28 Aralık 2010 Salı

227-DEMİRCİ DAĞINDAYIM!

         OSMAN TÜRKOĞUZ  
         Çeşmealtı; 05 Temmuz 2009

                   DEMİRCİ DAĞINDAYIM!
 Doğamızda bulunan,  canlı ve cansız, her nesneye mutlaka bir ad konulur. Tüm uygarlıklarda da bu böyledir.
Yalınız; Orta Asya Türk Toplumlarında, tüm erkekler adsız doğarlar, topluma yararlı bir iş yaptıklarında ancak ve dahi ancak bir ad sahibi olurlardı.
Tanrımıza bin şükür bu geleneğimiz kalkmış; yoksa adsız ölüp te gidecektik. Adsız ölenleri de cennete almayacaklarına göre, oralarda da adsız olarak sürünecektik. Zebanilerin işleri de zorlaşacağından, Roma usulü birer numara ile adlandırılabilirdik.
         Her ŞİİR, şiiri yazanının gönlünden fışkıran yeni bir doğumdur. Her yeni doğan adlandırıldığına göre de, her şiire bir ad vermek gerekir.

26 Aralık 2010 Pazar

226- MASKELERİNİZİ İNDİRİNİZ HAİNLER!


                   OSMAN TÜRKOĞUZ
                   osmanturkoguz@hotmail.com
                   İzmir; 26 Aralık 2010.

MASKELERİNİZİ İNDİRİNİZ HAİNLER!

“KAHRAMANLARI olduğu kadar, HAİNİ DE, GAFİLİ DE çok Milletiz.” Mareşal Gazi Mustafa Kemal, Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler, s.555.
“Halkın gözünün içine bakarak ne denli büyük bir yalan söylerseniz, inananı da o denli çok olur!” Adolf Hitler.
“Bir ulusun bireyleri ancak bir eğitim görebilir. İki türlü eğitim, bir ülkede iki türlü insan yetiştirir. Bu ise; fikir, his ve birleşme durumlarına temelden aykırıdır.” Tevhidi Tedrisat kanununun –Eğitim Birliği--gerekçesi.
“Kendi ordusunu taşıyamayan uluslar, başkalarının ordusunu taşımak zorunda kalırlar.” Publio Cornelio Tacito-M.Ö.55–117-
“Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine de ortak olur” Mustafa Kemal Atatürk.

Türkiye’mizi (25 parçaya) bölmek, ayrı meclislere, ayrı bayraklara ve ayrı askeri güçlere sahip olmak isteyen bir siyasi partimizin başkanlık koltuğunun arkasında Sait’i Norsi’nin büyük boy bir resmi asılı.
İkinci Abdülhamit’in maksadını anlamış olduğu bu adamı bizim Böyyük Bilginlerimiz varsınlar da baş tacı ededursunlar; Bilginlerimiz dahi Uluslararası Sempozyumlara bildiriler sunadursunlar. Çok ünlü iki büyük üniversitemizin öğretim görevlisi iki ünlü doçentimiz de, üşenmeden Amerika ‘ya giderek, İngilizce olarak bu Din; Dil, Vatan ve dahi Türklük düşmanını göklere çıkara dursunlar.
Atı alanlar, Üsküdar’ı da alıp gitmek üzereler.
         Risalei Nur adlı (133) Risaleyi okumayanlar, okusalar da anlamını ve dahi gizli amacını kavrayamayanlar, kulaktan dolma bilgilerle halkımızın beyinlerini ve insanlarımızın geleceklerini zehirlemektedirler.
Tüm amaç, kendilerine çıkar sağlamaya yönelen çapsız insanlarla, ülke ve toprak bütünlüğümüzü bölmeye yöneliktir.

25 Aralık 2010 Cumartesi

225- YILBAŞINI KUTLAMAK, BİZİM GELENEĞİMİZDİR!

OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir; 30 Aralık 2008
                  
                   YILBAŞINI KUTLAMAK, BİZİM GELENEĞİMİZDİR!

“Tanrıların Vatanı, ANADOLU” “Tanrılar, Mezarlar, Bilginler.”   C.W.CERAM,
“Anadolu Tanrıları-Efsaneleri.     Cevat Şakir Kaba ağaç                                                                “İşler ve Günler.”Çok tanrılı dinlerin peygamberi sayılan Foçalı HESİODOS
 Mitolojik Sözlük” AZRA ERHAT  
BİLGİSİZ FİKİR YÜRÜTMEK”   UĞUR MUMCU.   
“TÜRKİYE, ATATÜRK’Ü TANRI’YA BORÇLUSUNUZ; GERİYE KALAN HER ŞEYİ DE ATATÜRK’E” “TURQUİE, TU DOİS ATATÜRK ET LE RESTE ATATÜRK.” Daniel Doumun. Belçikalının Yılbaşı tebriki.
  
Tanrıların ve Mitolojilerin vatanı, ANADOLU’DUR.
Dinlerin çıkış yeri, ANADOLU’DUR.                                                                                           Sünnet geleneğinin çıkış yeri, ANADOLU’DUR.                                                                               Yılbaşılarını kutlama geleneğinin çıkış yeri, ANADOLU’DUR.                                                                   Kadın özgürlüğünün vatanı, ANADOLU’DUR.                                                                                          İlk kurtuluş savaşının verildiği yer, ANADOLU’DUR.
Laiklik ilkesiyle, Kutsal İslam dinin sömürüden kurtarıldığı ilk yer, ANADOLU’DUR.

Hal böyle iken; yaşanmış bir yılı uğurlayıp, yaşanacak bir yeni yılı neşe ve sevinçle karşılamak için yapılan eğlencelere KÜFÜR VE İSLAMLIKTAN ÇIKMA damgasının vurgulandığı FETVALARIN, CAMİLERİMİZDE OKUTULDUĞUNU, ibret ve dehşetle öğrendik.
Bunu ifade eden cümleyi yazarken terledim!
         En çok gücüme giden ve beni, derinden yaralayan da; BALIKESİR PAŞA CAMİSİNDE       MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL’E İNAT; BÖYLE, ÇAĞDIŞI KAFALARCA ÜRETİLMİŞ OLAN, DİNLE VE İMANLA HİÇ BİR İLGİSİ OLMAYAN BİR YAZININ OKUTULMASIDIR!
         Din adına vatandaşlarımızı dolandırıp, “YAN GELİP YATANLAR, ALMAN MAHKEMELERİNDE DOLANDIRICILIKLARI HÜKME BAĞLANAN DEVLETLİLER hakkında, niçin fetvalar yayımlanmaz!
        

24 Aralık 2010 Cuma

224- ELDE BİR ŞEY KALMIYOR!


                        OSMAN TÜRKOĞUZ
                   osmanturkoguz@hotmail.com
                   İzmir; 24 Aralık 2010.
                           
                                      “ELDE BİR ŞEY KALMIYOR”

“Diyarbakır’da—Amit’te!—“ toplanmış olan Kürt kongresi, Özel ordu kurmak, özel bayrak ve özerklik kararı almış!
“İlgilileri de Sayın RTE ile de bir araya gelmişler.” Basından.

         Sayın RTE Beyefendi Hazretleri, Davos’tan Asitaneye teşerrüf ettiklerinde,” Son Osmanlı padişahı” yazılı pankartlarla karşılanmışlardı!
Son Padişah demek, ülkesini dağıtacak olan yetkili anlamında da kullanılmaktadır.
O zaman eski bir taşlamayı yeni bir haşlama olarak ithaf edemez miyiz?
                            Padişahım bölünmek üzere vatan;
                            Coplardan gazlardan Gençlerin hali kalmıyor.
                            Her açılımda yüreğimizin yağı eriyor;
                            Atatürk düşmanları bu duruma gülüyor.
                            Gam değil amma, böyle ülkenin bölünmesi,
                            Elinizde türbanlık kadın, coplanacak genç kalmıyor;
                            Farkında değilsiniz amma Türklük elden gidiyor.
                           

22 Aralık 2010 Çarşamba

223-EMRİNİZ OLUR, SAYIN HÜSEYİN BEY!

                        OSMAN TÜRKOĞUZ
                   osmanturkoguz@hotmail.com
                   İzmir; 23 Aralık 2010.

                            EMRİNİZ OLUR SAYIN HÜSEYİN BEY!

         Ülkemiz, açılım masalı ile toz duman içinde bırakıldı. Her şey tepetaklak edildi. Vatan hainleri de baş tacı edildiler. Ülkemizi ve ulusumuzu bölmek için politikaya soyunanlar da, ne anayasamızı, ne de yasalarımızı dinlemeden uluorta konuşmadalar.
Basınımız sayı arttırma derdinde. Vatanseverler susturulmuş; Sayın RTE’DEN destekli özel yetkili Müddei hususiler ve Özel yetkili Mahkemeler evrensel hukukun üzerine çıkartılmış, korku salmaktalar.
         Vatanımızı ve ulusal birliğimizi parçalamak amacı ile kongreler toplanarak iki dil, iki bayrak, iki ordu ve iki egemenlik kararlarını alabilmekte.
         Bu arada; Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Sayın Işık Koşaner de, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görüşünü ve Kırmızı Çizgileri hakkındaki kararlılıklarını Dünya Kamuoyuna açıklamakta.
        

21 Aralık 2010 Salı

222- BU ZİLLETTE İKTİDAR DA VAR!

                   OSMAN TÜRKOĞUZ
                   osmanturkoguz@hotmail.com
                   İzmir; 22 Aralık 2010.

                                      BU ZİLLETTE İKTİDAR DA VAR!

“Kürt Meclisi Diyarbakır’da_Amit’te!” toplanarak, özel meclis, özel bayrak ve özel ordu kurma kararını aldı!” Sözlü ve yazılı basın!

         Atatürk devrimini yok sayarak Osmanlı dönemine gitme girişimleri sonuçlarını vermek üzeredir. Osmanlı dönemini sayıklamak ihanetin eseridir ve bölünüp te parçalanmanın kabulüdür. Aşağıda anlatacağım olayda, Osmanlı hükümeti ihanetin dışında kalmıştı. Dış güçler ve içerideki hainler Yunan ayaklanmasını başlatarak Osmanlı Devletini zilletin ve utancın içersine itmişlerdi. Bu sefer de aynı oyun Anadolu’da ayni ile oynanmaktadır. Sonuç, hiç te üzünülmesin SEVR’E varmak üzeredir. Kısaca anlatacağım olay Yunan ayaklanmasıdır.
        

20 Aralık 2010 Pazartesi

221- HAİNLER AFFEDİLİRSE, İHANET MEŞRULAŞMIŞ OLUR!

 

                        OSMAN TÜRKOĞUZ
                osmanturkoguz@hotmail.com
                İzmir; 21 Aralık 2010.

           HAİNLER AFFEDİLİRSE,  İHANET MEŞRULAŞMIŞ OLUR!

        Bu sabah, televizyon kanallarında bir gezinti yaparken, bir televizyonda korkunç bir reklam gördüm:
                “Venizelos’u affettik, Vahdettin’i neden affetmeyelim!”
        İhanet nerelerden boy göstermektedir. Bunun adına da ”fikir hürriyeti denilmektedir!”
Bu ileti, çağdışı kafaları kazanma ve kahramanları da  vatan haini yapma girişimlerinin bir parçasıdır.
        Vatan hainliği; ülkesine ve kendi ulusuna karşı, düşmanlarına hizmet ederek ve yapmakla yükümlü olduğu görevi yapmayarak yapılır. Her ülkede adı ve cezası aynıdır. Vatan hainlerinin affı, daha büyük ihanetlerin yapılmasını ve ihanetlerin meşrulaştırılmasını sağlar.
        Vahdettin’i affetmek, haksız yere astırdığı Dramalı Rızayı, Yozgat Mutasarrıfı ve Boğazlayan Kaymakamı Yarbay Kemal Beyi ve Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Beyi geri getirecek midir?
        Kuvayı Milliyecilerin idamlarını onaylayan imzası o günkü hainliğiyle birlikte yok mu olacaktır?
       

19 Aralık 2010 Pazar

220- ARADAKİ FARK!


                     OSMAN TÜRKOĞUZ
                     osmanturkoguz@hotmail.com
                   İzmir; 19 Aralık 2010.
                                     
ARADAKİ FARK!

         1972 Senesinin Mayıs ayının ilk haftası olduğunu sanıyorum. Bülent Ececit, Rahmetli ve Cennetmekân İsmet İnönü’yü Cumhuriyet Halk Partisi Genel başkanlığından düşürmüştü.
Netice ilan edildiğinde; Rahmetli İsmet İnönü, ayağa kalkarak, ceketinin düğmelerini ilikleyip, Yeni Genel Başkanın önünde esas duruşa geçerek başarılar dilemişti.
İsmet Paşa yenildi denildiğinde de:
         “BENİM ASIL GALİBİYETİM SİZİN YENİLGİ SAYDIĞINIZ BU OLAYDADIR!”
        

219- CHPARTİSİ DELEGELERİNE!



                     OSMAN TÜRKOĞUZ
                   Osmanturkoguz@hotmail.com
                   İzmir; 14 Aralık 2010.

                            CHPARTİSİ DELEGELERİNE!
         23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanmış olanlar gibi; Cumhuriyet Halk Partisine yeni bir yol açmak için Ankara’ya gelen Saygı değer delegelerimiz;
         Sizler, Ulusal Kurtuluş savaşını yaparak Türkiye Cumhuriyetini kuranların mirasçıları olarak, Şehzade kavgalarına son vermek için buradasınız.
         Türkiye Cumhuriyetini Türk Halkı kurduğu için; Türkiye Cumhuriyeti onurlu ve yıkılmazdır. Demokrasiyi,”demokrasi bir yarış rejimidir!” diyerek, Aydın ve Liderim diyenlere bıraktığımız için, demokrasi Şehzadelerin sidik yarışına döndürülmüş, Cumhuriyetimizin de çağ dışına sürüklenmesine ramak kalmıştır.
         Sosyal demokratım diyenlerin iç çekişmeleri; birlik ve beraberlikle ve dış desteklerin iktidar olmalarını sağlamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi iç kavgaları ve halka inememeleri nedeniyle sürekli olarak muhalefette kalma başarısını göstermiştir.
         CHPARTİSİNİN YÖNETİMİNDE BULUNMUŞ OLMAYI SALTANAT SÜRME HAKKI GİBİ SAVUNULUR HALE GETİRMİŞ OLMAYI DA ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR.
         Muharebede başarısız olan komutanı, komuta kademesiyle birlikte değiştirmek bir kural iken, başarısızlıklarını ortaya koyarak halkımız tarafından değiştirilenlerin, yeniden adamlarını parti meclisine sokma gayretleri göz ardı edilmemelidir. CHPARTİSİNİN YENİ GENEL BAŞKANI kendi çalışma arkadaşlarını kendisi seçerek halkın özgür iradesiyle temsilcilerini seçecekleri yolu hazırlamalıdır.”Blog liste partiyi böler!” Zihniyeti zaten partiyi ikiye bölmüştür.
         TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇAĞIN DIŞINA SÜRÜKLENİRKEN; CHPARTİSİNİN bütünlüğünü bölme çabaları Türkiye Cumhuriyetinin başarısızlığının nedeni olacaktır. Karşı siyasi partiler bütünlüklerini ve saflarını sıklaştırırlarken, çarşaf liste dayatması CHPartisini ve dahi Türkiye Cumhuriyetini çarşaflatacaktır.
         Sayın Rahşan Ecevit ve Sayın Mustafa Sarıgül, tehlikeyi görerek şahsi tercihlerini bırakmışlardır. Gönül isterdi ki, tüm siyasi partilerimiz bu çağ dışı hareket karşısında bir ve beraber olsunlar.
         Saygılarımı sunarım.
        

18 Aralık 2010 Cumartesi

218- AYDIN'A DÜŞEN GÖREV



          OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@hotmail.com
         İzmir; 18 Aralık 2010.
        
                            AYDINA DÜŞEN GÖREV!

“Politikaya itibar etmeyen Bilginler, Cahillerin yönetimini kabullenmiş demektir!” Platon.
“Dününü bilmeyen toplumlar, yarınların da felâket habercisidirler.” Ostüzü.

         Ta! Selçukludan ve dahi Osmanlıdan beri ulusumuzda bir Aydın ve Halk çatışması vardır.
Aydınların, iktidarlara kulluğu ve halkın ezilmesine çanak tutması, bu derin ayrılığa neden olmuştur.
Halkımız, Aydın geçinenlerden her şeyleri ile kopmuş, müziğini, türkülerini bile kendisi yaratmış, Türklük bilincine de sımsıkı yapışmıştır.
Türk Aleviliği sayesinde, Türklük bilinci ve Türkçemiz ayakta tutulmuştur.
Alevilerin yeni bir Adla politika sahnesine çıkması da düşündürücüdür.
Bu davranışlar, Atatürk’ün sağlamış olduğu bütünleşmeyi dağıtmaya yönelik olarak yorumlanmaktadır. Daha önceleri kurulmuş bulunan ve Alevi tabanından yüz bulamayarak batmış olan siyasi partilerin akıbetlerinden de ders alınmamıştır. Aslında, Alevi olgusunu bölerek etkinsizleştirmek girişimi vardır.
Din ile aldatmanın el atmadığı yer kalmamış gibidir.
         Benim varmak istediğim konu, Cumhuriyet Halk Partisinin Olağanüstü Kongresidir.
Gazete haberlerine göre; 81 Cumhuriyet Halk Partisi İl başkanı, Sayın Kemal Kılıçtaroğlu’na destek sağlamışlar.
Demek ki, Sayın Mustafa Sarıgül ile Sayın Rahşan Ecevit’in vatanseverce davranışları melce bulmuştur. İyinin ve güzel örnek alınması sevindiricidir.
 Başarı; birlik ve beraberliğin olduğu yerdedir.
Amerikan Birliğinin kurucusu Rahmetli Abraham Lynkolin --Meluncan olduğu söylenmektedir. Akdeniz Anemisi varmış!”- başarısını altında da bu birlik olgusu yatmaktadır.
         Amerikan’ın iç savaşı sırasında; Başkan Abraham Lynkolin, Sekreterleri ile bir kabine toplantısı sırasında, bir konuda anlaşmazlığa düşer.
Amerika’da bakanlar, Başkanın Sekreterleri konumundadırlar. Başkan, Yazmana dönerek:
         “Sayın Bayım yazınız; evetler bir; hayırlar yedi. Evetler kazanmıştır!”
         Büyük Taarruzdan önce; Akşehir’de yapılmış olan komutanlar toplantısında, Tek Evetçi Mareşal Mustafa Kemal kazanmış olmasaydı, bizim babalarımızın adı ne olurdu!
         Sayın Deniz Baykalı ve Eski Genel sekreteri memnun etmek için, CUMHURİYET HALK PARTİSİ Genel başkanı Sayın Kemal Kılıçtaroğlu’n un karşısına alaca ve belece bir Parti Meclisi çıkartmak, yenilgisini sağlama duasının bir gereği olsa gerektir.

17 Aralık 2010 Cuma

217- BÜYÜK TÜRK BÖYYÜKLERİNE VE TİMOKRASİ FİGÜRANLARINA!

                   OSMAN TÜRKOĞUZ
                   osmanturkoguz@hotmail.com
                   İzmir; 16 Aralık 2010.

                            BÜYÜK TÜRK BÖYYÜKLERİNE
                                                 VE
                            TİMOKRASİ FİGÜRANLARINA!

“En iyi yönetim şekli demokrasidir. Seçilenler ve hatta Cumhurbaşkanı bile Hırsız olurlarsa halk onları bir daha seçmez.” Gazi Mustafa Kemal.
“Cahil bir toplum özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar Ahmaklıktır. Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan Zalim ve Madrabaz Hainlerdir!” Filozof Friedrisch Nietzsche.
“Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden içerideki cephenin suskunluğudur.” Mareşal Gazi Mustafa kemal Atatürk.
“Savaş, politikanın başka araçlarla devamıdır!”
Tüm General Karl Von Clausowitch, Kan.

         Büyük Dariyüs: ”Timokrasi ayakların baş, başların da ayak olduğu bir idare şeklidir!” Demiş (M.Ö.522).

216- ÖLDÜRÜLEN, YANANLAR VE YAKILANLAR VE ANDIMIZ!

    OSMAN TÜRKOĞUZ
    Osmanturkoguz@Hotmail.com
    İzmir 23 Nisan 2008

         
          ÖLDÜRÜLEN, YANANLAR VE YAKILANLAR VE ANDIMIZ
                  

         1983 senesiydi; Burdur'da, önemli bir iddia var, hemen git, incele dediler.
Burdur İl J.Alay Komutanlığına gittim; beni, Çakı gibi bir J. Binbaşısı karşıladı. Tekmilini verdikten sonra; daha gür bir sesle: ”Ok doğru olduğu için, düşmana atılır; yay eğri olduğu için,  sırtta taşınır. Ormana giren her insan; mutlaka en doğru ve en düzgün ağacı keser, arz ederim, komutanım” dedi.

16 Aralık 2010 Perşembe

215- KAZASKERLİK (KADIASKERLİK) OSMANLIDA ASKERİ YARGI

                OSMAN TÜRKOĞUZ
                 osmanturkoguz@hotmail.com
                 İzmir; 16 Aralık 2010.

                                   KAZASKERLİK (KADIASKERLİK).
                                   OSMANLIDA ASKERİ YARGI!
“KENDİ ORDUSUNU TAŞIYAMIYAN ULUSLAR, BAŞKALARININ ORDUSUNU TAŞIMAK ZORUNDA KALIRLAR.”
Publio Cornelio Tacito (M.S.55–117).
Fermandır: ”Kadıaskerlik ilmiye sınıfından olup, devşirmelerden seçilmeye!”

            Örgütlenmiş Ulusa devlet denilmektedir.
Bir devletin korunacak vatandaşları, savunulacak vatanı, egemenliği ve devlet gelenekleri vardır. Kurulmuş bir düzeni, anayasası ve yasaları vardır.
Vatandaşların ve insanların birbirileriyle, devletle ve idare ile olan ilişkileri önceden belirlenen ve o devletin yetkili kurumlarınca, usulüne uygun olarak, çıkarılarak yayımlanmış yasalara göre düzenlenir.
İnsan haklarına ve evrensel hukuka saygılı iktidarlarca bu usul uygulanmaktadır.

15 Aralık 2010 Çarşamba

214-ÇOK GÖRMEMEK GEREK!


OSMAN TÜRKOĞUZ
osmanturkoguz@gmail.com                                     İzmir; 07. Mart. 2009

                     

 ÇOK GÖRMEMEK GEREK!

Ben, tartışmanın en hararetli anında; bilmeyerek, tartışanların arasına düştüm. Tartışanlardan her iki taraf ta, bir taraftar bulduk diye sevinirlerken, beni iyi tanıyanlar da kıs, kıs gülüyorlardı.
Konu; Sayın RTE’NİN ”SON OSMANLI PADİŞAHI OLMA” konusuydu.
Padişah olabiliri savunan taraf; beni bir hayli yükseklere çıkararak:
            -“Bu konuda siz ne buyuruyorsunuz?” Dediler.
            “-Osmanlıda, cart diye padişah seçilmez. Bir kere, Osmanlı hanedanından olmak koşulu vardır. Saniyen, son karara göre de, hanedanın en yaşlı üyesi olmak koşulu aranılır. Kök, en çok önemlidir.
Osmanlı, güç kullanarak Türk boylarına egemen olamayınca; İkinci Murat döneminde; YAZICIOĞLU ALİ’YE, TÜRK SECERESİNİ YAZDIRIRKEN, KENDİLERİNİ KAYI BOYUNDAN YAZDIRTMIŞLARDIR.
Kara Keçili aşiretindendirler.
Aslında, Kayı boyu, Maveraün taraflarındadır ve Hindistan’a İNEREK DEVLET’İT TÜRKİYYE’Yİ KURMUŞLARDIR.
Yeniden Padişah seçeceğinize göre; bedensel ve ruhsal durumlarını, kültür durumunu, yalancılık ve aldatma ve feveran durumlarını ve devlet kuruluşları ile kavgalı olup, olmadığı hususları da araştırmak gerekir.
Son “Osmanlı Padişahlığından“ önce, bir Osmanlı devlet memurunda aranılacak özellikleri belirtmek isterim:
            1- LATİNCE, ARAPÇA VE FARSÇA’YI ÇOK İYİ BİLECEK;
            2- SPORUN HER ÇEŞİDİNİ; ÖZELLİKLE DE, BİNİCİLİK, YÜZME, ATIŞ, GÜREŞVE ATICILIK SPORUNU ÇOK İYİ BİLECEK;
            3- MATEMATİK, ASTRONOMİ VE FELSEFEYİ ÇOK İYİ BİLECEK,
            4- HIRİSTİYANLIĞI, MUSEVİLİĞİ VE DİĞER DİNLERİ DE ÇOK İYİ BİLECEK;
            5- İNSAN PSKOLOJİSİNİSİNDEN ANLAYACAK,
            6- BOYU, SULTAN AHMET CAMİSİNDEKİ ÖLÇÜ TAŞINDAN BÜYÜK OLACAK.
            Bu özelliklere sahip olan bir İslam bilgini; SADRAZAMIN MAAŞINDAN DAHA YÜKSEK BİR MAAŞLA, SULTAN AHMET CAMİSİNE İMAM OLARAK ATANMAYA HAK KAZANMIŞ OLURDU!
            “Şimdi, bana dosdoğru söyler misiniz? Sizin, Osmanlı padişahlığına lâyık gördüğünüz bu, Sayın RTE’DE bu özelliklerden kaçı vardır!
             Ses yok.
            “ O zaman,    bu Sayın SON OSMANLI PADİŞAHLIĞINA LÂYIK GÖRDÜĞNÜZ BU SAYIN RTE, SULTAN AHMET CAMİSİNE MÜEZZİN BİLE OLAMAZ. ÖNÜNE GELENİ HAŞLAYAN; DEVLETİN BÜTÜN ÜST KURULUŞLARI İLE KAVGALI OLAN BİR BEY, KAMUDA DA GÖREV ALABİLİR Mİ?
            SES YOK!
            ÖYLE İSE, DERİM Kİ: GÜRCÜ MEHMET PAŞA’NIN YA DA SARAYDAKİ DİĞERLERİNİN TAVASSUTU İLE İSTANBUL’DA BİR KENAR MAHALLE CAMİSİNE İMAM YARDIMCISI OLABİLR, BU SON OSMANLI PADİŞAHIZÜLCELALİ!”

12 Aralık 2010 Pazar

213- DİNDAR ÇOCUK!

OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir; 12 Aralık 2010.

                            DİNDAR ÇOCUK!

                  Bu konudaki fikrimin sorulması üzerine.
“Ne çocukluğunu, ne gençliğini, ne de insanlığını yaşayamamış, cennette bile yeri olmayan kurbanlarımız!” Ostüzü.
“Bir yaşındaki kız çocuğuyla bile, Hz. Muhammed’in sünneti gereği evlenilir!” Suudi Arabistan’ın Baş Müftüsü.
Hz.Muhammed; Ebubekir’in altı yaşındaki kızı Ayşe ile nişanlanarak, dokuz yaşında onunla gerdeğe girdi. İhya’u ûlumitdin. DİB.1951 baskısı. S.1451.Sahihi Buhari, Muhtasar, c.2.s.79.
                  Önce Dindar’ın, sonra da Çocuğun tanımını yapmak gerek:
         DİNDAR: Dini inancı güçlü olan, mütedeyyin. Dinini hakkıyla yaşayan ya da hakkıyla yaşamaya çalışan kimse.
DİN: A.Os. İnsanların Tanrı’ya inanış ve bağlanışı. Profesör Dr. Pars Tuğlacı, Okyanus, C.S.585.
                  ÇOCUK: İnsan yavrusu. Okyanus, c.1.S.479.
         Çocuk: Eski Ceza Yargılama Usulü Kanunu madde:53:11 yaşını doldurmamış kimseler. Yeni Yasa Çocukluk yaşını 12’ye almıştır!

         Mademki Dinden söz edeceğiz, İslam Mezheplerinin fıkıh kitaplarına da bir göz atmamız gerekecektir:
        

11 Aralık 2010 Cumartesi

212-HİLKAT (YARATILIŞ) TEORİSİ VE EVRİM (EVRİMLEŞME) OLGUSU

         OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@hotmail.com
         İzmir; 11 Arsalık 2010.
        
HİLKAT(YARADILIŞ)TEORİSİ
VE
EVRİM (EVRİMLEŞME)OLGUSU.

“Bizim, devlet yönetiminde takip ettiğimiz prensipler, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz; ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

         İnsanların 22 çift kromozomu, x ve y eşey kromozomları ile birlikte 23 çift kromozomu olduğu; DNA ve RNA ve dahi GEN faktörleri 1950 yılından sonra geniş kapsamlı olarak çözümlendi. Buralardan söz etmeyeceğim.
         Konak subay orduevine indiğimde, her devreden komutanlarım beni soru yağmuruna tutmaktadırlar. Bu duruma içerlediğini gözlemlediğim bir devre arkadaşım; elinde bir kitapla gelerek:
       

211-SAYIN KOMUTANIM DEMİRAL

            OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@hotmail.com
            İzmir; 10 Aralık 2010.
                       
                                   SAYIN KOMUTANIM DEMİRAL;

                        Ukalalık olmasın, affınıza sığınarak,
TANRI, YERYÜZÜNDE İRADESİNİ EGEMEN KILMAK İÇİN, İYİ İNSANLARI KULLANIR. KÖTÜ İNSANLAR DA KENDİ İRADELERİNİ HÂKİM KILMAK İÇİN TANRI’YI KULLANIRLAR.” 16 ŞUBAT 1600’DE ROMA’DA, Tanrı adına papazlarca YAKILAN BÜYÜK BİLGİN PAPAZ GİARDANO BRÜNO.
“Korku; batıl inançlarımızın temel kaynağıdır. Korkuyu fethetmek, Bilgeliğin başlangıcıdır.” Berdran Russell.
“Akılsızca bir şeyi milyonlarca kişi söylese de, o şey yine akılsızcadır.” Berdran Russell.

9 Aralık 2010 Perşembe

210- GAZABI HUMAYUN!

            OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@hotmail.com
            İzmir; 09 Aralık 2010.

                                                            GAZAB’I HUMAYUN!

“Sanki o öğrencileri Dolmabahçe’ye biz mi davet ettik!”Sayın RTE.
“Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı.” Madde 34:” Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” Türkiye Cumhuriyeti Anayasası.
Medyaya olan kınamamı tekrar ediyorum. Medya bu konudaki tavırlarında, aynen terör örgütünün yaptıklarını ekranlara taşıması gibi, bunlar da günlerce ekranlara taşımasını sanki ülkenin bütününde bu olaylar oluyormuş gibi yansıtılmasını doğru bulmuyorum.”Sayın RTE.
“Basın, ulusun ortak sesidir. Bir ulusu aydınlatmada ve uyarmada, bir ulusu muhtaç olduğu düşünsel gıdayı vermekte, özet olarak bir ulusun mutluluk hedefi olan ortak yönde yürümesini sağlamada başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir rehberdir.”Mareşal Gazi Mustafa Kemal, (1922).
“Türkiye basını, milletin ses ve iradesinin doğduğu yer olan CUMHURİYETİN etrafında çelikten bir kale oluşturacaktır. Bir düşünce kalesi, düşünce yolu kalesi. Banın görevlilerinden bunu istemek, CUMHURİYETİN HAKKIDIR.”Mareşal Gazi Mustafa Kemal, 05 Şubat 1924 ,İzmir’de Gazetecilere.

7 Aralık 2010 Salı

209- BİR DE BENDEN DİNLE YORUMU!

Osman Türkoğuz                                                               
     İzmir; 25 Ağustos 2005
                                                                

             BİR DE BENDEN DİNLE YORUMU!                                                      



         Ben, Mustafa Kemal'im,
         19 Mayıs 1919, Samsun doğumlu;
         Ali Rıza oğlu, Zübeyde'den olma.
         Böyle çağırılırım ben; Ahiret'te, Dünya'da, böyle çağırın beni.
           Ben, bir defa gittim HAVZA'YA,
         Bir defa toplandık AMASYA'DA,
         ERZURUM'DA, SİVAS'TA ve ANKARA'DA.
         ULUS'UN İRADESİNİ öne çıkardık,
         Göksel iradeyi yere indirdik AMASYA’DA.
         Ve böylece yendik, KÖTÜ KADERİ DE.
         23Nisan 1920'de; TBMM’Nİ açtık;
         HIYANETLE, AÇLIKLA ve SEFALETLE
         Ve dahi, düşmanlarla savaştık.
         Vatan bilmez Osmanlıya,
         VATAN'I öğretmek için;
           ÇANAKKALE'DE öldük, öldük ve öldürdük,
         Yeniden yeniye DİRİLDİK.
         Durdurduk Viyana bozgununu,
         ALLAHUEKBER'DE, buz yedik.
         Arabistan'da, Yemen'de, Irak'ta ve Suriye'de,
         ÜMMET olan Osmanlı;
         Der saadet’te, “Kavmi Necibi Arap” derdi
         Ve Araplar dahi, bu sözle,
         böbür, böbür böbürlenerek,
         Ümmet'i Muhammed’i bir kenara fırlatıp,
          “Bizler, soylu Arap Kavmiyiz” derdi!
         MARMARA'DA Anzavur oldu,
         KONYA'DA Delibaş oldu,
         İZMİT'TE, Halife Ordusu Osmanlı.
         Kudurdu İHANET, kudurdu UŞAKLIK; kudurdu KÖLELİK,
         Kudurdu da KUDURDU.
         Vatan HAİNİ ve düşmanlar, TÜRK'Ü yok etmek için
         Tek cephede birleşti, dört cephemizde, dört ordu.
         Ve sizler, ey efendiler
         Karınları tok, sırtları pek olan!
         İNÖNÜ'LER'DE,  SAKARYA'DA, ÇİĞİLTEPE’DE, DUMLUPINAR’DA...
         KANLA,  ATEŞLE VE GÖZYAŞI İLE vurulduk
         Ve dahi VURDUK.
         Haksızlığa HÜKÜMLÜ Osmanlıya,
         Hak nasıl alınırmış, ULUS ne demekmiş öğretiyorduk.
         VATAN dedik, uğruna öldük,
         ULUS dedik, ONURUMUZU BAYRAK YAPTIK.
        

208- BİN YILLIK SEVDA


                        OSMAN TÜRKOĞUZ
                        İzmir; 11 Mayıs 2009–1995 Mersin

                                         BİN YILLIK SEVDA!
                                                                       “Zaman farkı koyana bin lânet.”


                        VE SEN, EY GÜZEL,
                        DÜNYAMIZA İNİP, GELEN;
                        BİN BAHARDAN, BİN YAZDAN,
                        VE SEN,
                        KESİLEN KRİSTAL AYNA GİBİ,
                        GÜLÜŞÜ GÜLBAHAR,
                        ENDAMI SELVİ OLAN.
                        VE BİR IŞIK, NASIL SÜZÜLÜRSE CAMDAN,
                        GÜNEŞ NASIL DOĞARSA, UFUKTAN, TANDAN
                        ÖYLESİNE SÜZÜLÜP, DOĞUYORSUN
                        ESKİ RÜYALARDAN, GÖZBEBEKLERİME,
                        ESKİ ZAMANLARDAN.
                        VE BİR TÜL PERDE, NASIL KIVRILIRSA,
                        IŞIKTAN VE RÜZGÂRDAN;
                        ÖYLE GİRİYORSUN ODAMA,
                                               BİN ASALET,
                                                           BİN İŞVE,
                                                                       VE BİN NAZDAN.
                        BAŞIM UĞULDIYOR, GÖZLERİM KARARIYOR,
                        BİR EVRENDEN, BİN EVRENE GEÇİYORUM,
                        SENİ GÖRDÜĞÜMDE BİN HAZDAN.
                        IŞIKLAR GETİRİYORSUN DÜNYAMA,
                        KARANLIK DEHLİZLERDEN,                          
                                               KUTUPLARDAN,
                                                           AYAZDAN.
                        TÜM YARASALARIMI ALIP, BİRER, BİRER,
                        GÜVERCİN EDİYORSUN, PIRIL, PIRIL BEYAZDAN.
                         BİR GÖKTAŞI YANIYOR, SEMADA SANKİ
                        YÜZÜNDEKİ IŞILTIYLA GİRİYORSUN DÜNYAMA,
                        BİN KAPILI HAZDAN.
                        VE ÇIKIP TA GİDİYORSUN,
                        GÖKTAŞI GİBİ YANAN BENİM;
                        DÖN DE BİR BAK, PEŞİN SIRA BİN HAZDAN.
                        VE SONRA, SEVDALI BAŞIN, HÜZÜNLÜ YÜZÜN,
                        BULUTLAR ARKASINDAN ÇIKAN GÜNEŞ,
                        AYDINLANIYOR EVRENİM, AYDINLIĞA BİN EŞ.
                        KIRK SENEDİR DÜŞTE GÖREMEDİĞİM,
                        SENİ GÖRDÜĞÜMDE SORUYORUM.
                        DÜŞTE MİYİM; CENNETTE MİYİM?
                        MÜMKÜN DEĞİLDİR SENİN, CENNETTE OLMAN!
                        YA KAPRDI MÜMİNLER SENİ,
                        YA DA BIRAKIRDI HAVVAYI ÂDEM.                      1

                        VE MERYEM TANRISINDAN OLURDU.
                        VE BEN, BEŞ DÜŞMAN SAHİBİ OLURDUM,
                        DÜŞLERİNDE BİLE SENİ GÖREMEYEN ADAM1
                        VE SEN,
                        PEŞİNDE YÜZBİN SEVDALI DOLANAN,
                        ARMAĞANSIN AYDINLIĞA, NİCE BİN BAHARDAN,
                                                                                              NİCE BİN YAZDAN.
                        VE EY GÜZELLİK VE EY IŞIK, BENİMSİN SEN,
                        SENİ BEKLİYORDUM BEN, BİN YILLIK SEVDADAN,
                        BİN YILLIK NİYAZDAN.
                       












                       
                       
                       
                       
                       
                       

İzleyiciler

Blog Arşivi