28 Şubat 2012 Salı

605/HANGİ MİLLETE HİZMET!

                                                                                
OSMAN TÜRKOĞUZ
                   osmanturkoguz@gmail.com
                   İzmir;28 Şubat 2012.
                  
                            HANGİ MİLLETE HİZMET?
"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” Özdeyişini basitliksayanlaryanıtlasınlar!
           Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyimiz, ikinci ameliyatından sonra, televizyonların önüne geçerek:
         “İnşallah bir hafta sonra, görevimin başına dönerek rütin hizmetlerime ve MİLLETİME hizmete başlayacağım!”Dedi.Sözlü ve dahi yazılı basınımız.
         Ağızlarından Milletime kelimesi çıktığında, şallak ve dahi mallak oldum. Aklıma İhanet itibarı iade edilerek bir üniversitemize de adının verilmesini beklediğim, dinimize, dilimize, ulusal ve toprak bütünlüğümüze düşman olan Sait’i Norsi—Sait Okur—geldi.Bu Sait’e büyük Ulema diyen büyüklerimize bir danışayım dedim: 
           "Ben Said Kürttür, milletimden olmayan birisiyle teşrikimesai etmek hamiyet-i milliyeye muhaliftir".

"Benim gibi Şafi-ül mezhep adamlara, hangi usul ile Türkçe Kamet teklif ediyorsunuz? Benim gibi başka milletten olanlara teklif etmek hangi usulledir? R.N.K. Mektubat S. 39~-399. mü? Said Nursi.

"Evet, ben, unsurca Türk sayılmıyorum. "R.N.K. Bediüzzaman cevap veriyor. S. 92. mü? B.S. Nursi.

"Eğer milyonlar ile efradı bulunan ve binler seneden beri milliyetini ve lisanını unutma­yan ve Türklerin hakiki bir vatandaşı ve eskiden beri cihat arkadaşı olan Kürtlerin milliyetini kal­dırıp, onların dilini onlara unutturduktan sonra, belki bizim gibi ayrı unsurdan sayılanlara tek­lifiniz bir nev'i usul-ü vahşiyane olur; yoksa sırf keyfidir. Eşhasın keyfine tebaiyet edilmez ve etmeyiz” R.n.K. Mektubat S. 300 mü? S. Nursi.
   
"Türklük milliyetine bütün zıt bir şekilde Frenklik manasında Türkçülük namıyla Tahrifdarane ve bidatkarane bir fetva ile Türkçe kamet et diye benim gibi başka milletten onlara teklif etmek hangi usulledir". R.N.K. Mektubat S. 393–399 mü? S. Nursi

"Ey Türkler ve Kürtler, acaba şimdi bir miting yapsam, sizin bin sene evvelki ecdadını­zı ve iki asır sonraki evladınızı, şu gürültülü hane olan, Asr-i hazırda meclise davet etsem". R.N.K. Münazarat Risaleleri S. 73-90 mü? B.S. Nursi. Herif, Tanrı gibi konuşuyor, delilik bu ya; yapar mı yapar. Bu kadar insanı nerede toplar, nerede yatırırız. Ne ile besleriz. Gel Said yapma Bölücülük et de Tanrıcılık oynama.

"Ey Asurîlerin, kıldanilerin cihangirlik zamanında piştarı, kahraman askerleri olan ars­lan Kürtler, beş yüz senedir yattığınız yeter artık, uyanın sabahtır. Yoksa sahrayı vahşette, gaflet sizi gark edecektir". iki Mektebi Musibetin Şahadetnamesi veya divanı harb-i örfi ve Sa­idi Kürdi mi. Saidi Kürdi. Gericilik ve ötesi S. 65–66. Fuat Kadıoğlu: Zonguldak Valisi 1965.

           Ya; gördünüz mü Kur-an'ın Kerim tefsirlerini; gördünüz mü ıslama ve de Türk' e hiz­metlerini; gördünüz mü nasihatlerini!         
           Taa. Abdülhamit ve Mehmet Reşat zamanında; Bitlis'te ve de Van'da, Kürtçe tedrisat yapacak bir üniversite açacakmış.
Sayın N. Şahiner; Medinetüz Zehra ismi verilen ve Van'ın Edremit ilçesinde temeli atı­lan bu üniversiteyle ilgili, Başbakanlık Arşivlerinde, bakir belgeler bulmuştur.
Şimdi; bundan 70 sene önce, Osmanlı imparatorluğu döneminde, sefalette; cehalette eşitlik yok muydu? Doğusu sefildi Osmanlının, batısı da cahildi, okuma yazma oranı, tam 623 senede, yüzde 3'e yükselmişti. Doğuda, Kürtçe. Öğretim yapacak bir üniversite kurmak, bölü­cülük yapmak değil de nedir? Bunun gerisinde, 31 Mart'ın gerisinde, Sevr'in gerisinde, ya­tanlar yatmaktadır. Sevr'in 62’inci maddesi, aynen şöyle der:
"Türkler; Kürtlerle meskûn olan bölgelerdeki hükümranlık haklarını kaybettiklerini şim­diden kabul ederler. Sonuç, bir sene sonra yapılacak, plebisite göre saptanır."
           Sen tut; bu herifin deli saçmalarını yuttur. Olacak iş mi?
Nurcuların arkasında dış güçler var. Bunu yalnız ben mi söylüyorum. "Nurculuğun kö­kü dışarıda". Sayın Necmettin Erbakan; bir ay içerisinde böyle buyurdu. Daha önce buyurmu­yordu. Nurcusu, Süleymancısı ve de Nakşibendîcisi kendisini dışlayınca hidayete erdi. Milli­yet gazetesinin 2.7.1976 günkü nüshasının 10’uncu sayfasındaki bir haberi okuyalım:
“"3 MSP' Lİ, SAİDİ NURSİ'Yİ SAVUNAN TOPLANTI YAPTI" -ANKARA ÖZEL
"MSP Milletvekilleri, Hüsamettin Akmumcu, Suudi Neşat Saruhan ve Vahdettin Kara­çorlu, dün, Meclis Basın Bürosunda, düzenledikleri basın toplantısında, "Risale-i Nur"a ait ki­tapların yasaklanmasını ve bu konuda Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu'nun kararı bu­lunduğunu belirten Yargıtay Başsavcısı Kazım Akdoğan'ın "Anayasayı ihlal ettiğini" öne sür­müşlerdir.

Arkadaşları adına konuşan Hüsamettin Akmumcu: "Yargıtay Başsavcısı ile bu konuda TV ekranında, Gazeteciler Cemiyetinde ve istenilen her yerde açık oturum yapmaya hazırım" demiştir.

Akmumcu: "Yargıtay’ın bu kararında önce, 500 den fazla karar alan sonra 150 den faz­la beraat kararları bulunduğuna" dikkati çekmiştir. "Başsavcı hatadan dönme faziletini göster­melidir. Hata ettiğini kabul etmelidir. Başsavcı, neden bu hareketin içine girmiştir, anlayamı­yoruz" demiş, özetle şöyle devam etmiştir.

"Başsavcı, neden Adalet Bakanlığına ve iç işleri Bakanlığına başvurmadan bu hareke­tin içine girmiştir. 1965 yılında alınan bu kararı neden hatırlatıyor, sebebi nedir? Bunları anlamaya imkân yok. Hukuk Devletiysek, din ve vicdan hürriyetlerine saygılıysak, niçin bu şekil­de hareket ediyor? Bunun, bu hareketin düzeltilmesini bekliyoruz.
Bütün bakanların ve hükümetin de Anayasa'nın 132’inci maddesine uymasını istiyo­ruz."

Akmumcu, bundan sonra; beraberinde getirdiği Saidi Nursi külliyatını gazetecilere gös­termiş, "Bu kitapların siyasetle hiçbir ilgisi bulunmadığına" dikkati çekmiş!
            "Neslimizin en büyük hocasıdır. Kuran'ı tam olarak kimse anlayamaz. Tefsir edenleri okumak lazımdır. Nursi külliyatı da bir tefsirdir. Okuyanlar, Allah için söylesinler, herkes iste­diği sayfayı açıp baksın, bir satır siyaset var mı?" demiştir
Akmumcu, Nursi'nin: "Bolşeviklere ve Komünistlere" karşı nasıl mücadele ettiğini de an­latmıştır.

           "Ben, bu karar değiştirilmedikçe Yargıtay Başsavcısını cevaplamaya devam edeceğim. Daha geniş deliller getireceğiz" demiştir.      

Oldu muya, Erbakan Hoca; Sen tut; "Bolşeviklerle ve Komünistlerle" mücadele eden Nurcuların kökü dışarıdadır de. Sahi bu Said "gök gözlü deccal", "tek gözlü deccal" diye Lenin’e mi, yoksa Nazıma mı sesleniyordu?

Ha; 1971 yılında, Sav ve Kuleönü köyündeki Nur Medreselerini! Kapatıp, 92 Nur Şa­kirdini yakalayan J. Albayı ne mi oldu? Konya J. Bölge Komutanı oldu ve generalliği bekleye, bekleye emekliye ayrıldı. O dönem de; Rahmetli emekli Orgeneral Ali Fethi Esener de korge­neral rütbesinde ve Jandarma Genel Komutan muaviniydi. Tesadüf.
Sayın Demirel, sohbetinin bir yerinde; Said Nursi'nin özelliklerini sayarken: "Kimsenin önünde eğilmemiştir. Devirlerle hoş geçinmek gibi bir yola da sapmamıştır."S.7 buyuruyorlar.
Sorgu yargıcı, Rahmetli Abdullah Tevfik Öz'ün önünde verdiği ifadesiyle, Emirdağ ilçe J. Bölük K.V.J. Astsubay'ının önünde imzaladığı tebellüğ belgesinin fotokopilerine bir göz ata­lım.
SANIK: Saidilkürdü Bediülzeman Bugün ihzaren daireye getirilen sanıktan, kâtip Feh­mi Turan hazır olduğu halde, usulen hüviyeti soruldukta:
Adı: Saidi- Nursi, namı diğeri Saidilkürdü, Bediülzeman, babası Mirza, anası Nuriye, so­yadı Nursi, 1292 doğumlu. Eski harflerle okuryazar, yeni harfleri bilmez, evvelce neşrettiği te­settür neşriyatı için Eskişehir mahkemesinde bir seneye mahkûm oldum. Bundan başka mahkûmiyetim yoktur dedi. Bekâr ve aslen Bitlis vilayetinin Hizan kazası Bülküm bucağı Nurs köyünden, halkından olup hiçbir işle meşgul olmadığını, yalınız, dört sene evveline kadar te­lifatla meşgul bulunduğunu ve halen bu işi de yapmadığını ve halen Emirdağ ilçesinde ika­mete memur bulunduğunu, bundan evvel de bazı yerlerde ikamete memur olarak bulunmuş olduğunu söylemekle hakkında ilk soruşturma kararının açıldığı kendisine bildirilerek bir diye­ceği olmadığından aleyhindeki dava ve haller anlatılarak müdafaası soruldukta; yalınız Beyazıt kazasında, üç ay kadar bir tahsili olduğunu ve 25 yaşında İstanbul’a geldiğini ve şarkta Kürt Şeyh Sait isyan i sırasında, Van'da bulunduğunu ve buradan, bu isyan sebebiyle, evve­la Burdur'da ikamete memur edildiğini ve orada bir müddet kaldıktan sonra Isparta'ya ve Isparta’dan da Barla bucağına ve oradan da Kastamonu'ya ve Kastamonu'dan tekrar Denizli'ye ve Denizli'den de Emirdağı ilçesinde ikamete memuren tutulduğunu ve halen de Emirdağ’ında oturmakta olduğunu ve Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nde ve diğeri de Denizli Ağır Ceza Mahkemesi'nde olmak üzere iki defa mahkeme altına alındığını ve yukarıda zikredildi­ği gibi Eskişehir'de mahkûm edilmiş ise de Denizli Ağır Ceza Mahkemesi'nde beraatına karar verildiğini Şafi mezhebinden olduğunu ve evvelce muhtelif tarikatlara intisap etmiş ise de ha­len ve hatta 25 seneden beri herhangi bir tarikata dâhil olmadığını ve cumhuriyet hakkındaki düşüncesine gelince, elli sene evvelinden beri fikren cumhuriyetçi olduğunu ve hulafai Raşi­din; yani Hazreti Ebubekir, Ömer, Osman, Ali raduallahuanhüleri birer reisicumhur olarak ta­nınmakta olduğunu ve laiklikden anladığının da hükümetin dinle, dünyayı ayırarak dinsizler­le ve dinlilerle alakası olmadığı…”Osman TÜRKOĞUZ, NURCULUK,783Sahife.
         Zamanında Bediüzzaman Sait’i Nursi dinlenmiş olsaydı bugünlere gelinmezdi!”MEB. Doç. Hüseyin Çelik.
         Benim aklım karıştı: Hangi millete hizmet!

İzleyiciler

Blog Arşivi