3 Haziran 2011 Cuma

389-NEYE GÖRE YEMİN ETTİNİZEY ÜMMETÇİLERİMİZ?

                                                                                                      
                        OSMAN TÜRKOĞUZ
                        osmanturkoguz@hotmail.com
                        Çeşmealtı,03 Haziran 2011.
           
                        NEYE GÖRE ANT İÇTİNİZ EY ÜMMETÇİLİĞİ SAVUNANLAR?
            12 Eylül 1982 Devrimini yapanlar hakkında tahkikat açılmış! Sevsinler, hukuk bilgini Türk adliyesi mensuplarını! Adamlar, televizyonlarda, taraf gazetelerinde”Kur’ana dayalı şeriat devletini kuracağız!”Diye, avaz, avaz bağırırlarken ses yok! Bir süper Orgeneralimizin yükselmesini önlemek için,”Menzilci Tarikatının          
 Sivrihisar’daki dergâhlarını bombalayacakmış! Masalı ile derhal tutuklama emri! Belgeler, Eskişehir’de Emekli, bir Hava Albayının evinde çıkmış! Atatürk’ten Kaçanlar Partisinin İstanbul milletvekili adayı da bu Orgeneralimizin kurmay başkanlığını yapmış ve Emekli edilmiş bir Havacı tümgeneral! Mesele anlaşılmıştır.
         Türkiye cumhuriyeti iki askersel idare döneminde daha üst organik yapılara kavuşmadı mıydı? Anayasa Mahkemesi, Askeri İdare Mahkemesi ve çok sayıdaki önemli kurum ve kuruluşlarımızı ve parmak kaldırmak görevlerine başlayanların ve tüm Milletvekili seçilenlerin yemin ettikleri Anayasa Sayın Kenan Evren ve arkadaşlarının Türk ulusuna armağanı değil mi? Bugün, bu Anayasamıza tü kaka diyenler, Türkiye Büyük Milletvekilleri Meclisinin kürsüsüne çıkarak, bu Anayasamıza göre, AŞAĞIDA vermiş olduğum, yemini etmediler miydi’?
         Bir hüküm vermek durumundayım;1921.1924.1945.1961 ve 1982 Anayasalarımıza genel kabul ile oy vermiş olan Türk Toplumu, bir masalın peşinden giderek,12 Haziran 2011 tarihinde gerçekle yüzleşemezse bu davranış, Üniter yapıdaki Türk Ulusunun ve Türkiye Cumhuriyetinin ve dahi Çağdaşlaşmamızın sonu olur. Türk toplumu geçmişini, Türkiye Cumhuriyetini kuranların kanlarını ve onurlarını da inkâr ederek, kendisini tarihin çöplüğüne gömmüş olur.
         Sizin, bizim ve babalarımızın genel oyu ile yaratılmış olan anayasamızın önemli maddelerine bir göz atmaya ne dersiniz? Dizi filmlerinizi yine de izlemekte serbestsiniz. Yalınız, adını “Feraye koydum “ve “Gönülçelen” bitmek üzere. O halde, bu yalancı ve sanal iktidarı da sonlandırmak ya da çağdaşlaşmayı sonlandırmak sizin ellerinizde.                                                                                              İktidarın dayandığı tek korkunun Amerika olduğu kesin. Amerika’nın Lozan barışını onaylamadığı ve en korktuğu üniter devletin de Türkiye Cumhuriyeti olduğu kesin.                                                Bunun yanıtını, Başkomutanımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Mareşal Gazi Mustafa Kemal, 06 Mart 1922 tarihinde Meclis kürsüsünden tüm dünyaya duyurmuştu.

            2.AND İÇME
            Madde81-Türkiye Büyük millet meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde and içerler:
            1-Devletinin varlığı ve bağımsızlığını,
            2-Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü,
            3-Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma;
            4-Hukukun üstünlüğüne,
            5-Demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma;
            6-Toplumun huzur ve refahı,
            7-Milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanma ülküsünden ve anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim”.
            Bendeniz, daha iyi anlaşılsın diye, AND’I, maddeler halinde yazdım. İnsana sormazlar mı, ”Beyefendi, delik deşik yapmak için çırpındığınızı gözlemlediğimiz, bu anayasaya ve habire yüklendiğiniz CUMHURİYETİMİZİN DEĞERLERİ ve BAĞLI KALACAĞINIZI, HER SIKIŞTIĞINIZ ZAMANDA YİNELEDİĞİNİZ ATATÜRK DEVRİMİ ÜZERİNE ANDİÇMEMİŞ MİYDİNİZ? Andınızın hükmü, iktidara gelebilmek için, halkımızı kandırmaya kadar mıydı? Bu soruların yanıtını, önce, aile fertlerinize vermelisiniz. Eğer, onları ikna edebilirseniz; bizim karşımıza çıkıp ta, yalayıp, yuttuğunuz andınızı savunmalısınız. Haydi, bu teklifimizi duymamış olduğunuzu kabul edelim.1961 anayasamızın 154’üncü maddesinde dokunulmalarına anayasa yasağı konulan ve 1982 anayasamıza aynen alınmış olan şu yasalarımıza ne diyeceksiniz? “ 

                                               BEŞİNCİ KISIM
                                         ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER
                                    1-inkılâp kanunlarının korunması
                                    Madde174-Anayasanı      BEŞİNCİ KISIM
                                           ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER
                                    1-inkılâp kanunlarının korunması
            Madde174-Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılâp kanunlarının, anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:
            1-3Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat kanunu,
            2-25 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında kanun,
            3-30 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı tekke ve Zaviyelerle türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına dair Kanun;
            4-17 Şubat 1926 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110’uncu maddesi hükmü,
            5-20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın kabulü hakkında kanun,
            6-1 Teşrinisâni 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında kanun;
            7-26 Teşrinisâni 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi lakâp ve Unvanların kaldırıldığına dair kanun,
            8-3 kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine dair kanun.”
            Sayın Recep Tayyip Beyefendi; İran gibi ülkelerde, çağdışı ve insan onuruyla bağdaşmayan yönetimler, kolayca iktidar olmuş düşüncesi,  Sahte evrak düzenleyerek Türkiye Cumhuriyetinin 2.000.000.000.000Türk Lirasını zimmetine geçirmek suçundan mahkûm SAYIN Erbakan’a da kolay yapılabilir bir eylem olarak gözükmüştü.                                           
            O ülkelerden Mustafa Kemal geçmedi ki. O ülkelerin Mustafa Kemal’leri yoktu ki. O ülkeleri yönetenler de çağ dışında bir saltanat rüyasıyla yaşamaktaydılar. İran, İran silahlı kuvvetlerinin işgali altındaydı. Ali gitti, Veli geldi. Şahlık, bastonun tepesinde; softalar da bastonun altındaydılar. Yönetim bastonu tepetaklak etti; Mollalar üste çıktılar, İRAN HALKI DA TEPESİ ÜSTÜNE DİKİLDİ. Leon Troçki’ye Rahmet.
Bir zamanlar emrinde ve doğrultusunda çalışmış olan, 864 rakımlı tepedekinin onayı ile affedilen ve hemencecik, afla beraber, eski sağlığına ve eski politik gücüne kavuşan Sayın Affedilmişin hakkını yememek lâzım. Telefon dinletmek suçundan Başkanlıktan olan ve hapis cezası alan Richard Nixon da, tekerlekli sandalyeye sığınarak affa mazhar olmuştu.
Sayın Devletimizi Dolandırmaktan Aflıya tekerlekli sandalye çok yakışmıştı.
Ünlü Fizikçi Stephen Hawking gibi, bitkin ve büyük bir masumiyet içersinde gözükmesiyle yüreklerimizi dağlamıştı. Ne ise, hiç olmazsa eski öğrencisi ve yardımcısı Sayın A. Gül, O’nu kurtararak, üzülenlerinin yüzlerini güldürmüştü.
Bu konular, birbirlerine bağlı oldukları için bu tarafa da uğranamazlık edemezdim. Bazı açıklamalar yaptıktan sonra; politikacıların önlerindeki mayınlı sahalara geleceğim.
“Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma amacı aleyhinde yorumlanamaz!”                                          
            Sayın Bay Recep Tayyip Bey; siz, isterseniz %100 çoğunlukla T.B.M.Meclisine geliniz; her istediğinizi, kanun olarak çıkartamazsınız.
Nedenini mi soruyorsunuz?
Şu, MİLLİ İRADE SÖYLEMİNİ BİR KENARA BIRAKMALISINIZ.   Rahmetli Adnan Menderes te,“genel irade”, türküsünü söyleye, söyleye gitmedi miydi?
Beğenmediğiniz, değiştirmek için can attığınız,12 Eylül Anayasasını! Milli İrademizin  %92,7’lik bir çoğunluğu kabul etmedi miydi? %47’yi genel irade kabul ediyorsunuz; çok güzel; size oy vermeyen % 53, neyin iradesi oluyor dersiniz?
Cumhuriyetimizi kurup, bugünlere getirenlerin iradeleri neyin iradesi oluyor dersiniz?     

             UYMAK ZORUNDA OLDUĞUNUZ KURALLAR.
             1-Anayasa’da yazılı olan ve KAZIYE’İ MUHKEM HALE gelmiş, -UYULMASI ZORUNLU OLAN, KANUN HÜKMÜNDE İÇTİHAT-  yüksek mahkeme kararlarına aynen uyacaksınız;
            2-T.B.M.Meclisi iç tüzüğünü aynen uygulayacaksınız;
            3-Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün getirmiş olduğu, POZETİF VE EVRENSEL HUKUK KURALLARINA aynen uyacak ve uygulayacaksınız;
            4-AİHM kararlarını uygulayacaksınız;
            5-“ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞINI YAPAN TÜRKİYE HALKINA, TÜRK MİLLETİ DENİLİR,”tanımındaki, TEK ULUS, TEK VATAN, TEK BAYRAK VE TEK EGEMENLİK tanımının dışında çözüm arayışlarına gitmeyeceksiniz;
            6-MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETİMİZİ GENÇLERE EMANET ETTİĞİNİ DE HİÇ AKLINIZDAN ÇIKARMAYACAKSINIZ;               
            7-ANAYASAMIZA GÖRE KURULMUŞ BULUNAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ koruyup, kollamakla görevli kurum ve kuruluşların olduğunu aklınızdan asla çıkarmayacaksınız,                                                  
            8- Takiyye’ye sapmayacaksınız ve “DARÜL HARP”, masalını bir kenara bırakacaksınız.  
Bunlara aynen uymazsanız ne mi olur? Anlatayım:
            Anayasa kitapçığımızı açıp, okuyalım:
                                               “BİRİNCİ KISIM”
                                               “GENEL ESASLAR”
            “1.Devletin şekli
            “Madde1-Türkiye devleti bir cumhuriyettir,
            “11-Cumhuriyetin nitelikleri”
            “Madde2-Türkiye Cumhuriyeti,”
              1-Toplumun huzuru,”
            “Milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde,”
              İnsan haklarına saygılı,”
             “Atatürk milliyetçiliğine bağlı,”
             Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,”    
              Demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
            111.Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti.
            Madde3-Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
            Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
            Milli marşı ”İstiklal Marşı “dır.
            Başkenti Ankara’dır. 
                                              
1V-DEĞİŞTİRİLEMEYECEK HÜKÜMLER
            Madde 4- Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin                                                  
Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’inci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”                          
V. DEVLETİN TEMEL AMAÇ VE GÖREVLERİ
            Madde5-Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
            Sayın Bay Recep Tayyip Beyefendi; bu yazdığım, anayasamıza konulan yasaklar; dış politikada sık, sık değiştirdiğiniz kırmızıçizgilere hiç benzemezler. Bunlar, ULUSAL GENEL KABUL VE KANLA YAZILMIŞLARDIR.
ANAYASALAR KANLA YAZILIRLAR, HÜKÜMET PROĞRAMLARI DA BUYASAKLARIN KAPSAMINDADIR. ”Ben programıma aldım”,” ben, halkıma söz verdim”,  ANAYASAMIZIN HÜKÜMLERİ KARŞISINDA ÖZÜR OLARAK KABUL EDİLEMEZ.
Şeker, Bulgur ve Nohutla da seçmenler kandırılabilinir; amma velâkin, MİLLİ İRADE SÖYLEMLERİYLE Anayasa Hükümleri Çiğnenemez. 
SAYIN BAYIM, İŞTE SAYDIĞIM BU NEDENLERDEN ÖTÜRÜ, HER İSTEDİĞİN KUŞU KAFESE KOYDURTMAZLAR.
BENDEN SÖYLEMESİ.
T.B.M. MECLİSİ DE, YASAK ÇİZGİLERİNİN KAPSAM ALANINA GİREN KONULARDA YASA YAPAMAZ.
YAPARSA DA, CUMHURİYETİNİN ŞEKLİNE AYKIRILIK, ANAYASA MAHKEMESİNİN GÖREV ALANI İÇERSİNE GİRER. Anayasa Mahkemesi tarafınızı tutsa bile!
Ünlü bir Romalı Bilginin, asırlardır eskimeyen ve önemini yitirmeyen, bir saptamasını vermek istiyorum. Burada anlatılanlara aldırış etmeyen uluslar, dünkü kölelerinin ırzlarına geçtiklerine tanıklık etmişlerdir.
“KENDİ ORDULARINI TAŞIYAMAYAN ULUSLAR, BAŞKALARININ ORDUSUNU TAŞIMAK ZORUNDA KALIRLAR!”
                        Poublio Cornelio Tacito.(MS.55-117).

                       
                                              






                       
                       
                       

                       
                       
                       



                                  


388-MUSTAFA KEMAL'E RAPOR-1

                                                                                            
                                                                                  İstanbul; 10 KASIM 2003

                         GAZİ MUSTAFA KEMAL’E RAPOR!

                                               Tarafımdan yazılarak, Ankara ve İstanbul’da halkımıza dağıtılmıştır.
                                                                                                          Osman TÜRKOĞUZ
Karanlık izbelere saklanmış olan, çağdışı, Arap rüyalı;”DÂHİLİ VE HARİCİ BEDHAHLAR”  -dışarıda ve içeride kötülüğünü isteyenler-;SENİN toprağa düşmüş olmanı; fikirlerin ve çağdaşlaşma eksenli, laik temelli, DEVRİMİNLE birlikte çürüyüp gitmek sandılar. Çağ dışında kalmış, bazı İslam ülkelerinin binlerce senelik geriye gidişlerini görerek; politikacısıyla, bölücüsüyle, emperyalist uşaklarıyla, elele gönül, gönüle SENİN DEVRİMİNE ve Ulusumuzun çağdaşlaşmaya ait tüm değerlerine karşı saldırıya geçtiler.
TÜRK GENÇLİĞİNE DİREKTİFİNİN sona kalan üç bölümünden; GAFLET VE DALALET’İ DE becerdiler. Şimdi akılları sıra HIYANETE soyundular. Ellerinde ve dillerinde yine de DİN; önlerinde şeyhler ve meczuplar, gönüllerinde ŞERİAT. Demokrasiyi; karanlıklara götüren bir araç, onurlu sessizliğimizi de; bıkıp, usanmak, korkmak ve dahi ürkmek sandılar. Sayende; cariyelikten onurlu insan, hür ve eşit vatandaş kimliğini kazanan kadınlarımızın bazılarını da karanlık yolun yolcusu yaptılar.
Nasıl buğday toprağa düşünce onurlu ve dolgun başaklar günyüzüne çıkarlarsa; BİZLER DE, ATATÜRK GENÇLİĞİ, gün yüzüne çıktık.
Güneşin batışını, sonsuz karanlık sanarak böğürenler, sabah güneşinin aydınlığını körelmiş gözleri, donmuş beyinleri ile algılayamamaktadırlar.
Işıklı, aydınlık ve insanlık onuruyla görkemli yolunun yolcuları ve koruyucuları olarak; karanlığı, köleliği, çağdışçılığı ve ilkelliği kovmaya kararlı ve azimliyiz.
Kanımızla gururlu, andımıza sadakatle onurlu; SENİN yarattığın TÜRK ULUSUNUN geleceği olarak ta çağdaşlaşmaya kararlıyız.
Sağ elimizde kalem; değil DÂHİLİ ve HARİCİ BEDHAHLAR, yine de korkumuz yoktur, üstümüze üstümüze gelse de dünya âlem.
Cumhuriyetimizin sekseninci yılında; SENİN aydınlık yolunda, hep yirmi yaşında DEVRİMLERİNİN VE AYDINLIĞININ BEKÇİLERİYİZ.
SEN; Samsun’da Sakarya’da Dumlupınar’da ve Çankaya’da nasıl da korkusuzca savaştıysan; bu savaşta, BİZİM yüreklerimizde de korkunun eseri yoktur.
Çünkü ve dahi çünkü;örneğimiz SENSİN,yolumuz senin ışıklı yolun…
                                                                                  Arz ederiz.


İzleyiciler

Blog Arşivi