16 Eylül 2011 Cuma

437-KEMİYET Mİ,KEYFİYET Mİ?YAHUDİ-İSLAM!

                                                                        



OSMAN TÜRKOĞUZ
Çeşmealtı;14 Eylül 2011.
                                               KEMİYET Mİ; KEYFİYET Mİ?
                                   MÜSLÜMAN YAHUDİ KARŞILAŞTIRMASI.

            Birinci Dünya Savaşında, Romanya cephesinde bir Türk Asteğmeni komutasındaki 11 kişilik keşif mangası,450 kişilik bir Romen taburunu esir alarak bağlı bulunduğu birliğine teslim eder.Romen Tabur komutanının kılıcı bugün Kara Harp okulunda teşhir edilmektedir ve kabzasında de şu cümlecikler Fransızça olarak vardır:"l'amour pour la Femme;la vie pour la Patrie;L'honeure pour mois."-Aşk kadın için;hayat vatan için,şeref benim için".Jül Sezar komutasındaki bir Roma lejyonu Ermeni Kralının komutasındaki ordunun mevzilendiği tepelere yaklaşırken,Ermeni Kralı:"Asker desem çok az;elçi desem çok kalabalık!"Diye dalga geçtikten 30 dakika sonra yenilmiştir.Şimdi,Jül Sezar'ın Roma senatosuna göndermiş olduğu üç kelimelik mesaj Zile'de bir taşın üzerinde durmaktadır:"Veni,Vidi;Vici!" Geldim,Gördüm,Yendim."
1967 Mısır-İsrail Savaşında; bir jeple yolunu şaşıran silahsız üç İsrail askeri, Mısır mevzilerinin önünde belirirince durum silsileler yolu ile Kahire Başkomutanlık Karargâhına:"Bir zırhlı İsrail birliği mevzilerimize taarruza geçmiştir! "Olarak bildirilmiştir.1973 savaşında da, Nasır Mao'yu telefonla arayarak:"Yetiş, İsrail bizi mahvediyor!"diye ağlayınca; Mao, İsrail’in mevcudunun 2.500.000kişi olduğunu öğrenince:"Sayın Nasır; bu İsrailliler hangi otelde kalıyorlar, acele o otelin adresini bildir!"Demişmiş. Araplardan dost, düşman ve Sayın RTE'NİN başına. AHH! yallelliim.

               YAHUDİ VE İSLAM KARŞILAŞTIRMASI.
                                                                                                                                           Dünyada; yalınıızca, 14,000,000 Yahudi vardır.Kuzey ve Güney Amerika'da yedi milyon, Asya'da beş milyon, Avrupa'da 
iki milyon ve Afrika'da 100,000 kişi.
Tek bir Yahudiye 100 tane Müslüman düşmektedir. Buna
rağmen Yahudiler tüm Müslümanların toplamından yüz kez
daha güçlüdürler.   
Nedenini hiç merak ettiniz mi?
  Tüm zamanların en etkin bilim adamı ve Time dergisi
tarafından " Yüzyıl'ın Adamı " seçilen  Albert Einstein bir Yahudiydi.
  Psikanalizin babası Sigmund Freud bir Yahudiydi. 
Karl Marx, Paul Samuelson ve Milton Friedman da öyle. 
Işte size ürettikleriyle tüm insanlığa zenginlik
katmış olan Yahudilerden bazıları:   
  **Benjamin Rubin insanlığa aşı iğnesini verdi.
**Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını geliştirdi. 
  **Albert Sabin  
çocuk felci aşısını daha da geliştirdi. 
**Gertrude Elion lösemiye karşı ilacı verdi.
**Baruch Blumberg Hepatit B aşısını geliştirdi.
**Paul Ehrlich frengiye karşı bir tedavi buldu. (cinsel temasla bulaşan bir hastalık). 
**Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili  çalışmalarıyla Nobel ödülü kazandı.
**Bernard Katz nöromasküler iletişim ( kas -sinir sistemi arası iletişim ) alanında
Nobel ödülü kazandı.
**Andrew Schally endokrinoloji ( metabolik sistem rahatsızlıkları, diabet,
hipertiroid ) 
  **Aaaron Beck Cognitive Terapi (akli bozuklukları depresyon ve fobi tedavilerinde
kullanılan psikoterapi yöntemi) geliştirdi.
  **Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi.
**Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi  geliştirerek Nobel ödülü kazandı.
**Stanley Cohen embriyoloji ( embriyon ve gelişimi çalışmaları ) dalında Nobel aldı.
**Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yarattı. 
   
  Müslümanlar da dahil tüm hastalar Yahudilerin
  bu buluşlarından yararlanıyor, sağlığına kavuşuyor.
  Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik
ışıklarını, Benno Strauss pazlanmaz çeliği, Isador
Kisse sesli filmleri, Emile Berliner telefon 
mikrofonunu ve Charles Ginsburg videotape kayıt 
makinesini geliştirdi.
Stanley Mezor ilk mikro-işlem çipini icad etti. 
Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi.
  Son 105 yılda  14 milyon Yahudi bilim dalında
  100’ün üzerinde Nobel ödülü kazanırken, 
  1.4 milyar Müslüman yalnızca üç Nobel
kazandı. 
  Neden Yahudiler bu kadar güçlü ?
  Yahudi inancına bağlı ünlü yatırımcılar:
Ralph Lauren ( Polo ), Levi Strauss ( Levi's Jeans ),
Howard Schultz ( Starbuck's ), Sergei Brin ( Google ), 
Michael Dell ( Dell Bilgisayar), Larry Ellison (Oracle ), 
  Donna Karan ( DKNY), Irv Robbins ( Baskins &
Robbins) ve Bill Rosenberg ( Dunkin Dougnuts ).
Yale Üniversitesi'nin Başkanı Richard Levin bir 
Yahudidir.
  Harrison Ford, George Burns, Tony Curtis, Charles
Bronson, Sandra Bullock, Billy Crystal, Woody Allen,
Paul Newman, Peter Sellers, Dustin Hoffman, Michael 
Douglas, Goldie Hawn, Cary Grant, William Shatner, 
Jerry Lewis ve Peter Falk'ın da Yahudi olduklarını
biliyor muydunuz ?
  Yönetmenler ve yapımcılar arasındaki Yahudiler: Steven
Spielberg, Mel Brooks, Oliver Stone, Aaaron Spelling 
(Beverly Hills 90210 ), Neil Simon ( The Odd Couple ), 
Andrew Vaina ( Rambo 1 /2 / 3 ), Michael Mann 
(Starzky and  Hutch ), Milos Forman ( One Flew Over The
Cuckoo's Nest, Amadeus ), Douglas Fairbanks 
  (TheThief of Baghdat ), Ivan Reitman ( Ghostbusters ), 
Kohen Kardeşler, William Wyler. 
William James Sidis, 250-300 lük  I.Q  derecesiyle
dünyanın gördüğü en parlak insandır. Bilin bakalım 
hangi dine mensuptur? 
  Soru: Neden Yahudiler bu kadar güçlüdür? 
Cevap: Eğitim
(Sorgulayıcı, Araştırıcı, Yaratıcı)
Soru: Neden Müslümanlar bu kadar güçsüzdür?
  Cevap: Yanlış Eğitim veya Sıfır Eğitim
(Din Eksenli, Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci)
   
  Gezegenimizde  yaklaşık 1 476 233 470 Müslüman
yaşamaktadır. Asya'da 1 milyar, 400 milyon Afrika'da, 
44 milyon Avrupa'da, ve 6 milyon Amerika kıtasında. 
Toplam dünya nüfusu içinde her beş kişiden biri
müslümandır. Her bir Hindu'ya iki müslüman
düşmektedir, her bir Budist'e karşılık iki müslüman
vardır ve her bir Yahudi'ye karşılık 100 adet Müslüman 
bulunmaktadır. 
  Neden Müslümanların bu kadar kalabalığa rağmen
  Neden güçsüz olduklarını hiç merak ettiniz mi ?
Nedeni şudur :
Islam Konferansı Örgütü'nün ( OIC ) 57 üyesi ülkelerin 
tümünde 500 adet üniversite bulunmaktadır ve
üniversite başına üç milyon Müslüman düşmektedir. 
Sadece ABD'de 5758 üniversite vardır.
2004 yılında Shanghai Jiao Tong Üniversitesi " Dünya 
Üniversitelerinin Akademik Değer Listesi" hazırlamış 
ve ilginçtir ki Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiç 
birinden ilk 500 e giren üniversite yoktur.
  UNDP tarafından toplanan verilere göre Hristiyan
dünyasında okuma-yazma bilenlerin oranı neredeyse % 90
ve bunlardan 15 Hristiyan çoğunluğa sahip ülkede 
okuma-yazma oranı % 100 dür. 
Müslüman dünyasında buna çok zıt bir durum olarak bir
ülkenin okuma-yazma oranı oranı yaklaşık  % 40 olup, 
  % 100 okur-yazar oranına sahip bir Müslüman ülke yoktur.
Hristiyan dünyasındaki "okur-yazar" ın % 98 i 
ilkokulu bitirmişken, Müslüman dünyasında bu oran % 50
dir.  Hristiyan dünyadaki okur-yazar ların % 40 ı 
üniversite mezunudur ve bu oran Müslüman dünyasında %
2 'yi geçememektedir. 
  Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bilim 
adamı sayısı 230 olup her bilim adamına düşen Müslüman
sayısı 1 milyon kişidir. ABD  her 1 milyon Amerikalıya 
karşılık yaklaşık 4000 bilim adamına, Japonya 5000 bilim
adamına sahiptir.
Tüm Arap dünyasındaki tam -zamanlı çalışan araştırmacı 
sayısı 35 000 kişidir ve her bir milyon Arap nüfusa
50 teknisyen düşmektedir. ( Bu sayı Hristiyan 
dünyasında bir milyon kişiye 1000 teknisyendir. ) Ek
olarak Islam dünyası gayrı safi milli hasılasının 
yalnızca % 0.2 sini araştırma- geliştirme bütçesi
olarak ayırmaktayken Hristiyan dünyası % 5 oranında 
araştırma-geliştirme fonu ayırmaktadır.
Sonuç: Islam dünyası bilgi üretebilecek kapasiteden
yoksundur.
  1000 kişiye düşen günlük gazete sayısı ve bir milyon
kişiye düşen kitap çeşidi bilginin toplum içine 
yayılıp yayılmadığının iki önemli göstergesidir.
Pakistan'da 1000 kişiye 23 günlük  gazete düşerken bu
sayı Singapur'da 360 dır. 
Ingiltere'de her 1000 stand için 2000 çeşit kitap
bulunurken, Mısır'da  kitap çeşidi 20 dir. 
Sonuç: Islam dünyası bilgi yayılmasını
gerçekleştirmekte başarısızdır.
  Bilgi uygulamasının önemli göstergelerinden biri ileri 
teknoloji ihracatının toplam ihracat içindeki
oranıdır.
Pakistan'ın ileri teknoloji ihracatının toplam 
ihracatın içindeki oran % 1, Suudi Arabistan’ın % 0.3,
Kuveyt, Fas, ve Cezayir’in aynı şekilde % 0.3 tür.
Singapur'da bu oran % 58 'dir.
Sonuç: Islam Dünyası bilgi uygulamasını 
gerçekleştirememektedir 
   
  Neden Müslümanlar güçsüzdür ?
Çünkü bilgi üretmiyoruz.
Neden Müslümanlar güçsüzdür ?
Çünkü bilgiyi yayamıyoruz.
Neden Müslümanlar güçsüzdür ?
Çünkü bilgiyi uygulamıyoruz. 
   
  Ve gelecek bilgi- temelli toplumlara aittir.
  Ilginçtir, OIC üyesi 57 ülkenin gayrı safi milli
hasılalarının toplamı 2 trilyon doların altındadır. 
ABD, tek başına 12 trilyon dolar değerinde mal ve
hizmet üretmekte, Çin 8 trilyon dolar, Japonya 3.8
trilyon dolar ve Almanya 2.4 trilyon dolarlık üretim
yapmaktadır.
( Satın alma gücü eşitlenerek hesaplama yapılmıştır. ) 
  Petrol zengini Suudi Arabistan, Birleşik Arap 
Emirlikleri, Kuveyt ve Katar hep birlikte 500 milyar 
dolarlık mal ve hizmet üretmektedirler ve bunların
çoğu petroldür.
Mal ve hizmet üretimi Ispanya'da 1 trilyon doların 
üzerindedir. Katolik Polonya 489 milyar dolarlık
mal ve hizmet üretimi gerçekleşmektedir. Budist 
Tayland 545 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet
üretimi yapmaktadır.
Islam Dünyasının gayrı safi milli hasılasının tüm 
dünya gayrı safi milli hasılası içindeki oranı hızla
azalmaktadır.
   
  O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür ? 
  
Cevap: 
  *** Eğitim Yoksunluğu
  
***Tam anlamıyla söylersek kaliteli eğitim yoksunluğu.
  
***Çok kesin biçimde söylersek akılcı olmayan, din eksenli ve çağdışı eğitim. 
Dr.Faruk Saleem
Yazar, Islamabad 


"BENİ İNKÂR EDECEKSİNİZ. HATTA BÜHTANLA YADEDECEKSİNİZ. HİNT'E, YEMEN'E VE MISIR'A GİDEN FİKİRLERİM, ORADA FİLİZLENEREK GELİP SİZİ BOĞACAKTIR." MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL.

"İKİ ŞEY SONSUZDUR:BİRİSİ UZAY,DİĞERİ DE APTALLIK.BİRİNCİSİNDEN O KADAR EMİN  

436-POLİTİKA YALAN SÖYLEME SANATIDIR.

                                                                                   
OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@hotmail.com
            Çeşmealtı;16 Eylül 2011.

                                               “POLİTİKA YALAN SÖYLEME SANATIDIR!”
                                                                                  Adolf Hitler.
                                               SAYIN RECEP BEYİMİZİN TAKİYYESİNİN
                                                           HANGİSİ DOĞRUDUR ACEP!
            Osmanlı İmparatorluğunun evrak kaleminde çalışan iki Kâtip hamama giderler. Birisinin kıçındaki don; Cemayüzülevvel ayına ait evrakların konulacağı torbadan dikilmiştir. Git zaman, gel zaman sonra, kıçında Cemayüzülevvel donunu taşıyan Kâtip çok yükselmiş ve de çok zengin olmuştur. Bir gün; bir mecliste doğruluktan yemini billâh söz ederken öteki Kâtip:
            Hadi oradan, ben senin Cemazül evvelini de bilirim!”Deyivermiş.
            Bendeniz de şaşkınım: Cemazülevvellerini bildiklerimiz, her türlü makamdan ses vermekteler. Sayın RTE, Taa! İspanya’dan LAİSİZME yüklenmişti:
            “Tutturmuşlar, laisizim gider diye. Halk isterse tabi’i ki gider kardeşim!” Buyurmuşlardı.
            Bendeniz de sizlere de ilettiğim bir yazımda:”Nah gider Kardeşim!”Başlığını kullanmıştım. Başbakanı olduğu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Laisizme düşman, şeriata yemimle kendisini adamış bir kişi, yurt dışında şer,iatla yönetilen Arap ülkelerinde LAİSİZM hayranı!Gazelerimizi açıyorsunuz Laisizm hayranı bir Recep Tayyip Erdoğan!Arşivinize bir göz atıyorsunuz Laisizmi yerin dibine batıran bir Recep Tayyip Erdoğan!Buna çift kişilik denmez de ne denilir?
            Şöyle; geçmişte kalan Sayın Erdoğan’ın beyanlarına bir göz atalım:
             “Sadece imamlar resmi nikâh kıysın!”
             “Ben Millet Meclisinin de dua ile açılmasından yanayım!”
             “Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almıştı ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir.”
             “Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.”
            “Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.”
            Arap âlemindeki önerilerine de bir bakalım:
            “Türkiye’de anayasa laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle Ateizm değildir. Mısır’ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum.”
            Mısır’da uydudan yayın yapan DreamTV’de:
            “Laiklik dinsizlik değildir!” Dedi. Ve ekledi:”Laiklik din karşıtlığı anlamına gelmez!” “Laiklik Tüm Dinlere Saygılı. Umarım kiMısır’ın yeni rejimi laik olacaktır!”Umarım ki benim açıklamalarımdan sonra, Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir.”Mısırlılar laikliği dinin devletten ayrılması dolayısıyla Kâfir bir devlet olarak görüyorlarsa yanılıyorlar. Laiklik, tüm dinlere karşı saygı demektir. Uygulamalarla bütün toplum güven içersinde yaşar.”Bir müslüman laik bir devleti başarı ile yönetebilir.”Türk yazılı ve de sözlü basını.
            Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Tunus’ta da aynı makamdan vaazlar vermeyi sürdürdü. Yalınız bir tanıtmada çok yanıldılar:”
            “Kişi laik olmaz!””Devlet laik olur. Laik devlet, her inanç grubuna eşit mesafededir. Hepsinin güvencesidir.”
            “İSLAM İLE DEMOKRASİ YAN YANA OLABİLİR!”Türk Halkına vermiş olduğu vaaza bir bakalım:
            “Ben Müslümanım diyenin, aynı zamanda “Laikim;” demesi mümkün değildir!”.

“Ben, Muhammet ümmetindenim. Türkiye, dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı, Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye’yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, Allah’ım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim.”MISIR’DA METHEDİLEN KANUNLAR VE LAİSİZM! Ortada bal gibi bir Takiyye var; amma hangisi doğru! Müslüman toplumları, bu kadar nasıl aptal yerine konulabilinir?
            Avrupa insan hakları Mahkemesine:
            Sana mı kaldı Türban konusunda karar vermek. Bu Ulemanın işidir. Ulema ne diyorsa o olur!”Danıştay’ın Türban kararı konusunda:
            “Efendi sen kim oluyorsun, buna MECELLE karar verir.”
            Mecelle, ya da Mecelle’i Ahkâm’ı Adliye, Türk Medeni Kanunu kabul edildikten sonra,04 Ekim 1926 tarihinde yürürlükten kaldırılan, dört islam mezhebine göre hazırlanmış, karma bir kanun.Bu söylemler,Takiyyenin Takiyyesi midir?Yoksa çift kişiliğin bir göstergesi midir?Ya da öyle konuş dedikleri için mi böyle konuşulmuştur!Daha önceleri;ElEzher islam Üniversitesi Rektörü,Mısır halkına ve tüm dünyaya seslenmişti:Tüm dinlere ve kadın haklarına saygılı laik bir anayasa,Mısır için elzemdir!” Diyerek.
            Bu masallar; İran füzelerine karşı Türkiye’ye konuşlandırılacak füze kalkanlarını İsrail’i korumaya yönelik bir savunma aracı olduğu gerçeğini örtmeye yöneliktir. İran’ın düşmanı bir ülkeye fırlatmış olduğu füzesini Türkiye düşürürse ne mi olur? Iranla savaşmayı başlatmış olur.
            İç İşleri Bakanımız; Kandile mutlaka girilecektir. Bugün, yarın ve mutlaka Kandile Türk Ordusu girecektir!”Diyerek bilgiçlik taslamaktadır. Ulusal Kurtuluş Savaşında; Başkomutanımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Mareşal Gazi Mustafa Kemal, her gün ortaya çıkarak:
            “Afyonun güneyinden bugün ve yarın mutlaka taarruz edeceğiz!”Deseydi kime ve kimlere hizmet etmiş olurdu!”İçişleri Bakanımızın bu mesajları PKK’ya yöneliktir. Türk Ordusu Kandil’e mutlaka girecektir. Mayınlamanızı ve hazırlığınızı buna göre yapmalısınız ve hatta köyleri de boşaltmalısınız. Türk ordusu da Kandil’e girmiş olsun.
            Bizler, Kıbrıs çıkarmasında; Kültür ve Turizm Bakanımızın Sayın Eşlerinin Atina’ya telefon ederek:
            “48 numaralı gemiye Türk Ordusu, cephane sevk etmek için el koyduğundan Portakal gönderemiyoruz!”Dediğini unutmadık.
            Sonra; Hindistan’da trenin önüne yatan bir ineği göstererek:”Bizim yolumuzun üstünde de ölü bir inek yatmaktadır’”Diyerek Rahmetli Mustafa Kemal’e hakaret etmesini de unutmadık.
            Laiklik bir evrimleşmenin sonunda üstün bir liderlik vasfına sahip yönetici tarafından halka benimsetebilinir. Arap âleminde böylesine bir lider ve bu liderin peşinden gidecek kimseler de yoktur. Bu öneri,Arapları ikiye ayırarak sürekli çatışmaya itmekten öte bir yarar sağlayamayacaktır.

İzleyiciler

Blog Arşivi