11 Nisan 2010 Pazar

73- ANTİGONE

OSMAN TÜRKOĞUZ

Çeşmealtı 13 Temmuz.2009



73- ANTİGONE


“Ben, dünyaya kin değil, SEVGİ paylaşmaya geldim!”
ANTİGONE-SOFOKLES

“Kitaplar, bir toplumun kâğıttan hafızasıdır!” Arap atasözü.




Rahmetli İsmet İnönü’nün en büyük eserlerinden birisi de, KÖY ENSTİTÜLERİ ve KLASİK ESERLERİN TÜRKÇEMİZE kazandırılmasıdır.
Bir Reşat Şemsettin Sirer; Maarif Vekili olmuş; bir Celal Bayar ve Adnan Menderes iktidar olmuş; sayelerinde de T.C.Bugünlere gelip, dayanmıştır.
Her ikisi de Rahmete kavuşan; Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü ile O’NUN Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abddurrahman Nafiz GÜRMAN; Savaştepe Köy Enstitüsüne ziyarete gelirlerken; yolda, bir kız öğrenciye rastlarlar. Kızın adı Hatice’dir.
Araçtan inerler, ol mübarek kızımız ile konuşurlar. Kızcağız, tavuk çiftliği nöbetine gidiyormuş. Torbasına bakarlar; günlük nevalesi ile ANTİGONE adlı, yeni yayımlanan bir kitap vardır, ol mübarek torbada.
Sofokles’in çağlar eskiten bu ölümsüz eseri, M.E. B. yayımlarındandır.

Ölümsüz İsmet İnönü:
“-Abdürrahman Paşa; der; bu kitabı henüz, Ankara’da bile okuyan yok iken, bu KIZIMIZIN EKMEK TORBASINDA bulunması yarınlara güvenle bakabileceğimizin işaretidir.
Bütün Türk halkı, böyle kitapları okuduğu zaman her şey farklı olacaktır!
”Babasız ve Şekersiz Bırakmak!”, ”Silahlı Kuvvetlere Müdahale, Ulusal Felâketlerin habercisi midir?” konulu yazılarımız okunmasını isterim.
Bendeniz; bütün kültürümü, uzun süre Halkevi olarak kullanılan, Menemen Kubilay okulu yanındaki kitaplıktan edinmişimdir. Ezberimi değil, KÜLTÜRÜMÜ!

Benim de; bir zamanlar, yazılarımdan ve şiirlerimden örneklerin yayımlandığı bir site’de ANTİGONE adına rastlamam, hayatımın en mutlu anlarından birisidir.

Bilimsel olarak; yukarıdaki cümleyi söyleyerek, kendisini asan Rahmetli ANTİGONE’NİN mağarası kanıtlansa; hiç durmadan, BENDENİZ DE KENDİMİ, orada ipe çekerim.
Bu iki MUHTEŞEM KADININ ÖNÜNDE ve kendisini hiç görmediğim HATİCE’NİN önünde, saygılarımla eğilmeyi, ulusal bir gurur sayarım. Kimmiş bu ANTİGONE!
ANTİGONE.
Bilmeden ve tanımadığı için, yanlışlıkla babasını öldüren Oidipus, öz annesi İokaste ile evlenir.
Bu evlilikten birisi kız, ikisi de oğlan olmak üzere üç çocuğu olur.
Kâhin Teiresias’ın açıklamasından anası ile evlendiğini öğrenerek, anasının dikiş iğnesi ile gözlerini kör etmiştir.
Kızı Antigone; Kör babasının elinden tutarak, şehir, şehir ve köy, köy onun dilenmesini sağlamıştır.
Thebai Krallığı sakinleri ve oğulları Eteokles ve Polineikes Kör Kralı lanetlemişlerdir.
Kör Kral Oidipus öldükten sonra; Antigone Thebai’ye döner. Thebai krallığında, iki kardeş ve dayıları Kreon arasında, şiddetli bit iktidar savaşı başlar. İki düşman kardeş, birbirleri ile dövüşürken ölürler.
Kreon iktidarı ele geçirir. Kendisine yardım eden Eteokles’in dini törenle gömülmesini diğer kardeşin Polynekes’in gömülmeyerek, kuşlara ve kurtlara yem olmasını ister.
Ölünün üzerine toprak serpmeyi bile yasaklar. Buna girişecek kimselerin ölümle cezalandırılacağını da ilan eder.
Sofokles’in ünlü Antigone Tragedyasında, bu Emire karşı gelen Antigone ile Kral Kreon’un tartışması, görkemli bir şekilde verilir. Antigone, Kreon’un emrine karşı gelmekle kalmaz, kardeşini gömmenin suç olmayıp, bir borç olduğunu savunarak, onu gömer ve yönetime baş kaldırır.
Kral Kreon’un karşısına çıkarak, SUÇ ve DEVLET konularında, onunla tartışır. Tartışmanın işlendiği bazı bölümlerden parçalar vermekle yetineceğim:

“-Antigone: Ben yaptığımı itiraf ediyorum, hiçbir şeyi inkâr etmiyorum.
-Kreon: Bu işi yasak eden emrimi bilmiyor muydun?
-Antigone: Biliyordum, nasıl bilmem? Herkese ilân edildi.
-Kreon: Demek buna rağmen benim emrime karşı gelmeye cüret ettin?
-Antigone: Fakat bana bu emri veren Zeus değildi, Hades’te hüküm süren Dike de biz fanilere böyle bir nizam yüklememiştir. Ve senin emirlerinde, insan sözlerini tanrıların yazılmamış, değişmez kanunlardan daha üstün yapacak bir kudret bulunduğunu zannetmiyorum. Çünkü bu kanunlar yalınız dün ve bugün yaşamıyorlar, bunlar, ebediyen yürürlüktedirler ve ne zamandan beri mevcut olduklarını bilen yoktur.
-Kreon: Thebai’liler arasında, bunu böyle gören yalnız sensin.
-Antigone: Hepsi böyle görüyorlar, fakat korkudan dillerini tutuyorlar.
-Kreon: Bunlardan ayrı düşündüğün için utanmıyor musun?
-Antigone: Öz kardeşime saygı göstermekte utanacak ne var?
-Kreon: Onunla dövüşüp ölen de bir kardeşin değil miydi?
-Antigone: Aynı ananın ve aynı babanın oğluydu.
-Kreon: Ötekine karşı alaka göstermekle, buna karşı günaha girmiyor musun?
-Antigone: Mezarında yatan ölü, böyle bir hüküm vermeyecektir.
-Kreon: Fakat sen bir günahkâra karşı aynı hürmeti gösteriyorsun.
-Antigone: Onunla beraber, ölen bir kardeşti, bir köle değil.
-Kreon: Birinin koruduğu bu memleketi bu memleketi öbürü harap ediyordu.
-Antigone: Olsun, Hades ikisi için de aynı mezar hakkını tanır.
-Kreon: Ama orada da iyi adam, kötü adamla eşit muamele görmeyi istemez.
-Antigone: ölüm diyarında da böyle bir kaide olduğunu bana, kim söyleyebilir?
-Kreon: Düşmanımız bizim için hiçbir zaman, hatta ölümünden sonra bile, dost değildir.
-ANTİGONE: BEN, DÜNYA’YA KİN DEĞİL, SEVGİ PAYLAŞMAYA GELDİM.”
Kreon; Antigone’yi kayalıklarla çevrili bir mağaraya, ayaklarından zincirleterek kapatır.
Kreon’un oğlu ve Antigone’nin nişanlısı Haimon, babasına isyan ederek, mağaraya koşar.
Ne var ki, Antigone, kendisini asarak ölmüştür.
Bu acıya dayanamayan Haimon da kendisini öldürür.
Anası Eurydike de intihar eder.

NOT: DÜNYAMIZDA; BÜTÜN İYİLER CEZALANDIRILMAKTADIR. OS. Tü. Zü.


Kaynakça
1- Antigone, M.E. B’lığı yayınları, Sabahattin Ali çevirisi,
2- Azra Erhat, Mitolojik Sözlük, S.43-44










İzleyiciler

Blog Arşivi