaleti vurgulamıştı.
      Selanik’te bulunan bir alayın komutanı rahatsız olduğunda, alayında kıdemli subaylar var iken alay komutanlığı vekâletini Üsteğmen Mustafa Kemal’e bırakmıştı. İlk sabah tekmiline, atının üzerinde çıkan Üsteğmen Mustafa Kemal, askere:”MERHABA ASKER!” Dediğinde, askerler şaşalayarak sessiz kalmışlardı. İkinci sefer ve daha gür bir sesle: MERHABA ASKER!”Dediğinde de askerler:”SAĞOL!” Demişlerdi. Eskiden komutanlar askerlere Selamün aleykim!” Derlerdi. Bu bir devrim değil midir?
      Komünizm, Faşizm ve Nazizm prensipleri, dogmaları olan birer ideolojidir. Dinler de aslında değiştirileme, esnetilemez ve toplumların gelişmişliklerine uyamayan birer ideolojidirler. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Mustafa Kemal’e:”Kemalizm’in prensipleri yok!”Dediğinde şu ünlü yanıtı almıştır:
      “Prensip koyarsak donar çocuğum!”Bizim Batı sosyolojisine göre düşünen kopyacı Aydınlarımız, KEMALİZM’İ de öteki dar kalıplı ideolojiler gibi yorumlamışlardır. İLİM ve AKIL faktörlerini göz ardı etmişlerdir.
      Anadolu’da başlayan ulusal şahlanışın başında, bu şahlanışı yaratan Mustafa Kemal olduğu için; Batılı Emperyalist ülkeler, özellikle de İngiltere ve Fransa, Ulusal Kurtuluş Savaşını “Kemalist bir hareket “olarak nitelemişlerdi. Bu savaşın içinde ve Mustafa Kemal’in komutası altında bulunanlara da”Kemalistler!”denilmişti. Fransız parlamentosunda, Başbakan, Mustafa Kemal için Çete!”Dediğinde, kürsüye çıkan muhalefet lideri de:”Bu gibi kimselere Fransa’da kahraman denilmektedir!”Demişti.
      Türkiye’de oldum olası kullanılması yasak kelime ve deyimler vardır: Abdülhamit döneminde”Burun”,”Yıldız”gibi kelimeleri kullanmak şiddetle yasaklanmıştı.12 Eylül 1980 olayından sonra da “Devrim!”Kelimesini kullanmak yasaklanmıştır. İnkılâp denilecektir. Jandarma Genel Komutanlığı, subay ve astsubaylara bir metin örneği göndererek, bunu el yazıları ile yazıp, parmak izleri ve imzalarıyla de onaylamalarını emretmişti. Bana gelen örnek metinde İNKILÂP kelimesi İNKİLÂP şeklindeydi. Bunu Kelpleşmek=Köpekleşmek anlamına geldiğini yazarak açıklama da yazıp öyle iade etmiştim.
      Kemalizm’i Komünizm ile birmiş gibi göstererek Atatürkçülük kelimesi devreye sokulmuştur. Kemalist olanlar; Mustafa Kemal gibi, Emperyalizme düşman ve Tam Bağımsızlıktan yanaydılar.  Bu da Amerika’ya ve Avrupa ya yamanan iktidar sahiplerinin sevmedikleri bir durumdu. Bu nedenle, KEMALİSTLER ve TAM BAĞIMSIZLIĞI savunlar Komünistlerle bir tutuldular, Eyyamcı, Masalcı ve Heykelciler Mustafa Kemal’e mirasçı oldular. SİMİTÇİ! SÜTÇÜ! Ve YOĞURTÇU! Gibi bir sıfat haline sokuldu dinamik Kemalizm! CHPARTİSİNİN 1935’te toplanan Dördüncü kongresine, Partinin güttüğü prensiplerin KEMALİZM PRENSİPLERİ olduğu vurgulanmıştır. Tama Bağımsızlıktan yana olanlar ve Emperyalizm’e karşı olanlarla; Statükocu ve Statik eyyamcı olanlar karşı karşıya gelmişlerdir. İktidarı ve Türkiye Cumhuriyetini ele geçirenler, Atatürkçülüğü belirli günlerde Atatürk’ü anmak ve Atatürk heykellerine çelenk koymak olarak anlattılar ve tanıttılar. Karşı taraftan da Gardırop Atatürkçülüğü deyimi ile karşılandılar. Atatürk’e ve Kemalizm’e düşman olanlar da aynı oyunu oynadılar. Uğur Mumcu, Hablemitoğlu, Ahmet Taner Kışlalı Kemalist oldukları için öldürüldüler. TSK da bu politikaya tamamen uydu. Statik bir Kemalist anlayışı ülkeye ve devrime egemen oldu. Kemalizm bir atılım kendi kendini feda etmeye gönül vermek iken, yozlaştırıldı ve pasifice edilerek bugünlere gelindi. Ben, Atatürkçüyüm derken Kemalist olduğumu söylemekteyim. Onun için de emekli olduğum ve 15 Mayıs 1931 doğumlu olduğum halde Kemalist bir ruh taşımaktayım. Buyurunuz okuyunuz.
   Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Kayseri'de halka Latin alfabesini tanıtırken (20 Eylül 1928).
Atatürk Devrimleri ya da Atatürk İnkılâpları:
“Atatürk Devrimleri ya da Atatürk İnkılâpları (Kemalist Devrim, Türk Devrimi, Atatürk Reformları, Türkiye Cumhuriyeti Devrimi, Atatürk İhtilali vb. adlarla da anılır), Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından öncülük edilen, TBMM'nin açılmasından sonra 1922'de saltanatın kaldırılması ile 1933'e kadar devam eden ve sonucunda teokratik ve çok uluslu Osmanlı Devleti'nin laik, demokratik ulus devlet Türkiye'ye dönüşmesiyle sonuçlanan devrimlerin tümüdür. Bu devrimler toplumsal, kültürel, legal ve ekonomik bir dizi düzenlemelerdir.

Konu başlıkları

Yapıldıkları alanlara göre devrimler

Siyasî alandaki devrimler

·         Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
·         Kadınlara siyasi hakların verilmesi (1930 Belediye - 1933 Muhtarlık - 1934 Meclis)

Toplumsal alanda yapılan devrimler [değiştir]

·         Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)
·         Laiklik (1928)

Eğitim alanındaki devrimler [değiştir]

·         Medreselerin Kapatılması (1924)
·         Harf Devrimi (1 Kasım 1928)
·         Güzel Sanatlarda Yenilikler (1928)
·         Dil Devrimi (1932)
·         Üniversite Reformu (1933)

Ekonomi alanındaki devrimler [değiştir]

·         İzmir İktisat Kongresi (1923)
·         Çiftçinin Özendirilmesi(1925)
·         Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926)
·         Sanayi Teşvik Kanunu (28 Mayıs 1927)
·         Toprak Reformu (1929)
·         I. ve II. Kalkınma Planları (1933, 1937)

Hukuk alanındaki devrimler [değiştir]

·         Teşkilât-ı Esasîye Kanunu (1921)
·         Yeni Anayasanın Kabulü (1924)
·         Şer’iyle Mahkemelerinin Kapatılması (1924)
·         Mecellenin Kaldırılması (1926)
·         Türk Medeni Kanunu (TBMM'de 17 Şubat 1926'da kabul edildi ve 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girdi.)
·         Türk Ceza Kanunu (1926).

Devrimlerin özeti [değiştir]

Devrim
Türü
(Başlangıç)
Tarihi
Siyasî
1922–11–22
Siyasî
1923–10–13
Siyasî
1923–10–29
Siyasî
1924–03–03
Siyasî
1924
Siyasî
1930–04–03
Toplumsal
1925–11–25
Toplumsal
1934–11–26
Toplumsal
1934–06–21
Toplumsal
1928–04–10
Toplumsal
1925–12-26
Toplumsal
1925–11–30
Eğitim
1929–01–01
Eğitim
1924–03–03
Eğitim
1924
Eğitim
1926
Eğitim
1928–11–01
Eğitim
1928
Eğitim
1931–04–12
Eğitim
1932–07–12
Eğitim
1933
Eğitim
1933–05–31
Ekonomi
1923
Ekonomi
1925–02–17
Ekonomi
1925
Ekonomi
1925–05–05
Ekonomi
1925
Ekonomi
1926–07–01
Ekonomi
1927–05–28
Ekonomi
1929
I. ve II. Kalkınma Plânları
Ekonomi
1933
Ekonomi
1933
Ekonomi
1935
Hukuk
1926
Hukuk
1926–10–04
Hukuk
1926
Hukuk
1924–04–20
Hukuk
1921
Şer'iyye Mahkemelerinin Kapatılması
Hukuk
1924

Atatürk devrimlerinin nedenleri

·         “Atatürk'e göre bu devrimlerin amacı; Türk Milletinin son asırlarda geri kalmasına neden olan bütün kurumları kaldırarak yerine milletin karakterine, şartlara ve çağın gereklerine uygun ve ilerlemeyi sağlayacak yeni kurumlar kurmak ve Türkiye'yi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkartmaktır.
·         Osmanlı Devleti'nin içte ve dışta saygınlığını yitirmiş, vatandaşın sorunlarını çözmekten uzak hale gelmiş, ekonomisi bozulmuştu. Büyük devletler, Osmanlı Devleti'ne verdikleri borçların karşılığı olarak, üretilen malların çoğuna el koymaktaydılar.
·         Birbiri ardı sıra yapılan savaşlar ve ayaklanmalar halkı bezdirmiş, toplum düzeni bozulmuştur. Vergiler adaletsizdi. Kanun karşısında kimseye eşit davranılmıyor ve halk gittikçe daha da fakirleşiyordu.
·         Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşından da yenik çıkınca, ülke diğer devletlerce işgale uğradı. Artık Osmanlı Devleti, fiilen çökmüş, sadece ismen varlığını devam ettirmekteydi. Padişah kendi canının ve tahtının kaygısına düşmüş, işgal devletleri ile işbirliği içerisindeydi. Vatanın ve milletin kurtarılması gerekiyordu. Bu da ancak yeni bir devlet ve rejimi kurarak yapılabilirdi.
·         Atatürk ve arkadaşları Türk milletini bu durumdan kurtarmak için Kurtuluş Savaşını başlatmış, Samsun'a çıkışından sonra Erzurum ve Sivas Kongrelerini yaparak Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilciler ile birlikte vatanı kurtarmak için çalışmaya başlamışlardır. Sonunda 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM açılmış ve yeni bir Türk Devleti , Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş oldu. Bu yeni devlet içte padişah hükümetine, dışta işgalci düşmanlara karşı büyük bir mücadele başlattı. Vatan toprakları düşmandan temizlendi. Sonra da padişahlık yönetimi kaldırıldı. Yerine, akılcı, gerçekçi, ilerici bir yönetim kuruldu. Atatürk'ün yaptığı devrimlerle bugünkü çağdaş Türk toplum düzeni oluşmuş oldu. Çağdaş devlet düzeninde temel alınan esaslar çağın ilerleyen devletlerindeki ilerlemeyi sağlayan sistemleri bir devrimle uygulayarak çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkmaktır. Başarılı olmasının temel sebebi de daha öneki çabalar gibi taklit ve özenti olması değil ilerleyen ve çağın ilerisindeki devletlerin nasıl ve ne şekilde ilerlediğini temelde felsefik olarak inceleyen ve bunu taklit yoluyla değil temelini kurarak düşünce sistemi içine yerleştirerek akılcılığın öncülüğünde uygulamasıdır.”




Yaşamı



Ailesi ve yakınları








Kurumsal


Müzeler
      ATATÜÜRK soyadı Nasıl seçilmiştir:
“14 soyadı adayı arasından Onat’ın tavsiyesi üzerine Mustafa Kemal Paşa'nın seçtiği soyaddır Atatürk.
Çankaya’da yapılan toplantıda liste okunduktan sonra Mustafa kemal Paşa orada bulunan Naim Hazım Onat’a: "Siz ne dersiniz?" Diye sormuş; Onat da şu cevabı vermiştir: "Türkata ve Türkatası kelimeleri gerek yazılışta gerek söylenişte bana biraz tuhaf geliyor. Arkadaşlar, biliyorsunuz tarihimizde Atabey unvanı vardır. Anlamı da askerlikte müşavir, hoca demektir. Bu unvanı taşıyan birçok Türk büyüğü vardır. Biz de Türk’e her alanda atalık etmiş, Türklüğü kurtarmış, istiklaline kavuşturmuş olan Büyük Gazi'mize Atatürk diyelim. Bu bana şivemize de daha munis, daha uygun gibi geliyor." Bunun üzerine Gazi, Atatürk soyadını benimsemiştir.
Mustafa Kemal, Gazi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kemal Atatürk. Tüm bu isimler aynı kişiyi işaret eder. Kalplerin ulu insanı Atatürk’ümüzü.”    
        İşte O, ATATÜRK soyadını öneren Agop Martayan adlı Ermeni vatandaşımızdır.Mustafa Kemal O’NU Sofya Üniversitesinden 1932 Türk Dili Kongresine davet ederek  DİLAÇAR soyadını verip, Türk Dil Kurumunun başına getirmiştir.Mustafa Kemal, ATATÜRK soyadını bir yasa ile 25
            Kasım 1934’te almıştır. Kanımca Atatürk Devrimi ya da Türk Devrimi demek daha doğrudur.Devrimleri denildiğin de sanki değişik değerde devrimler yapılmış düşüncesi akla gelmektedir.Devrim yapılan reformlarla meydana çıkartılmış olan yeniliğin adı olması gerek diyorum.Devrim bir bina gibidir.Yapılan atılımlar ve değişiklikler bu binanın penceresi,kapısı ve çatısı gibidir.Tüm yenilikler,Çağdaş,Tam bağımsız,emperyalizme karşı,evrensel değerlere sahip bir toplum ve insan yaratmaya yönelik olmuştur. 
            Devrim düşmanları,devrimi yozlaştırmak için türlü numaralarla halkımızı aldata gelmişlerdir.Devrim,bir öykü gibi anlatılmış,yaşanmamıştır.Devrimin sömürüsü bittiğinde de yapılan tüm hata ve yanlışlar Atatürk Devriminin sırtına yüklenmiştir.yeni sömürü yolları aranmış;Rahmetli Osman Bölükbaşının deyimiyle:”En iyi yatırım,dine yapılan yatırım olmuştur!”  Atatürkçülük bir seremoni haline getirilmiş ve halktan da uzak tutulmuştur. Tüm kutlamalar Devrimden yararlananlarca yapılmıştır.
            Sonuç olarak;  Mustafa Kemal’in yaratmış olduğu tüm değerler  birer, birer yok sayılmış,Cumhuriyetimizi tartışma konusu yapılmış,  geriye dönüş hızla başlatılmıştır.Atatürkçüyüm diyenlerin akıllarında bile,Kemalistler ve Kemalizm   tehlike sayılmıştır.                 
                                   



İzleyiciler

Blog Arşivi