17 Ocak 2012 Salı

545/LAVOİER'İN KAFASI!

                                                                      
                                 LAVOİSİER’İN KAFASI

            OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@gmail.com
         17 Ocak 2012.
                            İnternette bir yazımı ararken, benden alınarak Google taşınmış alttaki yazıya rastladım. Birden çok eski senelere gittim: Besençon, Fransız yolu 28 numarada oturan arkadaşım J.Claute Pffelman’ın bir anlatımı aklıma geldi.14 Temmuz töreninde bir Fransız İstihkâm alayı, tören alanındaki yerini almıştı. Alay Komutanı gür bir sesle alayına sola dönüş komutu verdiğinde, alayın yarısı sağa, yarısı da sola dönmüştü. Bu durum genel bir gülüşmeye de neden olmuştu. Arkadaşım bana dediydi ki:”Bay Türkoğuz; Fransız subaylarının başlarını kesseler hiç birisi sepete düşmez, havalanırlar!” Neden dediğimde de:”İpleri kesilen balonların yere düştüğü görülmüş müdür. İçleri boş olan şeyler yer çekimine tabi değillerdir!”O zamandan beri derin bir merak içersindeyim: Kafaları hurafelerle dolu olan bizim Atatürk, Çağ ve Türklük düşmanlarının kelleleri Arabistan’a doğru mu; yoksa Amerika’ya doğru mu havalanırlardı! Merak bu ya!
         O eski yazımı aynen sizlere de iletiyorum.
         LAVOİSİER' İN KAFASI
Kimya biliminin dehası Lavoisier' in, asıl eğitimi
Hukuk'tu ve Paris Barosu''na kayıtlı bir avukattı. Bilimsel
Gözlem ve yorum üzerine yaptığı konuşmaları nedeniyle bütün dünyada ün
Kazanmıştı. Kimya bilimini reddeden yobazları gösterip
"Bu kelleler hiçbir şeye yaramaz" dediği
İçin tutuklandı. Aynı gün yargılanıp, giyotinle ölüme mahkûm edildi.
Lavoisier; matematikçi Lagrange' i çağırdı ve
"kafam sepete düştüğünde gözlerime bak. Eğer iki kere göz kırparsam; insanın
Kafası kesildikten sonra bir süre daha beyin düşünmeye devam
Etmekte  demektir". Dedi
Lavoisier' in kafası kesildi, sepete düştü ve gülerek iki kere göz kırptı.
Matematikçi Lagrange diyor ki:
"Lavoisier' in son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin
Yüzyıllar sürecek meşalesidir.
Ama o yobaz kafalar asırlarca karanlıkta sürünecekler, insanlığı da süründüreceklerdir." 
"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. Onun dışında mürşit aramak Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir “PS:( Günümüzde İHANETTİR) Ostüzü.
Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

 

544//BİR GÜN ELBETTE

                                                                 


         OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@gmail.com
         İzmir;18 Ocak 2012.

                       BİR GÜN ELBETTE!
         Veda için boynuma sarılıp ta ağlama;
         Döktüğüm gözyaşları her ikimize yeter.
         Yalnızlığın derdiyle kara yazma bağlama;
         Bir gün gelir, görürsün ayrılıklar da biter.

         Bahçendeki yapraklar sararsa birer, birer;
         Açan çiçeklerde gör SANA tutkunluğumu.
         Boğmasın sakın SENİ yalnızlıkla kederler,
         Paylaşacağız bir gün özlenen mutluluğu.
   

543/KULLUĞA ÖVGÜ!

                                                                        
         OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@gmail.com
         İzmir;18 Ocak 2012

                   KULLUĞUMA ÖVGÜ!
         Sınırsız bir sevgi kul etti BENİ,
         Hüzün’ümün saçlarına, gözüne.
         Gönlüme Tanrısal ilhamlar verdi,
         İnsanlık sevgisi sundu özüme.

         Gönlüm kelebekti çiçek beğenmez,
         Ruhta eylenmezdi, tende eylenmez;
         Güzel beğenmezdi, çirkin beğenmez,
         Hüzünüm kendine kul etti BENİ.
        
         Kabına sığmayan bir ruhum vardı,
         Durmadan, bıkmadan bir şey arardı.
         Gönlümde anılar soldu, sarardı;
         Yemyeşil gözüne kul etti BENİ.

         Hiçbir yerde durmaz idim, koşardım;
         Sevda nedir bilmez idim coşardım.
         Hüznüme rastlayınca aniden
         Dal fidan boyuna kul etti BENİ.

         Yakın etti sevda ile acıyı,
         Doldurdu gönlüme bin bir sancıyı.
         Onda buldum sevda denen bacıyı;
         Bir anlık görüşe kul etti BENİ.

         Çayır oldum, çimen oldum kurudum,
         Onda coştum,onda yandım,duruldum.
         Her sözüne, her haline vuruldum;
         O Yüce ruhuna kul etti BENİ.

         Elleriyle okşar idi saçımı,
         Dizlerine koyar idim başımı.
         Ağarttı sevdadan siyah saçımı,
         Saçının tellerine kul etti BENİ.

         Dudağında erim, erim eridim;
         Özlemiyle yataklara serildim.
         Tanrımın hükmüyle ona verildim;
          Kendi hükmüne kul etti BENİ.


        

        



        
        

İzleyiciler

Blog Arşivi