27 Kasım 2010 Cumartesi

200- DEVENİN BAŞINI ÇADIRA SOKMAK!


         OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@hotmail.com
         İzmir; 27 Kasım 2010.

                   DEVENİN BAŞINI ÇADIRA SOKMAK!

“Ülkenin ve devrimin içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün ulusçu ve cumhuriyetçi güçlerin bir yerde toplanması gerekir.”
Mustafa kemal Atatürk.
Sağ olasınız Sayın Arzu özok Hanımefendi.

                                      “Kendi ordusunu taşıyamayan uluslar, başkalarının ordusunu taşımak zorunda kalırlar.”Publio CornelioTacito (MS.55–117).
Sağ olasınız Sayın Mehmet Türker Beyefendi.

          Tam çölün ortasına varan Abdullah, dehşetli bir kum fırtınasına tutulduğundan, devesinin üstünden inmiş, göz gözü göremediğinden, çadırını kurup, devesini de çadırının kapısına çaktığı sağlam bir kazığa bağlamış. Fırtına daha da şiddetlendiğinden ve devesinin yakarmalarına da dayanamayarak devesinin başını çadırın içersine sokmuş. Devesinin gövdesine kum çarpmalarının şiddetini hissederek ve yine de devesinin ricasını kıramayarak devesini çadırın içersine almış. Çadır çok dar olduğu için, devesi rahat edebilmek için Abdullah’ı çadırın dışına atmış. Ertesi günü; oradan geçen bir kervan, devenin yürek sızlatan feryadını duyarak, Abdullah’ın cesedini kum yığınlarının altından güç bela çıkarabilmiş.
Efendim; siz siz olunuz ve devenizin başını çadırınızdan içeriye sokmayınız!
         Sayın RTE, Lübnan’da “Sultanlar!” gibi karşılandı.
Bu karşılama töreni Lübnan Başbakanı ve Türk Telekom’un yeni sahibi Sayın Hariri’ye biraz pahalıya patlamış olsa da önemsizdir. Kişi başına 25 dolar ve birer komanya ve dahi bayrakların ve afişlerin bedelleri! Dışarıda alkışlanma olayı içeriye uluslar arası başarı olarak yansıtılmıştır, tüm masraflar da buna değer doğrusu!
Araplar, Türk askerini sırtından vururlarken, İngilizleri de böylesine büyük bir coşku ile karşılamışlardı.
Arap piyasası böyledir: ”Ver parayı ağlayayım ver parayı alkışlayayım!”
         Ve Sayın RTE; Türkiye Cumhuriyetine ait uçakta önemli bir tehdidini de açıklamaktan geri durmamıştır:
         “Bize düşen görev de, arkadaşlarımız onu uyguladılar, açığa aldılar. Eğer açığa alındıktan sonra farklı adım atılırsa, bizim atacağımız adım var. O da şudur: Bir kere şunu bilmek lâzım sivil irade karar vermiştir. Sivil iradenin verdiği bu karar farklı yollarla aşılmaya çalışılırsa, sivil iradenin de bu noktada atabileceği yasalar çerçevesinde veya yasama organıyla birçok adımlar vardır, bu adımı atar!”
Rahmetli Adnan Menderes te bir “GENEL İRADE” tutturmuştu. %47.02 Sivil irade; geri kalan oylar nasıl irade!
         “Sivil İrade!” Bakınız kendi kendine nasıl çelişkiye düşmektedir bu Sayın RTE: Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti “Sivil İradeyle kurulmadı ki!” “laiklik te kalkar!” Diyorsunuz.
Linklerde dolaşan Kuran kursu yemin metninizde :”Dinsiz Mustafa Kemal rejimini yıkarak, kur’ana dayalı şeriat rejimi kurmak için var gücümle çalışacağıma!” Diye yemin ediyorsunuz.
Yıkacağınızı uluorta ta! İspanya’dan ilan ettiğiniz, sizi Başbakanlığa getiren bu rejim “Türk Ulusunun iradesiyle kurulmadı mı?” Cumhuriyeti kuranlara gelince Yasamayı kendi iradenize göre yönlendireceksiniz; size gelince de LU! LU!”
         Siz Sayın RTE; Hukuk Devletini göz ardı ediyorsunuz. Türkiye Cumhuriyetini bir Şahıs devleti ve de bir Kanun devleti olarak tarif ettiğinizin de farkında değilsiniz. Devlet, bireylerin hürriyetlerini, emeklerini ve onurlarını korumak için kurulur. İktidar namuslu ve onurlu devlet memurlarının akıllarında, kahramanlıklarında ve vicdanlarında yükselir. Hiç bir iktidar askerleriyle savaşmaz. Aldatma ile ve dış destekle iktidara gelinilebilinir. Zulümle, iftira ile yalancı tanıklarla ve paralı alkışlarla iktidar olunamaz, dış destekçiler iktidar olmuş olur.
         Sayın Bülent Arınç Bey de tehdidini ve düşünmesini bilmeyenler için sloganını attı:
“Komutanların kendilerinden daha ast rütbede olan hâkimlere karşı dava açmasını ve o hâkimlerin bu komutanlar hakkında hukuka tam uygunluk içinde karar verip veremeyeceklerini kamuoyunun takdirine sunuyorum!”
Komutanlar, AYİMAHKEMESİNE dava açmışlardır. Yargıçlar yargıç cüppesini giyince rütbe söz konusu edilmez. Sözde siz Ankara Üniversitesi Hukuk fakültesini bitirmiştiniz. Kendi ifadenize göre iyi bir CEZA avukatıymışsınız. Hukuki konuları bilmemenizi doğal karşılıyorum, ama devlet adamı kimliğinizi sorgulamak durumundayım.
Koskoca bir Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramirali mahkûm eden askeri mahkemenin Yargıçlarının rütbelerini Albay olduğunu ne çabuk unuttunuz!
Güçlü gözükmek gayreti zayıflığın belirtisidir.
        

İzleyiciler

Blog Arşivi