29 Kasım 2011 Salı

474-İSTİKLAL MAHKEMELERİ VE İDAM CEZALARI

                                                                                 
                                      İSTİKLALMAHKEMELERİ 
                                                      VE
                                          İDAM CEZALARI

                OSMANTÜRKOĞUZ
                osmanturkoguz@gmail.com
               İzmir;29 Kasım 2011.

                        Anadolu İhtilalinin yazarı Rahmetli Sabahattin Selek;—Süvari Üsteğmen rütbesiyle malulen ayrılmıştır-- Milliyet gazetesinde, Garp Cephesi Komutanı Miralay Mustafa İsmet Bey’in yenmiş olduğu Yunanlıları takip etmeyişini eleştirmişti. Rahmetli ve Cennetmekân Mustafa İsmet İnönü O’NU davet ettiği bir öğle yemeğinde ve yemek masasında kendisine sormuştu:
            “Siz, o muharebelerin yapıldığında orada, muharebe meydanında mıydınız?”
            “Hayır, Paşam, ben o zaman doğmamıştım bile!”
            “O zaman doğmamış olan siz, yenilen bir düşmanı takip etmenin sağlayacağı başarıyı ve onuru düşünüyorsanız da Garp Cephesi Komutanı Miralay İsmet Bey bunu nasıl düşünemiyor?”Çerkez Ethem’in takibinden dönen yorgun ve bitkin askerlerimizi subaylarımız vagonlardan sırtlayarak indirmişlerdi…”Ve durumu bütün çıplaklığı ile anlattığında; üzülen ve de çok mahcup olan Rahmetli Sabahattin Selek, çok utandığını ve yerin dibine geçtiğini aynı gazetede yayımlamıştı.
             Bir sokak kavgasını bile görmemiş olan Mustafa Kemal ve Mustafa İsmet düşmanları, bu vatanımızın ve Türk Ulusunun nasıl tehlikelerden ve yokluklar içersinde kurtarılmış olduğunu;ülkemizi haksız olarak işgal edenlerin ve onların destekçisi hainlerin halkımıza yapmış oldukları mezalimleri ve Ulusal Tarihimizi bilmeden karalamaktadırlar. Ayaklanmalar, askerlerimizin öldürülmesi ve Türkiye Cumhuriyetine karşı düşmanlarla işbirliği yapıldığı hallerde, o ayaklanmaların silahla bastırılmasını ve hainlerin de yargılanarak gereken cezayı almalarını da ağlayarak insanlık suçu saymaktadırlar. Aptallıklar, ihanet ve çıkarla birleştiklerinde bugünkü durum ortaya çıkmaktadır. Hangi silahlı ayaklanma çiçek demeti ve nasihatla bastırılmıştır? Rahmetli Sabiha Gökçen asileri bombalamış! Adını hava meydanından silelim. O,yaygın ayaklanma bölgesindeki hainleri elli kiloluk bombalarla bombalamıştı! Yahu sizler, dağlardaki bir miktar bölücü ve taşeron hain için, en pahalı ve en etkili modern bombaları ve mühimmatı dolarla satın alarak neden onların bulunabileceği her yere attırmaktasınız? Siz yapınca devlet yapmış oluyor da Dersimdeki asileri bombalayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti nasıl Atatürk, İnönü ve Sabiha Gökçen oluyor! Haydi, çıkmış olduğunuz deliklere!
            Sizlerin kişiliklerinizi ve karakterlerinizi savunduğunuz ve dost bildiğiniz hainlerimizin karakterlerden çıkardığımızı da söylemek durumundayım.
            Ben, İstiklâl Mahkemelerimiz üzerine bir yazı yazmadan önce, bu gibi durumlarda, dünyada uygulanmış olan ve tarihlere geçen olaylardan örnekler vermek istiyorum.
                        FRANSA.
            Fransa’da, tepede Krallar, onun altında Asiller, onun altında Din adamları, onların altında da Serfler—Avam-vardı. Asillerin topraklarında çalışan ve evlendiklerinde de ilk gece hakkı toprak sahibi senyör’e ait olan halk, Senyörün arazilerinin ve saraylarının etrafına yerleşerek 400 sene içinde her şeye egemen olan Burjuvaziyi oluşturdu. Sefahatin, Sefaletin ve Haksızlıkların ayağa kaldırdığı Fransız halkına Burjuvalar önderlik ettiler. Paris halkı 14 Temmuz 1789’da Bastil Zindanını basarak ele geçirdiler. Bastil’de Beş Mahkûm ve bir de deli birisi vardı. Olsun; bu Krallığa ve asillere ve dahi din adamlarına karşı bir çıkış ve bir başkaldırı idi; bu nedenle de Fransız devriminin başlangıcı ve sembolü oldu. Paris’in banliyösünde oturan Kral 16’ıncı Luvi’ye şikâyete giden Paris halkının temsilcilerine İsviçrelilerden oluşan krallık Muhafız Alayı ateş açarak ölümlere ve yaralanmalara neden oldu. Böylece de, Kral 16’ıncı Luvi de ihanet edenler listesine eklenmiş oldu.
            Fransa’da Robespiyer Döneminde, terör estirildi.1793-1794 döneminde, öldürmeler ve Giyotin ile baş kesmeler doruğa çıktı. Giyotin hiç boş kalmadı,12.000 Asilin yurt dışına kaçamayanlardan yarısına yakınının başı Giyotin ile kesildi. Tribunal Revolutionaire, Comite de salue Poupligue—Umumi Selamet Komitesi, İstiklâl mahkemesi, Halk Mahkemeleri—Bu Mahkemelerde ölüm kararlarını verenler Örgücü kadınlardı: Kral taraftarlarını, Asilleri, Papazları ve İktidar karşıtlarını hemen ölüme gönderirlerdi. Bunların kararlarıyla 2774 kişi idam edildi. --Tanrımıza binlerce şükürler olsun; bizim Silivri Mahkemelerinde Örgücü Kadınlara hiç ihtiyacımız olmadı. İkinci Dünya Savaşı sırasında; Fransız Vatanseverlerinin oluşturduğu MAKİ Örgütüne munsubolmak iddiası ile Fransız Mahkemelerine gönderilen Fransız Vatanseverlerini yüzleri maskeli Hâkim ve Savcılar şıpıdanak ölüme gönderirlerdi. Onlar da örgücü Kadınlara ihtiyaç duymamışlardı. Bizde de,1-2 formülü ve Maskeli Tanıklar, Örgücü Kadınlara ihtiyacımızı ortadan kaldırmıştı.-- Aynı süre içersinde tüm Fransa’da 17.000 kişi idam edildi. Ölüm cezası verilenlerle sokaklarda öldürülenlerin sayısı 400.000 olarak insanlık tarihine geçirildi. Robespiyer ve Kardeşi, Fransız Meclisinde tabanca ile yaralandıktan sonra, giyotin ile başları kesildi. Robespiyer’in mezar taşında şu kitabe okunmaktadır: “Ey! Buradan geçenler; eğer burada ben yatmamış olsaydım, şimdi siz yatmış olacaktınız.                                                                                          Fransız İhtilali döneminde yalınız Paris şehrinde icrayı faaliyette bulunan 75.000 fahişeden birisine, ne ile geçindiğini soran devrim Yargıcına:
            “Siz nasıl Giyotin ile geçiniyorsanız ben de cinselliğimle geçiniyorum!”dediği tarihe kaydedilmiştir. Herkesi Giyotin’e gönderen Ünlü Devrim Savcısı Fuogiuer de Giyotinde can verdiği gibi Giyotini geliştirmiş olan Doktor Giyotinin de başı Giyotinde kesilmişti. İhtilalin Büyük ve Ünlü ismi Danton, ölüme mahkûm edildiğinde, parmağını Robespiyer’in gözlerine uzatarak:
            “Yakında sıra sana gelecek!” Demişti. Ve işte bu Danton; Giyotun sehpasının üstüne çıkartıldığında da, Cellât’a dönerek:
            “Cellât!  Kestiğin bu başı halka göster. Bu baş, halka gösterilmeye lâyıktır!” Demiştir. PS: Silivri Esir Kampı duruşmaları neden Televizyonlardan halkımıza ve dünyaya gösterilmez!
                                    SOVYET RUSYA.
            1917-1922 yılları arasında süren iç savaşta ölenlerin ve öldürülenlerin sayısı kitaplara ve vicdanlara sığmaz. Çarlık yanlısı Amiral Kolçak’ın ordusunu yenerek, Amiral Kolçak’ı esir alan ellibin—50.000—kişilik çek ordusu, ülkelerine dönmek istedikleri için ÇEKA tarafından makineli tüfeklerle taratılarak öldürülmüştü.
            1932 yılında, özel mülkiyet arazileri üzerine Kolhoz ve Sovkoz çiftlikleri kurulurken Sekiz Milyon---8.000.000
.—insan açlıktan ölmüştü.1937 temizliğinde ve Mayıs 1938 Moskova mahkemelerinde de üç Mareşal, Onüç Orgeneral, ikiyüzon General, ikiyüzsekiz Amiral ve Otuz bin subay kurşuna dizilmişti. Yalınız,ÇEKA,MVD, NKVD,GRU ve KGB tarafından 2.500.000—İki buçuk milyon—insan kurşuna dizilmişti.
            1917-1949 Arasında öldürülen insanların sayısının 64.000.000 Milyon olduğu hesaplanmaktadır. Sonra ne mi oldu? Komünizm tepetaklak gitti ve bunca insan da boşuna ölmüş oldu. Sovyet devrimi Fransız devriminin tipik kopyasıdır. Ünlü Kanlı Pazar kıyımı bir yanlış anlaşılmanın eseridir. Paris Banliyösünde İsviçreli Saray Muhafızlarının halka ateş açmaları burada da tekrarlanmıştır.
            OHRANA Ajanı Papaz Gabon;100.000 kişilik bir işçi grubunu Çar İkinci Nikolay’ın Saint Petersburg kışlık sarayında doğru yürüterek Çara bir dilekçe sundurtacaktı: İşçiler; günlük mesai satının sekiz saate indirilmesini, fazla mesainin kaldırılmasını ve adil bir asgari ücretin verilmesini içeren dilekçelerini Çar’a vereceklerdi. Masum bir şekilde yürümekte olan işçilerin üzerine şiddetle ateş açılarak 1000 işçi öldürülmüş,2000’den çok işçi de yaralanmıştı. Buyurunuz dev gibi bir ihtilale. Yalınız o ay içinde,450.000 fabrika işçisi greve gitmişti. Ha bir de Japonya’ya karşı açılmış olan savaşta feci bir yenilgi.
                                   ÇİNİN MAO DEVRİMİ
            1949 senesinde, toprak reformunda 2.000.000 toprak sahibi Çinli, gezici mahkemeler tarafından ölüm cezasına mahkûm edilerek mahkemelerin nezdinde bulunan koruma bölükleri tarafından hükümleri hemen infaz edilmişti.
                                   İRAN DEVRİMİ!
         Kaynaklarımız;1.500.000 kişinin öldürüldüğünü ve kaybolan 800.000 kişiden de hâlâ haber alınamadığını yazmaktadır. İran Kadınlarının tümü de cenaze torbalarına sokularak kimliklerini ve dahi kişiliklerini yitirmişlerdir. Kurşuna dizilen general sayısını yazmayayım! Tanrımıza şükür ki bizim Generallerimiz yalınızca Silivri ve Hasdal esir kamplarında toplanmaktadır.
                            TÜRKİYE, TARİHTEN GÜNÜMÜZE.
            Simavnalı Şeyh Bedrettin ayaklanmasında; bizzat Çelebi Mehmed’in başında bulunduğu Osmanlı Ordusu tarafından 140.000 asi kılıştan geçirilmiş, Şeyh Bedrettin’de bir Acem Müftünün fetvası üzerine Serez’de asılmıştı.          
            Torlak Kemal’in peşinden giden Şeyh Bedrettin yanlılarının takibinde, Mordoğan ve Karaburun taraflarında 20.000 Asi kılıçtan geçirilmişti.
            Yavuz Sultan Selim; Osmanlı Şeyhülislamı Ebu Suut Efendiden almış olduğu bir fetva üzerine 40.000 Alevi Türkünü öldürtmüştü. İnanmayanlar, Mezarı Eyüp Sultanda bulunan İdris’i Bitlisiyi—Bitlisli İdrisi –okuyabilirler.
            Celali Ayaklanmaları sırasında, Arnavut Kuyucu Murat Paşa tarafından 100.000 kişi öldürülerek cesetleri kuyulara doldurulmuştu.
            Genel çöküntüyü önlemek bahanesiyle Dördüncü Murat tarafından 110.000 kişinin öldürüldüğü hususunda tarihimize not düşülmüştür.
            17’inci asırda; Ilgın ovasında asilerle Osmanlı ordusu arasında, iki tarafın da top kullandığı bir meydan muharebesi olmuştu.
            Osmanlı İmparatoru ve Tüm Müslümanların Halifesi Altıncı Mehmet Vahdettin’in onayı ile Vatansever Yozgat Mutasarrıf vekili ve Boğazlıyan Kaymakamı Kurmay Yarbay Kemalettin Bey, Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey ve Dramalı Rıza idam edilmişti. Yine Padişah’ı ruy’uzeminin onayı ile Mustafa Kemal Paşa ve yedi arkadaşı gıyaben idam cezasına hüküm giymişti.
            Türk tarihinde ve Türk devletleri geleneğinde idam cezaları öncelikli olarak”Vatanana ihanet suçlarında” ve dahi –Hükümdarlığında gözü olan oğlun da olsa kökünü kurut! Geleneğine uygun olarak—hanedanın ve saltanatın devamını sağlamak için verilmiştir. Osmanlı devletinde,63 hanedan üyesi ve 44 Sadrazam Padişahların gazabı Hümayunlarına uğrayarak boğdurulmuşlardır. Cem sultan da; Papa Altıncı Alexsandr’a Veli Beyazıt Denilen ikinci Beyazıt tarafından 300.000 altın verilerek, traş edildiği usturaya sürülen zehirle zehirlettirilerek  öldürülmüştür.
                                   TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ.
            Ulusal Kurtuluş Savaşı ve savaş sonrası uygulanan “İstiklâl Mahkemeleri” tarafından (1286) kişi idam edilmiştir. Cumhuriyet döneminde de idam cezalarının kaldırılmasına kadar(1956) kişi idam edilmiştir.     
            Türkiye cumhuriyetinde bir Başbakan, iki bakan ve 15 Milletvekili de idam edilmiştir.
            Türkiye Cumhuriyetinde 28 yıldır idam cezası uygulanmamıştır. En son olarak 06 Kasım 1983 tarihinde, birisi Buca Kapalı Cezaevinde, diğeri de Bursa Kapalı cezaevinde iki darağacı kurularak, Türk Ceza Kanunun 146’ıncı maddesine göre idam cezası alan Politik suçlu İlyas Has ile Hıdır Aslan idam edilmişlerdir. Ölüm cezaları kaldırıldığı için de idamlar için Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen teskereler de bu hükümden yararlandığından düşürülmüşlerdir.
            “12 Eylül 1980 senesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyması ile idam cezaları bir süre duraksamıştı. Sonrası idam cezaları hızla uygulamaya konulmuştur.12 Eylül 1980—06 Kasım 1983 tarihleri arasında 30’u politik suçlu,24’ü adi suçlu,1’isi de Asala Militanı olmak üzere 56 kişi hakkında idam kararı verilmişti. Mehmet Ali Ağca ve Hasan Karaköse firar ettikleri ve bazı hükümlülerin de cezaevinde öldükleri için 50 idam kararı infaz edilmiştir”
            “12 Mart 1971 ile 14 Ekim 1980 tarihleri arasında 3’ü politik hükümlü olmak üzere 17 idam hükmü infaz edilmiştir.Milli Birlik Komitesi döneminde 13 idam cezası,Kurucu meclis döneminde de 3’ü  politik hükümlü olmak üzere 12 kişi idam edilmiştir.27 Mayıs 1960’dan sonra 15 Eylül 1961 ve 12 Mart 1971 tarihleri arasında toplam olarak TBMM’İ onması ile 45 idam hükmü infaz edilmiştir.TBMM’İ onayı ile 1922-1960 yılları arasında 500 idam cezası infaz edilmiştir.”
            Başvekil Adnan Menderes 47 Ölüm cezasını onay için TBMM’sine yol               
                                       İSTİKLAL MAHKEMELERİMİZ.
            Mahkemeleri kuruluşundan beş ay sonra, Ankara İstiklal Mahkemesi hariç, geçici olarak kaldırılmıştı. Mahkemelerin kaldırılmasıyla birlikte askeri firarlar ve asayişsizlik artınca İstiklal Mahkemeleri yeniden görevlendirilmiştir.11 Eylül 1920 ile 31 Temmuz 1922’ye kadar,4,5 aylık geçici bir aradan sonra,12 İstiklal Mahkemesi ve 1922 sonuyla 1922 Mayısına kadar iki mahkeme daha eklenerek (14) İstiklal Mahkemesi görev yapmıştır. Yalınız Ankara İstiklal Mahkemesi sürekli olarak çalışmıştır. Diğerleri 17 Şubat 1921’de kaldırılarak Ağustos 1921’de yeniden teşkilatlandırılmıştır Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk iş olarak,29 Nisan 1920’de,uzun tartışmalardan sonra 14 maddelik  “Hıyanet’i Vataniye Kanununu” çıkarmıştır. Daha sonra da “Firariler Hakkındaki Kanunu çıkarmıştır.
                                               Firariler Hakkında Kanun.
            Kanun Numarası.21,Kabul Tarihi.11 Eylül 1921,
            Madde1=Muvazzaf ve gönlü ile hizmet’i askeriyeye dâhil olup da firar edenler veya her ne surette olursa olsun firara sebebiyet verenler ve firari derdest ve sevkine tekâsül gösterenler ve firarileri ihfa ve ilbas edenler hakkında mülki ve askeri kavaninde mevcut ahkâm ve ind-el-icap diğer gûna mukarrerat’ı cezaiyeyi müstakilan hüküm ve tenfis etmek üzere Büyük Millet Meclisi azalarından mürekkep (İstiklâl Mahkemeleri) teşkil olunmuştur.
            Madde2-Bu mahkemeler a’zasının adedi (üç) olup Büyük Millet Meclisi’nin ekseriyet’i ârasile intihap ve işlerinden birisi kendileri tarafından Reis addolunur.
            Madde3-işbu mahkemelerin adedini ve mıntıkalarını Heyet’i Vekile’nin teklifi üzerine Büyük Millet Meclisi ta’yin eder.
            Madde 4-İstiklal Mahkemeleri kararları kati olup infazına bilumum kuva’yı müsellaha ve gayrı müsellaha’i devlet me’murdur.
            Madde45-İstiklal Mahkemelerinin evamir ve mukarreratını infaz etmeyenler veya infazda taallül gösterenler işbu mahkemeler tarafından taht’ı mahkemeye alınır.
            Madde6-Her İstiklal Mahkemesi ketebe müstahdeminin maşatı şehri yüz lirayı geçmeyecektir.
            Madde7-Her İstiklal Mahkemesi vazifeye mübedereti anında firari ve bakaya efradının bir müddet’i muayene zarfında icabetini te’minen her türlü vesait’i tebligiyyeye müracaat eder.
            Madde8-İşbu kanun tarih’i neşrinden itibaren muteberdir.
            Madde9-İşbu kanun icrasına Bütüyük Millet Meclisi me’murdur.
                                   ANADOLUDA AYAKLANMALAR.
            İstanbul’daki Padişah hükümetini ve Rahip Frew emrindeki Sait Molla Haininin İngiliz altınlarıyla kurmuş olduğu ihanet örgütleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi döneminde şu ayaklanmaları çıkartarak kardeşkanını akıtmıştır:
            1-Şeyh Eşref ayaklanması,(26 Ekim-24 Aralık 1919) Bayburt’un Hart kazasında, Mesihliğini ilan ederek şeriata dayalı bir devlet kurmak amacıyla ayaklandı. Bir top mermisi isabetiyle yakınları ile birlikte öldürüldü,
            2-Bozkır ayaklanmaları (27 Eylül/4 Ekim ve 20 Ekim / 4Kasım 1919) Rahip Frew ve Vatan Hainimiz Sait Molla’nın örgütlemiş olduğu İngiliz altınlarıyla çıkartılmış bir Gerici ayaklanmasıdır. İlçede bulunan barut fabrikamız da yakılmış, askerlik şubesi başkanı Albay ile Kaza jandarma Komutanı Jandarma Yüzbaşısı bıçaklanarak öldürülmüştür.
            3-Anzavur ayaklanmaları.(1 Ekim/25 Kasım 1919 ve 16 Şubat/16 Nisan1920)arasında olmak üzere iki defa ayaklanmıştır. Çerkez asıllı bir at cambazı olan Anzavur Ahmet, Balıkesir İl Jandarma komutanlığına getirilmişti. İngilizlerin Çanakkale Boğazı güvenliğini korumak üzere ayaklandırılmıştır ve rütbesi de Paşalığa yükseltilmiştir. Adamlarından birisi tarafından Biga yolunda öldürülmüştür.
            4-Düzce ayaklanmaları,13 Nisan/31 Mayıs ve 8 ağustos/22 Eylül 1920) tarihleri arasında; Osmanlı Hükümetinin bölgedeki Çerkezleri kışkırtması sonucunda bu iki ayaklanma meydana gelmişti. Bu ayaklanmalar sonucunda Ahmet Anzavur Haini Geyve ve Apazarı’na Kuvâyı İnzibatiye de İzmit’e gelmiştir. İngilizler tarafından silahlandırılak yüksek maaşlarla da beslenen Hilafet Ordusu Komutanı da Ünlü Benli Belkız’ın babasıydı.
            5-Yozgat ayaklanmaları,(15 Mayıs/27 Ağustos/ ve 5 Eylül /30Aralık 1920) tarihleri arasında Çapanoğulları tarafından tertiplenmiştir. Çerkez Ethem’in Kuvay’ı Seyyaresi tarafından bastırılmış ve isyan sanıkları Çerkez Ethem’in kurduğu mahkemede yargılanarak cezalandırılmıştır.
            6-Zile ayaklanması,(Mayıs/21 Haziran 1920) tarihinde Osmanlının çıkarcıları tarafından düzenlenmiş bir ayaklanmadır.
            7-Konya ayaklanması,(2 Ekim/15 Kasım 1920) Asker kaçaklarını yanına toplayan ve Yunan Ordusu tarafından silahlandırılan gerici bir ayaklanmadır. Konya ve Bozkır ayaklanmalarını bir süvari alayının başında İçişleri Bakanımız Miralay Refet Bele bastırtmıştır. Kasap Osman Lâkaplı Yarbayın da emeği geçmiştir.
            8-Milli Aşireti ayaklanması,(Haziran/Eylül 1920).Milli Aşireti Urfa yöresindedir. Bağımsız bir Kürt devleti kurmak için bu ayaklanma meydana getirilmiştir.
            9-Pontusçuluk hareketi, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başından sonuna kadar sürdürülmüş olan, doğu ve orta Karadeniz’de bir Rum Pontus devletinin kurulması amacıyla Rum Ortodoks Kilisesinin, yerli Rumların ve Yunanlıların desteklemiş olduğu bir ayaklanmadır. Rahmetli Milis Yarbayı Topal Osmanın hizmetleri unutulamaz. Bu bölgedeki fitneler, İstiklal Mahkemelerinin kurulmalarını baş amili de olmuştur.
            10-Koçgiri ayaklanması,(6 Mart/18 Haziran 1921) tarihleri arasında Koçgiri aşiretinin çıkarmış olduğu bir ayaklanmadır.
            Heyet’i Temsiliye Döneminde başlamış olan ayaklanmalar bütün hızı ve şiddeti ile sürdürülmekteydi. Düşman Ordusu geniş bir cephe ile Batıdan Ankara yakınlarına gelmiş, iç ayaklanmalarla özellikle de Koçgiri Ayaklanmasıyla Ankara tam bir çembere alınmak istenmiştir. Ayaklanmalar İngilizlerin ve Osmanlı hükümetinin her türlü destekleri ve geleceğe ait varları yüzünden ve halkımızın Ankara’daki vatanseverlerin başaracaklarına da inanamaları nedeniyle büyük bir alana yayılmıştı. Batı Anadolu’da işgale uğrayan yöre halkından olan askerler silahlarını, cephanesini ve atları da alarak firar etmekteydiler. Firar olayları nedeniyle taburların mevcudu 50-100 kişiye düşmüştü. Firarileri yakalamak için görevlendirilen müfrezelerden bile firarlar olmaktaydı. Her türlü önleme karşın firarlar önlenememişti. Sakarya Meydan Muharebesi döneminde, cephemize her gün 2.500 depo eratı gelmekte; buna karşılık her gün 2000 askerimiz firar etmekteydi. Firariler köyleri ve hatta menzil teşkilatımızın cephelere yetiştirmekte olduğu her türlü malzemeyi dahi soymaktaydı. Çok şiddetli önlemlere başvurulduğu halde firar olaylarının bir türlü önü alınamamıştı. İç ayaklanmaların bastırılmasında Çerkez Ethem güçlerinden yararlanılmıştır. Yalınız Pontus hareketi ve Koçgiri ayaklanmaları Merkez ordumuz tarafından bastırılmıştır. Koçgiri ayaklanmasını bastıran Sakallı Nurettin Paşa’yı TBMMM’İNDE Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşamız zor kurtarabilmişti.
            Ankara’da yokluk ve ihanet içersinde savaşan bir avuç Kahramanımız haksız ve hayâsızca saldırılara uğratılmaktadır. Bir ulusun var olup, yok olma savaşı verdiği o olağanüstü günlerde, olağanüstü ihanetler olağanüstü önlemlerle karşılanır.
            Hiçbir şey bilmeden Ulusal Kahramanlarımızı karalama yarışına girenlerin “Kanlarındaki ve Vicdanlarındaki asli cevheri ortaya koymak gerekmez mi?
            İşte bunun için; bu ihanetleri, cehaletleri ve bu kör çıkarlara hizmetleri anında ve şiddetle cezalandırabilmek için İstiklal mahkemelerinin kurulmasına ihtiyaç duyulmuştur.
                                   İSTİKLAL MAHKEMELERİMİZ.
            Bu mahkemelerimizin yetki bölgeleri ve görev alanları:08 Ocak 1921’de belirlenen görev bölgeleri:
            1*-Eskişehir İst.mah: Eskişehir, İzmit, Bursa, Bilecik, Kütahya.
            2*-Kastamonu İst. Mah: Kastamonu, Bolu, Zonguldak, Kengiri(Çankırı),Sinop.
            3*-Ankara İst.Mah: Ankara, Kırşehir, Yozgat, Çorum.
            4*-Konya İst.Mah: Konya, Karahisar’ı Sahip(Afyon)
            5*-Isparta İst. Mah: Isparta, Burdur, Antalya, Denizli, Aydın, Menteş(Muğla).
            6*-Pozantı İst.Mah: Adana, Kozan, Niğde, Kayseri, İçel(Mersin).
            7*-Sivas İst. Mah: Sivas, Tokat, Amasya, Samsun, Ordu, Trabzon,Lazistan,Giresun, Gümüşhane,Karahisar’ı Şark,Erzincan,Erzurum,Beyazıt.
            8*-Diyarbakırİst. Mah: Diyarbakır, Mardin, Siirt, Bitlis, Van, Muş, Hakkâri, Genç, Ergni, Siverek.
            9*-Elaziz İst. Mah(Gayrı mevcut)Elazizi, Malatya, Maraş, Ayıntab, Cebelibereket, Urfa.
            Ayrıca ihtiyaca göre Beş-5- İstiklal Mahkemesi kurulmuştur.
            İstiklal mahkemelilerimizde görülmüş olan davalar.
            1920-1922 Döneminde:
            59164 Sanık dinlenmiştir.
            11074 sanık beraat etmiştir.
            41768 Sanığa çeşitli cezalar verilmiştir.
            1920 Ocak-1922 Temmuz’a kadar:1054 idam cezası verilmiştir.
            Verilmiş olduğu halde uygulanmayan idam cezaları:2827 adettir.
            Ankara İstiklal Mahkemesi kararı ile 28 Rum ve ermeni Casusu asılmıştır. Mustafa Kemal Paşa’yı öldürmek içiç İngilizlerin Ankara’ya özel olarak görevlendirdikleri Hintli Casus Mustafa Sagir de bu mahkememizin kararı üzerine ulus meydanında asılmıştır. PS: Bu infaza üzülmüş olanları daha da üzmemek için bu meydanın adına Mustafa Sagir Meydanı desek!
            Konya İstiklal Mahkememizin kararları üzerine:4 Eşkıya,3 Asker kaçağı ve iki da Casus asılmıştır.
            Şeyh sait ayaklanmasının yargılanması sonucunda; Şark İstiklal mahkememizin karaı üzerine:48 idam cezası verilmiş,47 kişi asılmıştır.
            Diğer ayaklanmalar nedeniyle de 207 idam cezası,213 kişinin gıyabında idam cezası  verilmiş olup 2779 kişi de beraat etmiştir.
            İzmir Suikast girişimi üzerine önce 13 idam cezası verilmiş, ikinci bir yargılama sonunda da 4 kişi hakkında idam cezası verilmiştir.
            Asteğmen Kubilayımıza yapılmış olan insanlık dışı öldürme eylemi üzerine; Menemen’de kurulan Sıkıyönetim Mahkememizce 29 kişi hakkında idam cezası verilmiş,28 hain asılmış, firar eden bir mahkûm da Yanık köy’de yakalanarak Asteğmen Kubilayımızın başını kestikleri yerde asılmıştır.
                                   KAYNAKÇA:
            1-Prof.Dr. Ergün Aybars, İstiklal Mahkemeleri,2 cilt
2-Kılıç Ali’nin Anıları
3-Kamil Ateşoğulları,Ölüm Cezası,Bir insanlık Suçu.
4-Sabah Gazetesi Pazar eki,03 Mart 2002.

İzleyiciler

Blog Arşivi